Bence o pro müzik ekipmanı fiyatlarını insanların alım gücünün fazlalığına bakarak "ekstravagantlık" olarak almamak lazım, bence yanlış bir yaklaşım o.
Sonuçta dünya üzerinde 960L gibi bir cihazı alma ihtiyacı hissedecek profesyonel müşteri sayısını düşün, o cihazın geliştirilmesi için harcanan zamanı, ödenen maaşları, vergileri, işletme giderlerini düşün, firmanın kendisini yenileyebilmesi ve ileri gidebilmesi için etmesi gereken kârı da koy, o miktarı potansiyel müşteri adedine böl, o cihazlar için öyle fiyatların çok olmadığını görürsün.
Ferrari için de aynı şey geçerli. Hatta ben de alım gücüm olduğunda eğer bana istediğim müzik dinleme keyfini yaşattırabilecekse bir Linn sisteme 50-60 bin $ veririm. Burada Scottish Opera'nın sahnesi Theatre Royal'da Linn firması bir demonstrasyon yapmıştı seneler evvel, zira SO'nın resmi sponsoruydular (Linn de zaten Tannoy gibi bir İskoç firması). Aşağıda pit'de orkestra çalıyor, yukarıda Linn, haber vermeden, hangisi orkestra hangisi Linn farkedemiyorsun. Kafayı yedirten sistemler, kimisi sever kimisi sevmez o başka. Ama dökülen emeğe bakınca insan hayranlık duymaktan kendini alamıyor.
Bence üzerine konan etiketlerdeki rakamdan çok o etiketin arkasında yatan emeğe bakmak lazım. O zaman o rakamların neden gayet mantıklı olduğunu görürsün.
Ne bileyim, bir SSL miksere de "ulan 200 bin dolara da mikser mi olur?" derken adamların kanallar arası Aux'lar arası, sinyal mikserde nerelerden hangi kombinasyonda geçebiliyorsa hepsinin arasındaki faz farkını teorik sınırlara indirebilmek için içindeki her bir bakır pertinaks yolunun, kullanılan her kablonun uzunluğunu dahi hesaplayıp birbirine eşitleyip ürünü sinyal kalitesinde ulaşılabilecek maksimuma itmek için kaç laboratuar saati kafa yorup deneme yapıp saç yolduklarını da görmek lazım.
Yoksa "vay ulan biz burada açız, adam köpeğine pasta yediriyor" olayı değil oradaki.