Arkadaşlar selamlar. Bayadır bu tarz bir konu açıp, kişisel çalışmalarımı vs. blog tarzı bir formatta paylaşmayı düşünüyordum. Bugün kaldığım devasa ikilem konuyu açmamda katalizör görevi gördü. 😀
İlk olarak. Birkaç ay önce Clamper'dan aldığım Ibanez RG350 gitarın(sadece köprüsü yoktu hatırladığım kadarıyla) sapını sadece elimde bulunan RG320fm gövdesinde kullanmak için almıştım. RG320 gövdede çatlaklar vardı ve sapla birleştirerek bir Ibankestein yaptım. Fotosu alttadır.
Geçtiğimiz ay ise elimde kalan RG350 gövdesini ise nasıl değerlendireceğim sorusunu kendime sordum. Eline her gitar alan genç gibi benim de eskiden kalan "Lan kendime gitar yapsam" düşüncesinin arta kalan gazıyla "Ben bu gövdeyi boyayıp kullanırım arkadaş" dedim. Sonrasında ise işe giriştim.
Bu sırada da gitarı nasıl boyayacağım konusunda fikir ararken aklıma veneer kaplama yapıp sadece vernik ya da doğal bir yağ ile gitarı bitirmek geldi. İzmir'deki veneer arayışımda özellikle aradığım bubinga yerine flamed maple bularak onu kullanmak istedim. Aşağıda gitarın ve aldığım veneerin fotolarını görebilirsiniz.
Veneer aldığım yerde 50x200 boyutunda varmış. Adam 20 TL diyince paketle abi dedim. Üzerinde çok über güzel şekil olmasa bile ilk denemem için işime yarayacağını düşündüm.
Bu veneeri yapıştırmak için ilk aşamada titebond gibi pahalı bir tutkal almak yerine Koçtaş'tan bison isimli dandik, sonradan lanet ettiğim bir tutkal aldım.
Veneeri yapıştırmak için ise aklıma internette gördüğüm vakum poşetleri geldi ve Koçtaş'tan bir adet te vakumlu poşet aldım 😀 Sonraki adımlar aşağıdadır.
Tutkal aşırı su barındırdığı için vakumlu poşetin içinde ağacın bazı yerlerini şişirerek hava boşluğu kalmasına neden oldu. Bu hava boşluklarını kapatmak için ise kanalları yarıp içine tutkal koyarak yapıştırdım. Bu nedenle oluşan kabarık yerleri gövdeyle eşitleyebilmek için bu aşamadan sonra bazı yerleri aşırı zımparaladım. İşe yaradı ama ağacın şekilleri de nasibini aldı.
Bir diğer karşılaştığım zorluk ise tutkalın aşırı su bazlı olmasından dolayı zaten ince olan veneerin üstü çok yüzeysel boya tuttu. Ama sonunda çıkan sonuç ilk yaptığım işe göre beni gayet tatmin etti.
Aşağıda boya denemelerim var. Kırmızı, siyah mürekkep ve Koçtaşta bulduğum Wenge rengi sprey ağaç staini(lekesi diyecektim fakat çok garip kaçıyor).
Gövdeyi Wenge ile boyayıp hafif zımparaladıktan sonra kırmızı+ siyah karışımı mürekkep ve sadece siyah mürekkep(köşeler) boyadım.
Ibankestein'da üzerini plastidip ile boyadığım pickguardın üzerindeki boyayı söktüm.
Bu sırada ise ebayden sipariş verdiğim tru oilin gelmesiyle gitarın son finisine başladım.
Boyasını söktüğüm pickguardı da veneer ile kapladım. ilk sefer tutkalı kullandım. Fakat yine ağacı şişirdiğini gördüğüm için geri söküp başka bir parça ile bu sefer Bally tarzı bir yapıştırıcı kullanarak yapıştırdım.
Tıkandığım yere gelecek olursak pickguardın finishi konusunda yorum yaparsanız sevinirim. Boyasız mı kalsın, kahve + sarılı mı kalsın yoksa ilginç fikri olan var mıdır?
İlk olarak. Birkaç ay önce Clamper'dan aldığım Ibanez RG350 gitarın(sadece köprüsü yoktu hatırladığım kadarıyla) sapını sadece elimde bulunan RG320fm gövdesinde kullanmak için almıştım. RG320 gövdede çatlaklar vardı ve sapla birleştirerek bir Ibankestein yaptım. Fotosu alttadır.
Geçtiğimiz ay ise elimde kalan RG350 gövdesini ise nasıl değerlendireceğim sorusunu kendime sordum. Eline her gitar alan genç gibi benim de eskiden kalan "Lan kendime gitar yapsam" düşüncesinin arta kalan gazıyla "Ben bu gövdeyi boyayıp kullanırım arkadaş" dedim. Sonrasında ise işe giriştim.
Bu sırada da gitarı nasıl boyayacağım konusunda fikir ararken aklıma veneer kaplama yapıp sadece vernik ya da doğal bir yağ ile gitarı bitirmek geldi. İzmir'deki veneer arayışımda özellikle aradığım bubinga yerine flamed maple bularak onu kullanmak istedim. Aşağıda gitarın ve aldığım veneerin fotolarını görebilirsiniz.
Veneer aldığım yerde 50x200 boyutunda varmış. Adam 20 TL diyince paketle abi dedim. Üzerinde çok über güzel şekil olmasa bile ilk denemem için işime yarayacağını düşündüm.
Bu veneeri yapıştırmak için ilk aşamada titebond gibi pahalı bir tutkal almak yerine Koçtaş'tan bison isimli dandik, sonradan lanet ettiğim bir tutkal aldım.
Veneeri yapıştırmak için ise aklıma internette gördüğüm vakum poşetleri geldi ve Koçtaş'tan bir adet te vakumlu poşet aldım 😀 Sonraki adımlar aşağıdadır.
Tutkal aşırı su barındırdığı için vakumlu poşetin içinde ağacın bazı yerlerini şişirerek hava boşluğu kalmasına neden oldu. Bu hava boşluklarını kapatmak için ise kanalları yarıp içine tutkal koyarak yapıştırdım. Bu nedenle oluşan kabarık yerleri gövdeyle eşitleyebilmek için bu aşamadan sonra bazı yerleri aşırı zımparaladım. İşe yaradı ama ağacın şekilleri de nasibini aldı.
Bir diğer karşılaştığım zorluk ise tutkalın aşırı su bazlı olmasından dolayı zaten ince olan veneerin üstü çok yüzeysel boya tuttu. Ama sonunda çıkan sonuç ilk yaptığım işe göre beni gayet tatmin etti.
Aşağıda boya denemelerim var. Kırmızı, siyah mürekkep ve Koçtaşta bulduğum Wenge rengi sprey ağaç staini(lekesi diyecektim fakat çok garip kaçıyor).
Gövdeyi Wenge ile boyayıp hafif zımparaladıktan sonra kırmızı+ siyah karışımı mürekkep ve sadece siyah mürekkep(köşeler) boyadım.
Ibankestein'da üzerini plastidip ile boyadığım pickguardın üzerindeki boyayı söktüm.
Bu sırada ise ebayden sipariş verdiğim tru oilin gelmesiyle gitarın son finisine başladım.
Boyasını söktüğüm pickguardı da veneer ile kapladım. ilk sefer tutkalı kullandım. Fakat yine ağacı şişirdiğini gördüğüm için geri söküp başka bir parça ile bu sefer Bally tarzı bir yapıştırıcı kullanarak yapıştırdım.
Tıkandığım yere gelecek olursak pickguardın finishi konusunda yorum yaparsanız sevinirim. Boyasız mı kalsın, kahve + sarılı mı kalsın yoksa ilginç fikri olan var mıdır?