Nazım Hikmet

scrotestical demiş ki:
kötükedi:
amacın nazımı kötülemekse bunu başka yerde yap, bu başlıkta değil.
sen ister kabul et ister etme, bu ülkenin yetiştirdiği en büyük şair nazım. yoksa sen necip fazıl'ı mı tercih ederdin? bunlar ucuz ve politik numaralar, bunlara başvurmasan daha iyi olurdu...
ayrıca o beğenmediğin nazım'a vatandaşlığı iade edildi geçtiğimiz yıl...
1- Nazım hikmeti kötülemedim.
2- Necip fazılda bu ülkenin yetiştirdig büyük şairlerden biridir
3-vatandaşlıgının iade edildigini duymadım ve okumadım
4- Sorun zaten burda nazımcı ve necipci olarak bir akım yaratılmak isteniyor
5- tartişmak istemiyorum, Nazım HİKMET RAN büyük şairlerimizden biridir
 
Eserleri 40 dile çevrilmiş bir şairin ne kötülenmeye ne de onu kötüleyenlere cevap verecek insanlara ihtiyacı var. Yazdıkları orada duruyor. Açar okursun, yaşamın farkına varırsın.. hepsi bu...
 
nazım hikmetle görüştüğü için hapse giren genç çocuk mu desem..Nazım hikmetin yargılandığı mahkemedeki 5 yargıçtan 4 ünün hukuk eğitiminin olmadığınımı...uçakla memleketinin üstünden son kez geçerken gözleri yaşlı 'şu an bu uçağın düşmesini istiyorum' deyişini mi..hangi birini söylesem..ve daha neler..dilim varmıyor..
 
Geçen sene sunay akının ve müjdat gezenin bir söyleşisi vardı nazım hikmetle ilgili tek kelimeyle çok etkiliyiciydi .
Beni en etkiliyen şeyde öldükten sonra karısının evin hertarafında gizlediği doğumgünü mesajlarını görmesini ölmeden önce karısının görmemeyeceği bütün doğumgünleri için not bırakmış .Bunu başka kim yapabilirdi ki ¿
 
Bu konuya değinildiği iyi olmuş. Bu ve benzeri bir çok ayrıntı hakkında daha iyi bilgi alabilmek için, Vera Hikmet'in ''Nazım'la son röportaj'' adlı kitabını okumanızı öneririm. Kitabı türkçeye çeviren kişi;şair ve yazar Ataol Behramoğlu...
 
Cornflakegirl demiş ki:
Geçen sene sunay akının ve müjdat gezenin bir söyleşisi vardı nazım hikmetle ilgili tek kelimeyle çok etkiliyiciydi .
Beni en etkiliyen şeyde öldükten sonra karısının evin hertarafında gizlediği doğumgünü mesajlarını görmesini ölmeden önce karısının görmemeyeceği bütün doğumgünleri için not bırakmış .Bunu başka kim yapabilirdi ki ¿

bunun nesi etkileyici, yaşanmıyan ve hissedilmiyen duygularin daha sonra aaaaaa diye yaşanmasinimi, saglıyacak
 
Ne alakası var bu onun ne kadar duyarlı ve düşünceli bir insan olduğunu gösterir sevdiği kadının doğumgünün de yanında olamasa bile herzaman hatırlayacağını anlatmaya çalışmış bir kadının başına gelebilecek en güzel şey bence.
 
kotukedi demiş ki:
Cornflakegirl demiş ki:
Beni en etkiliyen şeyde öldükten sonra karısının evin hertarafında gizlediği doğumgünü mesajlarını görmesini ölmeden önce karısının görmemeyeceği bütün doğumgünleri için not bırakmış .Bunu başka kim yapabilirdi ki ¿

bunun nesi etkileyici, yaşanmıyan ve hissedilmiyen duygularin daha sonra aaaaaa diye yaşanmasinimi, saglıyacak

Bencede gayet etkileyici. Çok düşünceli bir davranış. Aynı zamanda yaratıcı.. Kim süprizlerden hoşlanmaz.. Çok hoş bir şey bence.. Neyse

"Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
Yahut hiç sevmeseydi,
TAHİR NE KAYBEDERDİ TAHİRLİÐİNDEN"

En çok bilinen şiirlerinden biri. Ve benimde ençok sevdiklerimden. Özellikle bu kısmı.
 
Cornflakegirl demiş ki:
Ne alakası var bu onun ne kadar duyarlı ve düşünceli bir insan olduğunu gösterir sevdiği kadının doğumgünün de yanında olamasa bile herzaman hatırlayacağını anlatmaya çalışmış bir kadının başına gelebilecek en güzel şey bence.

nazım hikmet bir memleketini sevmiş birde SEVGİLİlerini, memleketi seneler sonra anlamiş, sevgilileride,pek fazla bişi demek istemiyorum, konu giderek nazım hikmet karşiti olduguma çıkıcak
 
Nazım Hikmet hakkında bir şeyler yazmaya başlamıştım geçenlerde ama bıraktım çünkü analtılacak gibi değil.onu baştan başlayıp ve soluksuz okumak,onunla birlikte yaşamak acılarını,memleket hasretini,sevdalarını,sonsuz ümidini...Onu yalnızca bir şair olma kalıplarında kıstırıp bırakmak haksızlık olur tabiki,o bir İNSANdır herkesten daha çok...
Ve tabiki zamanında her şeye rağmen çok sevdiği ülkesinde vatandaşlıktan çıkarılmış,ancak öldükten sonra değeri az da olsa bilinmiş bir şair...

Senesirliğimsin ve hürriyetimsin
çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin
sen memleketimsin.
Sen ela gözlerinde yeşil hareler
sen büyük güzel ve muzaffer,
sen ulaşıldıkça ulaşılmaz olan
hasretimsin...
N.H
 
"Kuvayi Milliye"(böyle mi yazılıyordu?)yi okumuştum 15 yaşımda ve bayağı sarsılmıştım.Okumayan arkadaşlara şiddetle tavsiye derim.Bir de Nazım şöyle vatan haini Nazım böyle ülkesinin düşmanı derler.Bunu diyenlere daha şiddetli tavsiye ederim tabi ki.İyi günler.
 
JediMaster demiş ki:
"Kuvayi Milliye"(böyle mi yazılıyordu?)yi okumuştum 15 yaşımda ve bayağı sarsılmıştım.Okumayan arkadaşlara şiddetle tavsiye derim.Bir de Nazım şöyle vatan haini Nazım böyle ülkesinin düşmanı derler.Bunu diyenlere daha şiddetli tavsiye ederim tabi ki.İyi günler.
kuvva-i milliye herhalde
 
''23'' SENTLİK ASKERE DAİR


Mister Dalles,
sizden saklamak olmaz,
hayat pahalı biraz bizim memlekette.
Mesala iki yüz gram et alabilirsiniz,
koyun eti,
Ankara'da 23 sente,
yahut iki kilo kuru soğan
yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
elli santim kefen bezi yahut,
yahut da bir aylığına
yirmi yaşlarında bir tane insan,
erkek,
ağzı burnu,eli ayağı yerinde,
üniforması,otomatiği üzerinde,
yani öldürmeğe,öldürülmeğe hazır,
belki tavşan gibi korkak,
belki toprak gibi akıllı,
belki gençlik gibi cesur,
belki su gibi kurnaz
(her kaba uymak meselesi)
belki ömründe ilk defa denizi görecek,
belki ava meraklı,belki sevdalıdır.
yahut da aynı hesapla Mister Dalles
(tanesi 23 sentten yani)
satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden
İstanbul'da bir tek odanın aylık kirasına,
seksen beş onda altısını yahut
bir çift iskarpin parasına.
Yalnız,bir mesele var Mister Dalles,
herhalde bunu sizden gizlediler:
Size tanesini 23 sente sattıkları asker
mevcuttu üniformanızı giymeden önce de,
mevcuttu otomatiksiz filan,
mevcuttu sadece insan olarak,
mevcuttu,
tuhafınıza gidecek,
mevcuttu,
hem de çoktan mı çoktan,
daha sizin devletin adlı bile konmadan.
Mevcuttu,işiyle gücüyle uğraşıyordu.
mesela,Mister Dalles,
yeller eserken yerinde sizin New-York'un,
kurşun kubbeler kurdu o
gökkubbe gibi yüksek,
haşmetli,derin.
Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek.
Halı dokur gibi yonttu mermeri,
ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına
ebemkuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.
Dahası var mister Dalles,
sizin dilde anlamı pek de elli değilken henüz
zulüm gibi
hürriyet gibi,
kardeşlik gibi sözlerin,
dövüştü zulme karşı o,
ve istiklal ve hürriyet uğruna
ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek,
ve yarin yanağından gayrı her yerde,
her şeyde,
hep beraber
diyebilmek için
yürüdü peşince bedreddin'in.
O,tornacı Hasan,köylü memet,öğretmen ali'dir,
kaya gibi yumruğunun son ustalığı:
922 yılı 9 Eylülüdür.
Dedim ya,Mister Dalles,
herhalde bütün bunları sizden gizlediler.
Ucuzdur vardır illeti.
Hani şaşmayın,
yarın çok pahalıya mal olursa size
bu 23 senlik asker,
yani benim fakir,cesur,çalışkan milletim,
her millet gibi büyük Türk milleti.


-fazla söze ne hacet-
 
Cornflakegirl demiş ki:
Geçen sene sunay akının ve müjdat gezenin bir söyleşisi vardı nazım hikmetle ilgili tek kelimeyle çok etkiliyiciydi .
Beni en etkiliyen şeyde öldükten sonra karısının evin hertarafında gizlediği doğumgünü mesajlarını görmesini ölmeden önce karısının görmemeyeceği bütün doğumgünleri için not bırakmış .Bunu başka kim yapabilirdi ki ¿


2002 yılında Can Dündar'ın Nazım Hikmet Belgeselinde de bu mesaj ya da şiirler anlatılmıştı...Ve eşi için sakladığı ve kendisinin yazdığı son şiir ;


Gelsene dedi bana
Kalsana dedi bana
Gülsene dedi bana
Ölsene dedi bana

Geldim
Kaldım
Güldüm
Öldüm...
 
Cornflakegirl demiş ki:
Geçen sene sunay akının ve müjdat gezenin bir söyleşisi vardı nazım hikmetle ilgili tek kelimeyle çok etkiliyiciydi .
Beni en etkiliyen şeyde öldükten sonra karısının evin hertarafında gizlediği doğumgünü mesajlarını görmesini ölmeden önce karısının görmemeyeceği bütün doğumgünleri için not bırakmış .Bunu başka kim yapabilirdi ki ¿

bunu ilk kez duydum..harika bişey yaa...Nazım Nazım ancak sen böyle çılgın romantiklikler yapabilirsin zaten

:cry: :cry: :cry:
 
JAPON BALIKÇISI

Denizde bir bulutun öldürdüğü
Japon balıkçısı genç bir adamdı.
Dostlarından dinledim bu türküyü
Pasifik'te sapsarı bir akşamdı.

Balık tuttuk yiyen ölür.
Elimize değen ölür.
Bu gemi bir kara tabut,
lumbarından giren ölür.

Balık tuttuk yiyen ölür,
birden değil, ağır ağır,
etleri çürür, dağılır.
Balık tuttuk yiyen ölür.

Elimize değen ölür.
Tuzla, güneşle yıkanan
bu vefalı, bu çalışkan
elimize değen ölür.
Birden değil, ağır ağır,
etleri çürür, dağılır.
Elimize değen ölür...

Badem gözlüm, beni unut.
Bu gemi bir kara tabut,
lumbarından giren ölür.
Üstümüzden geçti bulut.

Badem gözlüm beni unut.
Boynuma sarılma, gülüm,
benden sana geçer ölüm.
Badem gözlüm beni unut.

Bu gemi bir kara tabut.
Badem gözlüm beni unut.
Çürük yumurtadan çürük,
benden yapacağın çocuk.
Bu gemi bir kara tabut.
Bu deniz bir ölü deniz.
İnsanlar ey, nerdesiniz?
Nerdesiniz?
 
Geri
Üst