Müzik Endüstrisinde bir Devrim

Başlamadan önce hemen belirteyim. Bu düşünceleri kimseyle polemiğe girmek için yazmıyorum. Bireysel olarak dert ettiğim meseleler olduğu için üzerinde duruyorum. Zaten bir polemik içinde bilginin aktarımı gerçekleşemiyor. İnsan doğası böyle, buna karşı gelemiyoruz. Amacım ortaklaşa düşünebilmek. Hiç itiraz gelmesin diye de söylemiyorum bunları. Üstüne basa basa diyorum ki konunun uzmanı değilim. Tekil olarak bu işlere kafayı uzun zamandır takmış bir dinleyiciyim. Bu çerçeveden ortaklaşa bir fikri geliştirmek isterseniz çok sevinirim. Yoksa zaten cidden hiç gerek yok. Böyle uzun bir girişin sebebi önceki açtığım konunun devamı olmasından kaynaklanıyor. Müzik endüstrisi ayrı bir konu başlığı olduğu için buradan devam edelim dedim.

Girişin ikinci kısmını da dindar insanların olası alınganlığına ayırmam gerek. Müzik ile dini hem örneklemek için hem de temelinde böyle düşündüğüm için bir benzerlik kuracağım. Bunu dine laf söylemek için ya da dindar insanları rahatsız etmek için yapmıyorum. Belki dini tartışmaların sonuçsuz kalması gibi bu tartışma da sonuçsuz kalabilecek ama yine de bir yerinden başlayıp adım atmak için bunları yazmaya karar verdim. Dediğim gibi affınıza sığınarak, delidir bu diyerek olaya bakabilirsiniz. Polemiğe girmenin kimseye faydası yok.

Bir müzisyene olan inanç ile bir "kanaat önderi"ne olan inancı birbirine benzetiyorum. Temelinde bunlar benzediği için zamanla kurumsallaşıp bir sektör oluşturdukları için din ve müzik sektörü de birbirine benziyor. Tamam biri kutsal değerler, diğeri tamamen eğlence amaçlı ama insanın içindeki boşluğu doldurmaya çalışan iki önemli güç.

İşte benim kafaya taktığım en önemli yer burası. Bu gücü insanlar tek tek onlara devrediyor. Gerek müzikte gerekse dinde lider kabul eden birine bunu devretmiş oluyoruz. Dolayısıyla konunun uzmanları bir anlamda ruhban sınıfı olarak karşımıza çıkıyor. Belki her sektördeki uzmanlaşma bize bunu getiriyor ama özünde inanç olan sektörler benim esas kafaya taktığım çerçeveyi oluşturuyor. Yoksa atıyorum ilaç sektörüne bakıp bir sürü komplo teorisi yazabiliriz ama somut bir sonucu var. Bilimsel bir tarafı var.

Elbette müzik sektörünün de teknik ve bilimsel tarafları var ama en iyi teknikle kaydedilmiş bir şarkıyı kimse beğenmezse zaten yok hükmüne gelir. Sanat eserlerinin en büyük sıkıntısı bu. O yüzden teknik kısımları belirleyici değil sadece tamamlayıcı oluyor. Bir çok tekniği çok yüksek ama çok fazla dinleyici olmayan müzik türü ve sanatçı var.

Genel çerçeveyi böyle oturtabildiğimiz zaman şunu düşünüyorum. "Dinlemeyin kardeşim", evet yanlış duymadınız, müzik dinlemeyin!

Böyle deyince insan bir şaşırıyor. Rock müzik forumunda, bir anlamda bunla uğraşmayı kafaya takmış biri. Müzik dinlemeyin diyor. Benim sektöre getirdiğim çözüm felsefi olarak bir reddediş. Kurumsal olana karşı bir reddediş olmalı. Aksi durumda zaten başka türlü bir sektör mümkün olmaz. İnsanlık tarihindeki bu kurumsallaşma yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı. Şimdi neyi beğeneceğimizi, neyi tercih edeceğimizi, o çok sevdiğimiz ekranlardaki kaydırdığımız içeriklerin sıralamasını ve daha bir çok şeyi bireyler belirlemiyor.

Hatta bunu daha da genişletebiliriz. Ta bebeklikten ve hatta anne karnından itibaren etraftaki sesler, bir anlamda müzik sektörünün insanlara empoze ettiği sesler. Bunlarla yoğrulan bebekler, büyüyünce mecburen benzerleri ile tatmin olma yoluna gidiyor. Her insanın kendi içinde minik bir uyanışla bundan sıyrılması mümkün. Bunu yine müzik ve din konuları için örnek olarak söylüyorum. Daha da genelleştirebiliriz ama konu dağılmasın.

Ben kendi adıma uzun süreler açıp bir tane şarkı dinlemediğim zamanlar oldu. Baya değişik bir ruh hali yaratıyor ama belki böyle süreçler yaşamak gerekiyor bilemiyorum. Yine de bu dönemde bile, televizyonlarda, dizilerde filmlerde devamlı sektörün bizler için seçtiği müzikleri dinlemek zorunda kalıyoruz. Belki dağın başına gidip sessizlikte iyice ermek lazımdı ama bu kadar erebildim : ) yoksa zaten forumlara gelip neden yazayım. Temiz delirmek lazım bu aşama için...

Bireysel olarak bu inanma gücünü her insan kendi eline aldığı zaman işlerin rengi değişmeye başlıyor. Din ve müzik konularında dönen paraların hacmini araştırıp karşılaştırmadım ama iki sektörde de büyük paralar döndüğü bariz. Tabii ki böyle koskoca bir sisteme böyle bir mekandan ve tek başıma kafa tutmam mümkün mü? Tam bir delilik hali. Zaten ucundan kıyısından her türlü hareketimiz, her tıklamamız sektöre hizmet ediyor.

Ama yine de bir ucundan farkında olunduğunda dünya daha farklı bir yer olabilir diyorum. Bu da saf hayalcilik olabilir. Gerçek dünya ile bağdaşmıyor olabilir. Tüm bunları baştan kabul ederek yazıyorum. Tek tek insanlar ben kimim ki bu kadar şeyi değiştireyim diye düşündüğü için hiçbir şey değişmiyor. İşte bunu söylemeyi bırakıp müzik dinlemeyi bırakırsanız ciddi anlamda değişim olabilir.

Tabii ki tamamen bırakın diye demiyorum. Belli bir aşama için bunu yapmak gerekiyor. Bu aşama eksik olduğunda kurumsal olarak müzik sektörü içinde sadece bir tıklama olunuyor. Müzik zevki diye geçmeyelim, ciddi paralar dönüyor. Bu dönen paraları nasıl daha çok artırırız diye düşünen bir kesim var.

Dönen paralar bu kadar büyük olduğu için müzikle uğraşan kişilere cazip geliyor. Yani büyük kısmı zaten bu işi para için yapıyor. Kendi özel uçağı olsun istiyor, bakıyor piyasaya belli bir popülerliğe geldiğinde tüm kapılar açılacak diyor. Peki özünde bu iş neydi? Müzik bu muydu yani?

Benim kanaatim müziğin içindeki titreşimler insan bilincine bütünleşme hissi veriyor. Esas yapısı bu, bunu deneyimlemek için müzik dinliyoruz ama tek tek insanların yaptığı bu eylem açıklamaya çalıştığım koca bir sektöre dönüşmüş durumda. Neyi ne zaman dinleyeceğimize, neyi sevip beğeneceğimize, neyin daha marjinal olup olmayacağına hep bu güçler karar veriyor.

Sektörün içindeki insaflı kişiler bunu itiraf edecektir. Ben sadece uzaktan bakan ve bunlardan rahatsız olan bir dinleyiciyim. Bunlardan fazlası mümkün olabilir diyorum ama tabii ki bunu tek başıma gerçekleştiremeyeceğim için buraya yazıyorum, bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Tamamen amacım bu, yoksa zaten gerçekler budur, bunları öğrenmeden ne diye konuşuyorsun deniyorsa, diyecek sözüm yok.

Peki kabaca anlatmaya çalıştığım bu düşünceler hayata geçerse müzisyenler ne yiyecek? Esas sıkıntı bu. Sırf müzisyen de değil sektör içinde bir sürü para kazanan insan var. Hepsinin tekerine çomak sokulmuş olur.

Bu aşamada iyice ütopik kısma geçeceğiz, kalbiniz kaldırmıyorsa burada bırakabilirsiniz. Sorumluluk kabul etmiyorum. Bence özünde samimi bir inancın ürünü olan şarkı para ile alıp satılamaz. Kurumsal bir formata zaten geçemez. Belki bir anlamda tarihsel olarak geriye gidiş, hatta ona gericilik diyelim, böyle bir şey yapmak lazım. Tarihte yerel olarak bu açık kapatılıyordu. Üst bir otorite yoktu. Sonra yavaş yavaş oluştu. Şu an iletişim çağında artık iyice mahvolduk. Dünyanın neresinde olursa olsun insan topluluklarının meyillerine göre belirlenen bir yapı var. Tabii ki insanlara empoze edilen bir beğeniden bahsediyorum.

Tek başına müzisyenler ucunda büyük para kazanma ihtimali olmayan böyle bir sektöre girdiklerinde şimdikinden çok daha samimi bir davranış gerçekleştirmiş olacaklar. Şimdi bir şarkı ve tanıtımı ile belli bir maddiyat hedefleniyor. Herkes bunu yapıyor demiyorum. Hatta rock ve metal müzik özelinde buna karşı durup böyle amaçla yola çıkmayan ve bunun için uğraşmayan bir sürü grup olduğunu düşünüyorum. Çoğunluğuna aratarak ulaşamıyorsunuzdur ama orada bir yerlerde varlar. Bundan eminim.

Bu "gerici" fikir yani müzik sektöründe tekrardan üst bir kurum olmadan idare edilmesi çok ilkel gelirse o halde takas sistemine geçilebilir derim. İnsanlar müzik gıdalarını takas edebilirler. Müzisyenler bunu kendi aralarında yapabilir, dinleyiciler de beğenilerini maddi bir destek olarak değil de araç gereçle ifade edebilirler. Tabii dünya sisteminde bu şekilde biriktirmek yüzünden mevcut sisteme geçtik, bunu o kadar önermiyorum ama olayın çarpıcılığını anlatmak için bir ihtimal diyorum.

Dediğim gibi ortaklaşa düşünmek adına bunları bu kadar uzatarak yazdım. İşin içine paranın bu boyutta girmesi suyu bulandırıyor. Müzik sektörünü şu haline getiriyor. Sonra içinde ruh arıyoruz. Bulduğumuzu sandığımız ruha bir bakıyoruz, zaten bize çocukken yerleştirdikleri melodiler bunlar. Eğer para meselesini bu şekilde ele almazsak bunun değişmesi mümkün olabilir.

Hani belki sesli düşünüyorum. Belli bir memuriyet gibi olabilir. Bu da hiç işlemeyen devlet sanatçılığı sistemi gibi bir şey olabilir ama tüm sektörü önce memuriyete, sonra kaliteli güzel değerlendirebileceğin bir yola sokarsan belki gelişebilir. Böyle düşünmemdeki esas amaç, bir üst limitinin olmasıdır. Yani müzik sektörüne girecek insan maksimum kazanabileceği parayı bilecek, ona göre girecek ya da giremeyecek. Şimdiki dünyada limit yok. Şanı şöhreti, kazanılan paralara bakınca nedir bu yahu nasıl denmiyor. Yani küçümsemek için demiyorum ama müzik sonuçta bu. İnandığın kadar var olan bir sistem. Bırakırsan inanmayı yok olup gider. Tek tek insanlar bunun farkında olabilirse ancak bu mümkün olabilir.

Bunları bu şekilde aktarmaya çabalamam da bundan ibaret. Bek tek başıma herhangi bir etkimin olacağını düşünmüyorum. Henüz o kadar delirmedim ama bunları özgürce konuşabiliriz. Aslında tam olarak bunu da beceremedik. Bir şekilde konular polemiğe dönüyor. Eğer bunda benim hatam varsa şimdiden özür diliyorum. Amacım kimseyle polemiğe girmek değil. Başta da bunu ifade ettim. Tekrar söylüyorum. Eğer ki sizin açınızdan yaşadığımız dünyada her şey yerli yerinde ve olması gereken oluyorsa zaten lütfen zahmet edip bir şey söylemeyin. Dünya zaten aynen o şekilde akıp gidiyor. Buna karşı bir derdi olan insanlar orada bir yerde olmalı. Neyi nasıl yapabiliriz diye çabalıyorum. Bunun ötesinde ne bir beklentim var ne bir çıkarım var. Bunlar kişisel olarak kafaya taktığım bir konuda manevi olarak bir rahatlama için ortaya koyulan konulardır. Dediğim gibi rica ediyorum, bahsettiğim sektörlerden memnunsanız, konuşabileceğimiz bir şey yok. Ben dilim döndüğünce aktarmaya çalıştım. Hata ettiğim yerler varsa da affola. Hele hele dini mevzularda aman aman diyorum.

Sağlıklı günler diliyorum.
 
Bir şekilde amacı paraya bağlanan her şey ölüyor. Ne zaman insanlar niteliğe degil nicelige bakar oldu ,bir şarkının özgünlünlüğü ve duygusalligindan ziyade ne kadar fazla dinlendiği onemli oldu iste o zaman müzik bitti bence. Keske bir şeyler yapabilsek çünkü su anki muzik dünyasında artan kalitesizlik beni gercekten rahatsiz ediyor. Dediğiniz gibi belki memuriyet gibi bir sistem kurulabilir ya da belki malum muzik yayını yapan kuruluşlar kaldırılıp bu isten çıkarı olmayacak organizasyonlara devredilebilkr ama bunları yapmak cok zor .
 
Muzikten para kazanmak gunumuze has bir sey degil, Klasik muzikcilerde hayatlarini muzikten kazaniyorlardi, insanin iyi oldugu birseyle hayatini surdurmesinden dogal birsey olamaz. Din ve muzik sektorunu birbirine benzetmek oldukca guc. Muzikte kimseye bir guc devrettigimizi dusunmuyorum, canim istedigi an en agir sekilde elestirebilirim. Muzik cok hizli degisen bir sey, dinin olayi ise cok ayri, ebedi dogru olmak gibi bir iddasi var yani buradaki tespite katilmiyorum.
 
Muzikten para kazanmak gunumuze has bir sey degil, Klasik muzikcilerde hayatlarini muzikten kazaniyorlardi, insanin iyi oldugu birseyle hayatini surdurmesinden dogal birsey olamaz. Din ve muzik sektorunu birbirine benzetmek oldukca guc. Muzikte kimseye bir guc devrettigimizi dusunmuyorum, canim istedigi an en agir sekilde elestirebilirim. Muzik cok hizli degisen bir sey, dinin olayi ise cok ayri, ebedi dogru olmak gibi bir iddasi var yani buradaki tespite katilmiyorum.
Haklısınız, insanin yaptığı şeyden para kazanmasında bir sıkıntı yok, bu gayet de hakki ama benim eleştirdiğim aslinda şuydu bazi insanların müziğin de bir sanat olduğunu unutup sadece para kazanmak için hiçbir şeye benzemeyen, birbirinin aynı şarkılar çıkarmaları. Bu işi hakkıyla yapanlar günümüzde kiyilarda köselerde unutulup giderken muzik denmeyecek seyler ortaya çıkarıp insanların milyarlar kazanması bana koyuyor. Nitekim ben sadece amatör bir gitar calicisi ve dinleyiciyim fikirlerim dogru ya da yanlış diyemeyeceğim.
+din ile muzik arasındaki karşılaştırmaya bende katılmıyorum ikisi birbirinden oldukca farkli seyler.
 
Son düzenleme:
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #5
Muzikten para kazanmak gunumuze has bir sey degil, Klasik muzikcilerde hayatlarini muzikten kazaniyorlardi, insanin iyi oldugu birseyle hayatini surdurmesinden dogal birsey olamaz. Din ve muzik sektorunu birbirine benzetmek oldukca guc. Muzikte kimseye bir guc devrettigimizi dusunmuyorum, canim istedigi an en agir sekilde elestirebilirim. Muzik cok hizli degisen bir sey, dinin olayi ise cok ayri, ebedi dogru olmak gibi bir iddasi var yani buradaki tespite katilmiyorum.
Günümüze has olan bunun endüstrileşmesi. Bazen geçmişteki yaşanan sistemler daha doğru ya da daha az hatalı olabiliyor. Devamlı gelişim iyiye doğru gitmiyor olabilir. Elbette klasik müzikten ya da belki daha öncesi dönemde de halkın içindeki müzisyenler para kazanıyordu ama günümüz şartlarına kıyaslanamayacak bir maddi çıkar vardı. Bunu sırf popüler müzik için söylemiyorum. Kendi ismine uçak kaldıran rock-metal grupları da var. Bunların hepsinde bir abartı yok mudur? Zaten meselenin özünde elbette insanlar sevdikleri ve başarılı oldukları bir konuda maddi kazanç elde etmeliler, bundan başkası insanları zorla bir işte çalıştırmak demek olur ama işin özünde yaratıcılık, mana ya da benzeri kavramlar olduğu için sırf para kazanayım mantığı ile olacak iş değil diyorum. Anlatmaya çalıştığım müzikten para kazanılmasın değildi zaten. Eğer bu anlam çıkıyorsa hatalı bir şeyler yazmışım demektir. Umarım buna açıklık getirebilmişimdir.

Din meselesi bir benzetme gibi. Elbette birebir bu bir dindir diyemeyiz ama benzeyen yönlerini gördükçe bu fikrimi kuvvetlendiriyorum. Dinin içinde de farklı yollar bir diğerini eleştirebiliyor. Yani bir şarkıyı hem deli gibi eleştirip hem de onda deli gibi beğenerek dinlemek de pek mümkün görünmüyor. Belki bir süre sonra artık o kadar inanmazken eleştirmek mümkün olabilir. Bunu da bir cemaatten çıktıktan sonra eleştirmeye benzetebiliriz :)

Biraz çarpıcı olması açısından da din örneğini veriyorum ama bir taraftan ciddi anlamda titreşimler ile insanları belli bir frekansa getirip orada küçük çaplı bir inanç modeli kurulduğunu düşünüyorum. Tabii ki dinler gibi yargılayıcı değil. Belli bir yapıları yok ama örneğin dinlerdeki gibi bir ahiret günü inancı müzikte de olsaydı ve günün birinde ne dinlediğimizden hesaba çekilecek olsaydık acaba nasıl olurdu diye düşünmeden edemiyorum.

Müzikteki değişim özünü çok etkilemez diye düşünüyorum. Burada seslerin insan metabolizması üzerindeki etkisi önemli. Aşkın bir duyguyu deneyimlemek önemli. Bunların hepsi dinde de var. Tabii ki dini müzikler ya da törenler kendi tınılarını kullanıyor. Yani müziği bir araç olarak kullanıyor buna şüphe yok ama dediğim gibi seslerin titreşimi özelinde kelimelerin manasından çok titreşimlerinin bir etkisi olabilir. Kutsal sözcükler, dualar, yakarışlar hep bir bakıma bunun yansıması. Bunun dindar kesim ne kadar farkında bilemiyorum ama dindar olmayan kesim de yine başka bir müzik dini içinde benzeri deneyimleri yaşıyor olabilir. Bunlar elbette kişisel gözlemlerim ve fikirlerimdir. Kimsenin inandığına ya da dinlediğine karışacak halim yok.
 
Son düzenleme:
Dostum samimi ve iyi niyetli düşüncelerini paylaşman çok güzel. Müzik piyasasında varolan ve para endeksli olduğunu düşündüğün kalitesizliğe karşı geliştirdiğin fikir aslında tamamen komunist felsefenin bir parçası. Ancak en baştan söyleyeyim, tüm dünya endüstri haline gelmiş sektörlerden ibaretken müzikten bunu beklemek çok romantik bir hayal olur.

İkincisi, yaşının genç olduğunu düşünerek soruyorum: son 5 yılda veya 1 yılda müziğe kaç para harcadın? Gittiğin barlarda ödediğin para veya gittiğin birkaç konser varsa onları dışarıda tutarsak çok büyük ihtimalle 0 TL. Senin özelinde genelden bahsediyorum elbette. Ben 42 yaşındayım, benim çocukluğumda ve erken gençliğimde radyo dışında müziğe ulaşmak için ya orijinal kaset (sonraları CD) alırdık ya da kasetçiye gider korsan kaset doldurtup para verirdik (ki onlar da piyasada bulamadığımız gruplar içindi). Şimdi ücretli abonelik olmadan da rahatlıkla hemen tüm müzisyenlere youtube veya spotify gibi platformlardan ücretsiz erişilebiliyor. Hatta asla bulup satın alamayacağımız dünya müziklerine de rahatlıkla erişebiliyoruz. Yani demek ki en berbat (hadi piyasa müziği diyelim, katılmamakla birlikte) müziğe de en über mega kalitede müziğe de oturduğumuz yerden ücretsiz olarak erişebiliyoruz. Lakin ekmek para, su para, ulaşım para, elektrik para, ev para, başka her endüstriyel sektör para ister. İlkokul mezunu müteahhitin milyonlar kazandığı bu düzende on milyonlarca kişiyi mutlu eden bir müzisyen varsın çok para kazansın, uçak kaldırsın. O uçak, onun müziği çok beğenildiği için ve dünyaya büyük bir artı değer kazandırdığı için kalkıyor. Senin o beğenmediğin, kalitesiz bulduğun müzik milyonlarca insan için son derece yeterli bir duygusal doyum olabilir. Zaten kimse de seni bu müzikleri dinlemeye zorlamıyor. Eğer sen bu kalitesiz bulduğun müzik yığını içinde kaliteli müzikleri bulamıyorsan yapman gereken sadece biraz daha fazla araştırman ve forum siteleri gibi bilgi paylaşılan ortamlarda sorman olacak. Bu nesil ve sonraki nesiller doğru bilgi, kültür, sanat gibi insanlık tarihinin muazzam birikimi sonucu üretilmesi cidden zor ve deneyim isteyen ürünlere, tüm o zor aşamaların hiçbirini düşünmeye dahi gerek duymadan tümüyle ücretsiz olarak ulaşabiliyorsa, bu büyük şansı (bu komunist düzen olanağını) değerlendirmeye bakmalısın. Milletin ne dinlediği veya kimin kaç para kazandığı bizi ilgilendirmemeli.

Dönen paralar bu kadar büyük olduğu için müzikle uğraşan kişilere cazip geliyor. Yani büyük kısmı zaten bu işi para için yapıyor. Kendi özel uçağı olsun istiyor, bakıyor piyasaya belli bir popülerliğe geldiğinde tüm kapılar açılacak diyor. Peki özünde bu iş neydi? Müzik bu muydu yani?

Benim kanaatim müziğin içindeki titreşimler insan bilincine bütünleşme hissi veriyor. Esas yapısı bu, bunu deneyimlemek için müzik dinliyoruz ama tek tek insanların yaptığı bu eylem açıklamaya çalıştığım koca bir sektöre dönüşmüş durumda. Neyi ne zaman dinleyeceğimize, neyi sevip beğeneceğimize, neyin daha marjinal olup olmayacağına hep bu güçler karar veriyor.
Böyle bir güç yok. Eskidendi o büyük prodüktörlerin hegomonyası. Ama o zamanlarda da mutlaka müziklerini piyasaya sürebilen prodüktör buluyordu insanlar. Kaldı ki eskilerde yapılan müziğin de çoğunluğu çöptü. Günümüzde de böyle olması gayet normal, hatta bence günümüzde çok daha az çöp müzik yapılıyor (başka yazının konusu bu).

Müzik lükstür. Ekmek veya su değildir. Dinlenmek zorunda da değil. Zaten müzik dinlemeyen milyarca insan vardır dünyada. Tüm dünya müziğine ücretsiz olarak elindeki telefonla bile erişebiliyorken, popüler olanı bu kadar dert edinme ve müzik sektöründe dönen büyük paralara hayıflanmayı cidden anlayamıyorum. Müzik yapan elbette para kazanacak. Hatta çok kazansın ve parayı dert etmeden rahatça icra etsin müziğini. Ben o müziği severek dinliyorsam varsın uzay mekiği kaldırsın, Mars'a gitsin, helal olsun :)

Müziği insanlar farklı psikolojik beklentilerle dinler; kimisi için arka planda çalan rahatlatıcı veya eğlendirici sestir sadece, kimisi için bir sanatsal doyum, kimisi için üzüntü, öfke, kaygı, nefret, aşk, melankoli gibi duygu durumunu destekler bir dinleti vs vs...Arabada klasik müzik asla dinleyemem, pop, R&B gibi hafif müzikler harika olur. Evde kendimle başbaşa kaldığım saatlerde rock, jazz, blues, klasik müzik dinlerim. Rakı içerken veya evde tadilat, boya işleri yaparken arabesk ve türk sanat müziği ilaç gibi gelir bana. Şimdi ben kalkıp Led Zeppelin'i, Mendelssohn'u yüceltip John Legend'ı, Rihanna'yı gömersem hiç samimi değilim demektir, zira her biri hayatımın ayrı bir zamanında beni mutlu ediyor.

Yani sonuç olarak ben senin ve daha önceki zamanlarda da burada başka kişilerce defalarca yazılan ''müzik endüstrisine başkaldırı'' konulu yazıların hem günümüz dünya düzeniyle örtüşmediğini hem de zaten böyle bir derdin artık yersiz olduğunu düşünüyorum naçizane :)
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #7
Dostum samimi ve iyi niyetli düşüncelerini paylaşman çok güzel. Müzik piyasasında varolan ve para endeksli olduğunu düşündüğün kalitesizliğe karşı geliştirdiğin fikir aslında tamamen komunist felsefenin bir parçası. Ancak en baştan söyleyeyim, tüm dünya endüstri haline gelmiş sektörlerden ibaretken müzikten bunu beklemek çok romantik bir hayal olur.
Komünizm ya da başka herhangi bir düşünce sistemine dahil değilim. Böyle olması ya da böyle olduğu düşünülmesi de kötü değil aslında. Tüm dünya için genel bir sıkıntı olduğunu zaten belirttim. Biz burada müzik üzerine birleştiğimiz için elimizden gelenler bu sektörde bir etki yaratabilir diye müzik özelinde söyledim. Yoksa dünya zaten böyle gelmiş böyle gidecekse işimiz zor.
İkincisi, yaşının genç olduğunu düşünerek soruyorum:
Yaşım genç sayılmaz. Yolun yarısına gelmiş bulunmaktayım.
gençliğimde radyo dışında müziğe ulaşmak için ya orijinal kaset (sonraları CD) alırdık
Evet benim de bir büyük koliden fazla orijinal kaset ve cd kutum bulunmaktadır hocam.
Şimdi ücretli abonelik olmadan da rahatlıkla hemen tüm müzisyenlere youtube veya spotify gibi platformlardan ücretsiz erişilebiliyor.
Ücretsiz erişilen hizmetlerde ücret kullanıcılardır manasında bir söz vardır. Yani aslında o hizmetler ücretsiz değil tam olarak. Şimdi çeşitli portallar tıklamalar ve reklamlar üzerinden zaten yeterince para kazandığı için abonelik sistemleri yanında ücretsiz alan açtılar. Ama işin diğer tarafı o platformda olmak için yine dağıtıcı firmalara gidip müziğinizi yüklemek için ücret ödemeniz gerekiyor. Ya da işte tıklama gelirlerini paylaşıyorsunuz. Bilinen konular bunlar. Yani aslında ücretsiz değil bunlar. Bu da esasında daha büyük bütçeler ile tanıtımları, daha çok tıklanmaları ve bunlar için oynanan oyunları beraberinde getiriyor. Artık üreten bu yatırımı yapmadan hiçbir yerde görünemiyor. Tüm bunların sebebi de işte bol bol ücretsiz olarak tıkladığımızı düşündüğümüz o siteler.
İlkokul mezunu müteahhitin milyonlar kazandığı bu düzende
Bu bir hatalı parçayı gösterip diğerlerine ona göre doğrulamak gibi olmuyor mu? Sistem böyle madem demek sadece. Elbette inşaat sektörüne bakıp da bunlar çok iyi bir noktaya geldiler, ülkece çok faydalarını gördük diyen pek yoktur. Zaten bir sisteme belli limitler koymadan büyü denirse eninde sonunda başımıza dert olur. Neyse o tarafa çok dağıtmayayım.
on milyonlarca kişiyi mutlu eden bir müzisyen varsın çok para kazansın, uçak kaldırsın. O uçak, onun müziği çok beğenildiği için ve dünyaya büyük bir artı değer kazandırdığı için kalkıyor.
O uçak aslında gösteriş gibi duruyor. Özünde beni çok mutlu eden ya da dinleyince çok farklı deneyimler yaşadığım müzisyenler uçak kaldıramaz :) O uçak illa kalkacaksa ve bunun ölçüsü artı değer kazandırmaksa bunu sayı ile değil nitelikle ölçmemiz gerekir diye düşünmekteyim. İnsan sayılarını, tıklama sayılarını bir yerden sonra manipüle etmek kolay. Sonra madem bu kadar insan seviyor, bu da doğrudur, haklarıdır diye düşünmek de kolay. Aslında yine dediğim gibi dünya üzerinde yahu burada bir hata olabilir dediğimiz her şey içinde bunu görüyoruz. Bireyselliğin kalmaması, kitlelerin davranışları ve tercihleri ile şekilleniyor. Metronomları altı haraketli bir zemine koyup karışık çalıştırdığınız zaman bir yerden sonra hepsinin aynı olması deneyi gibidir bu...
Senin o beğenmediğin, kalitesiz bulduğun müzik milyonlarca insan için son derece yeterli bir duygusal doyum olabilir.
Evet olabilir ama doyuma ulaşan bunun kökenini sorguladığında bir anlamı olabilir. Aksi durumda ben bu doyumu önüme koyan ile yaşıyorsam bu durumda güdülmüş anlamına gelmem mi? Bu eğlence sektörü ya da belki komple internetin kendisini bu şekilde kullanmıyorlar mı?
Zaten kimse de seni bu müzikleri dinlemeye zorlamıyor. Eğer sen bu kalitesiz bulduğun müzik yığını içinde kaliteli müzikleri bulamıyorsan yapman gereken sadece biraz daha fazla araştırman ve forum siteleri gibi bilgi paylaşılan ortamlarda sorman olacak.
Elbette bunu yapıyorum. Kaliteli kalitesiz ile insanları yargılamaktan öte. Duyulması engellenmiş ya da sesini duyuramayan gruplara ulaşmaya çalışarak bir internet sitesi bile oluşturmaya çalışıyoruz. Bu konuda tekil dinleyici olmanın ötesinde bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Ama diğer taraftan müzik dinlemeye zorlamıyor derken devamlı o müzikler çalındığı zaman nasıl zorlanmamış oluyor? Devamlı her yerde, tvde, sinemada, orda burda, çalınan müzikleri duyup kulaklarımızı mı tıkayacağız? Bunların hepsi para demek zaten.
Bu nesil ve sonraki nesiller doğru bilgi, kültür, sanat gibi insanlık tarihinin muazzam birikimi sonucu üretilmesi cidden zor ve deneyim isteyen ürünlere, tüm o zor aşamaların hiçbirini düşünmeye dahi gerek duymadan tümüyle ücretsiz olarak ulaşabiliyorsa, bu büyük şansı (bu komunist düzen olanağını) değerlendirmeye bakmalısın. Milletin ne dinlediği veya kimin kaç para kazandığı bizi ilgilendirmemeli.
Bu paragraf baya yüreğimi dağladı. Yani yanlış anlamayın kişisel olarak bir şey demiyorum. Genel insanlık olarak umudumuzun ne durumda olduğunu görünce benim içimi sızlatıyor. Dediğim gibi öncelikle ücretsiz diye bir şey yok. Öyle görünüyorsa zaten bu bile bir kandırmacadır. Yaratım süreçleri ve bunlarla uğraşan herkese zaten bir nevi saygı duruşu olarak bu konuda bir şeyler yapabilelim diye tamamen amatörce bile olsa 6 aydır uğraştığımız bir mecramız zaten var. Yani elbette karşılıkları olmaz ama ben hem bu konuyu kafaya takıp hem de bir şeyler yapmaya çalışan biriyim. Komünizm ile ilgisini cidden kuramadım. Kötü bir şey gibi anlatıldığı için kapitalizmin nimetlerini değerlendirmeye yönlendirilmemi çok anlayamadım.

Milletin ne dinlediği ve kaç para kazandığı bir nevi dünyanın yaratıcılık ruhunu tüketiyor. Tek tek insanlar ile ya da sanatçılarla bir sıkıntım da yok. Genel olarak bu sistem aynı dünya kaynaklarını tükettiği gibi yaratıcılığı da oluşturduğu araçlarla törpülüyor. Nesiller bu şekilde yoğrulduktan sonra zaten gerçek yaratıcılığın bir değeri kalmayacak. Alan memnun satan memnun hesabı bizleri ve gelecek nesilleri daha sığ bir dünya bekleyecek. Yani eğer topyekun bu dünyanın gidişatı doğru olsa müzik endüstrisi de payını alırdı. Başında da dediğin gibi her konuda oluşan sıkıntı, burada da var ve bu işin içinde çok daha özelleşmiş çok az sayıda insanın bildiği bu forumun, şu gözden kaçmış başlığında (başlığı açalı da oldu baya) bile bu konuda bir dirençle karşılaşmak cidden umut kırıcı. Yani elbette bir beklentim yok bu konularda ama dediğim gibi bu kadar özelleşmiş bir alanda bile insanlar mevcut sistemin nimetlerini bana anlatırsa zaten kapatalım gidelim bu dünyayı...
Müzik lükstür. Ekmek veya su değildir. Dinlenmek zorunda da değil. Zaten müzik dinlemeyen milyarca insan vardır dünyada. Tüm dünya müziğine ücretsiz olarak elindeki telefonla bile erişebiliyorken, popüler olanı bu kadar dert edinme ve müzik sektöründe dönen büyük paralara hayıflanmayı cidden anlayamıyorum.
Esas ben hayret ettim. Nasıl böyle düşünülebilir diye... Dert etmek derken zaten benim açımdan artı ya da eksi oluşturacak bir durum değil. Benim kişisel olarak maddi bir kazanç elde edeceğim ya da zarar göreceğim bir durum da değil. Müzik dinlemeyen milyarlarca insan biraz iddialı olmuş. Elbette insanlar bir şekilde dinliyor ya da duyuyor. Afrika açken dinleyebiliyor mudur? Kabileler açken dans edebiliyor mudur gibi bir soru herhalde. Müzik sadece eğlence sektörü de değil aslında. Ağıt yakıldığında da dinlenebilir. Acılar da dinletir. Tabii ki açken dinlenebilecek bir şey değil. Zaten tüketim toplumu olmak için o o kadar aç kalmadığımızı da garanti etmeye çalışıyorlar. Yani 2019 yılı verisine göre 821 milyon insan açmış. BM raporu denmiş. Detaylarını bilmiyorum. Kim ne kadar dinliyor ya da dinlemiyor garip bir polemik olur şimdi ama rakamlar böyle.

Ücretsiz diye bir şey olmadığını tekrar ettiğim için buna girmiyorum. Ücretsiz hizmetler üzerinden dönen paralar ile tüm açlar doyar ve müzik dinlerdi herhalde :)
Müzik yapan elbette para kazanacak. Hatta çok kazansın ve parayı dert etmeden rahatça icra etsin müziğini. Ben o müziği severek dinliyorsam varsın uzay mekiği kaldırsın, Mars'a gitsin, helal olsun :)
Marsa gözümüzü diktik :) Sorun müzisyenlerin para kazanması değil. Elbette gelecek kaygısı çekmemeli ama mevzu limitlerle alakalıydı. Memuriyet gibi örnekler zaten bunun içindi. Genel bir komünizm gibi değil de önce tüketim toplumu yaratıp insanlar bunu istiyor diyerek yokuş aşağı gitmesek daha iyi olabilirdi. Bilim insanları dünyanın tükenmesine bakarak belli bir süre içinde uzay yolculuğu yapamazsak soyumuz tükenecek diyor. Mars falan deyince zaten bu dünyayı tüketeceğiz, sonra marsa gidip orayı tüketeceğiz. Devamlı tüketeceğiz. Bu da bizim için bir nimet sanırım. Tüm bu müzik sektörü için söylediğim her şey birebir çevresel sorunlar için söylenebilir.

Müziği insanlar farklı psikolojik beklentilerle dinler; kimisi için arka planda çalan rahatlatıcı veya eğlendirici sestir sadece, kimisi için bir sanatsal doyum, kimisi için üzüntü, öfke, kaygı, nefret, aşk, melankoli gibi duygu durumunu destekler bir dinleti vs vs...Arabada klasik müzik asla dinleyemem, pop, R&B gibi hafif müzikler harika olur. Evde kendimle başbaşa kaldığım saatlerde rock, jazz, blues, klasik müzik dinlerim. Rakı içerken veya evde tadilat, boya işleri yaparken arabesk ve türk sanat müziği ilaç gibi gelir bana. Şimdi ben kalkıp Led Zeppelin'i, Mendelssohn'u yüceltip John Legend'ı, Rihanna'yı gömersem hiç samimi değilim demektir, zira her biri hayatımın ayrı bir zamanında beni mutlu ediyor.
Bu başka bir konu gibi. Çok da uzadı şimdi buna girersek hiç çıkamayacağız. Bir farkındalık adına söylenen sözler resmen haline şükret, dünyanın geldiği yere şükret ve sesini çıkartma moduna dönmüş. Yani ben de bunu anlamıyorum. Zahmet edip yazmışsınız ama keşke bıraksaydınız da deli deli konuşsaydık kendi kendimize. Yani mevcut hali sürdürmek istendiği için bu böyle gidiyor. Herkes müziği sizin tükettiğiniz gibi tüketirse zaten benim söylediklerimin bir manası kalmaz. Müzik sadece rahatlatıcı ya da eğlendirici ses olmamalıdır. Eğlence sektörü bile olsa bundan ötesi olmalıdır ki bu dünyadan bir umudumuz kalmış olsun. Yoksa rahatlayıp eğlenerek tükete tükete bitip tükeneceğiz.
Yani sonuç olarak ben senin ve daha önceki zamanlarda da burada başka kişilerce defalarca yazılan ''müzik endüstrisine başkaldırı'' konulu yazıların hem günümüz dünya düzeniyle örtüşmediğini hem de zaten böyle bir derdin artık yersiz olduğunu düşünüyorum naçizane :)
Evet de işte "yersiz" bir şey için keşke vaktinizi ve cevaplama vaktini de tüketmeseydik. Devamlı tükenişler üzerineyiz. Bir kere yaşım küçük kabul edilerek yola çıkılmış, gençlik heyecanı denmiş sonunda da bu dünya böyledir diyerek son sözler konulmuş. Evet bu dünya böyle gelmiş böyle gidiyor. Buna benim bu sözlerimin ya da daha bunun gibi edilecek bir çok sözün bir faydası olmayabilir ama bırakın bari bunları söyleyeyim. Tekrar tekrar söyleyelim. Günümüz dünya düzeni ile memnun olanlar zaten tüm dünyanın tükendiği noktaya kadar bu memnuniyetini sürdürecekler. Ona şüphem yok ama en azından belki bundan memnun olmayanlar ufak da olsa önce kendilerini, sonra ulaşabildikleri insanları duruma uygun şekilde bir çözüm arayışına yönlendirebilirlerse ufak da olsa bir umut ışığı oradan doğabilir.

Yoksa biz asi gençliğiz, kendimizi böyle tanımlıyoruz gibi bir olay yok. Öyle olsa bile bu küçümsenecek bir şey değil. Bu dünyanın böyle gelip gidişi meseleleri zaten bir sabit gibi. Tekil olarak insanların mevcut sistemden şikayet etmemeleri için devamlı söylenen bir söz. Bunu nerdeyse her zaman duyduğumuz halde hala delirmediysek baya sağlamız demektir.

İşte bu yüzden böyle bir dert ile dertlenen insanlara ulaşmaya çalışmaktayım. Yoksa günümüz dünya düzeni ile örtüşmemesi betimlemesi son ana kadar sürecek gibi. Dünyanın son gününden bir önceki gün yine aynı betimlemenin yapılacağını düşünerek gülümsedim.
 
Son düzenleme:
Yorumumu tamamen konu başlığının gidişatına göre yapıyorum. Müzik endüstrisi bence de artık müzikten anlayan/anlamayan kişiler tarafından sadece gelir kapısı olarak kullanılıyor. Sanatın çok önemli olduğunu zannetmiyorum iki taraf içinde, tek amaç para basmak, sanatı ön plana koyan varsa da kayboluyordur. Evet, her zaman gelir kapısıydı, sanatçılarda prodüksiyon şirketleri de kazanıyordu da bu yolla değil. Şimdi ben ''Brian May sadece para kazanmak için rock n roll yaptı'' dersem olmaz muhtemelen. Ya da Tarkan özgün dansını sırf para kazanayım diye şarkılarıyla harmanladı dersem olmaz, adam yaptığı şeyi tutkuyla pazarladı, çünkü sanatçı. Bugün medyanın ittirmesiyle insan gibi konuşmayı beceremeyen tipler televizyon programlarında popüler ediliyor, bunların youtube'da s*çıp video çekse izlenileceği bilindiği için ilkokul 1. sınıf şiiri gibi sözlerle bir klipte zıplatıp şarkı yaptı diye piyasaya pompalanıyor. Yapılan şarkıların çoğunda enstrüman kullanmana bile gerek yok, çoğunun altyapısını herhangi bir daw programında 3 saatte hazırlayabilirsin. Açıkçası ben üzülüyorum, çünkü ciddi ciddi dinleyenler var bunları. Mesela müzik platformlarında haftalardır önerilen bir şarkı var ''Yasin obuz - ala'' top listelerinde yer alıyormuş. Açıkçası kimse bana bu şarkıdır, sanat için yapılmıştır falan demesin. Bu verdiğim örnek açık ve net müzik piyasasının para kazanmak için süistimal edilmesidir. Bunu sıradan bir youtube saçmalığı olarak değerlendirebilirdim ancak prodüksiyon etiketiyle çıktığı için değerlendirmemi bu şekilde yapıyorum.


@justaperfectday Atladığınız birkaç nokta var; Rihanna sanatçıdır, Led Zeppelin, AC/DC vb. de müzik tarihinin en önemli sanatçı topluluklarıdır, Bryan Adams'da sanatçıdır, hatta Justin Bieber'da sanatçıdır, hem de en alasından. Adam kırılmadık rekor bırakmadı ama şimdi Justin dedim diye zıplayanlar olacaktır mutlaka. Kim ne derse desin, 13 yaşına kadar kendi kendine 5 enstrümanın ritim yürüyüşlerini kavrayacak, şarkı yazacak/söyleyecek kadar müziği avucunun içinde tutmuş bir gençten bahsediyoruz. ''Uuuvvv fazıl say 9 yaşında piyano çalıyor, yaşayan bach'' diye ortalıkta dolananlar yıllarca dalga geçtiler nedense, çok kazanıyor, micheal jackson'ın rekorlarını altüst etti diye ölümüne eleştirildi, anlamadım. keşke herkes sizin dediğiniz gibi dinlemeyip hayatına devam etseydi. Ben bugün kötü müziğe kötü müzik bile diyemiyorum, çünkü müzik/şarkı yapılmıyor. ''Şarkı yaptık'' diye kitlelerin ilgisi suistimal edilerek müzik piyasası kötüye kullanılıyor, dolayısıyla sanatçılara sıra gelmiyor. Sonuç olarak kötüleşen tek şey müzik değil, aynı zamanda kitle de öyle.
 
Son düzenleme:
Yorumumu tamamen konu başlığının gidişatına göre yapıyorum. Müzik endüstrisi bence de artık müzikten anlayan/anlamayan kişiler tarafından sadece gelir kapısı olarak kullanılıyor. Sanatın çok önemli olduğunu zannetmiyorum iki taraf içinde, tek amaç para basmak, sanatı ön plana koyan varsa da kayboluyordur. Evet, her zaman gelir kapısıydı, sanatçılarda prodüksiyon şirketleri de kazanıyordu da bu yolla değil. Şimdi ben ''Brian May sadece para kazanmak için rock n roll yaptı'' dersem olmaz muhtemelen. Ya da Tarkan özgün dansını sırf para kazanayım diye şarkılarıyla harmanladı dersem olmaz, adam yaptığı şeyi tutkuyla pazarladı, çünkü sanatçı. Bugün medyanın ittirmesiyle insan gibi konuşmayı beceremeyen tipler televizyon programlarında popüler ediliyor, bunların youtube'da s*çıp video çekse izlenileceği bilindiği için ilkokul 1. sınıf şiiri gibi sözlerle bir klipte zıplatıp şarkı yaptı diye piyasaya pompalanıyor. Yapılan şarkıların çoğunda enstrüman kullanmana bile gerek yok, çoğunun altyapısını herhangi bir daw programında 3 saatte hazırlayabilirsin. Açıkçası ben üzülüyorum, çünkü ciddi ciddi dinleyenler var bunları. Mesela müzik platformlarında haftalardır önerilen bir şarkı var ''Yasin obuz - ala'' top listelerinde yer alıyormuş. Açıkçası kimse bana bu şarkıdır, sanat için yapılmıştır falan demesin. Bu verdiğim örnek açık ve net müzik piyasasının para kazanmak için süistimal edilmesidir. Bunu sıradan bir youtube saçmalığı olarak değerlendirebilirdim ancak prodüksiyon etiketiyle çıktığı için değerlendirmemi bu şekilde yapıyorum.


@justaperfectday Atladığınız birkaç nokta var; Rihanna sanatçıdır, Led Zeppelin, AC/DC vb. de müzik tarihinin en önemli sanatçı topluluklarıdır, Bryan Adams'da sanatçıdır, hatta Justin Bieber'da sanatçıdır, hem de en alasından. Adam kırılmadık rekor bırakmadı ama şimdi Justin dedim diye zıplayanlar olacaktır mutlaka. Kim ne derse desin, 13 yaşına kadar kendi kendine 5 enstrümanın ritim yürüyüşlerini kavrayacak, şarkı yazacak/söyleyecek kadar müziği avucunun içinde tutmuş bir gençten bahsediyoruz. ''Uuuvvv fazıl say 9 yaşında piyano çalıyor, yaşayan bach'' diye ortalıkta dolananlar yıllarca dalga geçtiler nedense, çok kazanıyor, micheal jackson'ın rekorlarını altüst etti diye ölümüne eleştirildi, anlamadım. keşke herkes sizin dediğiniz gibi dinlemeyip hayatına devam etseydi. Ben bugün kötü müziğe kötü müzik bile diyemiyorum, çünkü müzik/şarkı yapılmıyor. ''Şarkı yaptık'' diye kitlelerin ilgisi suistimal edilerek müzik piyasası kötüye kullanılıyor, dolayısıyla sanatçılara sıra gelmiyor. Sonuç olarak kötüleşen tek şey müzik değil, aynı zamanda kitle de öyle.

Prodüksiyon şirketleri müzisyenlerle ilgilenmiyor zaten artık şaklabanlarla ilgileniyorlar.
 
Justin dedim diye zıplayanlar olacaktır mutlaka. Kim ne derse desin, 13 yaşına kadar kendi kendine 5 enstrümanın ritim yürüyüşlerini kavrayacak, şarkı yazacak/söyleyecek kadar müziği avucunun içinde tutmuş bir gençten bahsediyoruz. ''Uuuvvv fazıl say 9 yaşında piyano çalıyor, yaşayan bach'' diye ortalıkta dolananlar yıllarca dalga geçtiler nedense, çok kazanıyor, micheal jackson'ın rekorlarını altüst etti diye ölümüne eleştirildi, anlamadım. keşke herkes sizin dediğiniz gibi dinlemeyip hayatına devam etseydi. Ben bugün kötü müziğe kötü müzik bile diyemiyorum, çünkü müzik/şarkı yapılmıyor. ''Şarkı yaptık'' diye kitlelerin ilgisi suistimal edilerek müzik piyasası kötüye kullanılıyor, dolayısıyla sanatçılara sıra gelmiyor. Sonuç olarak kötüleşen tek şey müzik değil, aynı zamanda kitle de öyle.

Hop oturdum hop kalktım : ) Evet kötüleşen esasında kitle. Esas sorun da bu yeni müthiş çağımızda kitleleri çok çabuk dönüştürebiliyorlar. İletişim araçları arttığı için ellerinde yeterli araçlar da olduğu için bunu yapabiliyorlar. Bu artarak devam eden bir süreç. Eskiden yerel sesler daha önemliydi. Bu çerçevede açılmış siteler vardı. İnsanlar etrafında underground bile olsa bir şeyler yapmak isteyen kişilere ulaşabiliyordu. Şimdi bu pek mümkün değil. En azından ben mevcut internette aratınca bulamıyorum. Bulan varsa bana da öğretsin ki ben de yararlanayım. Bu konuda ciddi ciddi saatler harcıyorum. Devamlı meşhur sosyal ağları tarıyorum ama 6 ay gibi bir sürede 30 civarı grup bulabildim.

Diğer taraftan 13 yaşındaki yetenekli arkadaş konusunda da bir şey dememek için çok çabaladım ama tutamadım kendimi diyeceğim. Yani isimler üzerinden bir mevzuyu asla tartışmam. Böyle yapılmasını da doğru bulmuyorum ama o bir simge : ) Şaka olarak değil aslında gerçekten kendileri tamamen bir proje. Tamam hepsi projedir, en azından bu yeteneklidir denebilir ama onun kadar yetenekli bir çok yavrucak mutlaka vardır. Detayları çok hatırlayamıyorum. Araştırılırsa karşımıza gelir ama bu işlerle alakalı bir yapımcı arkadaş (internet alemi için ünlü bir yapımcı sanırım kendisi, rekor kıran videolarda hep bunun imzası varmış), netten bu işin olabileceğine dair bir proje geliştiriyor. Kendisine de bir aday arıyor. Yarışmalı marışmalı, vay diyor bu çocuk tutar. Ve başlıyorlar yeni model süperstar (viral şekilde) yaratmaya, ilkin pek önemsemiyorlar ama sonra tam bir patlama yaşanıyor. Yani bu anlamda sadece internet üzerinden yayılmış ve belli bir popülariteye erişmiş ilk proje deniyor. Zaten youtube olgusunun serpildiği zamanlara rastlıyor. Bu sistem hep birbirine bağlı. O yüzden de bir tek isim şöyle yeteneklidir, değildir yerine sistemin kendisini tartışmalıyız diye düşünüyorum. Geçenlerde tvde klibini gördüm büyümüş bu çocuk dedim. Çocuk "sanatçıların" büyüme dramları da ayrı bir olay yani.
 
Son düzenleme:
Yorumumu tamamen konu başlığının gidişatına göre yapıyorum. Müzik endüstrisi bence de artık müzikten anlayan/anlamayan kişiler tarafından sadece gelir kapısı olarak kullanılıyor. Sanatın çok önemli olduğunu zannetmiyorum iki taraf içinde, tek amaç para basmak, sanatı ön plana koyan varsa da kayboluyordur. Evet, her zaman gelir kapısıydı, sanatçılarda prodüksiyon şirketleri de kazanıyordu da bu yolla değil. Şimdi ben ''Brian May sadece para kazanmak için rock n roll yaptı'' dersem olmaz muhtemelen. Ya da Tarkan özgün dansını sırf para kazanayım diye şarkılarıyla harmanladı dersem olmaz, adam yaptığı şeyi tutkuyla pazarladı, çünkü sanatçı. Bugün medyanın ittirmesiyle insan gibi konuşmayı beceremeyen tipler televizyon programlarında popüler ediliyor, bunların youtube'da s*çıp video çekse izlenileceği bilindiği için ilkokul 1. sınıf şiiri gibi sözlerle bir klipte zıplatıp şarkı yaptı diye piyasaya pompalanıyor. Yapılan şarkıların çoğunda enstrüman kullanmana bile gerek yok, çoğunun altyapısını herhangi bir daw programında 3 saatte hazırlayabilirsin. Açıkçası ben üzülüyorum, çünkü ciddi ciddi dinleyenler var bunları. Mesela müzik platformlarında haftalardır önerilen bir şarkı var ''Yasin obuz - ala'' top listelerinde yer alıyormuş. Açıkçası kimse bana bu şarkıdır, sanat için yapılmıştır falan demesin. Bu verdiğim örnek açık ve net müzik piyasasının para kazanmak için süistimal edilmesidir. Bunu sıradan bir youtube saçmalığı olarak değerlendirebilirdim ancak prodüksiyon etiketiyle çıktığı için değerlendirmemi bu şekilde yapıyorum.


@justaperfectday Atladığınız birkaç nokta var; Rihanna sanatçıdır, Led Zeppelin, AC/DC vb. de müzik tarihinin en önemli sanatçı topluluklarıdır, Bryan Adams'da sanatçıdır, hatta Justin Bieber'da sanatçıdır, hem de en alasından. Adam kırılmadık rekor bırakmadı ama şimdi Justin dedim diye zıplayanlar olacaktır mutlaka. Kim ne derse desin, 13 yaşına kadar kendi kendine 5 enstrümanın ritim yürüyüşlerini kavrayacak, şarkı yazacak/söyleyecek kadar müziği avucunun içinde tutmuş bir gençten bahsediyoruz. ''Uuuvvv fazıl say 9 yaşında piyano çalıyor, yaşayan bach'' diye ortalıkta dolananlar yıllarca dalga geçtiler nedense, çok kazanıyor, micheal jackson'ın rekorlarını altüst etti diye ölümüne eleştirildi, anlamadım. keşke herkes sizin dediğiniz gibi dinlemeyip hayatına devam etseydi. Ben bugün kötü müziğe kötü müzik bile diyemiyorum, çünkü müzik/şarkı yapılmıyor. ''Şarkı yaptık'' diye kitlelerin ilgisi suistimal edilerek müzik piyasası kötüye kullanılıyor, dolayısıyla sanatçılara sıra gelmiyor. Sonuç olarak kötüleşen tek şey müzik değil, aynı zamanda kitle de öyle.
Afedersiniz, ben Fazil Say ve Bach la Justin bieber arasinda nasil bir baglanti kurdugunuzu tam olarak anlayamadim ? Bir de 5 entrumanin ritim yuruyuslerinden kasit nedir ? Gercekten anlayamadigim icin soruyorum.
 
Dostlar tam anlaşılmamış anlatmak istediğim sanirim. Öncelikle komünizm kötü değil. Birileri buna tukaka diyor diye tukaka olarak bahsettigimi dusunmeyin. Kapitalizm de temelde tüketim üzerine kurulmuş bir düzen ve diğer her sektör gibi müzik sektörü de kapitalist dinamikler uzerinde işliyor. Günümüz düzeninde muzigin ve muzik üretimindeki tum basamaklarin genel dunya duzeninden soyutlayarak yapilmasini bekleyemeyiz. Toplumun genelinin sosyo-kültürel seviyesi neyse yapılan müziğin çoğu da bu şekilde olur. Sadece müzik de değil, basılan ve satilan kitapların çoğu da mesela genel olarak edebî bir zenginliği olmayan kitaplar. Lâkin geçmişte ve günümüzde üretilmiş ve üretilmekte olan oyle cok güzel yapıtlar var ki bunlar insanlık için gayet yeterli ve devamı da gelmekte olan eserler. Ve basbayağı biz bunlara günümüzde ücretsiz olarak erişebiliyoruz. Reklam, tıklanma vs elbette olacak ama reel olarak cebinden para cikiyor mu, hayir. Tek ihtiyacin olan internet. Ben Şili yerel muzigini de, eski Sumer muziklerinin ilk orneklerini de, en iyi klasik müzik icralarını da dinleyebiliyorum. Müzikte kaliteyi bulamıyorsanız internette her tarz için yazılmış onlarca güzel makaleler ve muzik tarihi üzerine yazılar var. Okurken dahi açıp dinleyebilirsiniz. Bu kapitalist tüketim düzeninin şu an böyle bir güzelliği var, ne diyeyim tukaka mi diyeyim, kesinlikle kapitalist kafada olmamama rağmen. Popüler kültüre eleştiriyi anlarım ama bu her zaman böyle olacak. Dünyanın en kaliteli müziği klasik müziktir ve ortaçağdan beri yapılıyor. Kaç kişi dinliyor? Siz dinliyor musunuz? Bir klasik müzik dinleyicisi en bilinen rock veya blues parçalarına "gayet kalitesiz, siradan ve sığ " derse sonuna kadar haklidir mesela teknik olarak. Ama demiyorlar. Benim bahsettigim konu da bu. Sizin kalite olarak nitelendirmeniz müzik gibi insanin duygularına hitap eden insanlar için sağlam bir zemini olmayan değerlendirme. Benim kuzenim Demet Akalın dinliyor. Bence son derece sıkıcı ve kalitesiz mesela, ama kuzenim bayıla bayıla dinliyor ve belki de benim Fikret Kızılok'tan, Ezginin Günlüğünden aldigim keyifin fazlasini alıyor. Eee şimdi ne hakla Demet Akalın muzik yapmasin veya kimse dinlemesin diyebilirim?

Toplumun geneli neyse piyasada o popüler olur. Wilhelm Reich der ki "toplumun psikolojisini düzeltmeden bireylerin psikolojisini duzeltemezsiniz". Ben insan odakli düşünürüm her zaman. Ve tekrar ediyorum, gunumuzde yapilan iyi muzik oranı eskiye göre cok daha fazla. Çünkü müzikten para kazanilabildigi için müzikle uğraşmak isteyen gençlerin sayısı arttı, cok iyi okullar açıldı ve bunun matematiğini bilen, iyi yetişmiş müzisyenler çoğaldı. Bu nedenle sizler kadar karamsar değilim açıkçası. Şu an bile youtube'da normalde hicbir zaman bulup satin alamayacağım müzikleri dinliyebiliyorum ve müzik artik cok daha kolay ulaşılabilen bir sanat dalı.
 
Afedersiniz, ben Fazil Say ve Bach la Justin bieber arasinda nasil bir baglanti kurdugunuzu tam olarak anlayamadim ? Bir de 5 entrumanin ritim yuruyuslerinden kasit nedir ? Gercekten anlayamadigim icin soruyorum.

İyi seviyede piyano ve davul çalarmış 10 yaşlarında. Kendi şarkılarını yazana kadar yaklaşık 100 + arşivlik şarkı listesi varmış söyleyebildiği. Bazılarını kendisi baştan sona enstrümanlarıyla aranje edip söylüyor. YouTube’da birkaç içerik var. Yani o dönemin proje adamları var olan bir yeteneği devleştiriyor. Bir projenin faydalı da olabileceğinden bahsetmek istedim. Hani yıllarca Fazıl say 9 yaşında piyano çalıyor diye gözümüze sokulurken “justin ülliminayi üyesiyimiş abiğğğğ” diye empoze edildi. Biraz buna dem vurdum. Uç bir örnek olmuş olabilir ama beğeniler doğrultusunda yaratılan algının ne kadar zararlı olduğunu söylemek istedim. Yoksa ikisi de farklı denizlerin farklı kıyısında iki sanatçı.


@Rock Tribe Hocam söyleyecek her şeyi söylemişsiniz aslında neredeyse. Ben de isterim müzisyenler bir şeyler üretsin dinlensin para kazansın. Benim gözlemlediğim asıl mesele “şarkı” adlı altında ilgi çekme odaklı projelerle kitleler oyalanıp gerçek müziğe yer verilmiyor. Artık ana hedef sanat değil, çünkü sanatçılıkla ilgilenen yok. insanlar izleyebileceği bir medya maymunu istiyor kendilerine. Bunu söylerken de Türkiye piyasası için değerlendirdiğimi belirtmek isterim. Eskiden ana hedef sanat iken para ikinci hedefti, en azından büyük sanatçıların tarihçelerine baktığımda bunu gördüm ben hep. Birkaç ufak gözlemim budur. Yoksa ben ömrümün sonuna kadar dinleyecek güzel şarkılar hertürlü bulurum, çok dert etmiyorum yani.
 
Son düzenleme:
Dostlar tam anlaşılmamış anlatmak istediğim sanirim. Öncelikle komünizm kötü değil. Birileri buna tukaka diyor diye tukaka olarak bahsettigimi dusunmeyin. Kapitalizm de temelde tüketim üzerine kurulmuş bir düzen ve diğer her sektör gibi müzik sektörü de kapitalist dinamikler uzerinde işliyor. Günümüz düzeninde muzigin ve muzik üretimindeki tum basamaklarin genel dunya duzeninden soyutlayarak yapilmasini bekleyemeyiz. Toplumun genelinin sosyo-kültürel seviyesi neyse yapılan müziğin çoğu da bu şekilde olur. Sadece müzik de değil, basılan ve satilan kitapların çoğu da mesela genel olarak edebî bir zenginliği olmayan kitaplar. Lâkin geçmişte ve günümüzde üretilmiş ve üretilmekte olan oyle cok güzel yapıtlar var ki bunlar insanlık için gayet yeterli ve devamı da gelmekte olan eserler. Ve basbayağı biz bunlara günümüzde ücretsiz olarak erişebiliyoruz. Reklam, tıklanma vs elbette olacak ama reel olarak cebinden para cikiyor mu, hayir. Tek ihtiyacin olan internet. Ben Şili yerel muzigini de, eski Sumer muziklerinin ilk orneklerini de, en iyi klasik müzik icralarını da dinleyebiliyorum. Müzikte kaliteyi bulamıyorsanız internette her tarz için yazılmış onlarca güzel makaleler ve muzik tarihi üzerine yazılar var. Okurken dahi açıp dinleyebilirsiniz. Bu kapitalist tüketim düzeninin şu an böyle bir güzelliği var, ne diyeyim tukaka mi diyeyim, kesinlikle kapitalist kafada olmamama rağmen. Popüler kültüre eleştiriyi anlarım ama bu her zaman böyle olacak. Dünyanın en kaliteli müziği klasik müziktir ve ortaçağdan beri yapılıyor. Kaç kişi dinliyor? Siz dinliyor musunuz? Bir klasik müzik dinleyicisi en bilinen rock veya blues parçalarına "gayet kalitesiz, siradan ve sığ " derse sonuna kadar haklidir mesela teknik olarak. Ama demiyorlar. Benim bahsettigim konu da bu. Sizin kalite olarak nitelendirmeniz müzik gibi insanin duygularına hitap eden insanlar için sağlam bir zemini olmayan değerlendirme. Benim kuzenim Demet Akalın dinliyor. Bence son derece sıkıcı ve kalitesiz mesela, ama kuzenim bayıla bayıla dinliyor ve belki de benim Fikret Kızılok'tan, Ezginin Günlüğünden aldigim keyifin fazlasini alıyor. Eee şimdi ne hakla Demet Akalın muzik yapmasin veya kimse dinlemesin diyebilirim?

Toplumun geneli neyse piyasada o popüler olur. Wilhelm Reich der ki "toplumun psikolojisini düzeltmeden bireylerin psikolojisini duzeltemezsiniz". Ben insan odakli düşünürüm her zaman. Ve tekrar ediyorum, gunumuzde yapilan iyi muzik oranı eskiye göre cok daha fazla. Çünkü müzikten para kazanilabildigi için müzikle uğraşmak isteyen gençlerin sayısı arttı, cok iyi okullar açıldı ve bunun matematiğini bilen, iyi yetişmiş müzisyenler çoğaldı. Bu nedenle sizler kadar karamsar değilim açıkçası. Şu an bile youtube'da normalde hicbir zaman bulup satin alamayacağım müzikleri dinliyebiliyorum ve müzik artik cok daha kolay ulaşılabilen bir sanat dalı.

Ben de aynı şeyi düşündüm. Karşılıklı olarak anlaşılamadığımızı düşünmek iyi bir şey midir bilemiyorum ama tekrar etmek gibi oluyor. Ben de tekrar edeyim. Youtube üzerinden gidelim. Şimdi biz de youtube linklerini kullanıyoruz. İçerik çok zengin. Bunlara itirazım yok ama sorun bunlara ulaşabilirlikle başlıyor. Sorun ücretsiz olarak kabul edilen bu sistemden para kazanmanın yolunun, yaratıcılık olmaması. Bu işlerin nasıl döndüğünü üç aşağı beş yukarı herkes bilir. Bize içerik sunuyorlar diye bu tüketim toplumunu onaylamak gördüğüm en iç karartıcı düşüncelerden biri oldu.

Kaliteli işler yapılıyorsa bile bunlar doğru düzgün kimse tarafından bilinmeden unutulup gidecek. Bu içerik zenginliği bir yerden sonra olumsuz bir yere doğru da gidecek (ya da gidiyor) çünkü bir kere öne çıkartılan işler kitlesel olarak insanlara yetiyor. Bunlar hep algoritmalar. Fazlasını arayana boş iş yapıyor muamelesi çekilecek, belki bir nesil sonra bu da kalmayacak.

Yani cidden bunu görememek benim içimi karartıyor ama dediğim gibi kişisel olarak vurguladığım bir olay değil. Bu işe en azından şu kadar cevap yazacak kadar vakit ayırmış birinden beklediğim bir tepki değildi. "Cebimizden para çıkıyor mu?" sorusunun ötesinde şeyler oluyor. Benim uzun açıklamalarımda bunlar var. Yani tekrar etmeyeyim.

Müzikte kaliteyi isimler ya da türler üzerinden tartışmak da çok anlamlı olmuyor. Pop müzik içinde de kaliteli işler yapıldı ama sadece proje olan, amacı bir şeyler yaratayım, üreteyim olmayan çok fazla insan olduğu çok açık. Bu klasik müzikte de geçerli bir şey. Elbette klasik müzik dahil hepsinden dinliyorum. Bir melodiyi dinleyince, tür ayırmaksızın bunun ne için yaratıldığını bile anlaşılabiliyor. Benim takıldığım yerler buralar. Kişilerin müzikten aldığı göreceli keyfi bir değerlendirme noktası yapamayız. Yani dediğim gibi bu konulara kafa yormuş kişilerin (ya da en azından şimdi yoran diyelim) böyle şeyler söylemesi beni cidden etkiliyor. Daha fazlası olması gerekir. Yaratıcılık dediğimiz, sanat dediğimiz bunların ötesinde olmalı yoksa cidden bırakalım hepsini.

Hocam son paragrafa geldim ve yani artık ne diyeceğimi de bilmiyorum. Nerdeyse taban tabana zıt düşünüyoruz ama alıntıladığınız sözde de tutarsızlık var gibi. Bir kere toplumu düzeltmeden bireyleri düzeltemezsiniz denmiş sözde... Bu tam olarak insan odaklı bir söz değil. Benim toplumu düzeltmek ya da insanları yargılamak gibi bir amacım yok. Tek tek insanlar mühimdir. Yani ünlü psikiyatrist ile haddim olmadan taban tabana zıt düşünüyorum. Tek tek insanlara ulaşmadan kimseye ulaşamazsınız. Burada en önemli olan bireydir. Zaten bunun aksi bir sistem olduğu için hep bir toplumsal bakış ve kitle hareketleri ile açıklanıyor. Zaten düzeltmek ne haddimize, o ayrı bir mesele.

Biz müziğe para ödemiyoruz ama müzisyenler müzikten para kazanılabiliyor. Bu da son paragraftaki ilginçlerden biri. Ve insanlar bunu yapabilmek için müzik yapıyor. Yani böyle deyince aradaki çelişkiler daha iyi görülür diye umuyorum. Youtube bahsettiğim sistemin bel kemiği gibi zaten. Dediğim gibi elbette youtube linkleri kullanıyorum ama adamlar ne kadar iyi şeyler yapıyor. Dünyanın sanatına ne büyük katkıları var diye düşünerek yapmıyorum. Youtube en baştan beri bir proje. Viral videolardan, şimdi her konuya dahil içerik yükleniyor. Bu bize imkan sunuyor, elbette ulaşabiliyoruz ama ne pahasına? Esasında dikkat çekmeye çalıştığım buydu ama ne bileyim ya önemsenmiyor ya da bir yerden sonra es geçiliyor.

"Cebimizden para çıkmayan" bu sistemde nasıl bu kadar paralar dönüyor? Meseleler hep burada başlıyor. Bizler distopik bir gelecekte koltuğumuza bağlanıp youtube izleyeceğiz. Biz izleyip takdir ettikçe onlar kazanacak. Onlar kar ettiklerini öne çıkartıp bize izlettikçe, bizler beğeneceğiz. Beğendiklerimiz ruhumuzu şekillendirecek ve bu böyle sürüp gidecek. Benim gördüğüm sorun buyken hala, ya zaten yotube içeriğinde her şeye ulaşabiliyorsunuz o yüzden iyidir demek, cidden şaşırtıcı oluyor. Her şeye ulaşma hissi de bir yerden sonra yanıltıcı. Unutulup gidecek diyorum. Bir zaman sonra bilginin internette olması da bir şey ifade etmeyecek ki...

Yine de insan bünyesi bu kadar küreselleşmeyi kaldırmaz diyorum. Mutlaka yerel olarak alternatifler çıkıp içeriğin ve öne çıkartılmanın tıklanmaya göre yapılmadığı bir yöne doğru adımlar atılacaktır. Bu şekilde tekrardan kendimi umutlandırayım dedim.
 
Son düzenleme:
Müzik endüstrisi diye bahsediyoruz ama bu kavramı kültür endüstrisi ile değiştirirdim. Halk diye tanımlanan kitle kendi kültürünü inşa eden otantik bir topluluk bütünüydü (komunist, kapitalist, anarşist hatta faşist vs...ne derseniz) Bugün (halka) bir şey satılcaksa satılan ürün kadar alanıda üretmek zorundasınız. Kulak üretirsiniz göz üretirsiniz düşünce biçimi vs. Mozart müzik üretirken Salzburg dükü ve çevresini esas alırdı baz alınan toplum 2000 yıllık bilgi birikimine öyle ya da böyle sahipti. Bugün Tarkan bir albüm yapsa belki 2 milyon tıka ihtiyacı var assagisi zarar. Dinleyicisi tüm Dünya. Baz alacağı kitle en ortalama insan normu neyse o. Ha popüler kültürü gömmüyorum Tarkanı ya da Mozartı eleştiriyorum. Popüler alternatifini üretecektir diye düşünüyorum.
 


Özgür Baba tamamen youtbe sayesinde bulduğum ve keyifle dinlediğim bir müzisyen. Popüler müzik mi hayır değil, cok büyük prodüksiyon ürünü mu yoo değil. Sadece bir insan + cura + muğla kirsalinin videoya kattigi garip bir gerginlik - huzur karışımı. 9 ayda 263 bin kez izlenmiş. Salt CD veya baska muzik satis magazasina girsem belki de hic almayacağım birini bu sekilde tanidim ve cok sevdim. Özgür Baba yurtdışında da çok sevildi, sadece youtube vasıtasıyla. Sonra da Avrupada da konserler verdi. Kusura bakmayın ama ben sizin gibi karamsar düşünmüyorum ve bu imkanın büyük bir nimet olduğunun farkındayım. Boyle sayısız örnekler verebilirim.
 
@justaperfectday neden kusura bakayım hocam. Gayet güzel bir paylaşım. Benim bunlara ya da bu gibi kişilere bir itirazım yok ki. Madalyonun yüzleri mi derler, ne derler... Bu kadar imkan içinde elbette olumlu yönler var. Herhangi bir konunun tamamen kötü olması da zaten imkan dahilinde değil. İstisnai iyi örneklere bakıp bir sonuca varmak bence doğru değil. Özgür Baba ve benzeri kişiler bu pastadan ne kadar pay alıyor? Belki kendisi dert etmez bunu ama adam sadece otantiklik kategorisinden (yani bir nevi produksiyonsuzluğu produksiyon olur, ilgi çeken kısma dikkat ederseniz) bir ilgi görmüş. O da 263bin youtube. 2299 spotify gibi rakamlar. Bunların ya da verdiği konserlerin ne kadar bir geliri olmuştur? Diğerlerine kıyasla youtube'un bize bahşettiği bu kadar mıdır? Bunları sorguladığım için zaten bu başlığı açtım. Yoksa ben de youtube sayesinde ya da başka yerde bulamadığım bir çok içeriği kendisinde bularak bunları toparlıyorum.

Üstelik tamamen eski çağlara dönmesek bile Özgür Baba gibilerin yerel olarak her bölgede olabilmesi onun küresel olarak tanınmasından daha önemlidir. Yani bir yönü ile yine çeşitliliği bu şekilde baltalamış olabilir. Bilgiye ulaşım arttı diye her şey güzel olacak diyemiyorum. İletişim çağının çok ciddi sıkıntıları olacaktır. Elbette benim kadar karamsar düşünün demiyorum ama en azından dediğim gibi bu kendi halinde forumun, bu kendi halinde başlığında bari bırakın da benzer düşünceye sahip insanlara ulaşsın.

Karşı çıkmayın tartışmayın diye de demiyorum ama zaten başlığın ilk yazısında da bunlara baştan karşıysak zaten sizleri anlıyorum, bu dünya zaten böyle, onu tartışmak niyetinde değilim diye eklemiştim. İster istemez konular buraya gitti maalesef. Yine de umarım o kadar karamsar olmaya gerek yoktur. Umarım dünyanın çeşitliliği, yaratıcılığı, güzelliği bu gibi küresel yaklaşımlarla tükenip gitmeyecektir. En azından benzer kaygılarda olan insanlara ben de buradayım diyebilmişimdir.
 
Geri
Üst