Albüm Yapmak Ve Sonrası Üzerine...

@JazzRockBlues Dostum kırılacak bir şey yok, gerçekten yapıcı yorumlar almışsın. Müziklerini ben de dinledim, iki klibini de izledim hatta yetmedi arkadaşlara izlettim yorumlarını almak için. Benim fikrimi soracak olursan Casablanca bir yerde haklı, kamera karşısında sorunlar var, doğal davranamamışsın. Bir de sokaklar klibini deniz kenarında çekmişsin mesela, ama orada sokak yok, atraksiyonlar yok, sadece öylece durup şarkı söylüyorsun, müzik sıradan olmuş akılda kalmıyor, nakarat öncesi bir notayı çok fazla uzatmışsın, aksine nakaratta sözler birbirine giriyor. Benimle beraber dinleyen insanların genel yorumları bu, yalnız bir arkadaşım sesini çok beğendi. Ama parçayı o da beğenmedi. Tedbirle ilgili söylenenler olmuş, ona da katılmamak elde değil. Kendimden örnek vermiştim, kadrolu devlet memuruyum, önüme çok cazip bir sözleşme dahi konsa çok kez düşünürüm, ama sen biraz hızlı dalmışsın konuya. Benim izlenimlerim bunlardı. Aklıma gelen başka şeyler olursa söylerim yine.
 
Sayın abim eğer bu işten ekmek yemek istiyorsan yol belli son 10 yıldır: Duman gibi olacak, Emre Aydın gibi olacak vs işte Dream Tv de paso klibi dönen şeyler gibi yapacaksın yoksa eleştirinin de can sıkan insanların da dibi gelmez. Kimsenin bir şeyi beğenmek gibi derdi yok emin ol.
 
Cehaletimi mazur görünüz diyerek birkaç öneri sıralamak isterim.Öncelikle şan dersi alınız.Seste bir potansiyel mevcut falan kullanamıyorsunuz bence.İkinci olarak müzikal altyapıyı biraz daha doldurunuz.Senkoplar ekleyiniz,akor varyasyonları kullanınız.Şarkılarınıza farklı enstrümanlar da ekleyiniz.Bu suretle daha dolgun,daha çarpıcı bir sound elde etmek imkanınız mevcut.Şarkı sözleri üzerinde de biraz çalışınız.Daha derin sözler yazabileceğinize inanıyorum.Kameralar önünde rahat olmaya bir süre sonra alışıyor insan.Aklıma gelenler bunlar.Emeğinize sağlık bu yolda devam etmek arzusunda iseniz durmayınız.
 
Selamlar,

Öncelikle elinize sağlık, beste, kayıt, klip vb işler hem maddi hem de manevi olarak yorucu olmuştur muhakkak. Söyeleyeceklerim, önceki mesajlardakine benzer olabilir ancak bazı konuların altını çizmek faydalı olabilir diye düşüyorum. Ahkam kesiyor gibi olduysa da kusura bakmayın, amacım ahkam kesmek değil, samimi bir şekilde düşüncelerimi aktarmak.
Profesyonel olarak müzik ile uğraşmıyorum, kendi çapımda gitar çalıyorum ve küçük beste çalışmalarım var. Hayatımı idame ettirmemi sağlayan bir işim var ve bu sayede de (çok fazla vaktim kalmasa da) müzik ile ilgili harcamaları finanse edebiliyorum. Bu nedenle, benim naçizane önerilerim daha ziyade olayın profesyonel tarafıyla ilgili olacak.
Başlamadan önce, sesin rengi ve tınısı güzel ancak ritim ile ilgili geliştirilmesi gereken noktalar var, ayrıca bestelere biraz "baharat" eklemek gerekiyor, belli yerlerde çıkışlar vs gibi.
İlk mesajda albüm için yüklü bir harcama yaptığınızdan bahsetmişsiniz ve anladığım kadarıyla da bu harcamaları hobi olsun diye değil, başarılı bir albüm sonucunda para kazanacağınızı düşünerek yapmışsınız. İlk sorum, albüm işine girişmeden önce siz (veya yapımcınız) bir iş planı yaptınız mı? Demo aşamasında hedef kitleniz olabilecek kişilere dinletip geri bildirim aldınız mı? Sponsorluk görüşmesi yaptıysanız, ne gibi yorumlar aldınız? Albümden satış anlamında beklentiniz neydi, en azından masrafları çıkartabilmeniz için ne kadarlık bir satış gerekiyordu?
Bu soruları kesinlikle eksik bulma vb amaçlarla sormuyorum. İleride "ben de zamanında albüm yapmıştım" demek amacıyla, kişisel tatmin amacıyla da albüm çıkartabilirsiniz ve kimseye de beğendirmek zorunda olmazsınız. Ancak profesyonel kaygılar işin içindeyse, iyi bir planlama yapmak (ki çoğunlukla işler planlandığı gibi gitmez) olası kayıpları ve hayal kırıklığını azaltacaktır.

Benim tavsiyem, geçiminizi sağlayacak bir işiniz olsun, bir yandan da müzik eğitimi alarak kendinize yatırım yapın. Müziğinizin insanlara ulaşması için, müziği paylaşmak için, illa müzikten para kazanmanız, star olmanız gerekmiyor. Dinleyicilere ücretsiz ulaşım, sizi beğenen, destekleyenler belli bir sayıya ulaştığında farklı seçenekler gündeme gelebilir, o zamana kadar keyif almaya bakın.
 
Son ve sondan önceki yazılar için teşekkürler...

-Albüm işine girişmeden önce siz (veya yapımcınız) bir iş planı yaptınız mı?
Benim bu işe girmemdeki amaç; müzisyenin müzik kumbarası gibi kullanılması düşüncesine karşı çıkmamdan ötürü olmuştur. Nasıl? Tüm müzisyenlerin belli bir tarzı vardır ki bu yolda ödün vermeyen insanlara çok saygı duyarım. Dinleyicilerinde dinlemek için sevdiği tarzlar var. Bir de dinleyiciler sevsin diye tarzını, ekipmanını, repertuarını değiştiren müzisyenler var. Müşterinin her istediğini çalmak zorunda olan gruplar var. Albümü olduğu halde albümünden şarkı çalmayan, ucunda para var ya o parayı elde etmek için insanların bildiği piyasa şarkıları çalan sözde müzisyenlerde var. Kafamdaki iş planı; ben madem istediğim şarkıları çalabileceğim bir grup kuramıyorum, hadi kurduk diyelim bu şarkıları kabul edecek mekan bulamıyorum o zaman kendime ait bir albüm yapayım ortada bir ciddiyet olsun, profesyonel bir kimlik olsun o şekilde insanlara ulaşayım idi. Ben kendi şarkılarımı çalayım artı 3-5 tane bilinen, benimde, çok büyük ihtimalle dinleyicilerinde sevdiği şarkıları dinletebileyim idi. Yani peçete istek almayan bar grubu/müzisyeni kafası ya da konser grubu kafası. Müzisyen sevdiğini istediğini çalacak, dinleyici dinleyecek. Tabi isimsiz birini kim niye dinlesin? Reklam yok, tanıtım yok, vs. Yani olurda para lazım. Parada bulunurda ben bu işe daha ne kadar harcayacağım? Artık kendiliğinden yürümesini istiyorum bazı şeylerin. Müzisyen-yapımcı ilişkisi artık eskisi gibi değil. Bu aralar değişik bir şeyler düşünüyorum ama detay veremeyeceğim.

-Demo aşamasında hedef kitleniz olabilecek kişilere dinletip geri bildirim aldınız mı?
Elbette aldım. Beğendiler. Bu şarkılar tutar dediler. İnanıyorum tutacakta.

-Sponsorluk görüşmesi yaptıysanız, ne gibi yorumlar aldınız?
Kaba tabirle sponsoru asıl ilgilendiren yatırdığı parayı ne zaman, nasıl geri alabilirim düşüncesi oluyor. Hatta sırf bu görüşmeler için seyahat etmem gerekti. Yollar, uçaklar, oteller, otobüsler, ailenin üzüntüsü derken işleri birden durdurmam gerekti. Hani tanışıp dost olsakta işin daha detaylı olanını anlatsam... Hatta bu yaşadıklarımı yazıya dökmek ve kitaplara dönüştürmek istiyorum.

-Albümden satış anlamında beklentiniz neydi, en azından masrafları çıkartabilmeniz için ne kadarlık bir satış gerekiyordu?
Satış anlamında en ufak bir beklentim olmadı. Geçenlerde bir film izledim, bir aranjör ile bir bestecinin yolları kesişiyor. İş basit imkanlarla albüme gidiyor. Yapım şirketi beğeniyor ve albümün tanıtılması için bu işler böyle diyerek sen 1 kazanırsın biz 9 diyor. Bu kafanın bana ters olması ve artık albüm satılan bir coğrafyada yaşamadığımız için gerçekten beklentim olmadı. Hatta ve hatta en çok üzüldüğüm konu; yapım şirketinin misafiri olarak gittiğim Zeytinli Rock Festivali'nde hediye olarak sunduğum albümümü almak istemeyen insanlar gördüm.

Tam beklenilen türden cevap veremediysem belirtin, ekleme yapabilirim.
 
@JazzRockBlues Bu yolda hiç çile çekmeden, istemediğin şeyler yapmadan malesef ilerleyemezsin. Ben bunu yaparım, siz dinlersiniz düşüncesiyle bence kimse kimseye bir şey dinletemez. Mesela diyorsun ya, müşterilerin her istediğini çalan gruplar diye, o zaman müşterilere istediklerinden daha iyi şeyler vereceksin ki diğer gruplardan da senin şarkılarını çalmalarını isteyecekler. Bitmiş bir albüm olmasına rağmen bence büyük eksiklikler var, şarkılar tutar tutmasına da bu halleriyle bence tutmaz, başkası belki farklı şeyler düşünebilir. Bir şarkı bence ya eğlendirmeli, ya huzur vermeli ya da ağlatmalı. Bunları bulamadım senin şarkılarda. Alınma yani kişisel bir şey değil. Başarılı olmanı çok isterim, çünkü mücadele veriyorsun, bence bir kamyon yükü para harcamış ve bu sadece sayede klipleri televizyonda dönen zengin çocuklarından daha iyisin. Ama işte şarkılar.. Şarkılarının üzerinde biraz daha kafa yormalısın, en azından bundan sonra.. Vurucu noktaları olsun şarkılarının, alıp götürsün insanları.
 
Dün, Erkan OĞUR&İsmail H. DEMİRCİOĞLU konserindeydim. Salonun neredeyse yarısı boştu. Konser esnasında, sağına soluna başından geçenleri anlatanlar, 3-4 şarkı sonra salonu terkedenler, cep telefonu çalanlar (Hatta konuşanlar), başından geçen acıklı bir anısını paylaştığında gülenler vb. (Örnekler çoğaltılabilir) bir SÜRÜ canlı vardı...Bu örneği verdim çünkü: Çoğu sanatçı hakettiği değeri görmüyor.Erkan OĞUR ki gerçek bir müzisyen, sanat adamı...Ancak tanımayan, dinlemeyen, "Beğenmedim" diyen bir çok insan var. Bu onun yanlış yolda olduğunu göstermez. Hissettiği gibi çalıp, söylüyor; üstüne birde insanlar onun duygularını hissedip eşlik ederse daha ne kadar mutlu olabilirki.
Sizin konunuza nasıl bağlayacaktım ben bunu? Bir saniye... Eserlerinizi dinledim, ancak yavan geldi ne yazık ki. Genelde Heavy Metal ağırlıklı müzik dinlerim. Ama işte Erkan OĞUR, "Öyle metalciyim şekilleri yapma, bir dinle bakalım. Kendinden bir şeyler mutlaka bulacaksın." mesajı veriyor. Sizde ki eksik bu olabilir. Sözler, verdiği hissiyat ve müzikal altyapı...
İyi çalışmalar.
 
Dün, Erkan OĞUR&İsmail H. DEMİRCİOĞLU konserindeydim. Salonun neredeyse yarısı boştu. Konser esnasında, sağına soluna başından geçenleri anlatanlar, 3-4 şarkı sonra salonu terkedenler, cep telefonu çalanlar (Hatta konuşanlar), başından geçen acıklı bir anısını paylaştığında gülenler vb. (Örnekler çoğaltılabilir) bir SÜRÜ canlı vardı...Bu örneği verdim çünkü: Çoğu sanatçı hakettiği değeri görmüyor.Erkan OĞUR ki gerçek bir müzisyen, sanat adamı...Ancak tanımayan, dinlemeyen, "Beğenmedim" diyen bir çok insan var. Bu onun yanlış yolda olduğunu göstermez. Hissettiği gibi çalıp, söylüyor; üstüne birde insanlar onun duygularını hissedip eşlik ederse daha ne kadar mutlu olabilirki.
Sizin konunuza nasıl bağlayacaktım ben bunu? Bir saniye... Eserlerinizi dinledim, ancak yavan geldi ne yazık ki. Genelde Heavy Metal ağırlıklı müzik dinlerim. Ama işte Erkan OĞUR, "Öyle metalciyim şekilleri yapma, bir dinle bakalım. Kendinden bir şeyler mutlaka bulacaksın." mesajı veriyor. Sizde ki eksik bu olabilir. Sözler, verdiği hissiyat ve müzikal altyapı...
İyi çalışmalar.
Şurdaki durum memleketin son halini göz önüne sermiş zaten daha da laf düşmez bana...
 
Son yorumlar ve eleştiriler için teşekkürler.

Hadi beni bir kenara atın:
Bu albümü evimde yahut saat ücreti 30 TL olan bir stüdyoda kaydetmedim ben. Gayet güzel, kaliteli işlerin yapıldığı bir stüdyoda, camiada isimleri önemli olan müzisyen büyüklerle çalıştık. Proje benim adıma olduğu için geri bildirimlerin hepsini ben karşılıyorum. Eleştiriler doğrudan o isimlere gitmesede onlara doğruda ufak ufak oklar atılmış olmuyor mu? Bu beni daha da üzen bir durum oluyor.

Eklemek isterim ki; projeye ilk başladığımda belli bir bütçem vardı. 1 sene sonra biraz daha büyük bir bütçeye sahip oldum. Şimdiki düşüncem ve aklım olsaydı ilkini tanıtmadan ikinci kayıtlara başlamaz, bu bütçeyi reklam ya da mekanik basım&dağıtım işlerine ayırırdım, biraz paralı ama insanların itibar ettiği 100.000'ler olan tıklanma sayılarına rahatça ulaşabilirdim. Böylelikle ufakta olsa bir kitle edinip belli yerlerde sahne almaya başlar, işime gücüme keyfime bakar böyle bir konu açma gereğide duymazdım.

Biraz daha açık olamaz mısınız? Şarkılar sizce kötü ama neresi kötü? Neresi olmamış? Neyle, hangi şarkılarla-kliplerle kıyaslıyorsunuz?
 
Günlerdir görüyorum yazıp yazmama konusunda kararsızım. İyi ya da kötü göreceli. Bu açıdan bakmıyorum. Fakat yaptığınız şeylerde yeni olan ya da farklı olan hiçbirşey yok. Bunlar gibi pek çok şarkı var. Belirli melodiler, belirli enstrümanlar, belirli kalıplar. Sanki fabrikasyon gibi. Haliyle de böyle olunca aralarından sıyrılmak çok zor oluyor. Sıyrılsanız bile sabun köpüğü gibi her şey. Kalıcı olmasına imkan yok. Pop Star ve türevi olan yarışmalardan pek çok güzel sesli insan bile o kadar desteğe rağmen tutulmuyor ya da sabun köpüğü gibi kayboluyorsa sizin şansınız ne kadar olabilir? Hiç darılmaca ve gücenmece yok. Size tavsiyem müziğe devam edin ama daha amatör bir ruhla, keyif için yapın. Daha gençsiniz mesleki kariyerinize ağırlık verin. Albüm yapmanız şart değil; youtube, soundcloud vs. paylaşın.
 
Sizin tarzınızla ilgili söylemiştim. Pop müzik diyelim buna. Siz şarkılarınızı mevcut piyasada olan şarkılardan farklı görüyor musunuz? Ya da onlardan daha iyi aralarından sıyrılacak ya da kısa süreliğine de olsa akılda kalacak olarak görüyor musunuz? Yaptığınız tarzda kalıcı eserler bırakmak oldukça zor. Sadece bize özgü değil tüm dünyada böyle. Popüler müzik işte hızlıca dinlenip geçiyor. Niyetim sizi gücendirmek değil yanlış anlamayın. Hepimiz müzisyen olmak zorunda değiliz ya da çok popüler olmak da. Para da kaybetmiş olabilirsiniz. Hayat bu. Herşey biz insanlar için. Yeniden iş arayın, işe girin keyif duyduğunuz şeyleri yapmaya çalışın. Bir yere saplanıp kalmayın. Müzik konusunda da etrafınızın ya da yapımcı her ne ise paranı isteyen insanlara paranızı kaptırmayın. Müziğinizi yayacağınız pek çok mecra var. İnsanların hislerine hitap ettiğinizde zaten tatmin hissini duyacaksınız fakat yaptığınız tarzda sadece müzikle ilerlemeniz mümkün değil.
Bir iki yabancı bir de yerli örnek vereyim.
Mesela Amerika'da imkanlar bize nazaran daha kolay. Alet edavat alım gücü ile orantılı daha ucuz. Müzik yapabilecek şartlar daha uygun ve nüfusu da göz önünde tutarsak çok fazla insan müzik yapıyor. Çok ünlü olanlardan bahsetmiyorum bu arada. Biraz youtube biraz soundcloud gibi mecralardan binlerce çok yetenekli, az bilinen ama bir tarzı olan bir şeyi taklit etse bile iyisini yapan çokça müzisyen var. O kadar çeşitlilik içinde bile kendi tarzlarını ortaya koyabiliyorlar.









 
Son düzenleme:
Yazmayayım diyordum ama yok hala lafı eveleyip geveliyorlar. Hocam ben merakınızı gidereyim o zaman: DUMAN varya ya da EMRE AYDIN hah işte alın birebir kopi peyst yapın bu gençlik de ayıla bayıla dinlesin işin özeti bence bu. Yani bu kadar kafa patlatmanıza, değerli müzisyenlerle emek harcamanıza veya kendinizi yıpratmanıza gerek yok. Bu ülkedeki müzik anlayışı malesef bu. Şimdi çıkıp aksini iddia eden bir sürü insan çıkacaktır bunlara ama gülüp geçerim ben. Bar konser doluluğu, festival yoğunluğu veya satış rakamlarına bakacaksınız eğer amacınız bir albüm yapmak ve insanlara dinletmek, sevdirmekse. Bunun yoluda piyasada ne gidiyorsa ona uymaktan geçer bildiğiniz üzre.
 
Yazmayayım diyordum ama yok hala lafı eveleyip geveliyorlar. Hocam ben merakınızı gidereyim o zaman: DUMAN varya ya da EMRE AYDIN hah işte alın birebir kopi peyst yapın bu gençlik de ayıla bayıla dinlesin işin özeti bence bu. Yani bu kadar kafa patlatmanıza, değerli müzisyenlerle emek harcamanıza veya kendinizi yıpratmanıza gerek yok. Bu ülkedeki müzik anlayışı malesef bu. Şimdi çıkıp aksini iddia eden bir sürü insan çıkacaktır bunlara ama gülüp geçerim ben. Bar konser doluluğu, festival yoğunluğu veya satış rakamlarına bakacaksınız eğer amacınız bir albüm yapmak ve insanlara dinletmek, sevdirmekse. Bunun yoluda piyasada ne gidiyorsa ona uymaktan geçer bildiğiniz üzre.

Kopyacıların tuttuğu konusunda haklısınız ama kalıcı olmayacakları konusunda da hemfikir olalım. İnsanlar bir yere kadar uyutulur, sonra herkes anlar bu insanların kopyacı olduğunu ve ilgi azalarak biter.

@JazzRockBlues Şarkı sözlerini gözden geçirebilirsin ilk etapta, zaten çok fazla kullanılan sözleri kullanmışsın. Aradan sıyrılmıyor sözler, ya müziğin farklı bir havası olsun ya da sözler daha etkileyici olsun, mesela örnek vermek gerekirse Ferhat Göçer'in Kalbe Kiralık Aşklar şarkısı,
"Kim el sallıyor şimdi bilmem,
Eski evimizin penceresinden,
Bir köşeye sinmiş uyumuştur sesimiz,
Rüzgarla gelen bahar gibi duyulur kokumuz"
Hem sözler hem müzik hem söylenişi, insanın tüylerini diken diken ediyor. Emre Aydın ya da Kurban çakması da değil, hatrı sayılır bir dinleyici kitlesi de bulunmakta.
Sözler zaten duygusal, söylerken de hissederek söylenmiş kusursuz bir şarkı.
Ama senin parçalarda öyle insanı derinden etkileyen, ağlatan ya da eğlendiren bir alt yapı yok, sözler de keza çok fazla kullanılan sözler. En azından belli bir bölümü insanı başka dünyalara götürmeli.
 
Bu ülkede kalıcı olan gruplar zaten belli onlr da özgün işler yapıyorlar tamam ama onların bu işe girdiğindeki Türkiye şartları daha çetindi ona da eyvallah lakin başka örnekleri rakipleri yoktu şimdi eline mikrofon alan şarkıcı, akor basan gitarist. Bu olsun herkes müzikle sanatla alakalı olsun ama bu işi doğru düzgün yapanlara da değer verilmeli bence.
 
Benim naçizane görüşüm sizin ve sizin gibi şarkılar yapan ve albüm çıkarma niyetindeki genç arkadaşların (hele ki bir grup değil, tek başına ise) çokca para harcayıp fiziksel albüm yapmak yerine daha mütevazı prodüksiyon harcaması ile şarkıları tek tek önce Youtuba'da yayınlayıp iTunes üzerinden (biraz da destek amaçlı) satma yoluna gitmeleri. iTunes şartları nedir bilmiyorum ama bu yol müzisyen ile dinleyici arasında çok kısa ve kolay bir yol geliyor bana bu devirde. Bu yol ayrıca sizin de maddi anlamda çok silkelenmemeniz ve dinleyicilerden gelecek tepkileri albüm satışı gibi zaten artık olmayan bir parametre yerine direkt olarak alabilmeniz açısından yararlı. İyi müzik yaparsanız her şekilde tanınır ve para kazanırsınız. Eğer bir Türk popçusu olarak barlara çıkıp para kazanabileceğiniz ''eller havaya'' müzik yapmıyorsanız iyi müzik yapmanız şart.

Örnek 1: Öykü ve Berk. Youtube'a yükledikleri bir amatör cover ile ünlendiler. Öykü'nün sesini pek iyi bulmasam da, Berk'in iyi flamenco çalımı ile birlikte iki kardeş yaptıkları hem özgün hem de son derecede başarılıydı. Türkülerin flamenco aranjmanları daha iyi yapılabilir miydi? Tabii ki evet ama önce onlar yaptı.

Örnek 2: Stromae ve Alors on danse şarkısı. Adı sanı bilinmeyen Stromae'nin bir midi klavye ve mix-mastering bilgisi ile yaptığı bu şarkı milyonlar sattı ve birçok ülkede listelerde bir numara oldu. Belki rock müzik sevenler bu tazı beğenmeyebilir ama iyi bir şarkının yaratıcısnı nerelere götürebileceği açısından ibret verici. Benim de midi klavyem var ve Stromae'nin kullandığı yazılımların aynısından bende de var ama hiçbir zaman dünya starı olmayacağım 🙂.

Ben de yukarıda yorum yapan arkadaşların ürettiğiniz müzik üzerine eleştirilerini destekleyerek, şarkılarınızın sıkıcı ve önceden kestirilebilir sıradanlıkta olduğunu düşünüyorum. Eğer bu şarkılarınızı 90'larda piyasaya sunsaydınız belki iş yapardı diye düşünüyorum.

Bence piyasadaki Türkçe rock / alternatif rock / pop rock / arabesk rock zaten nedenini anlamadığım biçimde sıradan, basit ve sürekli benzer akor kalıplarının diziliminden ibaret saçma bir tarz. Şarkıların hemen tamamı birbirine benzeyen ritim ve voicing'e sahip. Yani biz ne yaptık, ne günahımız vardı da bu Yüksek Sakatat, Gripin gibi ağlaya-rock grupları bu tarzın standartları oldu ilginç doğrusu (bu grupların varlığında sizin yaptığınız müziği iyi ve yeterli bulmanız da son derece normal). Duman ise bence yukarıda dediğim gibi sarhoş/arabesk grunge pop-rock tarzını bu topraklara ilk getiren piyasa grubu olduğundan bu anlamda özgün ve diğerlerinden ayrılıyor. Ben dinlemiyorum ama belli ki yeni nesil gençleri epey seviyor. Dolayısıyla, ya özgün bir ürün sunacaksınız ya da bilinen türün iyi bir örneğini yapacaksınız. İyi müzik için de müziğin matematiğini bilmeniz gerekiyor. Müzik duyguya hitap ediyor ama o duygularla iletişim kurabilmenin müzikal bilimi var. İyi bir müzik kulağınız ve yeteneğiniz varsa eğitim almasanız da iyi müzik yapabilirsiniz ancak bunun için de birçok müzik türünün iyi örneklerini çokça dinlemek, bu şekilde rafine kulağa ve müzik kültürüne sahip olmak, böylece bu dili alaylı olarak öğrenmek gerekli. Müzik piyasasında kalıcılık ve sürdürebilirlik anlamında bunlar şart.

Son söz olarak NAÇİZANE fikrim hevesinizi ve müziğe ilginizi asla kaybetmeyin. Daha iyi projeler için yine uğraşın, çalışın, üretin ama 1-para tuzaklarına dikkat edin 2-albüm yapmanın müzisyenin geleceği için önemli bir yapıtaşı olduğu fikrinden vazgeçin 3-mutlaka bir işe girip para kazanın. Çalışmak ve para kazanmak belki müziğe ayıracağınız vakti kısaltacak ancak size özgüven ve psikolojik rahatlık verecek. 4-bir albüm başarısız oldu diye sonrakiler de öyle olacak diye birşey yok, ümitsizliğe yer yok, daha çok çalışmak var 🙂.
 
Benim naçizane görüşüm sizin ve sizin gibi şarkılar yapan ve albüm çıkarma niyetindeki genç arkadaşların (hele ki bir grup değil, tek başına ise) çokca para harcayıp fiziksel albüm yapmak yerine daha mütevazı prodüksiyon harcaması ile şarkıları tek tek önce Youtuba'da yayınlayıp iTunes üzerinden (biraz da destek amaçlı) satma yoluna gitmeleri. iTunes şartları nedir bilmiyorum ama bu yol müzisyen ile dinleyici arasında çok kısa ve kolay bir yol geliyor bana bu devirde. Bu yol ayrıca sizin de maddi anlamda çok silkelenmemeniz ve dinleyicilerden gelecek tepkileri albüm satışı gibi zaten artık olmayan bir parametre yerine direkt olarak alabilmeniz açısından yararlı. İyi müzik yaparsanız her şekilde tanınır ve para kazanırsınız. Eğer bir Türk popçusu olarak barlara çıkıp para kazanabileceğiniz ''eller havaya'' müzik yapmıyorsanız iyi müzik yapmanız şart.

Örnek 1: Öykü ve Berk. Youtube'a yükledikleri bir amatör cover ile ünlendiler. Öykü'nün sesini pek iyi bulmasam da, Berk'in iyi flamenco çalımı ile birlikte iki kardeş yaptıkları hem özgün hem de son derecede başarılıydı. Türkülerin flamenco aranjmanları daha iyi yapılabilir miydi? Tabii ki evet ama önce onlar yaptı.

Örnek 2: Stromae ve Alors on danse şarkısı. Adı sanı bilinmeyen Stromae'nin bir midi klavye ve mix-mastering bilgisi ile yaptığı bu şarkı milyonlar sattı ve birçok ülkede listelerde bir numara oldu. Belki rock müzik sevenler bu tazı beğenmeyebilir ama iyi bir şarkının yaratıcısnı nerelere götürebileceği açısından ibret verici. Benim de midi klavyem var ve Stromae'nin kullandığı yazılımların aynısından bende de var ama hiçbir zaman dünya starı olmayacağım 🙂.

Ben de yukarıda yorum yapan arkadaşların ürettiğiniz müzik üzerine eleştirilerini destekleyerek, şarkılarınızın sıkıcı ve önceden kestirilebilir sıradanlıkta olduğunu düşünüyorum. Eğer bu şarkılarınızı 90'larda piyasaya sunsaydınız belki iş yapardı diye düşünüyorum.

Bence piyasadaki Türkçe rock / alternatif rock / pop rock / arabesk rock zaten nedenini anlamadığım biçimde sıradan, basit ve sürekli benzer akor kalıplarının diziliminden ibaret saçma bir tarz. Şarkıların hemen tamamı birbirine benzeyen ritim ve voicing'e sahip. Yani biz ne yaptık, ne günahımız vardı da bu Yüksek Sakatat, Gripin gibi ağlaya-rock grupları bu tarzın standartları oldu ilginç doğrusu (bu grupların varlığında sizin yaptığınız müziği iyi ve yeterli bulmanız da son derece normal). Duman ise bence yukarıda dediğim gibi sarhoş/arabesk grunge pop-rock tarzını bu topraklara ilk getiren piyasa grubu olduğundan bu anlamda özgün ve diğerlerinden ayrılıyor. Ben dinlemiyorum ama belli ki yeni nesil gençleri epey seviyor. Dolayısıyla, ya özgün bir ürün sunacaksınız ya da bilinen türün iyi bir örneğini yapacaksınız. İyi müzik için de müziğin matematiğini bilmeniz gerekiyor. Müzik duyguya hitap ediyor ama o duygularla iletişim kurabilmenin müzikal bilimi var. İyi bir müzik kulağınız ve yeteneğiniz varsa eğitim almasanız da iyi müzik yapabilirsiniz ancak bunun için de birçok müzik türünün iyi örneklerini çokça dinlemek, bu şekilde rafine kulağa ve müzik kültürüne sahip olmak, böylece bu dili alaylı olarak öğrenmek gerekli. Müzik piyasasında kalıcılık ve sürdürebilirlik anlamında bunlar şart.

Son söz olarak NAÇİZANE fikrim hevesinizi ve müziğe ilginizi asla kaybetmeyin. Daha iyi projeler için yine uğraşın, çalışın, üretin ama 1-para tuzaklarına dikkat edin 2-albüm yapmanın müzisyenin geleceği için önemli bir yapıtaşı olduğu fikrinden vazgeçin 3-mutlaka bir işe girip para kazanın. Çalışmak ve para kazanmak belki müziğe ayıracağınız vakti kısaltacak ancak size özgüven ve psikolojik rahatlık verecek. 4-bir albüm başarısız oldu diye sonrakiler de öyle olacak diye birşey yok, ümitsizliğe yer yok, daha çok çalışmak var 🙂.

özetle taverna rock yap tutar demiş.
 
Konuyu ilk başlarda motivasyon bulmak için açmıştım fakat son günlerde her okuduğumda demotive oluyorum. Öyle yorumlar geliyor ki insanı müzikten soğutur. İyi ya da kötü, beğenilsin ya da beğenilmesin ortada bir yapıt var. Bizim insanımızda da en iyi işler için bile sürekli olumsuz eleştiri yapmak gibi bir özellik var. Aslında benim bu tür konulardan uzak durmam gerek. Youtube yorumlarını devre dışı bırakmam gerek. Çok kişi böyle yapıyor. Normalde beğenip sevecek başka bir insanı bile olumsuz etkileyecek görüşler aldığımı düşünüyorum. İsterim ki ikinci albüm için birlikte çalışalım. Çalışalım derken; 'hani şu şöyle bu böyle söz kötü okumalar kötü' deniliyor ya işte bunları düzeltmek için. Fikir vermeniz için. Sanıyorum o zamanda başka birileri çıkıp başka bir şeyler söyler.
 
Konuyu ilk başlarda motivasyon bulmak için açmıştım fakat son günlerde her okuduğumda demotive oluyorum. Öyle yorumlar geliyor ki insanı müzikten soğutur. İyi ya da kötü, beğenilsin ya da beğenilmesin ortada bir yapıt var. Bizim insanımızda da en iyi işler için bile sürekli olumsuz eleştiri yapmak gibi bir özellik var. Aslında benim bu tür konulardan uzak durmam gerek. Youtube yorumlarını devre dışı bırakmam gerek. Çok kişi böyle yapıyor. Normalde beğenip sevecek başka bir insanı bile olumsuz etkileyecek görüşler aldığımı düşünüyorum. İsterim ki ikinci albüm için birlikte çalışalım. Çalışalım derken; 'hani şu şöyle bu böyle söz kötü okumalar kötü' deniliyor ya işte bunları düzeltmek için. Fikir vermeniz için. Sanıyorum o zamanda başka birileri çıkıp başka bir şeyler söyler.
Hocam internette dolanan insanların büyük çoğunluğu aşırı kompleks sahibi ya çok iyi ya çok kötü mzüsiyenler. Adam akıllı bu işlerle uğraşan insanlar zaten dediğiniz gibi işine gücüne bakıyor, kendisiyle işiyle meşgul. O yüzden size tavsiyem bildiğiniz yoldan gidiniz. Başarı da başarısızlık ta sizin olsun boşverin. Bu memlekette hazır yiyicilik anlayışı her yerde herkes her şeyin yorumcusu herkes her şeyi çok biliyor bunun sorumlusu google hocam malesef durum bu. Ben şahsen ne olumlu ne olumsuz yorumları umursamıyorum bunca senedir işime bakıyorum size de bunu öneririm. Ve haddim olmayarak şunu izlemediyseniz izlemenizi öneriyorum
 

Geri
Üst