Selamlar, ufak bir kaç hatırlatma, tavsiye ve eleştiride bulunmak istiyorum.
Bazı mesleklerin 'kötü' örneği olmaz. Kötü bir aşçı, kötü bir tesisatçı, mühendis ya da tüccar olabilirsiniz ancak örneğin kötü bir biyolog, enstrümanist ya da halterci olamıyorsunuz. Biyologsunuzdur, ya da değilsinizdir. (Görece daha iyi-ya da kötü örnekler olacaktır, kastettiğim şey kalifikasyon.) Luthierlik de benim nezdimde bu mesleklerden birisi.
"Luthier"lik ile marangozluk arasındaki en önemli farklardan birisi estetik algısıdır. Estetik algının gelişmesi için çok yolun var. 'Profesyonel luthier' olduğunu iddia eden birisi senin yaptığın kolaj , fotoğraf ve tipografi ile benim karşıma çıksa koşa koşa kaçarım. "Luthier"lik yolculuğunda kendi kendini eleştirirken her anlamda çok ama çok acımasız olmanı tavsiye ederim. Web tasarımı işine ilk bulaştığımda tırt bir "kişisel web sayfama hoşgeldiniz" sitesi yapınca kendimi acayip bir bok sanmıştım, duruyor şimdi eski tasarımlarım, arada bakıp bakıp gülüyoruz arkadaşlarla 🙂 Ki olması gereken zaten buydu, kendime giydire giydire geliştim, ilerledim. Özetle ortaya koyduğun işten kolayca tatmin olma.
Daha sonra geometri öğren, fizik öğren (dalgalar, osilasyonlar), malzeme bilimi öğren, müzik tarihi öğren, elektronik öğren, sanat akımlarını öğren, Art Deco neymiş, Bauhaus neymiş, Minimalism neymiş, Deconstructivism neymiş, akort çeşitlerini öğren, just intonation, equal temperament vs., fotoğrafçılık öğren. Yoksa yaptığın iş luthierlik değil, marangozluk ya da emekli bankacı teyzelerin gittiği ahşap boyama kursu vasfı taşıyacaktır.
Şimdiden başarılar dilerim, yolun açık olsun.