Anthrax'ın Yeni Albümü " Worship Music" Eylül'de Çıkıyor

estranged

admin
anthrax2010new.webp

Anthrax'ın yeni albümü "Worship Music"in Amerika'da 13 Eylül, Avrupa'da ise 12 Eylül'de satışa çıkacağı açıklandı.

Albümün çalışmaları bir kaç yıldır sürüyordu. Aslında grup albüm için vokalist Dan Nelson ile çalışıyordu ancak Joey Belladonna'nın gruba dönüş yapmasıyla birlikte Nelson ile yapılan kayıtlar çöpe atıldı.

Grubun davulcusu Charlie Benante Revolver magazine yaptığı açıklamada şöyle dedi: "Joey'un dönüşünden sonra bazı şarkılarda ufak değişiklikler yaptık, bazılarını ise sıfırdan kaydettik. Joey şarkıları söylediğinde tekrar klasik Anthrax şarkılarına benzediler. O söylemeye başladığında tüylerim diken diken oldu"




Kaynak: blabbermouth.net
 
Ya hadi artık güzel bir Anthrax albümü gelsin. Hakikaten süper olur. Elimizden düşüremeyeceğimiz bir albüm daha yapsınlar artık. Kimse bir Among the Living ya da Fistful beklemiyor ama onlara yakın bir şeyler gelsin. 🙂
 
Sound of White Noise mu? Tarihlerinin kötü albümlerden biri bence. Kimse bir Among the Living ya da Fistful beklemiyor mu? Beklemeliler. En azından bir State Of Euphoria yapmayacaklarsa hiç te toparlanıp albüm falan kaydetmesinler zahmet edip. Baba grupların işi baba albümler yapmak olmalı, öylesine işlere imza atmak değil.
 
Sound of White Noise mu? Tarihlerinin kötü albümlerden biri bence. Kimse bir Among the Living ya da Fistful beklemiyor mu? Beklemeliler. En azından bir State Of Euphoria yapmayacaklarsa hiç te toparlanıp albüm falan kaydetmesinler zahmet edip. Baba grupların işi baba albümler yapmak olmalı, öylesine işlere imza atmak değil.

Onu ben yazmıştım, ben yanıt vereyim. Aslında katılıyorum dediklerine. Ama içimizden geçenlerle ve olmasını istediklerimizle, realite farklı şeyler. Müzikte de bu böyle. Şimdi ben maalesef Anthrax'ın o bahsettiğimiz tarzda albümler yapacağına, o tip besteler yazabileceğine inanmıyorum. Ha isteseler yazarlar belki ama olay biraz da artık istememelerinde. Zaten 2000'lerde yakalanan gitar tonları iğrenç. Ki bu işin bir de prodüktör kısmı var, grup elemalarından çok onların istediği sound oluyor neredeyse. Keşke şaşırtsalar, en çok istediğim şeylerden biri bu zaten. We Have Come For You All albümünü almak için Akmar'a nasıl seke seke gittiğimi ve her dinleyişimde suratımın nasıl asıldığını gösteren mini bir dökümanter olsa keşke. 🙂

Bir şey beklemiyorsun ama sevdiğin grubun albüm çıkaracağını duyunca yine de sevindirik oluyorsun işte. Enteresan bir olay. Fakat Anthrax'da durum biraz daha farklı... Neredeyse tüm gruplar, yavaşlama/gerileme dönemine girmiş olsalar bile son 10 yılda adam gibi dinlenecek bir şeyler kaydedebildiler. Anthrax -bana göre- bunu yapamadı. Ve şu an çok sırıtıyor. Tabii bu onlara duyduğum sevgi ile de doğru orantılı. Benante'nin bir röportajını izlemiştim, 6-7 seneliktir, "Eskiden çaldığım partisyonlara bakıyorum da, aklımdan neler geçiyormuş da öyle çalıyormuşum bilemiyorum" diyor adam. Eskiden yaptıklarından rahatsız gibi konuşuyor. Anthrax'a olan beklentimi azaltan en büyük faktörlerden biridir bu söz.

Sound of White Noise albümünü ben de başarılı bulmuyorum bu arada, onu da ekleyeyim son olarak. Among the Living ve Fistful'u geçtim, Euphoria'da onlar kadar sevdiğim bir albümdür, hatta 2. albümlerini de çok severim, ismi gelmedi şimdi aklıma. Ama yazmıyorlar abi işte Armed and Dangerous, AIR, Lone Justice ya da Aftershock gibi besteler. Bu bestenin de ritmi akılda kalıcı fakat bana öyle pek umut veren bir şarkı gibi gelmedi. Henüz çok erken gerçi.
 
Bu son yıllarda Black Sabbath'tan sonra bir "reunion" modası başladı. Ama nerdeyse hiçbiri de mutlu sonla bitmedi. Black Sabbath yıllarca 70'lerden kalma şarkılarla fanlarını oyaladı uyuttu, bir albüm yapmadan Ozzy isim hakkı yüzünden gruba ihanet etti, birbirlerine girdiler. Sonra Dio geldi ama o da kanserden gitti. Candlemass toplandı Messiah bir stüdyo albümünden sonra yine uzadı. Sabbat birleşti ortada albüm yok hala. Exodus'te bugün kadro diye bir şey kalmadı. Bir tane reunion fayda getirsin bari. Biraz da dediğin gibi, kapasiteleri var ama eskisi gibi şarkılar yazmıyorlar ısrarla. Umarım Coroner'in toparlanması bir istisna olur da piyasa sallanır biraz.
 
Ben yine de Exodus ve özellikle Artillery'yi ayrı tutmak isterim. Exodus tam gaz devam etti, ediyor. Ha bir Bonded by Blood ya da Fabulous Disaster yaptı mı, hayır, ama fena albümler değildi bence. Son dönemlerinde I Am Abomination ve Children of a Worthless God çok iyi parçalar. Tempo of the Damned albümünü saymıyorum bile; o albüm bence 2000'lerdeki Thrash-reunion'larının başlangıçlarında mihenk taşıdır, çoğu grup o albümden cesaret almıştır. Artillery ise bence bu dönemin en iyi işlerini yapıyor. Şu an sonuçlarını en merakla beklediğim reunion Razor'a ait bu arada. Umarım bir şeyler dinleyebiliriz.
 
Sound of White Noise bana Anthrax'ı sevdiren albümdür. Heavy metal grupları içinde o zamanki crossover olayını bu kadar güzel yapabilen bir grup daha bilmiyorum, takdire şayandır. Aynı şey We've Come For You All için de geçerli. Beğenip beğenmeme meselesi kişilere kalmış ancak bir gruptan 20 sene boyunca Among The Living tarzı albüm beklemek abesle iştigal, zaten o tarz yapan sürüyle eski/yeni grup var.Özellikle Fistful lafına güldüm resmen 🙂 O kadar da değil.

Umarım SWN veya We've Come kadar taş gibi bir albüm çıkarırlar.
 
Elbette hepimiz kendi bakış açımıza göre konuşuyoruz mastadon. Ben Anthrax'ı 1990'da önce Fistful Of Metal sonra da State Of Euphoria ile sevdim ve benimsedim. SOWN'un John Bush'tan dolayı çok iyi bir albüm olmasını umuyordum ki normali de buydu. John Bush'u Armored Saint'te iken severdim. Mükemmel bir ses bence ama nedense önce Joey'siz sonra da Dan'sız kitleye bekleneni veremediler ve çoğunu da kaybettiler. Muhtemelen kuşak farkından dolayı beğenilerimiz ve değelendirmelerimiz farklı ki normaldir. Kuşak farkı olmasa da beğeniler kişiden kişiye değişir zaten. Yalnız (yine kendi bakış açımca tabii ki) 20 sene boyunca ATL beklemenin abesle iştigal düşüncesine katılmıyorum. Çizgisini bozmayan onca grup var. En basit örneği Hirax. Hala aynı çizgideler ve kabak tadı vermiyorlar. Gelişme mi? Nerdee? Hala aynı leş Hirax. Mübarek Katon Abinin kulaklarını çınlatalım 🙂 Benim kişisel bakış açım bir grubun çizgisinden taviz vermemesi yönünde. Soundda taviz algılayınca yadırgıyorum ve alışamıyorum. Gelişme anlamındaki değişime zaten karşı değilim. O kadar da tutucu olsam Iron Maiden'ın hala leş bir soundu olmasını beklerdim veya Ram It Down sonrası Judas Priest'i hiç dinlemezdim.

Anthrax'a dönelim biraz da. Tüm şarkıları Fight Em tarzı ise bu albümde birebir eskiye dönmeseler de (ki bu günümüz prodüktörlerinin gözünde nedense çok büyük bir risk) yine de klasik çizgilerini hatırlacaklar bakılırsa. Joey ile de başka bir seçenekleri olacağını sanmıyorum. belki işin içine hafiften cross over gibi öğeler girer. Bekleyelim görelim eğer memlekette eylüle kadar yabancı müzik yasaklanmazsa 🙂
 
Aslını sorarsan ben de Anthrax'ı ilk kez Persistence of Time ile sevdim diyebilirim (Discharge ve Got The Time-cover olmasına rağmen- hemen dikkatimi çekmişti). O noktadan sonra geriye dönüp ATL ve diğerlerini dinledik. Ama SOWN ile grubun gözümdeki değeri çok arttı, bunda en büyük etken de Bush'un vokale geçmesiydi. Aynen katılıyorum, bence de enfes bir vokali var, albümün neden tutmadığı konusunu da ancak eski kemik fanların yeni bir tarza kapalı olması olarak açıklayabiliyorum. Biraz gitar çalan, thrash dinleyen biri SOWN'daki riflerin kalitesini görebilir (tabi sanırsam bunda o aralar patlayan Pantera'nın da biraz etkisi var, groove metal olayı). We've Come.. da aynı şekilde. Eşşek gibi sağlam ritm kısmı olan albümler, sözler çok iyi ve her iki albümde de ne hikmetse John vokallerde.. Bu sebeple açıkçası Joey'in vokallere geri dönmesini gereksiz buluyorum; attan inip eşşeğe binmek gibi; ama tabi orjinal kadrodan olması nostaljik açıdan önemli herhalde 🙂 Sonuçta millet eski yalın thrash albümleriyle sevmiş grubu. Benim isteğim eğer stil eskisi gibi olacaksa en azından riffler ve trafikler SOWN'daki gibi kaliteli ve vurucu olsun. Anthrax gibi gruplar kolay çıkmıyor.

Arada kuşak farkı yok ayrıca, 34 olduk.. 🙁
 
Sanırım John'un olduğu albümlerdeki sound değişimi müzikaliteyi çok gölgeledi. E tabii kulak alışkanlığı olunca aniden değişen sounda uyum sağlayamıyor insan. İlginçtir, birbirine yakın zamanda çıkan Metallica 91, Testament Ritual, Overkill I Hear Black gibi albümler, sound yüzünden thrash etiketi arkasına saklanmış heavy albümler etkisi ve hayal kırıklığı yaşattı çok thrash dinleyicisinde. Bu dönem albümlerden aklımda ve kalbimde yer edinen sadece Testament The Ritual kalmış bende.Anthrax'a gelirsek, John'dan sanki yeterince de yararlanamadılar. Klasik sıkı soundlarının üstüne John çok rahat söylerdi halbuki. Hoş böyle konuşuyoruz ama, o dönem thrash gruplarının Metallica 91 etkisiyle şirketlerden ve prodüktörlerden baskı görüp görmediklerini, bu sound değişimine belki de gönülsüz gidip gitmediklerini de tam bilmiyoruz. Koskoca Kings X, Kingdom Come gibi sağlam hard rock gruplarını alternatif şebek gruplarına nasıl dönüştürdüklerini hala hatırlıyorum. İyi bir baskı olmadan o adamların öyle bir değişime gitmesi zordu diye düşünüyorum

Not: Mastadon, aramızda üç yaş varmış sadece. Seni bire bir tanımadığım için önyargıda bulunmak istemediğimden dolayı, kuşak farkının başına "muhtemelen" sözünü koydum. Takma adın o gruptan geliyorsa eğer, Mastadon fanı olmanın da iyi birikim istediğinin farkındayım 😉 30 yaş üstü iyidir, olgunluk oturmuşluk, çağıdır 🙂
 
Olgunluk çağını bilmem hocam. Sahnede gitar çalarken artık belim ağrıyor, gerisi hikaye 🙂

Evet katılıyorum, klasik soundda John ile olsalardı sanırım çok daha iyi birer albüm olabilirdi her ikiside. Ancak dediğim gibi, crossover kaçınılmazdı herhalde. Bunda plak şirketinin etkisi olduğunu düşünmüyorum, veya düşünmek istemem, öyle söyleyeyim.

Ritual dışında aynı dönem çıkan Countdown To Extinction var, onu da es geçmemek lazım. Thrash namına en azından High Speed Dirt vardı, benim de aklımda o kalmış 🙂
 
Sanırım John'un olduğu albümlerdeki sound değişimi müzikaliteyi çok gölgeledi. E tabii kulak alışkanlığı olunca aniden değişen sounda uyum sağlayamıyor insan. İlginçtir, birbirine yakın zamanda çıkan Metallica 91, Testament Ritual, Overkill I Hear Black gibi albümler, sound yüzünden thrash etiketi arkasına saklanmış heavy albümler etkisi ve hayal kırıklığı yaşattı çok thrash dinleyicisinde. Bu dönem albümlerden aklımda ve kalbimde yer edinen sadece Testament The Ritual kalmış bende.Anthrax'a gelirsek, John'dan sanki yeterince de yararlanamadılar. Klasik sıkı soundlarının üstüne John çok rahat söylerdi halbuki. Hoş böyle konuşuyoruz ama, o dönem thrash gruplarının Metallica 91 etkisiyle şirketlerden ve prodüktörlerden baskı görüp görmediklerini, bu sound değişimine belki de gönülsüz gidip gitmediklerini de tam bilmiyoruz. Koskoca Kings X, Kingdom Come gibi sağlam hard rock gruplarını alternatif şebek gruplarına nasıl dönüştürdüklerini hala hatırlıyorum. İyi bir baskı olmadan o adamların öyle bir değişime gitmesi zordu diye düşünüyorum

Not: Mastadon, aramızda üç yaş varmış sadece. Seni bire bir tanımadığım için önyargıda bulunmak istemediğimden dolayı, kuşak farkının başına "muhtemelen" sözünü koydum. Takma adın o gruptan geliyorsa eğer, Mastadon fanı olmanın da iyi birikim istediğinin farkındayım 😉 30 yaş üstü iyidir, olgunluk oturmuşluk, çağıdır 🙂

John'lu albümlerde Anthrax resmen Panteracılık oynamış. Jın jın jın gitarlar falan. Hatta John'un vokaller bile Phil Anselmo gibi o albümlerde. Armored Saint'i dinlemediğim için o dönem vokalleri nasıldı bilemam ama 90'larda gayet Phil Anselmo. =)
 
Her grup özgün olmadan önce mutlaka bir grubu takip eder değil mi? 😉
John'lu albümlerde Anthrax resmen Panteracılık oynamış. Jın jın jın gitarlar falan. Hatta John'un vokaller bile Phil Anselmo gibi o albümlerde. Armored Saint'i dinlemediğim için o dönem vokalleri nasıldı bilemam ama 90'larda gayet Phil Anselmo. =)

Anthrax'ta düşüş olsa da birilerini taklit edecek bir grup değildi John'lu zamanlarında. 90'larda da John, Anselmo muydu King Diamond muydu kişisel yorumlara, beğenilere göre değişir tabii ki. Ben Phil ile John'u çok iki ayrı ekol olarak gördüğüm ve pek öyle sadık bir Pantera fanı da olmadığım için ikisini karşılaştırmadım hiç . Gerçek John benim aklımda Armored Saint'in o Bruce Dickinson vari yırtıcı solistidir hep.
 

Geri
Üst