Cem Özer in bir lafı vardı -"Omletten anlamak için yumurta olmak gerekmez" diye. Şunu anlamakta zorlanıyorum; çeşitli alanlarda olumsuz fikrinizi beyan ettiğnizde bu kişi ya da topluluk eğer popülariteye sahip geniş kitleler tarafından takip edilen; yazar, müzisyen, şarkıcı vb... ise hayranları da olabilir, sözleriniz üzerinde kendini tatmin etme fırsatı olarak görecek kişiler de olabilir. Anında aşağılama, küçük görme hatta hakaret kampanyası ile karşılaşıyorsunuz.
Çok basitinden; bir filmi beğenmediğinizi beyan ediyorsunuz Adam çıkıyor; -"yönetmenliğin ne olduğunu bilmeden eleştirmeye hakkın yok, önce ne yaptığını göster sonra konuş." diyor. Bir gitaristi eleştiriyorsunuz; -"sen önce onun kadar ünlü ol sonra konuş" Hakaretler, aşağılamalar....
Bu mantıkla gideceksek eğer beğenmemek için aynı düzeye sahip olmak gerekiyorsa; Beğenmek için de aynısı hatta daha fazlası gerekmezmi? 🙂 Eğer yönetmen değilseniz ve yeteri kadar ünlü değilseniz orada yapılan işin ne derece iyi olduğunu da bilmiyorsunuz demektir.
Pink Floyd hayranıyım. Grubun her albümünü, her üyesinin solo albümlerini, albümleri kaydeden prodüktörlerin ses teknisyenlerinin yaptıkları diğer farklı projeleri dahi takip edercesine hemde. Gilmour un gitar tonu derseniz; kendim tabiki iyi bir gitarist değilim, vasatın da altındayım, ama çok iyi bir dinleyiciyim. Hoşuma gitmiyor uzayan kompessli delaylar, vıcık gıcık sesler... Örnek vermem gerekirse; "Wish you were here, Dark side.. " harici, Final Cut ve sonrasındaki albümlere oranla "Roger waters " ın "The pros and cons of hitc hiking" albümündeki "Eric clapton" un çaldığı gitarların ve gitar tonundaki lezzetin ve kompozisyonun daha iyi olduğunu düşünürüm. Bunu nerede söylesem; karşımdakinin önce bir gözü üstündeki kaş kalkıyor, kafa hafifçe arkaya doğru açı yapıyor, küçümser ifadeler, giydirmeler başlıyor...
Geçenlerde Youtube kanalında ülkemizde çok ünlü bir davulcunun, bir popçu ile konserindeki performansıdaki elbette ki yeteneği-kariyeri tartışılmaz. Ancak yaptığı herşeyin doğru olduğu anlamına da gelmez. Sahneyi egzersiz alanına çevirerek öne çıkma gayreti ile solisti, orkestradaki diğer üyeleri görmezden gelmesi ile bir yorum yapmıştım. Bu kişinin kendisi yazdığı yorumla eleştiriye tahamülsüslüğünü, eleştiriyi değil eleştireni küçümsediğini gösterdiği gibi, hayranlarının da hakareti ve aşağılamalarına maruz kadım. Hatta faceboktan beni ekleyen bana bağdeler dizen üyeler ile de uğraşmaktayım. ( davulcunun kim olduğunu yazmayacağım, hayranları çoktur, burada da bir tartışma ortamına girmeyelim )
Eleştiriden yoksun olmak, gerekiz poh-pohlamak Ülkemizde Müziğin, sanatın gelişmemesinin en büyük nedenlerinden biri diye düşünüyorum. Herşey sayılarla, satışla, beğeni ile ölçülüyorsa bu ülkenin yetiştirdiği en büyük sanatçılar Serdar Ortaç, Demet Akalın, vb.. midir?
Çok basitinden; bir filmi beğenmediğinizi beyan ediyorsunuz Adam çıkıyor; -"yönetmenliğin ne olduğunu bilmeden eleştirmeye hakkın yok, önce ne yaptığını göster sonra konuş." diyor. Bir gitaristi eleştiriyorsunuz; -"sen önce onun kadar ünlü ol sonra konuş" Hakaretler, aşağılamalar....
Bu mantıkla gideceksek eğer beğenmemek için aynı düzeye sahip olmak gerekiyorsa; Beğenmek için de aynısı hatta daha fazlası gerekmezmi? 🙂 Eğer yönetmen değilseniz ve yeteri kadar ünlü değilseniz orada yapılan işin ne derece iyi olduğunu da bilmiyorsunuz demektir.
Pink Floyd hayranıyım. Grubun her albümünü, her üyesinin solo albümlerini, albümleri kaydeden prodüktörlerin ses teknisyenlerinin yaptıkları diğer farklı projeleri dahi takip edercesine hemde. Gilmour un gitar tonu derseniz; kendim tabiki iyi bir gitarist değilim, vasatın da altındayım, ama çok iyi bir dinleyiciyim. Hoşuma gitmiyor uzayan kompessli delaylar, vıcık gıcık sesler... Örnek vermem gerekirse; "Wish you were here, Dark side.. " harici, Final Cut ve sonrasındaki albümlere oranla "Roger waters " ın "The pros and cons of hitc hiking" albümündeki "Eric clapton" un çaldığı gitarların ve gitar tonundaki lezzetin ve kompozisyonun daha iyi olduğunu düşünürüm. Bunu nerede söylesem; karşımdakinin önce bir gözü üstündeki kaş kalkıyor, kafa hafifçe arkaya doğru açı yapıyor, küçümser ifadeler, giydirmeler başlıyor...
Geçenlerde Youtube kanalında ülkemizde çok ünlü bir davulcunun, bir popçu ile konserindeki performansıdaki elbette ki yeteneği-kariyeri tartışılmaz. Ancak yaptığı herşeyin doğru olduğu anlamına da gelmez. Sahneyi egzersiz alanına çevirerek öne çıkma gayreti ile solisti, orkestradaki diğer üyeleri görmezden gelmesi ile bir yorum yapmıştım. Bu kişinin kendisi yazdığı yorumla eleştiriye tahamülsüslüğünü, eleştiriyi değil eleştireni küçümsediğini gösterdiği gibi, hayranlarının da hakareti ve aşağılamalarına maruz kadım. Hatta faceboktan beni ekleyen bana bağdeler dizen üyeler ile de uğraşmaktayım. ( davulcunun kim olduğunu yazmayacağım, hayranları çoktur, burada da bir tartışma ortamına girmeyelim )
Eleştiriden yoksun olmak, gerekiz poh-pohlamak Ülkemizde Müziğin, sanatın gelişmemesinin en büyük nedenlerinden biri diye düşünüyorum. Herşey sayılarla, satışla, beğeni ile ölçülüyorsa bu ülkenin yetiştirdiği en büyük sanatçılar Serdar Ortaç, Demet Akalın, vb.. midir?
Son düzenleme: