Children Of Men / Son Umut

Son Umut
Children of Men



1 Aralık 2006

Alfonso Cuarón

Clive Owen
Julianne Moore
Michael Caine
Devamı..

Dram-Macera

İngiltere, ABD 2006

109 dak.

http://www.childrenofmen....




Theo (Clive Owen) için, tüm bu olaylar önemsizdir. Eski bir eylemciyken bürokrata dönüşen Theo, acılı geçmişi ve anlamsız gelecek gerçeğine karşı metanetini, olan bitene önem vermeyi bırakarak korumaktadır. Yaşamını yalnızca Londra'dan uzakta kırsal bölgede yaşayan eski arkadaşı Jasper'a (Michael Caine) yaptığı ziyaretler hareketlendirmektedir.
Bütün bunlar, Theo kendini bir kamyonun arkasına atılmış bulup Julian'ın (Julianne Moore) önüne getirildiğinde değişir. Bir zamanlar hem aşkta hem savaşta Theo'nun ortağı olan Julian artık geriye kalan mülteci nüfusun hakları için mücadele eden gizli bir örgütün başıdır. Julian, Theo'dan örgütündeki genç bir kadın olan Kee'nin (Clare-Hope Ashitey) tehlikesizce ülke dışına götürülmesi için yardım ister. Theo bunu, Julian'ın hatırı için kabul eder ve kısa bir süre sonra kendini Kee'ye ve Julian'ın bir avuç yoldaşına, sahile kadar çeşitli güvenlik kontrol noktalarından geçen tehlikeli bir yolculukta eşlik ederken bulur. Theo'nun grubuna teröristler saldırınca, akıllı Kee'nin sadece bir mülteci olmadığı anlaşılır... Kee, diğerlerinin uğrunda ölmek isteyecekleri biridir

Filme dün gittim ve büyülendim gerçekten çekimleri olsun yarın olacaklarla ilgili anlatılanlar ve Avrupa'nın göçmen politikasına ilişkin gönderdiği samimi mesajlar filme ne kadar emek harcandığını gösteriyor..Yaratılan atmosfer kirlenmeden dolayı ve anarşiden o kadar gerçekçi olmuşki kameraya kadar sıçrıyor çatışma anlarında kan görüntüleri..Herkesin izlemesini şiddetle tavsiye ediyorum

Saygılar
 
Yorum dvd arkası film anlatımı gibi kusura bakma ama çok güldüm... ben de meraklanıyorum bir fırsatını bulsam gideceğim fragmanı iyi idi...

Yönetmeni hatırlamayanlar varsa Y Tu Mama Tambien gibi bir şaheserin yönetmeni....

Bunu yanısıra Harry Potter and the Prisoner of Azkaban gibi bir çöplüğünde ama çöplüğün en iyi filmi.... en fazla bu Harry Potter da ilerleyebildim veya daha az ileri sararak seyrettim, GARY OLDMAN hatrına...
 
Bu akşam izledim, daha doğrusu dün akşam.. 🙂

Kısa süre önce vizyondaydı ve gitmeyi düşündüğüm filmler arasına not etmiştim; gitmedim ve fazlasıyla pişman oldum seyredince, diğer yandan da tesadüfi bir şekilde bu filmi izlediğim için mutlu oldum. Çekimler bir harika, Closer ile "Geliyorum!" diye gürlemeye başlayan Clive Owen yine süper oynamış. Çatışmanın arasında kalınan sahneler hakikaten muhteşem ve o seti nasıl öyle hazırlamışlarsa kusursuz olmuş tek kelimeyle, alınlarından öpmek lazım o seti hazırlayanların.

Kanlı Elmas'daki çatışma sahnesinde Di Caprio ve diğer oyuncunun arada kaldığı yerler süperdi ama bu filmin sahneleri de ona rakip olacak nitelikte rahatlıkla.

Ha ama şunu söylemek lazım; o son hiç olmamış. Yani gemi geliyor ama nereye geliyor, biraz daha iletletmeleri lazımdı bence.
 
Hiç fena bi film değil. Sahiden de çatışma sahneleri, özellikle araba kovalamaca sahnesi çok harika olmuş. Ama düşünüyorum da bu sahneler olmasaydı yine iyi yorum yapabilirmiydim filmle ilgili, sanırım yapmazdım. Çünkü filmin asıl mevzusu çok sönük kalmış bana göre.
 
film gerçketen ilgi çekici!yok olmaya yüztutmuş kaos ortamında kısır bir dünya...

filmin sonlarındaki aralıksız çatışma sahneleri dışında, konusu hariç, çok büyük beklentiyle izlenmemesi gereken ama kesinlikle izlenilmesi gereken bir film!
 
Harry Potter and the Prisoner of Azkaban ve öncesinde Great Expectations filmlerinin yönetmeni Alfonso Cuarón güzel bir iş çıkarmış ve Türkiye'ye "Son Umut" adıyla getirilen Children of Men filmini sunmuş. 2027 yılının Londra'sından izlediğimiz film öncelikli olarak abartılı dekor, kıyafet, aksesuarlara asla yer vermiyor. Yani 2027 yılında dünyada aslında ne değişecekse sadece onlar değişmiş filmde de. Kıyafetler uzay modası değil, dekor futuristik olacak diye hiç mi hiç abartılmamış, filmi izlerken gözünüzün alışamadığı herhangi bir nokta yok. Herşey gayet bugünden, yıl 2027 diye izleyiciyi koparmıyor.

Başrollerde Clive Owen, Julianne Moore ve Michael Caine var. Julianne Moore yine harika bir oyunculuk sergilemiş, filmden erken ayrılması da tadımlık bir hale getirdi kendisini. Zaten Julianne Moore'a oldum olası hafif uçarı, asi kadın rollerini yakıştırmışımdır. Giyimi kuşamı yerinde klasik kadın, anne rollerinden çok, bir yanı hep asi takılan rollerin altından çok başarılı kalkıyor. Filmde de mülteci haklarını kıyasıya savunan ve bu uğurda can veren biri.

Genetik koşullar sebebiyle kadınların hamile kalamadığı bir çağdayız. Herkes hamilelik, bebek, çocuk gibi kavramları unutmuşken mülteci kadınlardan Kee hamile kalır ve arkadaşları ve Theo, bebeğe zarar gelmemesi için ellerinden geleni yaparlar. Kee bir mültecidir ve ülkede özgürce dolaşıp çocuğunu doğurabilmesi mümkün değildir. Ülke yönetimi ve mülteciler arasında yaşanan kargaşadan dolayı da ona yardım edebilecek tek biri kalır, Theo (Clive Owen) Theo tüm ideolojik tavırları, kendi yaşantısını ve başına gelebilecek şeyleri umursamayarak kendini Kee'nin bebeğini sağlıklı bir biçimde dünyaya getirmesine adar ve de başarılı olur. Ancak başlarına gelenler hiç de kolay şeyler değildir.

Film , başından sonuna kadar insanı tedirginlik hissiyle yerinde oturtamayan ilginç bir drama. Gerçek manada izleyenlerin kanına dokunacak görüntüler vardı. Özellikle çatışma sahnelerinde yaklaşık 4- 5 dakika boyunca kameradaki kan lekelerinin kaldırılmaması, filmi, yüzünüze kan sıçramışçasına izlemeye devam etmeniz, aktüel kamera kullanımının ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor. Görüntülerde, son derece sıkıntılı, yoksul, refahtan çok uzak bir ülke izliyoruz, filmin tüm renkleri de özellikle soluk ve underground kullanılmış. Bunun da kapitalist ve mutlu-mesut hayat izlenimi vermemesi için bilinçli olarak yapıldığını kestirmek güç değil. Filmdeki doğallık da insanı sürekli endişeli tutuyor hatta Kee'nin doğurma sahnesinde herkes onunla birlikte öldü öldü dirildi. Çok ince ayrıntıların olduğu sahneleri kaçırmamak için bir ikinci defa izlemek bu filmin hakkıdır. Kurgu çok başarılı ve aynı zamanda hızlıydı, sahneler de karanlık olduğu için ayrıntıları yakalamak ilk izleyişte zor olabilir.

Bahsedilmesi gereken diğer bir oyuncu da Michael Caine (Jasper). Filmde yaşlı bir hippiyi canlandıran Caine'nin rolü John Lennon'un üzerine oturtulmuş. Bu kadar tatlı bir yaşlı görünce özellikle de onun başına kötü bir şey geleceğini tahmin ediyorduk ki filmin sonlarına doğru o da iyi niyetinin kurbanı olarak herkesi üzdü. Yaklaşık 20 yıl sonrasının filmini izlerken Jasper'ın arabası insanın yüzünü gülümsetiyor. Sanırım filmde insana huzur veren görüntüler sadece Jasper'ın arabası, evi ve eşiydi. 🙂
Biraz araştırdım, araba eski bir Citroën CX miş, ön ve arka tarafına yapılan plastik eklentilerle bu hale getirilmiş.

Çok vurucu ve dokunaklı bir filmdi. Kesinlikle izleyin.
 
Futurist konuyu ve oyunculari aciklamis ve ben gerisi hakkinda dusunduklerimi yaziyim.

Filmi bir kategoriye koymak istesen zor bir sey. Kadinlarin neden hamile kalamadiklarini aciklamadiklari icin bilimkurgu kalkiyor. Uzun tehlikeli yolculuk dersek macera oluyor, bir suru öldurmek insan var dersek gerilim oluyor ve tum silahlari dusunursek aksiyon oluyor. Icinde bir kac tane ögeyi bulusturmayi basarmis ve cogu film genelde 2 seyden turu dogru duzgun isleyemez ama bu filmde Kee`nin konusmasi ile biraz komedi de oluyor 🙂

Benim kafama takilan konu senaryodan sorunun kadinlar oldugu söyleniyor cocuk olayinda ama erkekden kaynaklanmadigini nerden biliyorlar? O olaya biraz daha aciklik getirselerdi daha hosuma gidicekti benim. Film fazla uzun da degil ve skmiyor insani.

Aksiyon filmlerinin sadece 2 ciplak kadin ve 3 silah patlamasindan daha guzel isleyen filmleri hep takdir etmisimdir ve bu filmde cok gercekci aksiyon sahneleri ile bitirdi beni. Flmin son 20-25 dakikasi ise Futurist`in dedigi gibi film boyu gerginsin ama sonuc kismina gelince iyice hoplatiyor ve rahatlatiyor sonra seni sonra. Herkesin cocugu gördugu zaman yuz ifadelerinin degismesi ise o kucuk oyuncularinda bir seyler bildigini gösteriyor 🙂

Kurgu cok hosuma gitti benim. O kaos ortami cok guzel canlandirilmis ve ilerde terorist olaylari falan mantik disi olmayan seylerdi. Bir bakima gelisimin ileri gittigini dusunsek bile aslinda ne kadar geriye gittigimizi de gösteriyor. Bir adim ileri atarken 3 adim geriye gidiyoruz.

Ben sahsen bir tane daha film isterim bu konu hakkinda. Bir aciklasinlar su cocuk olayini. Bunun klasinda yapabiliyorlarsa yapsinlar bir film daha ve görelim bakalim biz insanlari ilerde kisir edicek olaylar fantezi bakimindan neymis. Gerci Owen`in karakter bir kac ihtimal sunuyor ama ben de herkes gibi bilmiyorum diyor.

Izlenmesi gereken bir film. Hem aksiyon sevenlere hem de duzgun drama macera sevenlere önerilir....
 
Yorumlara katılıyorum.Ayrıca Michael Caine'i uzun saçlı bir hippi olarak görmek çok hoş 🙂
Clive Owen gerçekten de çok iyi oynamış.Geleceğin Londra'sı çok orjünal bir biçimde kurgulanmış.İzlenmesi gereken bir film.
 
Clive Owen gerçekten filmde karakterin hakkını vermiş ama film bence o kadar da iyi değildi.senaryosu bana çok da sürükleyici gelmedi.uzun zamandır kaos ortamında geçen geleceği ele alan filmleri izliyoruz ztn.
 
Bence mükemmel bir konu ama bence işleyememişler konuyu gidişhat ve son çok havada kalmış,oyunculuklar mükemmel ama çok çok daha iyi işlenip efsane bir film yapılabilinirdi bu konudan bence...
 
Evet kameranın kullanımı benim de çok hoşuma gitti, bu konulardan hiç anlamamama rağmen. Tek bir kamerayla aralıksız uzun sekanslar çekilmesi, sanki ana karakteri arkasından takip ediyormuşum hissi verdi bana, heyecanlandım, özellikle çatışma sahnelerinde 🙂 Ama bi de filmin tabanı boş kalmasaydı "tam süper olacaktı" 😀

Yalnız o motosiklet sahnesi gibi sahne görmedim ben. Sizi bilmiyorum. Nasıl bi koordinasyon sağlamış adam, o kadar karmaşık bi sahne.
 
Cok etkileyici bir film. Izlerken resmen yerimden kipirdayamadim. Film hakkindaki ucuk fikirlerimi kendime sakliyorum 😀 Ama filmde cok fazla ayrinti ve yoruma acik yer var. Belki de filmdeki distopik duzenin nasil olustugunun cok aydinlatici olarak anlatilmamis olmasi kasitli bir tercihtir. Insanlari biraz dusunmeye sevketmek icin olabilir mesela. 😉 Verilen mesajlar bakimindan The Pianist veya Saving Private Ryan gibi filmlerden cok daha samimi olmasinin yaninda, dramatik savas ve aksiyon sahneleri bakimindan unlu olan bu filmleri, o yonlerden de rahatlikla ekarte etmis bir filmdir bence Children of Men. Filmi sinemada izlememis oldugum icin de pismanim.
 

Geri
Üst