Deep Purple 25 Haziran KüçükÇiftlik Park Konseri

İyi günler herkese. Bu başlık altında yaklaşmakta olan bu konsere gidecekler, gitmeyi düşünenler ve düşünmeyenler konser ile beklentilerini, fikirlerini ve özellikle de konser sonu düşüncelerini paylaşabilir. Megadeth başlığında güzel şeyler paylaşıldı, burada da yararlı şeyler paylaşılır umarım. Ben 70'lerin Klasik Rock aşığı ve DP hayranı biri olarak dört gözle bekliyorum bu konseri.
 
Herkese iyi forumlar. Dünkü konser için birkaç yorum yapmak istiyorum. Gidenler varsa onların da yorumlarını merakla bekliyorum.

Öncelikle kitle beni çok memnun etti. Her yaştan insan vardı ancak sanki ortalama 35-40 yaş üzeri gibiydi. Olaysız, tartışmasız (en azından benim gözlemlediğim kadarıyla) konser bitti.

Daha önceki Küçük Çiftlik Park konserlerinden tecrübeli olarak önden malum uygulamayı telefona indirip gitmek çok işime yaradı. Bu uygulama büyük kolaylık sağladı diyebilirim. Sıra beklemeyerek (normal ödeme yapmak için uzun sıralar oluşuyordu) ciddi zaman tasarrufum oldu diyebilirim. Küçük bir ayrıntı ama ilerideki Küçük Çiftlik Park konserlerinde birilerinin işine yarayabilir.

Gelelim esas meseleye... Gillan'dan beklentimi en aza indirerek Glover ve Paice üstadları dünya gözüyle görmek, Airey abimizin muhteşem keyboard yeteneklerine canlı canlı tanık olmak için konsere gittiğimden ötürü memnun ayrıldım diyebiliririm. Gözüm doğal olarak yeni gitarist Simon'daydı tabi ama beni almadı bir türlü. İcra ettiği deneysel şeylerin hakkını ondan önceki gitarist Steve daha fazla hakkını veriyordu. Ağız dolu tuşesi DP'ye yakışır cinsten, orası ayrı. Son yayınladıkları singlelarda Simon sayesinde bir DP ruhu geldiğini düşünmüştüm. Ancak canlıda Simon'dan Blackmore değil Morse tadı aldım hep.

Setlist ise beni biraz üzdü. Zira Perfect Strangers ve When a Blind Man Cries gibi genelde her konser çaldıkları parçalara yer vermediler. Lazy, Hush, Black Night, Highway Star, Uncommon Man, Smoke on the Water gibi klasikler ise setlistte mevcuttu.

Don Airey'e büyük bir parantez açmak isterim. Muhteşem bir yetenek, muhteşem bir keyboardist. Büyüleyiciydi gerçekten. Kanımca gecenin yıldızıydı. Türk Marşı'ndan sonra İstiklal Marşı'nı da bir kuple çalması gecenin herhalde en güzel ayrıntısı oldu.

Konser sonu DP'yi de gördük dünya gözüyle diyerek ve zor bela kaptığım bagete sevinerek alandan ayrıldım. Dediğim gibi hiçbir vokal beklentim olmadan gittiğim için mutluyum. Bu beklentiye girseydim muhtemelen yukarıda yaptığım güzellemelerin hiçbirini yapmayacak olacaktım.
 
Herkese iyi forumlar. Dünkü konser için birkaç yorum yapmak istiyorum. Gidenler varsa onların da yorumlarını merakla bekliyorum.

Öncelikle kitle beni çok memnun etti. Her yaştan insan vardı ancak sanki ortalama 35-40 yaş üzeri gibiydi. Olaysız, tartışmasız (en azından benim gözlemlediğim kadarıyla) konser bitti.

Daha önceki Küçük Çiftlik Park konserlerinden tecrübeli olarak önden malum uygulamayı telefona indirip gitmek çok işime yaradı. Bu uygulama büyük kolaylık sağladı diyebilirim. Sıra beklemeyerek (normal ödeme yapmak için uzun sıralar oluşuyordu) ciddi zaman tasarrufum oldu diyebilirim. Küçük bir ayrıntı ama ilerideki Küçük Çiftlik Park konserlerinde birilerinin işine yarayabilir.

Gelelim esas meseleye... Gillan'dan beklentimi en aza indirerek Glover ve Paice üstadları dünya gözüyle görmek, Airey abimizin muhteşem keyboard yeteneklerine canlı canlı tanık olmak için konsere gittiğimden ötürü memnun ayrıldım diyebiliririm. Gözüm doğal olarak yeni gitarist Simon'daydı tabi ama beni almadı bir türlü. İcra ettiği deneysel şeylerin hakkını ondan önceki gitarist Steve daha fazla hakkını veriyordu. Ağız dolu tuşesi DP'ye yakışır cinsten, orası ayrı. Son yayınladıkları singlelarda Simon sayesinde bir DP ruhu geldiğini düşünmüştüm. Ancak canlıda Simon'dan Blackmore değil Morse tadı aldım hep. Setlist beni biraz üzdü. Zira Perfect Strangers ve When a Blind Man Cries gibi genelde her konser çaldıkları parçalara yer vermediler. Lazy, Hush, Black Night, Highway Star, Uncommon Man, Smoke on the Water gibi klasikler ise setlistte mevcuttu.

Don Airey'e büyük bir parantez açmak isterim. Muhteşem bir yetenek, muhteşem bir keyboardist. Büyüleyiciydi gerçekten. Kanımca gecenin yıldızıydı. Türk Marşı'ndan sonra İstiklal Marşı'nı da bir kuple çalması gecenin herhalde en güzel ayrıntısı oldu.

Konser sonu DP'yi de gördük dünya gözüyle diyerek ve zor bela kaptığım bagete sevinerek alandan ayrıldım. Dediğim gibi hiçbir vokal beklentim olmadan gittiğim için mutluyum. Bu beklentiye girseydim muhtemelen yukarıda yaptığım güzellemelerin hiçbirini yapmayacak olacaktım.
Gillan'ı 92 solo konserinde izlemiştim. Darmadagin etmisti bizi, Glenn Hughesa kadar da oylesini izlemedim. Hep öyle hatırlamak istediğim için de bir daha izlemedim zaten.
 
Valla iyi yapmışsınız hocam. Dün için en iyi yöntemim vokaller sırasında olabildiğince sahnedeki ekipmanları inceleyip kafamın dağılmasını sağlamaktı.
Bu noktada tekrar düşünmek lazım işte... Gillan bu vokalleri, dünyanın en iyi erkek rock vokallerinden bazilarini keşfeden ve kariyer sahibi yapan Blackmore'a yedirebilir miydi acaba? Sanmam. Ama Blackmore egoist, Blackmore cart Blackmore curt... Blackmore "alın grubunuzu basiniza calin, umurumda degilsiniz" dedi bir anlamda, sersem Gillan da Blackmore olmadan da Deep Purple olunabilecegi fantezisi ile yaşamaya devam ediyor. İnsan utanır be... onun yerine söyleyebilecek zibilyon tane adam var artik. 70lerdeki Gillan çoktan bitti. Blackmore da zaten bunu defalarca ispat etti aslinda, ama anlayana tabii🤣
 
Bu noktada tekrar düşünmek lazım işte... Gillan bu vokalleri, dünyanın en iyi erkek rock vokallerinden bazilarini keşfeden ve kariyer sahibi yapan Blackmore'a yedirebilir miydi acaba? Sanmam. Ama Blackmore egoist, Blackmore cart Blackmore curt... Blackmore "alın grubunuzu basiniza calin, umurumda degilsiniz" dedi bir anlamda, sersem Gillan da Blackmore olmadan da Deep Purple olunabilecegi fantezisi ile yaşamaya devam ediyor. İnsan utanır be... onun yerine söyleyebilecek zibilyon tane adam var artik. 70lerdeki Gillan çoktan bitti. Blackmore da zaten bunu defalarca ispat etti aslinda, ama anlayana tabii🤣
Ama bu sayede Rainbow gibi muhteşem bir grup kurdu Blackmore. Gillan'a bu noktada teşekkür etmek lazım. 😁
 
Bu noktada tekrar düşünmek lazım işte... Gillan bu vokalleri, dünyanın en iyi erkek rock vokallerinden bazilarini keşfeden ve kariyer sahibi yapan Blackmore'a yedirebilir miydi acaba? Sanmam. Ama Blackmore egoist, Blackmore cart Blackmore curt... Blackmore "alın grubunuzu basiniza calin, umurumda degilsiniz" dedi bir anlamda, sersem Gillan da Blackmore olmadan da Deep Purple olunabilecegi fantezisi ile yaşamaya devam ediyor. İnsan utanır be... onun yerine söyleyebilecek zibilyon tane adam var artik. 70lerdeki Gillan çoktan bitti. Blackmore da zaten bunu defalarca ispat etti aslinda, ama anlayana tabii🤣

Blackmore ve Lord’u çıkar zaten kalan ne kadar DP tartışılır…
 
Blackmore ve Lord’u çıkar zaten kalan ne kadar DP tartışılır…
Ben de yazmıştım benzer bir şeyi daha önce. DP elemanlarının geri kalanı sıradan bir blues-rock grubu kurmuş gibi. Jon Lord klasik eğitimli olmasına rağmen Hammond'a distortion bağlayıp blues-funk cümleleri çalan bir öncü, Blackmore ise Hendrix kafasından gelip klasik müzik hayranı olan bir başka öncüydü. Blackmore zaten birbirleri ile çaldıkları ilk andan itibaren karşılıklı olarak enstrümandaki ustalıklarını fark ettiklerini söylüyor. Birisi diyor ki "benim tanıdığım iyi bir davulcu var", öbürü diyor ki ""benim de tanıdığım iyi bir basçı var". O provada çalan kadronun geri kalanının sallayıp DP'nin çekirdek kadrosunu oluşturuyorlar. DP'nin temeli başından beri bu iki isim yani. Bu iki adamın alışılmadık karışımları DP'yi özgün ve üst düzey bir rock grubu yapıyordu. DP ne yazık ki daha sonra bir tür markaya dönüştü. Son 30 küsur senedir de bu gariplik sürüyor.
 

Geri
Üst