Kutsal Kitap'a göre, Tanrı, Yahudilere Sina dağında On Emir'i göndermiştir. Taş tabletlere yazılan On Emir, Hiristiyanlığın da yaşam kuralları haline geldi. İlk üç emir, Tanrı ile insan arasındaki ilişkiyle ilgilidir, diğer yedisi ise "öldürmeyeceksin", "çalmayacaksın" örneklerinde olduğu gibi ahlâkî sorunlarla ilgilidir ve insanın ahlâkî sınırlarını belirler.
Krzysztof Kieslowski, birçok etkileyici belgesel, Sonsuz (1985) ve Kör Talih (1987) gibi önemli uzun metrajlı filmler yaptıktan sonra 80'lerin ortasında Dekalog serisini çekmeyi düşündü. Bu dönemde, hukukçu Krzysztof Piesiewicz ile tanışmış ve bu tanışmadan kısa bir süre sonra Piesiewicz ve Kiéslowski birlikte senaryo yazmaya başlamışlardı. Dekaloglar da bu ortaklığın ilk ürünüdür.
Krzysztof Kieslowski, önceleri gençlere fırsat tanınması açısından bu on filmi, on genç yönetmene yaptırmayı planladı. Neyse ki, kısa bir süre sonra böyle bir projenin, kendi deneyimlerini, birikimlerini yansıtmak ve izleyicisiyle paylaşmak için bulunmaz bir fırsat olduğunu düşündü. Böylece, bizler eşsiz Kiéslowski Dekaloglar'ını izleme şansına kavuştuk.
Dekaloglar, tipik "seri" filmlerden değildir. Her film birbirinden farklı öyküleri anlatır. Anlatıda ve akışta bir devamlılık bulunmaz. Her filmin karakterleri ayrıdır. Yalnız her filmde varolan ve aynı oyuncu tarafından oynanan tuhaf adam, bir istisna oluşturur. Bütün Dekaloglar'da birden bire ortaya çıkıveren gizemli karakterin anlamı nedir? Bir gözlemci mi, yoksa tanık mıdır? Bu soruya herkes kendi cevabını bulmak zorundadır.
Bütün Dekaloglar'da öyküler, aynı mekânda geçer. İnsanın öyküsü, büyük apartman bloklarındaki küçük odalarda anlatılır. Her öykü, On Emir'le ilgilidir ama herhangi bir din ya da belirli bir felsefeyle bağlantılı değildir. Evrensel, sanatsal ve ahlâkî mesajların yansımasıdır. Filmlerin hepsini analiz etmek yerine içlerinden birkaç tanesine yakından bakmayı deneyelim.
Dekalog Bir, "Ben senin Tanrı'nım, benden başka Tanrı yoktur" diyen birinci emirle ilgilidir. Peki Tanrı kimdir? Bir bilgisayar! Bu, şaşırtıcı bir iddia, değil mi? Kieslowski ve Piesiewicz, On Emir'i doğrudan göndermelerle anlatmak yerine sembol ve metaforlarla anlatmayı seçmişlerdir.
Dekalog Dört, "Anana ve babana hürmet et" emrinden yola çıkar. Bu film, belki de Dekalog serisinin en önemli ve en ilginç filmidir. Film, doğrudan babakız ilişkisine değinmese de ensest sorununa el atar.
Dekalog Beş, "Öldürmeyeceksin!" emrinden yola çıkar ve ölüm cezasını işler.
Dekalog Yedi, "Çalmayacaksın". Ama neyi? Ya da kimden? Genç kadın, kızını kendi annesinden geri almak için onu "çalmak" zorunda kalır. Perdede aile sorunlarına ilişkin bir öykü izleriz.
Dekalog On'da Kieslowski, modern, dramatik bir öykü anlatır. Pul koleksiyonu yapan iki kardeş... İkisi de bu konuda oldukça hırslıdır, biri, koleksiyonun eksik parçasını tamamlamak için riskli bir karar alır. Öykünün sonu oldukça çarpıcıdır. Film, nesneleri biriktirme, para tüketimi gibi çağdaş toplumun sorunlarına değinir.
dekalogların hayatımda apayrı bır yerı vardır.herbırı 10 emırle alakalı olup herkesın alabıleceğı seyler vardır bunlardan
her bölümun oyuncusuda farklıdır.