biraz önce
www.hangibar.com sitesine bakınırken anasayfada bişey çekti dikkatimi, sizinlede paylaşmak istiyorum.
önce linkini atalım ;
http://www.hangibar.com/ArticleDetail.asp?ArticleID=A239298920051214
şimdi yazının tamamını ;
Rüya'dan Demli bir gece..
[email protected]
Ruya Yelsalı
14.12.2005
Dem’li geçen bir geceye dair.. Dem grubu her cumartesi saat 21.30-24.00 saatleri arasında Garage’da sahne alıyor. Her ne kadar sahneden inişleri 00.30’u bulsa da çıkışları genelde 21.30-22.00 saatleri arasındaydı. Arasındaydı diyorum, çünkü 3 Aralık Cumartesi önce Dem’i, sonra Altısekiz’i dinlemek için orada olan dinleyiciler, farklı bir şeyle karşılaştılar. Saat 20.30’da mekana girdiğimizde Dem, gayet coşkulu bir şekilde sahnede canlı performanslarını sergiliyorlardı. Genelde 21.00-22.00 sıralarında kalabalıklaşmaya başlayan Garage ise daha o saatlere ulaşmadan çoktan belli bir kalabalığa ulaşmış, grup sahnede ısınmış, insanları coşturuyordu. 4 kişiden oluşan alıştığımız Dem grubu o gün bambaşka şekilde, daha da bir hareketli çıkmıştı karşımıza. Vokal Göktuğ Şahin, her zamanki gibi yerinde duramıyor, adeta oradan oraya koşturuyordu. Garage sakinlerinin beğenileri arasında hızlandıkça hızlanan Göktuğ Şahin’in, bu sefer herhangi bir şey devirmemesi de ilginçti tabii! Şaka bir yana, nefes nefese kalmalarına rağmen bağıran, çağıran, zıplayan izleyicileri daha da coşturmakta hakikaten üstlerine yoktu o gece. Gerek vokal, gerek gitarlar, gerekse davul olsun neredeyse hiçbir hata yapılmadı. Sahnedeki bütün grup elemanları da birbiriyle uyum içindeydi ve bu da biz izleyicilere pozitif enerji olarak geri dönüyordu.
Zaman zaman mikrofonda ufak problemler yaşansa da, Garage ekibi yerinde çabalarıyla bu sorunları halletmesini bildi. Zıplamaktan ve şarkıları bağırarak söylemekten yorulan seyircilerin azalan enerjilerini artırmak için arada Türkçe rock parçalar atan grup, hakikaten o gece seyirciyi nasıl coşturacağını iyi biliyordu.
Özellikle bas gitarda Ertuğrul Kulaksızoğlu’nun bir yandan çalarken bir yandan da yaptığı headbang görülmeliydi derim ben.
Türkiye’nin rock müziğe olan bakış açısı değişmeye başlamışken kemikleşmiş, iyi grupların yanı sıra kendi tarzları ve kendi parçalarıyla çıkan yeni gruplar, bu işe yıllarını vermiş profesyonellerce destekleniyorlar. Eskiye olan bağlılığın yanı sıra yeni grupların da eskiler kadar benimsenmesi ve üstelik bunun Türkiye’yi de olumlu açıdan etkilemesi elbette ki son yılların en sevindirici olaylarından biri.
Bir ara haber kanallarında “Festivallere uyuşturucu için gidiyorlar!” başlıklı yapılan haberlerle rock festivallerine çamur atmaktan başka hiçbir amacı olmayan, üstelik attığı çamurun da altını dolduramayan kimi insanların kişisel çıkarları için rock kültürünü harcama girişimleri elbette ki gayet bilinmektedir.
90’lı yıllarda pop müziğin ortaya çıkışı ve estirdiği rüzgarla neredeyse herkesi “popçu” yapan piyasa, şimdilerde pop müziğini tahtından çoktan indirdi bile. Yerine rock kültürünü hızla yükseltmeye başlayıp, genç grupların da önünü açtı. İşte bu nedenle bizim umudumuz, ekonomik çıkarlar için var edip, sonra da yine ekonomik çıkarlar için hızla tükettiği pop müziğe yaptığı gibi yapmamasıdır rock’a. En azından şu sıralarda rock müziğin piyasa tarafından –tuttuğu ve iyi bir getirisi olduğu için tabii ki- desteklendiği bir gerçektir. Güncel olarak da Çilekeş ile Deja vu örnek gösterilebilir.
Son zamanlarda Ankara çıkışlı grupların piyasada sağlam yerlere gelmeye başlaması, çoğu (Ankaralı) grup için bir ışık oldu. Aynı zamanda da İstanbul, Ankara’dan da çok iyi gruplar çıkabileceğine bir kez daha şahit oldu. İşte bu düşünceyle kim bilir, belki bir gün onları da televizyonlarda klipleri dönen bir grup olarak görürüz ve Garage’da bizi ne kadar coşturdukları canlanır gözümüzün önünde.
Tekrar Dem’e dönmek gerekirse.. Grup yaptığı işe inandığını belki de en güzel o gece gösterdi bize, ter içinde kalan seyirciler ise zaten bunun en güzel kanıtıydı..
Daha gece yarısına çok vardı ve anlaşılan gece, Garage’da erken başlamıştı ama erken bitmeye hiç niyeti yoktu. Bağırmaktan ve zıplamaktan yorulan bünye, her ne kadar Altısekiz’i de alkışlamak istediyse de bu kadar seratonine dayanamazdı..