Bu dertten bir süre öncesine kadar o kadar muzdariptim ki. Ama artık değilim çünkü çok yoruyor. İzmir'liyim ancak bir süredir doğunun bir ilinde yaşıyorum. Zamanında doğuyu "naif, vicdanlı, karakterli, özü sözü bir, vs..vs.." diyarlar olarak bilir ve sempati duyardım. Hatta askerlik öncesi yaptığım işim gereği, zaman zaman doğuya da giderdim ve hoşuma giderdi bu. Ama kısa zamanlar içindi 3-4 gün en fazla.
Doğuyu iyice anlayabilecek kadar buralarda yaşadım artık. Ve kesinlikle düşündüğüm gibi değil. Lütfen yanlış anlaşılmasın. Doğu kötü batı iyidir demiyorum. Doğuda bir eksiklik var, temelden gelen, eskilere dayanan bir eksiklik. Belki buna bu diyarların belirli bir süreden beri yoksun bırakılması diyebiliriz. Belki sahip olduğu dışa kapalı, kendilerine özgü kültürleri vesilesi ile günümüzde eksik algılanıyor olması diyebiliriz (sahip oldukları ve zamana uymayan kültürleri terkedemeyip yada modernize edemeyip, yeni kültür ve ve dünya düzenine de ayak uydurmaya çalışmak.... Netice ve örnek olarak, saçları apaçi (zamanında punk derdik) olan ama elinde tespihle gezen bir nesil).
Buralarda saygı yok. Evet yok. Saygıdan kastım; büyüklerin karşısında bacak bacak üstüne atarak oturmamak değil. Yada otobüste bir kadının yanına bir erkeğin oturmaması. Saygıdan kastım;
trafikte dönüş yaparken sinyal vermek,
ışık kurallarına riayet etmek,
apartmandan halı silkelememek,
hastane önünden düğün konvoyuyla geçmemek,
arabayı cadde ortasına park edip (evet evet bildiğin cadde ortası. Hem de ana arter) işine gücüne gitmemek.
Ortam içinde, toplu ulaşım araçlarında küfürlü konuşmamak,
saçı sarı olan ve nasıl istemişse öyle giyinmiş kızlara laf atmamak,
ya da öğrenci ise ev vermemek,
batıdan gelen ve başı açık öğrenci kızlara, potansiyel hayat kadını muamelesi yapmamak,
insanların arkasından konuşmamak,
hiç bir şekilde namaz kılmadan cuma namazına gitmeden, ramazanda oruç tutmayanlara hakaret etmemek ve saldırmamak,
doğayı ve toplum yaşam alanlarını kirletmemek,
Şehrin ortasındaki yeşil alanlarda mangal yakmamak,
Kadın erkek, çocuk yaşlı, herkesi potansiyel bir tehlike olarak algılamayıp, herkesi her an dövebilecek yada öldürebilecek bir şekilde yaşamamak,
Vs..Vs...
Bunlar gibi yüzlerce örnek sayabilirim.
Şimdi diyeceksiniz ki, bunlar her yerde var. Haklısınız var. Ama burada bunlar hayatın bir parçası. Yukarıdaki örnekleri yapmayan birilerini görmek çok zor. Eğer buralı birini arıyor isek çok daha zor.
İş söze gelince kesinlikle, tabiri caiz ise mangalda kül bırakmayan bu toplum, iş pratiğe gelince tam tersini uyguluyorlar. Hani "ana, bacı, gardaş" tı. Ne zaman evden çıksam ve önümde bir kız yürüyor ise, istisnasız diybileceğim bir şekilde bütün erkekler bazen kadınlar, iş gücü bırakıp, sohbetleri kesip kafaları 180 derece dönecek şekilde kıza bakıyorlar. Belki laf ta atıyorlardır ama kulaklığım olduğundan duyamıyorum. Geçenlerde ambulans siren çalıp yol istedi diye ambulansa 3 el ateş ettiler. Yaşadığım mahallede hiç bir yerde çöp konteyneri yok. Belediye koymuyor. Ve kimsede bundan şikayet etmiyor. Yollar, caddeler, ana arterler köstebek yuvası gibi. Ama kimsenin umrunda değil. Musluktan akan suyun tahlilleri ortada. İçmek değil, yıkanmak için bile zararlı bir su. Ama kimsenin umrunda değil. Evimizin karşısında hastane var onun çaprazında da düğün salonu, Aradaki mesafeler 30-40 mt gibi. Ve düğün salonu açık alan. Ve burası şehrin merkezi. Gürültüden ben evin içinde kendi sesimi duyamıyorum. Kaç kez belediyeye şikayet edildi. Sonuç yok. Sanayide L şeklinde bir demir yaptıramadım üzerinde de 2 delik olacak. En iyi niyetlisi 80 tl istedi 12 cm. lik bir parça için ve 5 gün süre verdi. Ve bunlar gibi yüzlerce vaka anlatabilirim. Hiç sıkılmadan anlatabilirim. Çünkü çok doluyum. Muzdarip değilim artık çünkü evimden ve atelyemden dışarı çıkmıyorum. Çıktığımda da sadece arabayla hızlı bir şekilde işimi halledip geri dönüyorum. Ve emin olun bu hızlı şekilde bile bu gibi olayların onlarcasını yaşıyorum.
Bu ve bunun gibi bir çok örnekten ben çok rahatsız oluyorum. Ama buradakiler, buralılar rahatsız olmuyor. Değiller gerçekten Ana caddenin ortasına 4 lüleri bile yakmadan arabasını bırakıp gitmiş biri için ben sinirlenirken, diğer şoförler hiç sinirlenmiyor. Çünkü kaldırıma çıkıp ordan gidiyorlar. Kaldırımdaki yayalar da araba aralarından ve caddeden gidiyorlar. Burada her zaman derim "insanların caddeden arabaların kaldırımdan gittiği şehir" diye 🙂 Evet rahatsız da olmak zorunda değiller. Toplum olarak bu şekilde yaşamak istiyorlarsa kim ne diyebilir. Ama her gün cinayet, her gün kavga, her gün tecavüz vakalarının yaşandığı bu şehirde, bir tek ben rahatsız oluyor olamam.
Bir diğer genel özellikleri de asla hatalarını kabul etmiyor olmaları. Kendilerinin ve çevrelerinin. Kendilerinden başlar bu hata kabul etmeme, sonra ailelerinin ve arkadaşlarının hataları yoktur. Sonra mahallelerinin, sonra illerinin ve doğunun... Hatasının kabul etmeyen hatta o hatayı doğru olarak algılayan bir insanın ve bir toplumun, kendini nasıl daha iyi ve uyumlu bir birey haline getirmesi beklenebilir ki?
Başta da dediğim gibi, bu durum kesinlikle buradaki insanların, toplumun ortaya koyduğu bir sonuç değil. Zaman içerisinde buraların insanlarının, vatandaş olarak birçok haklarından yoksun bırakıldıkları ve ötelendikleri malum. İlk önce eğitim hakları elinden alınmış bir toplumdan eğitimli olmayı beklemek saçma olur. Ama durum o ki, Birçoğu eğitimsiz olduğunu kabul etmiyor. Eğitimden kastın sadece ilk, orta, lise ve üniversite değil. Toplumsal eğitim, vicdani eğitim vs...
Lakin içlerinde çok sevdiğim, hayatım boyunca da seveceğim insanlar da var. Mesela iş ortağım. Aynı zamanda her akşam da ailecek görüştüğümüz insanlar. Kendisi üniversitede çalgı yapım bölümünde hoca. VE karakterine hayran kaldığım bir insan. Kendisi de ailesi de. Ve bunu gibi tanıdığım insanlar da var. Ancak ne yazık ki geneli oluşturmaktan çok uzak, küçük bir azınlık olarak varlar.
Baya yazdım. 🙂 çünkü gerçekten çok doluyum. Bu ve bunu gibi hadiseleri paylaşabileceğim insan sayısı da çok az olduğundan hızımı alamadım sanırım...
Netice;
İnsanları asla, doğulu / batılı, müslüman / yada değil, kadın / erkek, türk / yada değil, vs.. gibi unsurlardan dolayı ayırmadım. Hiç bir zaman siyasi yada etnik bir kimliğim olmadı. İnsanları ancak bilgi seviyeleri, vicdanları ve niyetleri doğrultusunda ayırırım. Evet yaparım bunu 🙂
Batıdan kaçmamın sebepleri de var. Batının bir çok yerinde asla yaşamak istemememin... Bunları da ilgili konu olursa yazarım. 🙂
Doğulu arkadaşlarımın, kalbini kırmış olabileceğim, üzmüş olabileceğim, yanlış yada uygunsuz bir söz ettiysem affola. Belirtirlerse böyle bir unsur. Özrümü dileyip, hatamı düzeltmek isterim. Selamlar, Saygılar.
NOT: Yukarıdaki bir takım belirtmeler genellemedir. Evet genellemedir. Çünkü yaşadığım, gördüğüm, hissettiğim olayların geneli bunlar. Dikkatinizi çekerim hepsi demiyorum. "GENELİ"
NOT2: Konu ile alakalı, o kadar çok söylenebilir ve yorumlar yapılabilir ve ıspatlar sunulabilir ki. Başlı başına bir tez konusu. Yukarıda yazdıklarımdan yola çıkarak, benim için bitmiş ve halledilmiş bir mesele olduğunu düşünmeyin lütfen.