Müzik prodüksiyonuna hoşgeldin. Şu incelikte bir şeyi -ki duyan için pek ince olmayan bir şeydir- duyup da rahatsız olmak, işte olması gereken bu. Bir de şu var, "abi kayıt yaptım, süper oldu, ben bu işi çözdüm."
Doğru acılar çekiyorsun, yararlı acılar 🙂
Bunu akustik gitarda çözmenin bir yolu olarak ben şöyle yapıyorum, sağ-sol iki akustik gitar senaryosuna göre, iki farklı mikrofon ( kondenser ve dinamik 57 mesela) ve iki ayrı sağ el ve penalama konumu. Akustik gitarda, sonradan çok eq gerektirmeyecek en doğru yeri bulmak için gitarda çokça deneme kaydı yaparak bulduğum bir şey. Tabi başka gitarda her şey değişecektir.
Şöyleki; kovboy akorlarıyla, power chrodlarla, parmakla, ince veya kalın penayla, drop vocinglerle, boş tel akorlarıyla ve diğer alternatif malzemelerle gitarın tellerine nereden nasıl, hangi sertlikte vurursam nasıl ton gelir onu tespit ettim önce. Yazılan partisyon ve tabiki gitarda uygulamalı armoni tecrübesi en belirleyici unsur. Çünkü partisyona göre deneme yapıyorum, iş belirli bir şarkıyı kaydetme olduğundan, olan partisyonu deniyorum. Mesela sağ gitar daha köprüye yakınsa, sol gitarı daha sapa yakın bir yerden ama tam belirlediğim gitarın üstüne işaretlediğim noktalarda sağ elimi konumlandırıp çalıyorum. Bu ise çok stresli bir iş. Çünkü yazılı partisyonu gözümle takip ederken bir yandan, alttan gelen müziği dinleyip diğer yandan da sağ elimin pozisyonunu bozmadan ve sandalyeyi gıcırdatmadan oturmak, diğer yandan tüm dünya barışı için dua ederek kayıt yapmaya çalışıyorum. Öncesinde bedeni ıstmak da önemli, sırtımız tutuluyor, bundan bahseden yok hiç🙂
Yukarıda bahsedilen "flam"e düşmemek için partisyonlar yazılı ve önceden çokça çalarak denenmiş olarak yazılı olması lazım, yazdım oldu değil tabi. Sonrasında yazan neyse birebir mükemmel çalım için şahsen 5-10 take çaldığım oluyor. Sonra takeleri seçiyorum, hangisi ne kadar doğru gelmişse.