Güzel tespit.
Bu tip şeyler genellikle akor dizisinin/modal karakterin benzer olması ve onun üzerine kullanılabilecek kuvvetli melodi sesleri ile de ilişkili oluyor. Duyguları da benziyor biraz. Kuvvetli bir gitar melodisinin ardından temiz tona/akustiğe düşmesi gibi aranjman ile ilişkili benzerlikler de var. Sweet Child'ın ilk akoru D majör, sonrasında C geliyor (b7 derecesine majör akor) ve böylece Mixolydian modu duygusu alıyoruz. Benzer bir duygu Layla outrosunda da var. C majörün akor dizisinde Bb geliyor. Bunlar üst üste gelince benzerlik artıyor.
Buna esinlenme demek doğru olur, müzisyenlerin kendilerinin de bunu farkında olarak yaptığını sanmam. Sevdikleri müzisyenlerin etkisini kendi parçalarına yansıtmışlar.
Başka benzerlikler de var şimdi dinlerken farkına vardığım. Ama bunlar daha teknik, aşağıda yazdım.
Şunu da söylemek lazım: İyi şarkı da böyle yazılıyor zaten. "Ben yepyeni bir şey yapacağım" diye "uydurarak" değil, geleneği ileri taşıyarak. Sweet Child..., vokal ve gitar performansı olarak gerçekten müthiş bir parçadır ve çok da güzel bir şarkıdır. GnR'nin "Layla"'sıdır esasen. Üstelik, soloda E minöre yapılan modülasyon da bambaşka bir tat verir. D mixolydian (G majör ile aynı notalar) duygusundaki parça, aynı notaları kullanan E minöre geçer, ama bu sırada B7 akorunu kullandıkları için tonik minör (modalite değil, tonalite) duygusu gelir.
Layla da muhteşem bir modülasyon içerir, bunu da nakarat için kullanır. Vokal altının ilk akoru C#m7, nakarat ise D minördedir.
Ama Layla'nın nakarat öncesi akorları çok daha sofistikedir ve armoni dersi gibidir; ton dışından bir sürü akor ustaca şarkıya yedirilir.
Şarkı yazmakla ilgilenen arkadaşlar buradan modlar ve fomksiyonel armoniyi birleştirmenin önemini de anlayabilir. Çünkü gitaristler modları akorların üzerine emprovize için kullanılan klavye şekillerinden ibaret zannediyor.