selamlar, yazayım birşeyler ben de 🙂
garage'daki tonmaisteri içtenlikle tebrik etmek istiyorum. yaptığı işi hasbel kader, ya tutarsa diye yapma zihniyetinden kurtulabilir umarım. bas soundundan şikayet edilmiş, zaten garage gibi, mekan içi akustiğine güvenmenin pek mümkün olmadığını hissettiğim, ses sistemi çok iyi olmayan (sahneyi karşınıza alınca sağda içte kalan üst kolonun göbeği hasarlı bu arada, belirteyim, artık diğer kolonlarda kim bilir ne hasarlar vardır) bir yerde iyi sonuç almak zor. bir de üstüne üstlük, bas ampli olmadan, sisteme DI box aracılığıyla girmişse dikkatli ayar yapmak lazım. gitar amplisi duvara dayanmış ve monitör görevi için kullanılmışken, duvarın yansımasından dolayı bas frekansları kusuyorken, davul crossu basları yine kusuyorken, bir de bas gitarın baslarının kusmasına izin verirseniz, keşmekeş haline gelmiş bir bas frekansları silsilesi içinde bas gitarın anlaşılmaması normaldir. davulun sert tuşesi ve midlerinin güçlülüğünü görüp vokalin midlerini kapatmaması için ayarları dengelemeye çalışmadığınızda da, vokalin tizlere çıktığı zamanlar haricinde anlaşılmaz hale gelmesi normaldir. ayrıca yüksek sesten dolayı sanırım monitör sesleri de mikrofonlara geri dönüp sirkülasyona sebep oluyordu. en azından gitar amplisi tam olarak back vokal mikrofonunu görüyordu.
ben biraz fazla kızdım sanırım 🙂 neyse. tonmaisterler, müzisyenlerin keyifle çalmasının ve dinleyicinin aynı keyifle dinlemesinin kendi ellerinde olduğunu öğrenip yaptıkları işle ilgili daha fazla bilgi edinmeye çalışırlarsa çok daha güzel olur.
tavsiyelerim, birbirinizin sesini iyi alamadığınızda "hocam enstrumanın sesini aç" demeden önce yukarıda bahsettiğim frekans ve mikrofon açısı problemlerine öncelik vermeniz. bar müzisyenlerinin, ton işlerini tonmaisterlere bırakmaması gerekiyor, barlarda bu işleri layıkıyla yapan tonmaister bulmak zor. tabi biz müzisyenlerin tonmaisterliğe soyunması gerek demiyorum, ama seslerde ne tip sorunlar yaşadığınıza dair az çok bilginiz olursa en azından mikser başınaki kişiyi de doğru yönlendirme şansınız artar. tonmaisterlik başlı başına bir konu sonuçta.
sizinle ilgili olumlu olumsuz görüşlerime gelirse, beklediğimden daha iyi olduğunu belirteyim (bir otoriteymişim gibi yazdığımı farkettim okuyunca, amacım bu değil tabi, ama ankara üniversitesi şenliğinde yarım yamalak izlediğim ve çok anlayamadığım zamanki beklentilerimin üstünde olduğunu belirtmek istedim). ayrıca daha da iyi olabilecek bir konumda olduğunuz da belli oluyor. enstruman tuşelerinizde daha kararlı olmanız gerekiyor. kimi yerlerde, çalımınızda korkaklıklar duyuluyor. benim kanımca "korkak biçimde doğru çalmak" yerine " cesur biçimde hatalı çalmak" çok daha iyidir. tabi her an hatalarla dolu işleri kast etmiyorum, arasıra olan hatalar için böyle bu. hatalar çala çala düzelir, ama "korkak çalma" müzisyenin üslubuna yerleşince kurtulması çok çok zor olacaktır. bu açıdan hata yapma korkusunu üzerinizden atarak çalarsanız çok daha hızlı ve rahat ilerleyeceğinizi düşünüyorum. (enstrumanınızdaki kontrolünüzü kaybettirecek kadar cesur olun demiyorum tabi, punk-rock müzisenlerinin bir handikapı bu oluyor çünkü, vur deyince öldürüyorlar 🙂 )
başarılar.
(bu arada orada çok güzel bir blues jr ampli vardı, neden kullanmadınız ki onu 😛 )