Bir kere acayip sıkıcıdır başta. Onu söyleyeyim. Felsefe öğrenecem diye kasarsak bokun içinden çıkılamaz. Ama bir kere o dili kaptın mı da, yazım tarzından, konuşma biçimine, düşüncelerinin oturmuşluğuna kadar çok şeyi etkiler.
...
Ha metalcafe'nin de dediği gibi önce bir genel bilgi almak gerekir Felsefe Tarihi ile ilgili. Tarihsel çizelge önemlidir. Aslında lisedeki felsefe derslerindeki o bildik "felsefe bilim gibi değildir, hâlâ Platon'u haksız çıkaramazsınız ya da onu eskimiş bulşamazsınız" gibi laflara inanmayın. Platon, şimdinin gözüyle baktığımızda son derece gerici ve bağnaz bir rol oynar. Hakeza Aristoıteles de, ilgiçntir. mevcut düzenin fikir babası olmayı sürdürmektedir. Ancak özellikle aydınlanma çağı, bunların eleştirisi üzerine yeni bir yaşamın etkisiyle kurulmuştur. Derken Hegel, Marx; arada Ernst Mach'lar vs diye gider.
...
Ha ben Kant'ın Pratik Usun Eleştirisini aldım, okumaya başladım, bir bok anlamadım. Bir de çok önemli birşey var o da dil. Şimdi yeni moda acayip türkçe kelimeler kullanmak. "Edimsellik", "görüngübilim" vs derken, cümle içerisinde çıkarabileceğimiz yabancı kelimelerin yerine bunların geçmesi iyice anlamsızlaştırıyor. O yüzden çeviri ve çeviren kişi de çok önemli. Hegel'i çeviren Aziz Yardımlı'nın yazdıkların bir bok anlamak için öztürkçe sözlüklerden bir tane bulundurulması şarttır. Ama Selahattin Hilav, İsmail Tunalı gibi felsefe çevirmenleri bu kadar kasmamıştır. Yani aslında anlamamızı zorlaştıran şey, felsefenin kendisinden ziyade, çeviri tarzıdır. Ha en güzeli, felsefe dilinin kendisini öğrenmektir. Hegel, Kant okuyacaksan iyi almanca bilmen işini kolaylaştırır örneğin.
...
Gene de bu öztürkçe çevirilere bir kere alıştıktan sonra gerisi de geliyor, tıkır tıkır okuyup anlıyorsun. O yüzden feslefeden korkmaya gerek yok. Başta sıkar bayar, ama doğru çevirmenli doğru kitaplar alınırsa sorun olmaz. Ayrıca, felsefeyi direk Hegel'den okuma zorunluluyğu yoktur örneğin. Hegel üzerine yazı yazmış birinin kkitabı da Hegel hakkında fikir edinilmesini kolaylaştırır.