Genel Fizik

Teorik oLarak sadece zamanda ileri gidilebilir.Mevcut fizik yasalarına göre zamanda geri gitmek gibi birşey sözkonun değil.Ayrıca zamanda ileri gidebilmek için de rölativistik hızlara ( v > 0.1c ) çıkılması gerekiyor.Mevcut teknolojiyle sadece atomaltı parçacıklar rölativistik hızlara çıkartılabiliyor.Tabi buradaki zamanda yolculuk kavramı da tamamen görelelik yasalarına göre rölativistik hızlarda giden bir cisim için rölativistik hızda gitmeyen bir cisme göre zamanın daha yavaş geçmesi sonucu olarak yorumlanıyor.Ayrıca bu olay için de kütleye bağlı olarak çok büyük bir enerji gerekiyor ki mevcut teknolojiyle bu enerji karşılanamıyor...
 
Sitede yazılanlarda da bu olayın tamamen teorik bir çalışma olduğu yazıyor.Hatta bir bölümde ışık hızında daha yüksek hızla hareket eden bir uzay gemisinden de bahsediliyor.Işık hızı zaten içinde bulunduğumuz evren için bir sınırdır.Yani ışık hızının üzerine çıkılırsa zaten mevcut evrenin dışına çıkılmış olur.Sitede de ışık hızının üzerine çıkan bir aracın zamanda geriye doğru gidebileceği söyleniyor.Ama zaten kütlesi olan bir maddeyi ışık hızına çıkarabilmek için teorik olarak sonsuz enerji gerekiyor.

Bir yerde de zamanda geçmişe yolculuk için solucan deliklerinin kullanılmasından bahsedilmiş.Ama solucan deliklerinin teorik bir olgu olup varlıklarının kanıtlanmadığının hatırlanması lazım.

Bence zamanda geriye yolculuk olsaydı , bazı olaylar içinde kesinlikle kendini gösterirdi.Zamanda iler doğru gidilebileceği fizikte kendini bariz olarak gösteren bir olgu.Ama hiçbir olay içinde zamanda geri gitme durumu , t 'nin negatif alınması , kendini göstermiyor.Sanırım doğa buna izin vermiyor.Çünkü fizikte doğanın izin vermediği birçok olay mevcut...
 
yok fizikçi diil o ben baktım profiline fizik mühendisiymiş antimadde zamanda geri gider.hatta foton aynı anda birçok yerde bulunabilir.kuantumun arsız kızı belki bilen vardır
 
İlginç bir çıkış yapmışsınız...öncelikle ben fizik mühendisiyim...bir bilim dalının mühendisliğini yapmak için de öncelikle o bilim dalını çok iyi bilmek gerekir.Yani anlayacağın aynı zamanda da bir fizikçiyim ve bundan da çok eminim.
Haliyle antiparçacık denilen birşeyden haberim var.Hatta haberim olamsından öte bitirme projemi "Kuantum Mekaniğinde açısal momentum + Perturbasyon Teorisi" üzerine yaptığımdan dolayı haberim olmasından ötesi var.Şimdi konu hakkında birşeyler daha söyleyeyim.

Öncelikle "sonbahar" arkadaşımızın bahsettiği antiparçacığın tanımından başlamak lazım sanırım.Ancak bu tanım popüler bilim kitaplarından çok gerçek bilim kitaplarında bulunan bir tanım.

"Antiparçacık , doğada bulunan bir parçacığı tamamlayan parçacık türüdür.Bir antiparçacık , karşı geldiği parçacıkla aynı spin kuantum sayısı ve kütleye sahiptir.Ancak bu parçacıkların elektrik yükleri , açısal momentum kuantum sayıları , izospin sayıları , baryon sayıları ve acayiplik durumları (ki acayiplik yükleri de denir) birbirlerinin zıttıdır."

Bunun yanında bir antiparçacık örneği de vermek lazım sanırım.Örneğin "pozitron" denilen parçacık , bildiğimiz elektronun antiparçacığıdır.Ben bu tanıma baktığımda şok olacak birşey göremiyorum.Bu tanım "Quantum Physics of Atoms , Molecules,Solids,Nuclei , and ParticLes (R.Eisberg , R.Resnick) " kitabında var.Bunun benzeri bir tanım da "Gasirorowiczs - Quantum Physics " kitabında da vardı sanırım.Tabi zaten fizikçiysen bu kitapları biliyorsundur ve tanım içinde geçen terimlerin de ne anlama geldiğinin farkındasındır.Ama değilsen senin için sadece popüler bilim kitaplarında yazanlar gibi bir cümle olarak kalacak.

Tabi Feynman diyagramları kullanılırken uzay-zamanda antiparçacıklar zaman ekseninde ters yönlü oklar olarak gösterilir.Ama bu antiparçacıkların zamanda geri gittiğini göstermez malesef.Zaten Feynman'ın
ingilizce olan orijinal notlarına "Feynman Lectures in Physics" bakarsanız ,ki yaklaşık 1300 sayfadır, buradaki tabir aynen şöyledir."Any antiparticle is like a particle travelling back in time".Bunu şöyle de söyleyebilirdi "Any antiparticle is a particle travelling back in time"... Burada anlatılmak istenen parçacığın zamanda geri gittiği değil zamanda geri gidermiş gibi alınarak işlem yapılmasının daha kolay sonuca ulaşacağı ve işlemlerde bir değişime neden olmayacağıdır.Aynen katıhal fiziğinde karşılaşılan "negatif kütle" , aslında burada da anlatılmak istenen kütlenin negatif olduğu değil , orada olması gereken bir kütlenin olmadığı ve bu zorluğu gelecek işlemlerden çıkartmak için kütlenin negatif alınması gerektiğidir.Çünkü matematiksel işlemler sonucu kütle negatif çıkar ve sonraki işlemler için zorluk oluşturur.Zaten buradaki olay tamamen "fiziksel olarak yorumlamak" denilen şeydir.

Feynman diyagramlarına girmen çok iyi olmuş , en azından buradaki insanlar da Feynman diyagramlarının ne olduğu hakkında fikir sahibi olacaklar.

Feynman diyagramları , parçacıklar arasında gerçekleşen etkileşmeleri (particle process) açıklayabilmek için kullanılır ki bu etkileşmeler bu diyagramlar kullanıldığında "Elektromanyetik ve Zayıf Kuvvet" etkileşmeleri olarak alınır.Daha doğrusu karmaşık hesaplamalarda kurtulmak için Feynman'ın bulduğu bir yöntemdir.Örneğin birbirine yaklaşan iki elektronun neden birbirini ittiğini açıklamakta kullanılabilir.Elektronlar birbirlerine yaklaşırken ortamda herikisinin de ayrı ayrı oluşturduğu elektromanyetik alan nedeniyle birbirlerini iterler.Elektromanyetik alan tanımında , yayılan bir elektromanyetik alan foton aracılığıyla yayıldığından bu foton diğer elektrona çarparak (ki aynı işlem diğer elektron için de gerçekleşiyor) elektronun momentumunu değiştirir ve elektronlar birbirlerinden uzaklaşma eğilimine girerler.Bu işlem bir diyagram haline getirilir.Aynı diyagramlar , "elektronun foton yayması , elektronun foton soğurması , pozitronun foton yayması ve soğurması , fotonun elektron pozitron çifti oluşturması (pair-production) , elektron ve pozitronun biraraya gelip foton yayması (annihilation radiation) olaylarının da nasıl işlediği ve bu işlem sırasındaki hesaplamaları kolaylaştırmak için kullanılırlar.Tabi bu işlem kuantum teorisi yoluyla hesaplandığı için işlem sırasında gerçek ve sanal parçacıklar oluşması gerektiği sonucunu verir.Buradaki sanal parçacıklar aslında olmayan ama işlemin kolaylığı için kullanılan parçacıklardır.Yani bir mekanik sorusu çözerken ara işlemlerde komleks değişkenler kullanılması gibi...tabi bu sadece yüzeysel bir tanım.İşlemler oldukça karmaşık ve zordur genelde...Tabi Feynman'ın bu işlemler için baştan koyduğu sanırım 3 tane kural vardı.

Şimdi eğer sen bunları kullanarak gerçek zamanda geri gitmeyi (kompleks sonuçların elenmesi veya fiziksel olarak yorumlanması sonucunda) gösterebilirsen sana helal olsun demekten başkası bana düşmez.

"karapislik" fizik mühendisliğinin fizik bilmeden yapıldığın zannedenlerden sanırım.Yani bir fizik mühendisinin kuantum fiziği , nükleer fizik , katıhal fiziği ve parçacık fiziği bilmediğini zannediyor.Ayrıca arkadaşımız da antimaddenin zamanda geri gittiğini öne sürmüş...yani mesela pozitronun...ki varlığı kanıtlanmış bir parçacık.Aslında bu konuya daha önce değindim.Sadece şu soruyu sormak aklıma geliyor...."zamanda geri giden bir parçacığı nasıl gözlemleyip varlığını kanıtlayabilirsiniz?" çünkü benim bildiğim deneyler zamanın ileri doğru aktığı ortamlarda yapılıyor.Yani eğer antiparçacıklar zamanda geri doğru gitselerdi bence onları hiçbirzaman algılayamazdık...hatta antiparçacık diye bir şeyin varlığından haberimiz bile olmazdı...Bu tarz söylemlerde anlatılmak isteneni anlamak için işin matematiğini anlamak gerekir.Yani antimadde gerçekte zamanda geri gitmez.Ama geri gidiyormuş gibi alınması sonuçları etkilememesine rağmen daha kolay çalışma olanağı sağlar.

Umarım derdimi anlatabilmişimdir...amacım kimseyi kırmak değil , sadece uzun süredir uğraştığım fiziği ve mesleğim olan fizik mühendisliğini savunmak ve bildiğim kadarını burdaki insanlarla paylaşmak.Yinede bunu yaparken birilerini kırdıysam özür dilerim...
 
yazın çelişkilerle dolu mesleğine saygı duyuyorum ama yine de fizik bölümü kadar geniş gördüğünüzü düşünmüyorum öncelikle şunun ayırımına varalım
Fizik Mühendisleri, fizikçilerin ortaya koydukları temel fizik bilgilerini teknolojinin ve endüstrinin ihtiyaçlarına göre düzenler. Özellikle telekomünikasyon ve elektronik alanında elde edilen bilgilerin sentezini yapar ve uygulanabilir özellik kazandırırlar. yani teoriyi fizikçiler üretirken siz sadece bu üretilen şeyi yaşama geçirirsiniz.
şimdi kardeşim fizikçinin bulduğunu fizikçiye anlatmaya kalkışıyorsun bikere bu yanlış.tereciye tere satmak gibi bişii..
anti maddeyi de yanlış anlamışsın gerçekten zamanda geri gidebilen parçacıklar var dostum.sanırım bunu size iyi anlatamamışlar yada sen anlayamadın
Karşıt-maddenin ilginç bir özellliğini, 1965 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü Sin-Itiro Tomonaga ve Julian Schwinger ile paylaşan Amerikalı fizikçi Richard Feynman buldu. Feynman, antimaddelerin zaman içinde geriye doğru hareket ettiğini gösterdi. Bir antimadde, zaman içinde geriye doğru hareket ederken,özellikleri önemli ölçüde tersine çeviriliyordu. Örneğin bir elektron, negatif yüklü geçmişten geleceğe hareket ettiriyorsa,geriye doğru olan elektronun onu gelecekten geçmişten hareket ettirmesi gerekiyor. Bu aslında artı yüklü bir parçacığın davranışıdır; yani zaman içinde geriye doğru hareket eden bir elektron bize artı yüklü görünecektir. Feynman’a göre bir pozitron, zaman içinde geriye doğru hareket eden bir elektrondur,dolaysıyla madde ve antimadde arasında zaman tersinmesi ilişkisi vardır.

Feynman anlatıyor: “ Şimdi diğer bir olaya bakalım. Bir foton ve bir elektrondan başlayıp bir foton ve bir elektronla bitirelim. Bir foton,bir elektron tarafından soğurulur,elektron biraz ilerler ve yeni bir foton ortaya çıkar. Bu sürece ışığın saçılması denilir. Burada özgün oluşlar sözkonusudur. Örneğin,elektron foton soğurmadan önce diğerini salabilir. Daha da acayibi elektronun bir foton salıp,sonra zamanda geri giderek bir başka fotonu soğurarak zamanda yeniden ilerlemisidir. Böylesine “geriye doğru giden” elektronun yolu,laboratuvarda yapılan bir deneyde,gerçekmiş gibi görülebilecek kadar uzun olabilir. Geri giden bir elektron,ilerleyen zaman içinde gözlendiğinde olağan bir elektron gibi görünür;yalnız bu elektron olağan elektronlara doğru çekilir- dolaysıyla buna “artı yüklü” deriz. Bu tür elektrona pozitron denir. Pozitron,elektronun kardeş parçacığı ve bir “karşıt-parçacık” örneğidir. Dirac,”karşıt-elektroların” gerçekliğini 1931’de önerdi. Ertesi yıl Carl Anderson bunları deneysel olarak buldu ve onlara “pozitron” adını verdi. Bugün pozitronlar kolaylıkla yapılabilmekte (örneğin iki fotonun birbiriyle çarpıştırılmasıyla) ve haftalarca bir manyetik alanda saklanabilmektedir.

Bu olgu,yani karşıtparçacık olgusu, geneldir. Doğadaki her taneciğin zamanda ileri gitmek için bir genliği, dolaysıyla bir karşıt parçacığı vardır. Bir parçacık kendi karşıtıyla karşılaştığında birbirilerini yok ederek başka parçacıklar yaratır. Pozitron ve elektronların yok olmasından genellikle bir veya iki foton çıkar. Peki fotonların durumu nedir? Fotonlar zamanda ters yöne gittiklerinde,daha önce de görmüş olduğumuz gibi, her bakımdan aynı görünürler;dolaysıyla fotonlar kendi kendilerinin karşıt parçacıklarıdır. Gördünüz mü ayrıcalığı, kuralın parçası yapmakla zekamızı nasıl gösteriyoruz? Biz zamanda ileri giderken bu geri giden elektronun neye benzediğini size göstermek isterim. Elektron ile zıt yönde giden foton belli bir anda birdenbire iki parçacığa ayrılıyor: bir pozitron ve bir elektron. Pozitronun ömrü fazla değildir:hemen bir elektrona rastlar ve bunlar yok olarak yeni bir foton yaratırlar. Bu arada baştaki fotonun daha önce yaratmış olduğu elektron da uzay/zamanda yoluna devam eder.

sanırım cevaplayabildim.birde fizikte ayar dönüşümleri ve ilerlemiş ve gecikmiş potansyeller konusu var..örneğin neden geleceği hatırlamayız sorusuna ii bir cevaptır..bu da incele istersen konuşuruz üzerine çalışmalarında başarılar...sanmam ama 🙂) şaka şaka başarılar dostum
 
Öncelikle nickini yanlış yazdığım için özür dilerim , bu yazıyı yazarken biraz sarhoştum yanlış okumuşum kusura bakma.
Yazımın çelişkilerle dolu olduğunu söylemişsin.Bu çelişkileri bana tek tek gösterebilirsen ve gerçekten öyleyse kendimi düzeltmek için elimden geleni yaparım...ama bana bu çelişkileri göstermelisin.
Fizik mühendisliği için güzel bir tanım yapmışsın ama şunu da unutma ki bir teoriyi hayata geçirmek için o teoriyi , en az teoriyi oluşturan kişi kadar iyi anlayabilmen gerekir.Bunun için de gerçekten iyi bir fizik altyapının olması gerekir.
"Fizikçinin bulduğunu fizikçiye anlatmak" sözünden senin de bir fizikçi olduğunu anlıyorum.Ancak yazdığın yazının tamamını bir internet sitesinden kopyalayıp önüme koymuşsun.Sanırım fizikonlie gibi birşeydi.Bence biryerlerden kopyala-yapıştır yapacağına kafandakileri kendi cümlelerinle anlatmalısın.Madem sen de bir fizikçi olduğuna göre "zamanda geri giden" antiparçacıkları en baştan itibaren birdaha inceleyelim.

İlk başta Schrodinger , kendi adıyla anılan dalga denklemini buluyor.Ama denklemde bazı problemler var bildiğin üzere...örneğin anormal zeeman olayını açıklayamamak gibi.Daha sonra Dirac ortaya çıkıp Schrodinger denklemini en baştan itibaren içine Einstein'ın bulduğu göreleliği katarak çıkartmaya çalışıyor ve elektronlar için bir dalga denklemi elde ediyor.Bu denklemi enerji özdeğerleri için çözüyor ve enerjinin 2 özdeğeri (biri pozitif , biri negatif) olması gerektiğini buluyor.Ki buradada negatif enerji durumları gibi bir kavram oluşuyor.Bu denklemin çıkarımını ve enerji özdeğerlerinin nasıl bulunduğunu biliyorsundur eminim ama ben yinede bir sitede buldum ve yazayım dedim...

Bu arada kopyala yapıştır yaptığın yazıda yazan birşey dikkatimi çekti...Bunun üzerine de biraz düşün istersen 🙂

"Elektron ile zıt yönde giden foton belli bir anda birdenbire iki parçacığa ayrılıyor: bir pozitron ve bir elektron." ....elektron - pozitron çiftinin nasıl oluştuğuna bir bak...

"http://www.answers.com/main/ntquery?method=4&dsid=2222&dekey=Dirac+equation&gwp=8&curtab=2222_1"

İlk başta olaya bir anlam verilemeyip normal olarak pozitif enerji alınıyor.Ama Dirac yinede elektronla zıt karakter gösteren bir parçacığın olması gerektiğini sezinliyor. Bundan hemen sonra Carl David Anderson bir deney yapıyor.Ama bu deneyde daha önce hiç görülmeyen birşey görülüyor.Elektronla aynı kütleye sahip ama pozitif yüklü bir parçacık...buna pozitron deniyor.İlk başta bu parçacığın neden böyle davrandığı bulunamıyor.Daha sonra Feynman ilginç bir nokta yakalıyor.Tabi bu olayı yakalarken Dirac'ın sonuçlarından (negatif enerji) da esinleniyor.Yakaladığı nokta şu...bu parçacık elektrona göre uzayda ve zamanda sanki zıt hareket ediyor gibi davranıyor.Yani tersinir bir şekilde...Daha açıklayıcı olması için eğer elektronun hareketini uzayda ve zamanda geri alırsak (mesela kameraya çekip kaydı sondan başa izlemek) pozitronun hareketini görebiliriz.Feynman'ın yaptığı bunu matematiğe dökmek...bunun için de şöyle bir mantık kullanıyor...Parçacığı uzay-zamanda geri göndererek hareketini geri doğru (elektrona zıt bir şekilde) yapmasını sağlıyor.Hatta bu işlem sırasında zamanda bir atlama sözkonusu olduğundan iaracı olarak "virtua-particles" denilen ve ışık hızından hızlı gitmesine özel olarak izin verilen fotonlar kullanıyor.Bu şekilde pozitronun hareketini tanımlayabiliyor.Bu nedenden dolayı antiparçacıklar Feynman diyagramlarında uzay-zamanda ters yönlü oklarla gösterilirler...çünkü hareket tamamiyle elektronun yaptığının tersidir.Bunu matematiğe dökmek için de zaman tersleme operatörleri öneriyor.Böylelikle durum Dirac denkleminin çözümündeki negatif enerji durumuna da matematiksel olarak uyum sağlıyor.Çünkü negatif karekök içindeki momentum terimi uzay-zamanla ilintili...enerji de negatif olduğundan sonuca fiziksel anlam bu şekilde getirilebiliyor.
Yani yapılan şey parçacığın uzay-zamanını , elektronun uzay-zamanıyla negatif yönde gidiyormuş gibi gösterip işlem yapmak.Ama bu pozitronun bildiğimiz zamanda geri gittiği anlamına gelmiyor.Sadece hareketi açıklamak için zamanda geri gitme fikri çok uygun bir metod.Bir nevi hareketi açıkamak için yapılan cambazlık gibi.Ama sonuçlar çok güzel uyuşuyor.
Zaten eğen antiparçacık zamanda gerçek anlamda geri gidiyor olsaydı biz onun kütlesini ve yükünü gözlemleyemezdik.Çünkü bu gözlem olayı "cloud chamber" denilen içi gazla dolu bir ortamda aynen elektronla yapıldığı gibi yapılıyor.Ortama manyetik alan uygulanıyor ve parçacığın hareketi arkasında bıraktığı ışıklı iz sayesinde izlenebiliyor.Yani aynı koşullar altında...nu koşullardan biriside zaman.Eğer elektronla aynı mantıkla gözlenebiliyorsa aynı zaman diliminde olmaları gerekmezmi ? Bak mesela bu da o sitedeki yazılardan alınma "Bugün pozitronlar kolaylıkla yapılabilmekte (örneğin iki fotonun birbiriyle çarpıştırılmasıyla) ve haftalarca bir manyetik alanda saklanabilmektedir. "Aslında burada da pozitronların oluşumu için 2 fotonun çarpışması gerektiği yazılmış , hatta sonrada bir foton ve bir elektronun çarpışması gerektiği yazıyor 🙂 ama benim dikkat çekmek istediğim nokta pozitronların haftalarca saklanabilir olması.Yani zamanda geri gitselerdi onları nasıl saklayabilirdik ki?

Neyse bu arada şunu da söyleyeyim...elektron-pozitron çiftinin oluşması için (pair-production) teorik olarak minimum 1.022MeV 'Luk bir gammanın ağır kütleli bir atom yakınlarından geçmesi gerekir.Bu çiftoluşumun tanımıdır.Ama bu olayla daha çok
5MeV ve üzerindeki gammalarda karşılaşılır.Yani yazdığı gibi bir elektronla bir foton çarpışınca pair production olayı olmaz 🙂

Umarım burada yazılanlar üzerinde biraz düşünürsün...
 
şimdi kardeşim okey kendince birşeyleri yorumlamaya çalışıyorsun bunu takdir ediyorum.Fakat yorumların kopuk ve yeni ortaya atılan fikirlerle uyumsuzluk içinde.hawkingin hologram örneğini bilirsin sanal zaman vs.eğer gerçekten senin söylediğin gibi olsa kimse kalkıpta bile bile zamanda yolculuğuk için kendini yormaz.donah zohar okudunmu orada kuantumun arsız kızı diye bir yazı var mutlaka okumanı isterim.şimdi arkadaşım kuantum okuyupta hiçbirşeye şaşırmadıysan bu senin kuantumu anlamadığını gösterir.kaldıki einstein bile şaşırırken senin bu rahat yorumlarını anlayabilmiş değilim. feynmanın sölediği şeyi nasıl feynman dan alıntı yapmadan anlatabilirim.arıca biz burada ayşeyle fatmadan sözetmiyoruz.bahsettiğimiz atomaltında gelişen olaylar ve atomaltında zamanı geri almak mümkündür.şaşırdın dimi eğer hala şaşırmadıysan hala anlamadın demektir.
Gündelik yaşamın makroskopik boyutlarında bu zaman tersinirliği gözlemlenemesede parçacıklar dünyasında bu böyle değildir; kuantum deneyleri sonucunda hem fiziksel hemde matematiksel bir çerçevede parçacıklar arasında sol ve sağ ya da geçmiş ve gelecek biçiminde kusursuz bir tersinirlik vardır.
Atom-altı dünyadaki zaman tünellerine solucan delikleri(wormhole)ismi verilmektedir.Kuantum vakumundaki bu solucan delikleri, ancak, Süperiletken-Süperçarpışmalı (Superconducting- Supercollider:SSC) türünden parçacık hızlandırıcılarında saptanabilmekterdir.Fakat kuantum mekaniğinin ortaya koyduğu şekilde uzay/zamanın dokusunda bulunması gereken atom-altı düzeydeki ''solucan deliklerinin'' oluştırduğu dalgalanmaların bugün için saptanması oldukça zordur.yani bu solucan delikleri atom altında kanıtlanabilmiş fakat uzay zamanda yani ayşeyle fatmanın hayatında tam olarak varlanamamıştır
umarım artık fiziğe şaşırıyorsundur
 
birde bu işin teorisini benim kadar bilmen gerekmiyor. ben formüllerin nerden geldiğini ispatını herşeyiyle bilmem gerekirken senin sadece bu formülleri ezberlemen yeterli.oki sevgiler
 
birde unutmadan senin ingilizcen iyi heralde.hazırlık okuyan bi arkadaşıma astrolojiylae ilgili bir ödev verildi ama bütün kaynaklar ileri ingilizceyle yazılmış eğer benim için inyermediate seviyesinde bir yazı bulursan ö.m den çekermisin bu 5 gün içinde gerekli thanks
 
🙂 hala yorumlarımın kopuk ve uyumsuzluk içinde olduğunu ısrarla yazıyorsun.Sırf bunu engellemek için olayı en baştan itibaren almıştım.Şu kopuklukları ve çelişkileri bana gösterirsen sana ne olduklarını açıklamaya çalışırım.Belki bu kopukluklar benden değil senden kaynaklanıyordur.

Kuantum Fiziğinde tabiki şaşırılacak olaylar mevcut.Ben bunlara şaşırmadığımı söylemedim.Ayrıca kuantum mantığını da yeterince anladığıma inanıyorum.Ayrıca Einstein kuantum kuramına karşı bir insandı çünkü kuantum kuramının temeli olan olasılığa inanmıyordu.Bu yüzden Einstein'in kuantum kuramına şaşırarak baktığını düşünmüyorum.Alıntı olayına gelince yazdığın yazının neredeyse tamamının alıntı olduğunu ve içinde de bariz hatalar olduğundan bahsetmek istemiştim.
Ayrıca antiparçacıkların zamanda geri gittiğini kanıtlayan bir "deney" varsa da adını veya bu deneyin olduğu bir siteyi bana yazarsan sevinirim.Ayrıca emin ol fizikte şaşırdığım noktalar mevcut 🙂

Bu arada "birde bu işin teorisini benim kadar bilmen gerekmiyor. ben formüllerin nerden geldiğini ispatını herşeyiyle bilmem gerekirken senin sadece bu formülleri ezberlemen yeterli" sözünden de hala fizik mühendisliği bölümlerinde ne tarz bir sistem olduğunu anlayamadığına iyice inandım.Birkaç fizik mühendisliği sitesine girip verilen dersler ve içeriklerine bakmanı öneririm.

Bu arada hangi bölümde okuduğun/mezun olduğunu gerçekten merak ettim yazarsan sevinirim.

Bu arada astroloji hakkında istediğin ödevin konusunu da verirsen elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.
 
burçlar konusu 🙂
istersen adresimide veriyim🙂
sorularına cevap verdim eleştrisi içinde iyice okursan anlarsın.tekrar tekrar tekrar oku...donah zohar kuantum benlik öneriyorum..okumadıysan hala bilmem..gerçi okuyupta anlamayan arkadaşlarımda var.ben zıp zıp zıplarken karşımda çekirdek çıtlatan çitir çitir bilmiorum bizim insanımız niye bu kadar tepkisiz..heralde beynin hayrete düşen kısmı mutasyona uğramış..
ama benim bölümüm türkiede fiziği en ağır(teorik ağırlıklı) veren ve mezun olması zor olan bölüm oldukça ünlüdür eminim anlamışsındır.(senede 150 kişiden 10-15 kişi mezun oluo hani).tahmin edersin...
feynmanın yanlış olduğunumu sölemek istiosun??
onun sölediklerini yazdım kardeş aman
 
🙂 bende akrebim 😛

Bu arada şey yarıştırmak gibi oluyor ama benim mezun olduğum sene 9/60 kişi mezun olduk...girdiğim ilk 2 sene de mezun vermemiştik.Ben Hacettepeden mezunum.Neyse...

Ayrıca Feynman'ın yanlış olduğunu değil de onun yorumlarını yanlış anladığını düşünüyorum.Adama boşuna nobel vermediler heralde.Bu arada okuyormusun mezunmusun? okuyorsan kaçtasın ...ayrıca astronomi ödevi için de konu yazmayı unutmuşşun sanırım 🙂 ....neyse kendine iyi bak...
 
ben istanbul üniversitesi fizik bölümü 4. sınıf öğrencisiyim.birkere okulun insana pek bişey kattığına inanmıyorum.mesela derslere girmeden bitiriyorum okulu..yani kendi çalışmamla...ayrıca gerçektende fiziği en teorik ağırlıklı veren istanbul üniversitesi..bunu ben söylemiyorum bunu boğaziçililer mimar sinan hocaları ve kendi hocalarımız söylüyor..ayrıca bugün gidip nükleer fizik profumla konştum...güzel bir konuşma oldu..bundan sana bahsedeceğim yanlız bizim okulda prof emine rızaoğlu var birde onunla konuşayım kuantum fiziği konusunda oldukça yetkin biri birde ünldür yani ozaman net oarak konuşuruz..bu arada donah zoharı okuyorsun değilmi🙂
burçlar konusunda ödev vermişler arkadaşa ingilizce intermediate seviyesinde burçların kişilik özellikleriyle ilgili olacakmış iki günü 3 günü kaldı ödevi teslim etmek için
🙂şimdi benim aklımda şüpe uyandırdın diyorumki hani ödev konusunu yanlış anladı...acaba fiziğide aynı şekilde okumuş olabilirmisin...
birde artık mesleğinle ilgili yorum yapmıcam sanırım alınıyosun...ama bugün hoca dediki mühendisler bilemez onu...ama madem öyle bizim mesleğimiz arasında bi fark yokmu
genelde mühendisler işin uygulama tarafıyla ilgilenir
matematikmi gördünüz yoksa analizmi birde..biz daha çok ispatla uğraşıyoruz.formül bilmek yasak bize..formülleri çıkartmamız istenir ve 2+2=4 ü bile hesaplamamız istenir yeri geldiğinde anlatabiliyomuyum
amacım mesleğini aşağılamak değil sadece bir fizikçi kadar yetkin olmak zorunda olmadığını anlatmak istedim..olmak istiosanda başına bela alma kardeş derim🙂
 

Geri
Üst