Buna ek olarak bu işin bir de kişisel tercih boyutunun olduğunu söylemek lazım.
Örnek 1: Bir süre önce bir arkadaşın çalışma stüdyosu olarak kullandığı evde Fender Ultra modeli Stratocaster gitarını Blues Junior amfide çalınırken dinledim.
Sap manyetiğindeki tonu duyar duymaz da o tondan nefret ettiğimi söyledim. "Nefret" derken, aslında o "patlayan" kontrolsüz parlak frekansların beni çok rahatsız etmesinden bahsediyorum. Pek çok insan o tona bayılıyor, hatta o tınıyı duymak için alıyor o ekipmanı. İşte burada işler karışıyor. Benim o tonla sorunum var belli ki ? Peki o ton "kötü" mü?
Örnek 2: Schecter Nick Johnston Strat üzerindeki single manyetikler "koyu" tınlıyordu, luthiere götürdüğümde o da bundan bahsetti ve yadırgadı. Pop-funk çalacak kişinin bundan rahatsız olacağını söyledi. Adam doğru söylüyordu, ama ben o tınıları zaten sevmediğim için hiç rahatsız olmamış, hatta o koyu tınlı manyetiği sevmiştim. Dahası, muhtemelen Johnston da kasıtlı olarak böyle tınlamasını tercih etmişti gitarın. Belli ki adamın tercihi de bu yöndeydi. O gitar kötü mü tınlıyordu peki?
Uzun lafın kısası, insanın bu gibi tercihleri yapabilmesi için ne istediğini bilen, yani neyi neden sevdiğini ve sevmediğini anlayan bir konuma da gelmesi gerekiyor. Yoksa bu işin sonu gelmez. Sarp Maden'in bir atölyesine katılmıştım, atölyenin yarısı, "kime ne gitar yaptırayım ?", "sizce en iyi marka hangisi ?" gibi akıl almaz sorularla geçmişti. ("Yerli dizileri kim izliyor ?" sorusuna yanıt bulmuşum o zaman da, haberim yokmuş...). Sarp Maden kadar özel tuşesi olan bir adam lahana ile çalsa ton çıkartır zaten, ayrı mesele... Fakat onu da geçtim, tümüyle kişisel ve özel tonu olan bir adamın bu kadar subjektif sorulara vereceği yanıtın sana uymasını beklemek nasıl bir kafadır? (Sarp Maden'in sabrına hayran olmuştum bu arada...)