2400 TL degerindeki 3/4 boyutundaki tele manyetik setine sahip gitar ve yaninda gelen kurdan kalinliginda kabloyu kullanarak bu videoyu cektim. Yaninda gelen penayla da calacaktim ama naylon poset malzemesinden oldugu icin kullanamadim. Tortex pena kullandim.
Çalım müthiş, elinize sağlık (Gerçi diğer videolarınızı da bildiğim için çok şaşırmadım).
Bu video, gitarın değil gitaristin becerisinin asıl önemli olan unsur olduğunu ortaya koyuyor.
Ben de bu kafadayım ve gitarın kafasında yazanı hiç önemsemiyorum.
Ancak "ton" meselesi farklı bir şey. Orada bir kaç farklı damar var:
1)Belli bir tarzla özdeşlemiş bir tını (mesela "Fender cleanleri" vs....
2)Fetiş haline gelmiş adamların tonu (Gilmour tonu, SRV tonu...) gibi.
Bu kafalar, özellikle de çok tecrübeli değilse, tonun kişinin elinden çıktığını anlamıyor zaten. Veya Fender clean tonu denilen şeyin de neticede belli bileşenlerin sonucunda çıktığını ve pek ala başka bir gitar ile de alınabileceğini kabul etmek istemiyor.
Aslına bakarsanız, tecrübeli olanlar bile marka fetişi değirmenine su taşımaya devam ettiği için, bu saçmalık sürüyor. Bu kişilerin "tecrübeli" olmasına rağmen çalımlarının çok da matah olmadığını da gözlemlemişliğim var.
Uzun lafın kısası, bu ton fetişi kafası zaten gitarı çok da beceri-çalışma-disiplin gibi şeyler üzerinden değerlendirmediği ve çok da rasyonel olmadığı için, fikirleri pek de değişmiyor. Gitarla kurulan ilişki veya gitara yüklenen anlam farklı çünkü.
Hatta şöyle de bir paradoks var: Böyle bir fetişleşme olmasa tüketim de fena halde azalacağı için, bugün bir sürü alternatif olmasını da bu tüketim kafasına borçluyuz bir yandan... Piyasayı büyütüyorlar çünkü. Yoksa Fender ile Gibson'ın insafına kalmıştık.