Gitarını Göster Ey Turkrockcılar

Çok yanlış hareket olur kanımca. Çek yaldızlı sarı p*z*v**k gömleğini, as lgbt bayrağını, cik çal sahnede başın dik.


Valla bileğimdeki altın saatten, saldıray abi ekolümden utanarak kaplatıcam gibi, zira serakot terden / nemden hiç etkilenmiyor, ben de istiyorum şöyle p*v*n*g işi pavyoncu, hasadı bi gecede ezen adam gitarı olsun, parlak kaplatayım ama olmuyor 🙁

Ünlü Türk düşünürü Mustafa Sandal’ın da dediği gibi;

Gönül ister aradığını, hep mi bekler, hep mi bulamaz….
 
Geçenlerde çok özel bir Jackson satın aldım, işte detaylar;

Jackson USA Ontario Custom Strat 24 #7788
Gitar 1991 yılında custom order edilmiş, ben 2. sahibiyim.

Normalin dışında bir order bu;
- Seri no 7788, yani limitli bir custom order.
- Jackson o zamanlar hard-rock maple sap kullanıp 24 perde neredeyse hiç üretmemiş, bu gitar istek üzerine 24 perde üretilmiş.
- 24 perde olunca haliyle gövdede ekstra oyuk açılmış ki son perdelere ulaşmak daha kolay olsun diye. O dönem Jackson'larda görülmeyen bir durum.
- Ters kafa (Reversed headstock) tamamen ilk sahibinin isteğiyle seçilmiş.
- O dönem San Dimas ve Ontario gitarlarda Recessed Tremolo (Geriye yatabilen FloydRose) kullanılmamasına rağmen bu da siparişe dahil edilmiş.
- Üstünde J100s ve J50n manyetiklerle gelmiş fakat daha sonra bu Seymour Duncan Custom ve SSL4 manyetikler ile değiştirilmiş.
- Köprü de Schaller ile yakın bir zamanda değiştirilmiş.

Kısacası rengiyle, donanımlarıyla gerçekten çok özel bir gitar. Umarım uzun yıllar benimle birlikte kalmaya devam eder.

a1.webp

a2.webp

a3.webp


a4.webp


rack_.webp
 
Geçenlerde çok özel bir Jackson satın aldım, işte detaylar;

Jackson USA Ontario Custom Strat 24 #7788
Gitar 1991 yılında custom order edilmiş, ben 2. sahibiyim.

Normalin dışında bir order bu;
- Seri no 7788, yani limitli bir custom order.
- Jackson o zamanlar hard-rock maple sap kullanıp 24 perde neredeyse hiç üretmemiş, bu gitar istek üzerine 24 perde üretilmiş.
- 24 perde olunca haliyle gövdede ekstra oyuk açılmış ki son perdelere ulaşmak daha kolay olsun diye. O dönem Jackson'larda görülmeyen bir durum.
- Ters kafa (Reversed headstock) tamamen ilk sahibinin isteğiyle seçilmiş.
- O dönem San Dimas ve Ontario gitarlarda Recessed Tremolo (Geriye yatabilen FloydRose) kullanılmamasına rağmen bu da siparişe dahil edilmiş.
- Üstünde J100s ve J50n manyetiklerle gelmiş fakat daha sonra bu Seymour Duncan Custom ve SSL4 manyetikler ile değiştirilmiş.
- Köprü de Schaller ile yakın bir zamanda değiştirilmiş.

Kısacası rengiyle, donanımlarıyla gerçekten çok özel bir gitar. Umarım uzun yıllar benimle birlikte kalmaya devam eder.

153321 eklentisini görüntüle
153322 eklentisini görüntüle
153323 eklentisini görüntüle

153324 eklentisini görüntüle

153325 eklentisini görüntüle
bu gitarı gördügüm an kafamda savatage çalmaya basladı nedense 🙂
 
Jackson USA Fusion 1993 Lightning Sky.

Ilk Amerikan Jackson gitarim ve kesinlikle klavyesiyle, duruşuyla farkını belli ediyor.
Hiç planda ve aklimda yokken @LuciferioN 'in gaza getirmesiyle edindim. Ki iyi ki de zorlamış almam için =)

Yaşına göre mükemmel kondisyonda sayilir. Ufak kılcal çizikler haricinde hic bir problemi yok.
Manyetikler,
- Köprüde Dimarzio Paf Pro,
- Ortada stock Jackson J-200
- Sapta Seymour Duncan Little 59.

Lightning Sky Custom boya ise fotoğraflarda olduğundan çok daha enfes duruyor.
20220129_133807.webp
20220129_133835.webp
20220129_133854.webp
 
Jackson USA Fusion 1993 Lightning Sky.

Ilk Amerikan Jackson gitarim ve kesinlikle klavyesiyle, duruşuyla farkını belli ediyor.
Hiç planda ve aklimda yokken @LuciferioN 'in gaza getirmesiyle edindim. Ki iyi ki de zorlamış almam için =)

Yaşına göre mükemmel kondisyonda sayilir. Ufak kılcal çizikler haricinde hic bir problemi yok.
Manyetikler,
- Köprüde Dimarzio Paf Pro,
- Ortada stock Jackson J-200
- Sapta Seymour Duncan Little 59.

Lightning Sky Custom boya ise fotoğraflarda olduğundan çok daha enfes duruyor.
153610 eklentisini görüntüle153611 eklentisini görüntüle153612 eklentisini görüntüle

Vayy, harika hayırlı olsun. Çok arada kaldım, çok gittim geldim ama hep KV harici diğer gövdeli jackson tecrübelerim aklıma geldi, iyi ki de gelmiş yabancıya gitmemiş en azından 🙂

Güzel günlerde çal hocam, keyifle.

Bu arada bu usa fusionların iki potans ortası bir booster switchli olmayanlarını ilk kez gördüm, bu daha soloistvari duruyor kesinlikle.
 
Vayy, harika hayırlı olsun. Çok arada kaldım, çok gittim geldim ama hep KV harici diğer gövdeli jackson tecrübelerim aklıma geldi, iyi ki de gelmiş yabancıya gitmemiş en azından 🙂

Güzel günlerde çal hocam, keyifle.

Bu arada bu usa fusionların iki potans ortası bir booster switchli olmayanlarını ilk kez gördüm, bu daha soloistvari duruyor kesinlikle.
Çok teşekkür ederim, daha iyileri sizlerin olsun.

Evet bahsettiğin gibi potans arasinda booster veya 3 knoblu olan versiyonlarindan değil. Benim açımdan da bu şekilde olmasi güzel bir arti. Muhtemelen Custom Shop sipariş olabilir.
 
Hayırlı olsun.Benimde gözüm kayıyor ara sıra bu modellere ancak daha önce elime almadığımdan bilemiyorum.Bir inceleme gelirse tadından yenmez.
Teşekkür ederim. Çok uzun uzadıya inceleme yapamayacağım. Fakat biraz bahsedeyim. Bu tip archtop tabir edilen ve küçük gövdeli gitarların ortak özelliği öne çıkan mid range hatta tiz sesler. Çalgıcı her zamanki gibi en belirleyici ama onu bir kenara bırakıp istisnaları da göz ardı edersek bu tip gitarların solo enstrüman olarak sıcak tonları pek yok. Hatta gitarla strum işi akustik şeyler çaldım... yani çalarsın da bilmiyorum, bıçakla da vida sökebilirsin misal. Özellikle acemi birinin elinde bu tip şeyler baya kulak tırmalayabiliyor.

Bana göre bu gitarların keyfi en azından kuvvetli bir vokalin eşliğinde çıkıyor. Tabii bu erken dönem blues'cularını dinlemekten gelen bir şartlanma mı bilemiyorum. Biraz tavuk ve yumurta hikayesi söz konusu. Başka bir gitar, bas, orkestra vs. olduğunda ise bu gitarlar bence epey parlama potansiyeline sahipler. Klasik "cuts through the mix" durumu söz konusu. Bu tip bir durumda çalanın tel vuruş dinamiklerine göre gerçekten hoş bir sada verebiliyorlar. Bunun en güncel örneği David Rawlings. Gillian Welch'in yanında süsle babam süsle. Çok da severim.

Neyse, bu spesifik model Epiphone'un tüm Masterbilt (bu seriden DCM500 mü ne bir model var mesela, akustik gitar alacağım, tek olsun diyorsanız onu alın ömür boyu çalın) serisi gibi iyi yapılmış bir gitar ama öyle özellikli bir şey değil. Ağaçlar hep lamine. Dolayısıyla fiyat olarak da öyle atla deve değil. Elbette dünya için konuşuyorum. Ülkemizde baya 7-8 bin lira isteyenleri gördüm. Bence o fiyatlar delilik. Öte yandan gitarda manyetik de var ve plugged in sesi hiç fena değil. Baya gritty modern blues sularına girebiliyor. Çalınabilirlik olarak ne kadar ekmek o kadar köfte diyorum. Sap çarpık değilse, köprüde çökme mökme yoksa biraz uğraşıp kaymak gibi yapmak mümkün ama kutudan çıktığı an için aynısını söyleyemeyeceğim. En azından iyi bir tesviye ve ayar gerektirir.

Son olarak: Bende eskiden 60'lar Çek yapımı bir archtop gitar vardı. Sapı çarpılınca en azından çalınabilecek şekilde tesviyesini yapıp hediye etmiştim; ancak, nev-i şahsına münhasır sesi hep aklımda kalmış. Bunu ucuza bulunca aldım. Tek akustik gitarınız bu olacaksa tavsiye etmiyorum ama elimin altında dursun, tıngırdatır dururum diyenler için hesaplı bir alternatif. Mix içinde öne çıkacak akustik veya elektrik orijinal ses arayanlar için de bakılabilecek bir seçenek.
 
Teşekkür ederim. Çok uzun uzadıya inceleme yapamayacağım. Fakat biraz bahsedeyim. Bu tip archtop tabir edilen ve küçük gövdeli gitarların ortak özelliği öne çıkan mid range hatta tiz sesler. Çalgıcı her zamanki gibi en belirleyici ama onu bir kenara bırakıp istisnaları da göz ardı edersek bu tip gitarların solo enstrüman olarak sıcak tonları pek yok. Hatta gitarla strum işi akustik şeyler çaldım... yani çalarsın da bilmiyorum, bıçakla da vida sökebilirsin misal. Özellikle acemi birinin elinde bu tip şeyler baya kulak tırmalayabiliyor.

Bana göre bu gitarların keyfi en azından kuvvetli bir vokalin eşliğinde çıkıyor. Tabii bu erken dönem blues'cularını dinlemekten gelen bir şartlanma mı bilemiyorum. Biraz tavuk ve yumurta hikayesi söz konusu. Başka bir gitar, bas, orkestra vs. olduğunda ise bu gitarlar bence epey parlama potansiyeline sahipler. Klasik "cuts through the mix" durumu söz konusu. Bu tip bir durumda çalanın tel vuruş dinamiklerine göre gerçekten hoş bir sada verebiliyorlar. Bunun en güncel örneği David Rawlings. Gillian Welch'in yanında süsle babam süsle. Çok da severim.

Neyse, bu spesifik model Epiphone'un tüm Masterbilt (bu seriden DCM500 mü ne bir model var mesela, akustik gitar alacağım, tek olsun diyorsanız onu alın ömür boyu çalın) serisi gibi iyi yapılmış bir gitar ama öyle özellikli bir şey değil. Ağaçlar hep lamine. Dolayısıyla fiyat olarak da öyle atla deve değil. Elbette dünya için konuşuyorum. Ülkemizde baya 7-8 bin lira isteyenleri gördüm. Bence o fiyatlar delilik. Öte yandan gitarda manyetik de var ve plugged in sesi hiç fena değil. Baya gritty modern blues sularına girebiliyor. Çalınabilirlik olarak ne kadar ekmek o kadar köfte diyorum. Sap çarpık değilse, köprüde çökme mökme yoksa biraz uğraşıp kaymak gibi yapmak mümkün ama kutudan çıktığı an için aynısını söyleyemeyeceğim. En azından iyi bir tesviye ve ayar gerektirir.

Son olarak: Bende eskiden 60'lar Çek yapımı bir archtop gitar vardı. Sapı çarpılınca en azından çalınabilecek şekilde tesviyesini yapıp hediye etmiştim; ancak, nev-i şahsına münhasır sesi hep aklımda kalmış. Bunu ucuza bulunca aldım. Tek akustik gitarınız bu olacaksa tavsiye etmiyorum ama elimin altında dursun, tıngırdatır dururum diyenler için hesaplı bir alternatif. Mix içinde öne çıkacak akustik veya elektrik orijinal ses arayanlar için de bakılabilecek bir seçenek.
İşinizden gücünüzden vakit ayırıp yazmışsınız.Çok teşekkür ederim.Epiphone akustikleri adam etmek biraz uğraş istiyor.Hummingbird üm olduğundan biliyorum.Çokta severim kendisini, Yazdıklarınıza bakılırsa yanına da kardeş gelebilir diye düşünüyorum bu model.Tekrardan teşekkür ederim
 

Geri
Üst