Arkadaslar, yogunluktan ve üşengeçlikten dolayı baya bir gecikerek bahsettiğim Ömer Özgür(Jingle Jungle) röportajının konuyla ilgili kısımlarını buraya aktarıyorum.
(kaynak: FHM dergisi Şubat 2004)
Jingle Jungle Ne zamandır faaliyette?
Aşağı yukarı 7 senedir açık, ben reklam müzikleri yapmaya başladıktan sonra şirket kurmak zorunda kaldık. Çünkü müşteriye fatura kesecek şirket lazımdı. Biz burada ayakkabı satar gibi istek üzerine müzik yapıyoruz. Artık neye sipariş gelirse. Adam diyor ki, kardeşim benim şu kampanyama müzik lazım, öbürki diyor ki benim filmime lazım. Bazıları bayii toplantıları için marş istiyor. Ahbap çevresinde evlenme törenlerine bile müzik isteyen oluyor.
Özel bir durum bu...
Tabii ki, düşünsene senin için yazılan bir şeyin notaları dağıtılıyor ve adamlar bunu çalıyor. Adam yaptığı gösterişli törende 10 tane havai fişek atmasa bu para çıkar zaten.
Müziği neye göre yapıyorsun?
İsteğe göre. Ürününün tanıtımında ne derdin varsa ona göre müzik yapıyoruz. Bir markanın bize vereceği duyguyu perçinleyecek bir şey üretiriz biz. İnsanlar farkında olmadan o kadar çok müzik dinliyorlar ki. Artık haberlerde bile ortamı kasvetlendirmek için müzik döşeniyor. Çıkart müziği fondan, o kadar etkileyici olmayacak.
Ses her türlü görüntüde önemli değil mi?
Bir porno film düşün kapa sesini izle, evet yine de tahrik edici olabilir. Ama görüntüyü kapayop sesi açarsan, sen mutfakta olsan bile tahrik olabilirsin. Dert neyse onu çözeriz yani. Parfüm gibi bir şeydir bu. Bir kadına bazı parfümler acaip yakışır. Ben de görüntüye yakışan müziği buluyorum. O müziği üretmek aslında o kadar da büyük hadise değil. Asıl önemli olan neyin neye yakıştığını bulmak.
Diğer aranjörlerden farkın ne peki?
Benden çok daha kaliteli adamlar var piyasada, ama bu işi yapmıyorlar. Çünkü, bambaşka bir iş. Duygularını belirten bir müzik üretmek çok farklı bir durum.
Yapım aşamasından biraz bahsetsene?
Bizde bağlayıcı etken görüntüdür. İlk önce görüntü gönderilir ve bu görüntülerle birliktelik sağlayacak duyguları oluşturma durumu. Bazen de yoktan ses üretmek de gerekiyor, ses tasarlamak yani. İlk önce sesleri tasarlıyorum ki sesler özgün olsun, o markaya göre olsun - (awakeone' ın dipnotu: İlgilenenler icin, ses tasarımı konusu hakkında "sound design" baslıklı konuda iki kelam edilmişti, forumda "arama" kısmından bulabilirsiniz) - Filmi çeken yönetmenle de konuşmamız olur, onun duygularını yansıtabilmek için.
Hiç beğenmeyen oluyor mu yaptığınız müziği?
Oluyor tabii, ama hiçbir zaman müzikal kaliteye laf gelmez. Kimi der, bu bize çok kadınsı geldi, biz de o zaman düşünürüz, oradaki kemanı çıkartsam mı acaba. Saksafon koysam daha mı iyi olur diye. Bazısı der ki çok soğuk geldi, biraz daha sıcak olabilir mi. Çok sebepten geri dönüş olabilir, kullanılan seslerden de, genel şarkı yapısından da.
Bu işin zor tarafları yok mu peki?
Reklam müzisyeninin tarzı olamaz. Bir şey üretirsin, soundu Prodigy' e benzer, vokalini Marilyn Manson gibi tasarlarsın, ama sonraki projede adam senden caz ister. Her türlü müzik türüne yatkın olman lazım. Müzik türlerini dinleyip onları takip etmen gerekiyor.
Çok para var mı bu işte?
Fikir bu, sıfır liraya da satabilirim, bir milyon dolara da. Mesela müşteriler bazen, niye bu kadar pahalı, 20 sn. tin tin diyorlar. Ama tin tin de işte, ona bakarsan Pamukbank diyor, ona 30 milyon dolar ödeniyor.
Bir bilgisayar ve programları yeterli mi bu iş için, çoğu insan böyle düşünüyordur çünkü.
Bir sürü insan bizim sadece bilgisayarla müzik yaptığımızı düşünüyor. Bunu yapan insanlar kendileri o bilgisayarda grafik programı işletiyor, mektup yazıyor, muhasebe tutturuyor. Kardeşim senin ay sonu muhasebeni bilgisayar mı tutuyor? Şirket yazışmalarını bilgisayar mı yazıyor? Bilgisayar save ediyor. O kadar sıkıldık ki en sonunda panoya "Jingle Jungle Hand Made" yazdık. Çünkü baş edemedik. Mantalite bu noktada olunda ülkede üretilen müzikler mucize ya.