İmzalar üç satırı geçmesin de ne yaparsanız yapın. Hatta bana kalsa bu MüzikTek bölümünde lütfen imza kullanmayın diyeceğim, zira burası bir bilgi paylaşım yeri, gösteriş yeri değil. Kendinizi bilginizle ifade etmenizi tercih ederim, sizden başka hiçkimseye bir anlam ifade etmeyecek iki satırlık yarım yamalak bir şiirle değil. Ama neyse, takdir size kalmış.
Obara, sana niye gıcık olayım arkadaşım? Bir tutturdun Fener mi Beşiktaş mı diye özelde, ben Üsküdar Anadolu Sahrayıcedid'i tutarım, başkasını tanımam 😉
Bahsettiğin kartları bilmiyorum, ne desem yalan olur, bak burada İskender Bey var, o kartların içini dışını biliyor. Ondan bundan gördüğüm kadarıyla M-Audio'nun ürünleri çok güzeldir, kalitede sorun çıkmaz. Giriş çıkış adedi bağlantı şekli senin ihtiyaçlarına uygun olsun, gerisini düşünme. Sen çok kanallı grup kaydından bahsediyorsun, o zaman 8 g/ç bir kart alman en uygunu olur. Orada da karttaki kaliteyi ve fiyatı arttıran özellikler sırasıyla şu:
1) Balanslı giriş çıkışlar: Balanslı (üç telli) hat balanssız (iki telli) hattan daha iyidir, kablo gürültüleri balanslıda yok gibidir, oysa gitar jakı tipi balanssız kablo bağlantısı uzun mesafelerde anten gibi çalışır, gürültü toplar. Buna karşılık balanslı devrelerin tasarımı ve imalatı pahalıdır, balanssız devreler daha ucuzdur.
2) Kartüstü mikrofon preamplisi varlığı ve kalitesi: Bütçe tipi kartlarda genelde iki kanal mikrofon pre bulunur. Tek enstrumanın stereo kaydı için yeterlidir ama davul kaydı yapacaksan daha fazla mikrofon preamplisine ihtiyacın olur. Bunu da eğer kartında daha fazla mikpre varsa onunla, yoksa kartın önünde mikpreli bir mikser kullanıp mikpreden geçen sinyali mikserin kanal insert send'lerinden direk kartın line girişlerine göndermek suretiyle halledersin. (Ben Aardvark Q10'ları almadan önce elimdeki Terratec EWS88MT ile öyle kaydediyordum aynı anda 8 mikrofonu). Daha pahalı kartlarda her kanalda devreye sokulup çıkarılabilen mikpre'ler mevcuttur, hatta bazılarında fantom voltajı da bulunur (kondenser mikrofonlar için)
3) Sıfır gecikmeli hardware-monitörleme var mı? Yoksa düşük latency'li buffer üzerinden mönitörleme mi var? İlki pahalı, ikincisi ucuzdur.
4) Bağlantılar kablo salkımı (loom) halinde mi yoksa harici bir kutu (breakout box) üzerinde mi? Mesela M-Audio 1010 modelinde bütün AD/DA konvertörler ve bağlantılar harici kutuda kapalıdır, oysa 1010LT modelinde AD/DA'lar PCI kartın üzerinde açıktadır ve bağlantılar da kablo salkımı halindedir. Ne kadar ekmek, o kadar köfte.
5) AD/DA konvertörlerin kalitesi ve kapasitesi. Kaliteli bir modelde kullanılan çiplerle bütçe tipi modellerde kullanılanlar doğal olarak bir olmayacaktır. Mesela M-Audio'nun 1010 modeli ile 1010LT modelinde kullanılan çipler aynı değildir. Fiyat farkı biraz da oradan gelir.
6) İç saat (internal word clock) ne kadar sağlıklı? Mesela Echo Mia ile Aardvark Q10'larda kullanılan konvertör çipleri birbirinin aynısıdır ama firma olarak Aardvark zaten word clock imalatında uzman olduğundan kendi ses kartına koyduğu iç saatin jitter'i diğer markalara oranla çok daha düşük olduğu için Q10'un neticesi tek başına çalıştığında Mia'dan çok daha iyidir. Bir Mia ile bir Q10 yan yana aynı sisteme takılıp, Mia SPDIF üzerinden Q10'a senkronize edildiğinde Mia'nın performansının bir anda Q10'a eşdeğer seviyeye geldiği hem ses olarak hem de test sonuçları olarak tespit edilmişti okuduğum bazı testlerde. Bunun ötesinde, aynı çiplere sahip olmamalarına rağmen benim EWS88MT'nin performansının Q10'a senkron ettikten sonra zınk diye yükseldiğine bizzat ben şahit oldum. O stereo'daki karambol bir anda netleşiyor, yüksek frekanslar belirginleşiyor, bas frekanslar dolulaşıyor filan. Anlatmak güç, duymak lazım. Bu da gösteriyor ki clock jitter oranının azlığı çok önemli. SPDIF kablosunu çıkarıp kontrol panelinden clock sync ayarını tekrar "Internal" yapıyorsun, o canlanmış kart bir anda çöküyor 😀 Oysa o deneyi yapana kadar karttan gayet memnunsun, çünkü daha iyisini bilmiyorsun. Ama böyle bir deney iyi bir clock referansının bir kartın performansını nasıl etkilediğini görmek açısından önemli.
7) Harici saat giriş çıkışı (external word clock I/O) var mı?
8 ) Analog devrelerin kalitesi. Aşırı yüksek sinyal gelmesi durumunda ekstra tavan boşluğu yaratıp dijital distorsiyonu engelleyebilmek için AD konvertörün önünde sinyal zayıflatıcı (pad) devre olup olmadığı. AD konvertöre girmeden önce insert send/return olup olmadığı, yüksek empedanslı enstruman giriş(ler)inin olup olmadığı, sinyalin gürültüye oranının yükekliği (SNR - Signal To Noise Ratio), birden fazla ünitenin bir arada çalıştırılabilirliği (multi-unit operation) ve modülerlik (expandability) vesaire vesaire.
Bu saydıklarım varsa kalite artar, ama fiyat da artar. Bunlardan kesinti yapıldıkça fiyat ve fonksiyonel esneklik düşer.
Bu saydıklarımın dışında değinmek istediğim önemli bir husus var ki kart seçiminde insanları yanlış yönlendiren, o da şudur: Bugünlerde herkes 24/96 olayını diline dolamış durumda. Burada sizin yüzünüze bir su çırpayım:
24 (bit) olayı iyidir, kayıt anında olmazsa olmaz gerçekten, 16 bit ile kıyas kabul etmez, ama şu 96 (kHz) olayını fazla kafaya takmayın. Hele 192 kHz olayını iyice unutun. Neden mi?
Ev ortamında 44.1 veya 48 ile 96 arasındaki farkı size farkettirebilecek bir sistem kurup çalıştırıp kayıt yapabilmeniz teknik ve pratik olarak imkânsız. Bunu unutun. Ses kartının 192kHz'e kadar çıkıyor olması demek herşey değildir. O bahsedilen farkı sizin hissedebilmeniz için sistemi kurduğunuz mekânda en az 40-50 bin dolarlık düzenleme ve civar ekipman masrafı yapmanız gerekir. Adam gibi bir çift monitör hoparlör (çifti 1000$'dan başla, git gidebildiğin kadar), adam gibi bir monitör amplisi (Bryston filan, birkaç bin dolardan başla), bas sönüşümü yankı oranı hesaplanıp dekore edilmiş dinleme/kontrol odası (en ucuzundan birkaç bin dolar, 96kHz çalışan stüdyo standardında birşey için 10bin$'dan başla), şebeke gürültülerinden arındırılmış bir besleme voltajı için filtreli izölasyon trafosu (yine 500-600$'dan başla), adam gibi bir ses kablo sistemi (metresi 1$'dan başlar, ne kadara ihtiyaç olacağını da sen hesapla), 96kHz'de kayıt yapmana değecek kadar detaylı ses yakalayabilen mikrofonlar (1000$'dan başla, kaç taneye ihtiyacın olacaksa), o mikrofonları takmaya değecek kalitede bir mikrofon preamplisi veya preamplileri (yine 500-600$'dan başla, git gidebildiğin kadar), o sistemi sağlıklı jitter'siz senkronize edebileceğin bir sync generator (en ucuzu 600$'dan başla, 1500-2000$'a kadar yolun var) vesaire vesaire.
Ayrıca 96kHz'de veya 192kHz'de size o kaliteyi verebilecek derecede düşük jitter'li bir kayıt/okuma yapabilmeniz için o kartı senkronlamak için kullandığınız clock generator'ın da aynı babalıkta olması lazım ki bir işe yarasın. Mesela bendeki Terratec EWS88MT'de 96kHz kayıt yapabilmek mümkün ama iç saati o kadar yüksek sampling frekansında 44.1 veya 48'de verdiği neticeyi veremiyor. Ne de olsa 300$'lık kart. Bana 96kHz'de o frekansın hakkını verebilecek kalitede bir clock sağlayacak generator'ların fiyatları zaten ABD'de 550-600$'dan başlıyor, çık çıkabildiğin kadar. Mesela bir süredir Apogee Big Ben'e bakıyorum, fiyatı $1350, Aardvark Aardsync II desen $1550, Rosendahl Nanosync, ki piyasanın en iyisi olduğu söyleniyordu Big Ben çıkana kadar, fiyatı $1400. Ucuzlarına bile baksan Lucid GenX6-96'nın fiyatı $600, MOTU Digital Timepiece'inkisi ise $900. Digidesign'ın kendi Sync jeneratörü $2000'ın da üzerinde.
Hadi buyur. Aldığın 300$'lık kart 96 kaydetse ne yazar, 192 kaydetse ne yazar? Sağı solu sallanan jitter'i bol bir 96 kayıt yapacağına adam gibi jitter'siz bir 44.1 kayıt yap, işini daha fazla görür. Sağlıklı bir 96 veya 192 kayıt yapabilmek için bir senkron jeneratörüne $1500 dökmeyi göze alan adam da zaten gidip 300-400$'lık kartlarla uğraşmaz. Gider Apogee alır, Prism alır, Digidesign Swissonic RME filan alır.
Benim tavsiyem, kartınızın yoğunluğu ne olursa olsun, siz evde yaptığınız demo kayıtlarında 44.1/24'ten şaşmayın. Hem dosya boyutlarınız küçük olur (96kHz kayıdın kaplayacağı yer 44.1 CD standardının iki katından fazla), hem de sisteminizin gücü yarıya inmez (96kHz'de kullanabileceğiniz maksimum plugin ve aynı anda okunabilen kanal adedi 44.1'dekinin yarısından daha az), hem zaten sınırlı şartlar altında yapılmış kayıdınızın kalitesini bir de sampling frekansı çevirimlerinde tehlikeye atmamış olursunuz (24/96'dan 16/44.1'e çevirebilmek için gereken matematiksel hesaplamaları ve oradaki algoritmaların karmaşıklığını düşünün), hem de kartınız iç clock sinyali ile kendi başına 44.1 veya 48kHz'de 96'da yapabileceğinden çok daha sağlıklı çalışır. Dolayısı ile asla duyamayacağınız bir kalite farkı için elinizdeki kaynakları boşa harcamamış olursunuz.
Cihaz alırken bütün bunları da hesaba katın. O rakamlar sizin gözünüzü fazla boyamasın.
İyi geceler.