İlk şarkımız Spotify, Youtube, itunes gibi platformlarda yayınlandı! Yorumlarınızı bekliyoruz :)

Elinize sağlık. Mix te sorun mu var? Gece vakti kulaklıkla dinliyorum, ondan mı acaba ?
Vokal,akustik gitar, bazı enstrüman partları çok önde, davul yok nerdeyse. Genel Reverb,comp, EQ dengesiz kullanılmış gibi. Yarın monitöre geçer ses açar tekrar dinlerim.
 
Müzik ve vokal tonu güzel fakat prozodi ve vokalde aksan hataları mevcut. Malesef bu kültürden gelmediğimiz için bunlar oluyor. Isim konusunda biraz daha yaratıcı ve özgün olmak gerekiyor. Başarılar dilerim
 
Son düzenleme:
Şarkı ismini çok düşündünüz mü?
Şarkının sözleri 2 kere revize edildi. Eklenen çıkarılan şeyler oldu. İsim de 2 kere değişti bu yüzden. En sonunda ise "Sad but True" 'da karar kıldık. Şarkının ruhunu en iyi o yansıtıyordu çünkü. Tabi Metallica'nın da o isimde şarkısı olması biraz sorun yaratıyor ama yapacak bir şey yok. Daha mantıklı ve hissiyati yüksek bir isim gelmedi aklımıza.
 
Monitörle dinledikten sonra bir kere daha yazar mısın?

Ref monitorleri ile flat dinliyorum şu an. Bir önceki yazdığımla aynı fikirdeyim. Şarkı ve kayıt çok güzel fakat keşke mix ve mastering için biraz daha uğraşılsaymış.
Muhtemelen açık bir EQ ya göre ya da multimedia bir sistem baz alınarak mix yapıldı. 500Hz-4Khz arasında ki Eq ya bu sebeple farkında olmadan çok yüklenilmiş gibi düşünüyorum. Hi-mid frekanslar çok öne çıkmış ve kulak tırmalıyor.
Davulu tomları dışında duymakta zorlandım. burada uygulanan kompress herşeyi silmiş süpürmüş. Zil sesleri hışırtı şeklinde ve orda tınlayanın crash mi? hi hat mı? ride mi? olduğu belli değil. Kick hiç yok. Kick için 100Hz üstünü komple kısıp midlere karışarak kaybolması önlenebilirmiş.
Akustik gitar aşırı parlak ve çok önde. Her enstrümana farklı bir reverb mi kullanıldı acaba? çünkü her enstrüman farklı bir odada/yerde farklı bir zamanda çalınmış gibi bir duyum var.
 
Son düzenleme:
Ref monitorleri ile flat dinliyorum şu an. Bir önceki yazdığımla aynı fikirdeyim. Şarkı ve kayıt çok güzel fakat keşke mix ve mastering için biraz daha uğraşılsaymış.
Muhtemelen açık bir EQ ya göre ya da multimedia bir sistem baz alınarak mix yapıldı. 500Hz-4Khz arasında ki Eq ya bu sebeple farkında olmadan çok yüklenilmiş gibi düşünüyorum. Hi-mid frekanslar çok öne çıkmış ve kulak tırmalıyor.
Davulu tomları dışında duymakta zorlandım. burada uygulanan kompress herşeyi silmiş süpürmüş. Zil sesleri hışırtı şeklinde ve orda tınlayanın crash mi? hi hat mı? ride mi? olduğu belli değil. Kick hiç yok. Kick için 100Hz üstünü komple kısıp midlere karışarak kaybolması önlenebilirmiş.
Akustik gitar aşırı parlak ve çok önde. Her enstrümana farklı bir reverb mi kullanıldı acaba? çünkü her enstrüman farklı bir odada/yerde farklı bir zamanda çalınmış gibi bir duyum var.
Mix bir yana, benim tahminim Mastering'de işler toparlayacağına dağılmış gibime geldi. Önemli değil ama tecrübe sonuçta, zaten mesela spotify'da diğer parçalarla kıyaslayınca eksikleri sizlerde duyuyorsunuzdur bir sonraki projeye daha iyi hazırlanırsınız.

Feedback' ler için çok teşekkürler. Biz de öğrenme aşamasındayız 🙂
 
Başlangıç için baya iyi .Şarkı yürüyor o açıdan güzel ,tıkanmıyor. Prozodi için bir yardım alırsanız iyi olur.Bİr de mix master işinde biraz kendinizi geliştirin ya da profesyonel yardım alın.Uygun fiyata yapan kafa dengi birini bulursanız kafa yormadan şarkılarınızı yaparsınız. Bir de imkanınız varsa iyi bir ses kartı alın .

Başarılar !!!
 
Beste olarak fena değil. Ancak İngilizce müzik yapılacaksa telaffuzun da sözlerin de daha özenli olması lazım (örneğin, "shed" fiili "ş" ile telaffuz edilir, "s" ile değil. "I can't keep myself if I see you crying" ifadesindeki "can't keep myself" kalıbının kullanımı doğru durmuyor ve Türkçe düşünülerek yazılmış gibi geliyor. ("Seni ağlarken görürsem kendimi tutamıyorum ?")
Hepsinden önemlisi, bence vokalin tizlerinde daha emin ve hacimli duyulması lazım, bu da pratik gerektirir. Vokal icrası rahatlıkla öne çıkabildiğinde bu şekilde reverb ile miksin içine gömmeye de gerek kalmaz🙂
Miks benim de deneyimli olduğum bir konu değil ve zaten gayet spesifik tavsiyeler var. Ancak aranje açısından da sıkıntı var, nakarattaki akustik gitarlar çok yetersiz, distortion takviyeli bir ritm gitarla enerji çok daha yükselir.
Son olarak, 1:40'da giren solo gitar melodisinde entonasyon çok daha iyi olmalı. Ya vibrato çok abartılmış, ya bir akort/entonasyon problemi var. Bariz detone duyuluyor o kısım. Bunu Türkiye'deki genç gitaristlerde çok duyuyorum, doğulu kulaklarımız ne yazık ki bu anlamda komaya karşı fazlasıyla toleranslı, ama batı müziğinde bu konuda çok daha hassas olunmalı.
 
Beste olarak fena değil. Ancak İngilizce müzik yapılacaksa telaffuzun da sözlerin de daha özenli olması lazım (örneğin, "shed" fiili "ş" ile telaffuz edilir, "s" ile değil. "I can't keep myself if I see you crying" ifadesindeki "can't keep myself" kalıbının kullanımı doğru durmuyor ve Türkçe düşünülerek yazılmış gibi geliyor. ("Seni ağlarken görürsem kendimi tutamıyorum ?")
Hepsinden önemlisi, bence vokalin tizlerinde daha emin ve hacimli duyulması lazım, bu da pratik gerektirir. Vokal icrası rahatlıkla öne çıkabildiğinde bu şekilde reverb ile miksin içine gömmeye de gerek kalmaz🙂
Miks benim de deneyimli olduğum bir konu değil ve zaten gayet spesifik tavsiyeler var. Ancak aranje açısından da sıkıntı var, nakarattaki akustik gitarlar çok yetersiz, distortion takviyeli bir ritm gitarla enerji çok daha yükselir.
Son olarak, 1:40'da giren solo gitar melodisinde entonasyon çok daha iyi olmalı. Ya vibrato çok abartılmış, ya bir akort/entonasyon problemi var. Bariz detone duyuluyor o kısım. Bunu Türkiye'deki genç gitaristlerde çok duyuyorum, doğulu kulaklarımız ne yazık ki bu anlamda komaya karşı fazlasıyla toleranslı, ama batı müziğinde bu konuda çok daha hassas olunmalı.

Abi zaten Shed'i "şed" diye okuyor vokal arkadaşım. Ama nakaratta gone için "gan" diyeceğine "gon" demiş. Bu da ingilizce aksana göre değişen bişi ben yurtdışında gon da gan da kullananı gördüm.
("Seni ağlarken görürsem kendimi tutamıyorum ?") gibi bi anlam değil, "bu duruma katlanamıyorum" tarzında bi anlam var. Bir yabancı bana "I can't keep myself if I see you crying" dese ben bu anlamı anlarım. İngilizce kafayla düşünerek yazdım sözleri. Türkçeye vurunca ismail YK' ya döner zaten anlam 🙂

"Nakarattaki akustik gitarlar çok yetersiz, distortion takviyeli bir ritm gitarla enerji çok daha yükselir." Nakarattta zaten full distortion ritm gitar var. Ama çok sert olmasını istemediğimiz için çok abartmadık gaini.

"1:40'da giren solo hakkında ise dediğin gibi "Ya vibrato çok abartılmış, ya bir akort/entonasyon problemi var" olabilir. Kayıtları önceden yaptığımızdan çok net hatırlamıyorum. Bana yine de batmıyor o kısım. Kulağım yeterince iyi değil demek ki 🙂 zamanla daha da gelişeceğiz bakalım.

Eleştirilerin ve desteğin için çok teşekkür ederim 🙂
 
Abi zaten Shed'i "şed" diye okuyor vokal arkadaşım. Ama nakaratta gone için "gan" diyeceğine "gon" demiş. Bu da ingilizce aksana göre değişen bişi ben yurtdışında gon da gan da kullananı gördüm.
("Seni ağlarken görürsem kendimi tutamıyorum ?") gibi bi anlam değil, "bu duruma katlanamıyorum" tarzında bi anlam var. Bir yabancı bana "I can't keep myself if I see you crying" dese ben bu anlamı anlarım. İngilizce kafayla düşünerek yazdım sözleri. Türkçeye vurunca ismail YK' ya döner zaten anlam 🙂

"Nakarattaki akustik gitarlar çok yetersiz, distortion takviyeli bir ritm gitarla enerji çok daha yükselir." Nakarattta zaten full distortion ritm gitar var. Ama çok sert olmasını istemediğimiz için çok abartmadık gaini.

"1:40'da giren solo hakkında ise dediğin gibi "Ya vibrato çok abartılmış, ya bir akort/entonasyon problemi var" olabilir. Kayıtları önceden yaptığımızdan çok net hatırlamıyorum. Bana yine de batmıyor o kısım. Kulağım yeterince iyi değil demek ki 🙂 zamanla daha da gelişeceğiz bakalım.

Eleştirilerin ve desteğin için çok teşekkür ederim 🙂
Rica ederim.
Gitarlar nakaratta çok geride kalmış sanırım bu durumda.
 

Geri
Üst