Sen yenisin değil mi..?
Bu tip başlıkların türemesine karşı olan birisi olarak, yine de, cevap vermek istiyorum.
Öncelikle iyi ve kötüyü, kendi içlerinde kategorilere bölelim;
(Makro) Saf İyi: Tam anlamıyla pasifist, kimseye zararı dokunmayan ve dokunmayacak, etkisiz ve iletişime geçilmesi durumunda iletişime geçene karşı ilgisiz ve iletişime geçenden bağımsız, herkese yararı dokunması muhtemel ve yararı dokunmaması imkansıza yakın olan bir kavram/vaka. Tamamen zararsızdır.
(Makro) İyi: Etkin, çoğunluğa yararı dokunan kavram/vaka; fakat makro iyinin içerisinde mikro kötüye dönüşebilme riski de vardır. Etkinliği sebebiyle oluşan bu risk, çoğunlukla alınması gereken ve kabul edilebilir risk kategorisine girer. Etkinliği ve kapsamlı olması sebebiyle çok tehlikelidir.
(Mikro) Saf İyi: Kişisel, herhangi bir kavram/vakaya karşı kötü niyet beslememek ve aksine yararının dokunabileceği tahmini ile hareket etmek durumunda oluşacak insan modeli denebilir; kötülüğünün tamamen üstesinden gelmiş ya da kötülüğünü dikkate almayan ya da kötülüğünü çözümleyerek sebep/sonuç ilişkilerini kaydedip üzerine gitmiş bir kişi. Fakat, Mikro Saf İyi, kesinlikle tehlikelidir, çünkü saf iyi niyet, her zaman için art niyetten daha çok yıkıma sebep verebilir. Mikro Saf İyi, Makro Saf İyi'nin tersine ve Kötü'ye benzer olarak, her zaman etkindir.
(Mikro) İyi: Kişisel, kötü ya da başkalarına ve benliğe zararı olanlardan çok yararı olan ya da zarar vermeyenler ile kişisel varlığını sürdüren insan modeli denebilir; etkinliği değişkendir, ve dengeli olmasa dahi, tehlike seviyesi olarak zararsızdır; bazen, yanlışlar, hatalara yol açabilir fakat Makro İyi ya da Mikro Saf İyi gibi yüksek bir tehlike içermez.
(Makro) Saf Kötü: Tam anlamıyla aktif, asla pasifliğe doğru geri çekilmeyen ve çekilmeyecek, çoğunluğa zararı olan kavram/vaka. Makro Kötü'nün incelenmesi için 1984'ü (Orwell) tavsiye edebilirim - distopya'ların esaslarından bir tanesi etkin bir Makro Kötü unsuru bulunmasıdır ve çoğunlukla bu Makro Kötü unsurun bir tane hayati hatası bulunur. Makro Kötü, kapsayıcılığı sebebiyle tehlikelidir, fakat, karşıt gücü veya sistematik tepkisi var olmadan hayatta kalamayacağı için, böyle bir tepkinin yokluğunda kendi kendisini yok etme olasılığı güçlüdür. Makro Saf Kötü, bu dünyada var olması çok zor bir akımdır, ve her halükarda FAZLASIYLA tehlikelidir.
(Makro) Kötü: Tam anlamıyla etkin olmasa dahi, çoğunlukla etkin, küçük bir zümreye yararı dokunduğu ölçüde de bu zümreden kaynaklanan ve çoğunluğa zarar verilmesi ve çoğunluğun tepkisinin sindirilmesi ile devamlılığını sağlamaya uğraşan, karşıt tepkisi yeterince etkin olursa yok edilme olasılığı (her ne kadar bu vaka fazlasıyla ''kötü'' olacak ise de) bulunan, sonucunda Mikro ve Makro İyi'ye yol açabilecek kavram/vaka. Evet, dogmatik düşünce sistemleri bu kategoriye girer. Ortaya çıkışları görüldüğü anda ortaya çıkmasını sağlayanların topyekün yok edilmesi gerekir. ÇOK tehlikelidir.
(Mikro) Saf Kötü: Yaşamaması gereken insan modeli denebilir. Hem benliğe hem de çevresinde ve/veya yakınına girecek kadar aptal herkese olabildiğince fazla zarar vererek kendisine olabildiğince fazla yarar sağlamaya yönelik eğilimleri artık eğilimden çok yönlendirici, etkin unsur halini almıştır. Saf Kötü, kurbanı olduğu sürece var olabilir. Narsistler bu kategoriye girer. Kesinlikle tehlikelidirler; yalnız bırakılmaları onların etkisiz kalmasının tek yoludur.
(Mikro) Kötü: Çoğunlukla, çevrelerindekilerine yarardan çok zararı dokunan, ''pislik herif'' diyip geçtiğimiz kişileri bu kategoriye sokabiliriz. Ancak açık verilirse tehlikelidirler.
İşte, bu kategorilerden görülebileceği üzre, iyi ve kötü, tamamen felisifik kalkülüs sonucu ortaya çıkartılan kavramlardır. Aslında sadece seçimler ve sonuçları vardır; iyi ve kötü bu seçimlere ve sonuçlara etkisizdir. Ben bir cinayet işlersem, hepiniz bu kötüdür diye ayağa kalkarsınız - peki ya benim öldürdüğüm kişi dünyayı topyekün savaşa sürüklemenin eşiğinde ve o eşiği zorluyor idiyse ve hiçbir kanun onu durduramıyorsa? O zaman da iyi olur... dolayısıyla, ilgisizdir iki kavram da.