size katılıyorum, aslında istediğim şey az önce de dediğim gibi ''güzel bir kulak eğitimi ve doğaçlama.''
ama dediğiniz şeyleri ben de yapıyorum, sizin hata olarak değerlendirdiğinizi yani. ''İlk önce teknikleri öğreneyim, istediğim şarkıların sololarını güzel bir şekilde icra edeyim, sonra teoriye girerim.'' kafasındaydım. Siz anladığım kadarıyla yanlış olarak değerlendiriyorsunuz bu düşüncemi.
Dediklerinizi dikkate alacağım, hatta kaynak araştırmalarına başladım bile. Ama tekniğimin de iyi olmasını çok istediğimi belirteyim 🙂)
Teori denilen şey, ne yazık ki pek çok gitaristin başına dert oluyor.
Temel teoriyi öğrenmek lazım er ya da geç, ama bunu gitar klavyesinden bağımsız yaparsanız elinizde boş teori kalıyor sadece.
İngilizce okumak sorun değilse, Bill Edwards - Fretboard Logic isimli kitabı tavsiye ederim. İlk iki cildini özellikle. Mükemmel değildir, ama çok ihmal edilen bir konuda çok iyi bir başlangıçtır.
Bunu daha önce de yazdım, tekrar olacak, ama bilmeyen arkadaşlar için de işe yarayabilir diye yazıyorum: Bir piyanist veya bir saksafoncu için dizileri öğrenmek demek, her bir tonu TEK TEK öğrenmek demektir.
Oysa bir gitarist için durum çok farklıdır. C majörü çalmak için kullandığınız kalıbı bir perde pese itin, alın size B majör ! (5 diyez...)
Bunu bir piyaniste anlatamazsınız bile... Çünkü tümüyle beyaz tuşlardan, 5 tane siyah tuşa geçmesi lazım adamın !
O yüzden gitaristler aslında klavyeyi öğrenir, tonları değil
🙂
Bir gitarist, C majörü çalmayı en az 5-6 yerden öğrenmek zorundadır. Bir piyanist ise bunu sadece 1 kere öğrenir.
Ama bir gitarist C majörü GERÇEKTEN sistematik olarak öğrendiğinde, aslında varsayımsal olarak geriye kalan 11 tonda da çalabilir. Bir piyanist ise o onbir tonu TEK TEK öğrenmek zorundadır.
İşte bu yüzden, gitar klavyesinde "gezinmek", "tıngırdamak" çok ÖNEMLİDİR. Kulak-el arasındaki koordinasyon ancak böyle gelişir.
Dünyadaki pek çok tanınmış rock gitaristinin de alaylı/kendi kendine öğrenmiş adamlar olmasının sebebi muhtemelen budur. Gitar, teoriyi öğrenip uygulamak açısından zor bir enstrümandır; bir şeyi on kere öğrenmeniz gerekir. Pİyanist veya nefesli kafası ile yazılmış kitaplar,dersler bu yüzden işe yaramaz.
Ne yazık ki, etraftaki pek çok kitap ve ders bu kafada yazılıyor. Gitaristlerin yazdıkları BİLE çoğu zaman böyle.
Teknik ayrı bir mesele, onu gerçekten etütlerle ilerletmek gerekiyor. Ama çalacak bir şeyiniz olduğunda, orta düzey bir teknik bile sizi idare eder. Çalacak bir şeyiniz yoksa, bütün çalışınız ne yazık ki teknik sergilemketen ibaret kalabilir. O yüzden kafayı tek başına tekniğe takmayın demek istemiştim. Ben senelerce teknik bakış açısıyla yaklaştım gitara, ama bugün pişmanım. Gitar çalma zevkimi kendi ellerimle öldürmüşüm o aralar, haberim yokmuş
🙂