Klavyedeki notaları bulma PDF

Bu söyleyeceklerim çok anlamsız gelebilir, çünkü iki ayrı perspektiften (ve altyapıdan) geliyoruz. O üstteki cümleyi farklı anlamamız da bu yüzden.
Ben tümüyle tersinden gelerek kendime teoriyi öğrettim (ve halen de öğreniyorum). Benim için minör 3'lü tek başına hiç bir şey ifade etmedi (ama gitarda aralarında iki perde kalacak şekilde iki notayı düşününce hemen bir şey ifade ediyor), çünkü okullu değilim. Piyano ile kulak çalışmadım. Sizin bir kaç saat içerisinde aralıkların anlaşılabileceği şeklinde varsayımınız aslında okullu altyapınıza dayanıyor. İnsanların belli bir seviyeye eriştikten sonra temel kavramları çok basit bulması son derece doğal. Ama sizi temin ederim, bu altyapıdan gelmeyen birisi için bu mesele hiç o kadar basit değil.

Oncelikle "kanaatimce mizacimdan dolayi" sahsim hakkinda vardigin dusunceye kendimden birazcik bahsederek katkida bulunmak isterim.

Oncelikle ben ezelden beridir okullu degilim, 8-9 yaslarinda bir klasik gitarla etrafimda, cevremde, hic bir muzisyen yokken ve muzik bilgim ve felsefem kral tv de izledigim davut guloglu'dan ibaretken, bir vesile ile alayli, az yakisikli, ahenkli saclariyla ve cakma desperado tavirlariyla, gitari kafelerde capkinlik icin kullanan, kurnaz, hazir cevap ama pop muzige hakim bir abimle tanismam sonucu bu yola şakayla karisik baş koymamla basladi.

İlerleyen surecte izmir caddesinde ki kohne bir dersanede lgs ye "guya" hazirlanirken, ve teneffuslerde " yoksun seen aslindaaah yaNliziim bu kumsaldaaah" diye yok laminor yok sol major basicam diye kendimi paralarken, dershanedeki turkce ogretmeninin zehri salmasiyla muzik konusunu baska bir boyuta tasimaya karar verdim. " Ay senin sesin ne guzelmissss yaaaa" cok pismanim 🙁

Ha su da var, yas itibariyle hakimsindir. O donem Ne tab var ne bir sey. Her sey efsane gibi dilden dile yayiliyor. Turk pop muzik repertuvari sozlu bulursan sans, akorlari gosteriyorsa odul, hele akorlar dogruyaa kutsal kitap!

Am ne? Niye basiyoruz? G nedir? Yandaki abi kiza yazicam derken kül tablasini niye kardesinin kafasinda kirdi? Bu b.k kokusu nerden geliyor vb. (Serbest cagrisim ifadelerim icin ozur dilerim ufak bi gecmise gittim 🙂 )

Sonrasi kan, ter, gozyasi, onur, gurur, haysiyet...
Ha okulu kazandik, bitirdik. Diplomayi aldik ama bu gun icracinin okudugu okulu bile enstruman calisindan bilebiliyorsam, bu okulun degil, kendi emegimin sonucudur.

Neyse velhasili kelam, benim tecrubelerim sonucunda vardigim kanı şudur " konu kesinlikle okullu veya alayli olmanin otesinde, kisinin adanmisligi, ozverisi, ve emegine saygisiyla ilgilidir"
o yuzden ki bu alayli-okullu konusu bu gune kadar nasil cozumlenmesiyse, bundan sonra da cozume varamayacaktir. Konu alay yada okulla degil, kisinin kendisi ile ilgilidir.
 
Aralik bu yuzden onemli iste. Eser icrasinda kimse sana 5li cemberinden ariza sormaz, ne muhtesem solfej ogrencileri gorduk, dedigin gibi gunleri vermis, her sabah yatip kalkmis cemberde ariza calismis, oturmus parmak hesabi yapmis...

Sinavda şak şak, arizayi gorunce saniyede 3 ton bilen ogrenciler gozden kacirdiklari 1 diyeze kurban gittiler 🙂

Ezber degil, ogrenmek, mantigi anlamak onemli...
 
Oncelikle "kanaatimce mizacimdan dolayi" sahsim hakkinda vardigin dusunceye kendimden birazcik bahsederek katkida bulunmak isterim.

Oncelikle ben ezelden beridir okullu degilim, 8-9 yaslarinda bir klasik gitarla etrafimda, cevremde, hic bir muzisyen yokken ve muzik bilgim ve felsefem kral tv de izledigim davut guloglu'dan ibaretken, bir vesile ile alayli, az yakisikli, ahenkli saclariyla ve cakma desperado tavirlariyla, gitari kafelerde capkinlik icin kullanan, kurnaz, hazir cevap ama pop muzige hakim bir abimle tanismam sonucu bu yola şakayla karisik baş koymamla basladi.

İlerleyen surecte izmir caddesinde ki kohne bir dersanede lgs ye "guya" hazirlanirken, ve teneffuslerde " yoksun seen aslindaaah yaNliziim bu kumsaldaaah" diye yok laminor yok sol major basicam diye kendimi paralarken, dershanedeki turkce ogretmeninin zehri salmasiyla muzik konusunu baska bir boyuta tasimaya karar verdim. " Ay senin sesin ne guzelmissss yaaaa" cok pismanim 🙁

Ha su da var, yas itibariyle hakimsindir. O donem Ne tab var ne bir sey. Her sey efsane gibi dilden dile yayiliyor. Turk pop muzik repertuvari sozlu bulursan sans, akorlari gosteriyorsa odul, hele akorlar dogruyaa kutsal kitap!

Am ne? Niye basiyoruz? G nedir? Yandaki abi kiza yazicam derken kül tablasini niye kardesinin kafasinda kirdi? Bu b.k kokusu nerden geliyor vb. (Serbest cagrisim ifadelerim icin ozur dilerim ufak bi gecmise gittim 🙂 )

Sonrasi kan, ter, gozyasi, onur, gurur, haysiyet...
Ha okulu kazandik, bitirdik. Diplomayi aldik ama bu gun icracinin okudugu okulu bile enstruman calisindan bilebiliyorsam, bu okulun degil, kendi emegimin sonucudur.

Neyse velhasili kelam, benim tecrubelerim sonucunda vardigim kanı şudur " konu kesinlikle okullu veya alayli olmanin otesinde, kisinin adanmisligi, ozverisi, ve emegine saygisiyla ilgilidir"
o yuzden ki bu alayli-okullu konusu bu gune kadar nasil cozumlenmesiyse, bundan sonra da cozume varamayacaktir. Konu alay yada okulla degil, kisinin kendisi ile ilgilidir.

Bir yanlış anlaşılma olmasın, ben buradaki tespitlere katılıyorum elbette.
Ben bakış açıları arasında bu faktörlerden bağımsız bir kıyaslama yapmayı amaçladım.
Çok basit ama somut bir örnek vereyim: C majör dizisinin "şeklini" yarım perde pese ve tize kaydırarak C#majör ve B majörü çalabilirim. Bunu bir piyaniste anlatamam, deli olur zaten. 5 diyezli ve 7 diyezli tonları çaldım ayak üstü! Çünkü gitarın zorlukları çok farklı piyanodan.
Gel gelelim, klasik teori ve eğitimi piyano üzerinden gelişmiş durumda. Bu aslında caz teorisi için de böyle ve pek çok gitarist artık buna isyan ediyor. Şimdi bu söyleyeceğim başkaları için teknik kalabilir ama size rahatlıkla söyleyebilirim: Genel armoni kitabı diye yazılmış herhangi bir kitap, aslında piyano için yazılmış bir "voice-leading" (ideal armonik yürüyüş-çözülüş) kitabıdır. Yani aslında genel armoni kitabı diye bir şey yoktur (evet, iddialı oldu ama işin aslı bu). "Genel armoni" öğrenecek herkes biraz piyano çalmak durumunda yani. E peki bu nasıl iş?
Hal böyle olunca ihtiyaçlara göre farklı perspektifler geliştirilmesi gerekiyor. Tablatür bugün tembellik yapıyor diye geçiyor, ama (yanılıyorsam düzeltin) tablatür aslında telli enstrümanlar için çok daha önce geliştirilmiş bir sistem (lavta vs...) fakat belli ki klasik notasyonun "zorbalığından" nasibini almış. Çünkü piyano için en mantıklı sistem değil tablatür!
Uzun lafın kısası: Alaylı bir gitaristin konvansiyonel yaklaşımları sorgulamak için fazlasıyla gerekçesi var. "Klasik müzik yorumculuğu" hedef ise, yol belli ve Amerika'yı yeniden keşfetmeye hiç gerek yok.
Ama diğer alanlarda bu "konvansiyonel bilgeliğin" sorgulanması ve daha etkili/verimli yöntemlerin aranması lazım bence. Sonuç almak önemli, çünkü müzik neticede pratiğe dayalı ("işevuruk") bir hadise.
 
Son düzenleme:
@barrios belirtmek istiyorum vallahi seninle fikir alisverisinde bulunmak ve tartismak cok zevkli.

Önce teoriyi öğrenip sonra uygulamak gibi. Emprovizeye dayalı bakış açısı bunun tam tersidir, zaten o yüzden de önce dizileri öğreneyim sonra onları çalayım mantığı ile emprovizeye gelenler çok zorlanıyor, Çünkü emprovize mutlaka belli bir ölçüde sezgisellik içermek zorunda ve bu da çoğu zaman enstrümanla daha doğrudan bir ilişki kurmaya dayalı.

Simdi bir kac soru sormak istiyorum,

Emprovize yetenegi ve becerisi nedir?
bir icracinin, muzikal bilgisi ve enstrumanina hakimiyeti ile dogru orantilimidir?

Muzikal kurallara hakimiyeti tartismali-saibeli olan bir sanatcinin performansini hangi kritere gore degerlendirecegiz?
Ki gunumuzde muzik ve sanatta "benim yaptigim dogrudur cunku ben oyle istedim" anlayisinin hakimiyetini saskin gozlerle izlerken, ismini saydigin onca icraci ile burun kivirip deli gozuyle baktigimiz sozde muzisyenlerin kiyaslamasini "muzik kurallari harici" neyi temel alarak yapabiliriz?

-emprovize icrasi soz konusu oldugunda sezgisellik dogru bir tanim mi bilemiyorum.
İcra edilen muzik her ne olursa olsun elimizde bulunan temel muzik ve duyus kurallarini baz alirken, icracinin yetenegini, sahip oldugu teorik bilgiyi icinde bulundugu yuruyus esnasinda akici sekilde kullanabilme, esnetebilme, yer yer bilinci sekilde aykiri hareket edebilme kabiliyeti belirler.
Ha bunu tablatur uzerinde calisarak yapamazmiyiz? Tabi ki yapabiliriz.

Fakat bir an gelir yeden cozup dinleyeni orgazm etme sansi varken, ve icraci tutup orda minor 3 lu basip kok sese donerek dinleyeni andropoza sokarsa iyi mi olur?
Tablature uygun mu? Uygun.
Ama duyuşa?

konu sezgiden ziyade, melodik olarak kendini ifade edebilme kabiliyetidir diye dusundugumu belirtmek istiyorum. (Sahsi dusuncemdir)

Serbest bir caz kompozisyonunda on masada oturan kizlara emprovize yetenegimizi kivrak yuz mimikleriyle sergilerken, caz armonisinin sonsuz sinirlarinda barok esintilerinin urpertisinin tadina varip, o donem kullanilmasi yasak olan eksik besliler ile olusturdugu zit ahengin yasattigi histeride ruhunu gokyuzune uzatmak... Bambaska...
Hele birde dinleyen konuya hakimse...
Vay ki ne vay...

Neyse, benim derdim uzum yemek. Bagciyi dovmek degil.

Konusmanin sonunda illa ki orta yolda bulusacagiz, ama herkes yine en iyi bildigi, kendini bu gune getiren yoldan gidecek 🙂

Degerli @barrios sen ve senin gibi emegini yillarini veren muzisyenlere "vay efendim soyle vay efendim boyle" diye tenkitte bulunmak kimsenin haddi degil. Bir sekilde yolunda yurumus ha tablaturle ha notayla ha dedikoduyla dogruyu bulduysan, bastigin notadan "sen mutluysan" gerisine kimse karisamaz. Benim de oyle bir amacim yok.

Fakat mevzu bahis, bu catisma ve yanlis anlamalarla o kadar cok karsilastim ki.

Bizim turkulerimizin bu gun, operatik, metal,rock, arabesk ve hatta elektronik muzik olarak duzenlemeleri var ise, elin irlandalisi elinde gitarla gelip Anadolu turkulerini aslina uygun sekilde icra edebiliyorsa, konu sadece insanda bitiyor demektir.


Şu bir gercek, ben tekirdaga gittigimde, alayi alayli ve roman olan muhtesem muzisyenler "Mibemol minor girelim" dedigimde konusma tonumdan " hocam mi daha iyi parlatir sanki" diyebiliyorsa alaylida okulluda anlasabiliyor demektir. Yani ben anlastim en azindan 🙂

Kelimelerimi dogru secebilmek ve dusuncelerimi dogru aktarabilmek adina gosterdigim ozen yuzunden ziyadesiyle yoruldum 🙂 Ama sohbet guzel, degdi.
 
@barrios belirtmek istiyorum vallahi seninle fikir alisverisinde bulunmak ve tartismak cok zevkli.



Simdi bir kac soru sormak istiyorum,

Emprovize yetenegi ve becerisi nedir?
bir icracinin, muzikal bilgisi ve enstrumanina hakimiyeti ile dogru orantilimidir?

Muzikal kurallara hakimiyeti tartismali-saibeli olan bir sanatcinin performansini hangi kritere gore degerlendirecegiz?
Ki gunumuzde muzik ve sanatta "benim yaptigim dogrudur cunku ben oyle istedim" anlayisinin hakimiyetini saskin gozlerle izlerken, ismini saydigin onca icraci ile burun kivirip deli gozuyle baktigimiz sozde muzisyenlerin kiyaslamasini "muzik kurallari harici" neyi temel alarak yapabiliriz?

-emprovize icrasi soz konusu oldugunda sezgisellik dogru bir tanim mi bilemiyorum.
İcra edilen muzik her ne olursa olsun elimizde bulunan temel muzik ve duyus kurallarini baz alirken, icracinin yetenegini, sahip oldugu teorik bilgiyi icinde bulundugu yuruyus esnasinda akici sekilde kullanabilme, esnetebilme, yer yer bilinci sekilde aykiri hareket edebilme kabiliyeti belirler.
Ha bunu tablatur uzerinde calisarak yapamazmiyiz? Tabi ki yapabiliriz.

Fakat bir an gelir yeden cozup dinleyeni orgazm etme sansi varken, ve icraci tutup orda minor 3 lu basip kok sese donerek dinleyeni andropoza sokarsa iyi mi olur?
Tablature uygun mu? Uygun.
Ama duyuşa?

konu sezgiden ziyade, melodik olarak kendini ifade edebilme kabiliyetidir diye dusundugumu belirtmek istiyorum. (Sahsi dusuncemdir)

Serbest bir caz kompozisyonunda on masada oturan kizlara emprovize yetenegimizi kivrak yuz mimikleriyle sergilerken, caz armonisinin sonsuz sinirlarinda barok esintilerinin urpertisinin tadina varip, o donem kullanilmasi yasak olan eksik besliler ile olusturdugu zit ahengin yasattigi histeride ruhunu gokyuzune uzatmak... Bambaska...
Hele birde dinleyen konuya hakimse...
Vay ki ne vay...

Neyse, benim derdim uzum yemek. Bagciyi dovmek degil.

Konusmanin sonunda illa ki orta yolda bulusacagiz, ama herkes yine en iyi bildigi, kendini bu gune getiren yoldan gidecek 🙂

Degerli @barrios sen ve senin gibi emegini yillarini veren muzisyenlere "vay efendim soyle vay efendim boyle" diye tenkitte bulunmak kimsenin haddi degil. Bir sekilde yolunda yurumus ha tablaturle ha notayla ha dedikoduyla dogruyu bulduysan, bastigin notadan "sen mutluysan" gerisine kimse karisamaz. Benim de oyle bir amacim yok.

Fakat mevzu bahis, bu catisma ve yanlis anlamalarla o kadar cok karsilastim ki.

Bizim turkulerimizin bu gun, operatik, metal,rock, arabesk ve hatta elektronik muzik olarak duzenlemeleri var ise, elin irlandalisi elinde gitarla gelip Anadolu turkulerini aslina uygun sekilde icra edebiliyorsa, konu sadece insanda bitiyor demektir.


Şu bir gercek, ben tekirdaga gittigimde, alayi alayli ve roman olan muhtesem muzisyenler "Mibemol minor girelim" dedigimde konusma tonumdan " hocam mi daha iyi parlatir sanki" diyebiliyorsa alaylida okulluda anlasabiliyor demektir. Yani ben anlastim en azindan 🙂

Kelimelerimi dogru secebilmek ve dusuncelerimi dogru aktarabilmek adina gosterdigim ozen yuzunden ziyadesiyle yoruldum 🙂 Ama sohbet guzel, degdi.
Eyvallah, ben de teşekkür ederim. Herkes her konuda anlaşamaz, anlaşması da şart değil. Şunu da söylemek lazım; emprovizenin şarlatanlığa alet edildiği ne yazık ki doğrudur, bu konuda çıtayı bir yere koymak zor.
Hatta bu konuda başı çekmiş alaylılar olduğu gibi (bunları daha çok cover çalan blues gruplarında dominant blues üzerine tek bir minör pentatoniği yedirip bluesu katlederken duyarsınız; o minör 3'lü majör 3'lüye bir türlü yürümez mesela...) okullular da var (bkz "contemporary gak guk..."). Ben programlı doğaçlama ile yetindiğimi ve bu konuda aslında oldukça da tutucu olduğumu söylemekle yetineyim 🤣 Daha önce de bir yere yazmıştım; emprovize, birikim işidir. "Uydurmak" ise başka hiç bir becerisi olmayan aceminin yaptığı şeydir. Okullu veya alaylı kim olursa olsun, bu iş birikimsiz olmaz. Olmadığını da iyi dinleyici zaten anlar.
 
perde pese ve tize kaydırarak C#majör ve B majörü çalabilirim. Bunu bir piyaniste anlatamam, deli olur zaten. 5 diyezli ve7 diyezli tonları çaldım ayak üstü! Çünkü gitarın zorlukları çok farklı piyanodan.

Anlatamadigindan degil, anlamistirda camura yatiyordur.
Yetkin piyanist degildir, yetkin piyanist icin tonun farki yoktur. Ha mi bemol minor cok istemezler, haklilar. 🙂
Ama normal sartlar altinda konservatuvar egitimi almis bir piyanistin ton anlaminda bir sikintisi olmamasi lazim. Olmasin yani... 5 arizada mirin kirin ediyosa gitsin duduk calsin.

Gel gelelim, klasik teori ve eğitimi piyano üzerinden gelişmiş durumda. Bu aslında caz teorisi için de böyle ve pek çok gitarist artık buna isyan ediyor. Şimdi bu söyleyeceğim başkaları için teknik kalabilir ama size rahatlıkla söyleyebilirim: Genel armoni kitabı diye yazılmış herhangi bir kitap, aslında piyano için yazılmış bir "voice-leading" (ideal armonik yürüyüşü-çözülüş) kitabıdır. Yani aslında genel armoni kitabı diye bir şey yoktur (evet, iddialı oldu ama işin aslı bu). "Genel armoni" öğrenecek herkes biraz piyano çalmak durumunda yani. E peki bu nasıl iş?

Simdi suna aciklik getireyim, dunya uzerinde var olmus her medeniyetin kulturu icinde muzik illa ki var olmus, kurallari da buna gore sekillenmistir. Dolayisi ile tek bir dogru olamaz, olmasin da zaten.

Misalen cumhuriyetin ilk yillarinda devlet bursu ile yurtdisina gonderilen, gunumuz klasik Turk bati muziginin temel taslari olan degerli hocalarimiz bile anavatana geri dondugunde mufredat belirleme toplantisinda Fransiz-Alman ekolu kavgasina girmis ve ne yazik ki koca koca adamlar mufredati bile belirleyemeden masadan kalkmistir. Ayrintisina cok hakim degilim fakat "ulan bu devirde kontrpuan egitimi ne alaka" diye soylenen cok hocayla karsilastim. Ha tabi ogretilmesin demiyorlar, isteyen tabii ki ogrensin ama zorunlu degil secmeli verilsin, isteyen alsin anlaminda. Cunku zaten zamaninda Bach bitirmis kontrpuani, yapilabilecek bir sey kalmamis...

Dolayisi ile evet haklilik payin var. Genel bir armoni kitabindan bahsedilemez, cunku armoniyi belirleyen kulturun kendisidir. Ama bu muzikal temelin farkli oldugu anlamina da asla gelmez.
Yarim ses dunyanin her yerinde yari mi sestir mesela, Turk muziginde ise komalara bolunur. Ama mantik ayni. Fizik ve matematik ayni cunku.

Genel armoni bilen herkes tabii ki piyano calmak zorunda degil, ama genel armoniyi ogrendiyse sadece piyanoyu degil, az bir pratik ile hemen hemen her enstrumani emek verdigi duzeyde calabilir.

Piyanonun egitimde kullanilmasinin temel sebebi basit olmasidir. Butun tuslar onundedir. Orta do uzerinden 5 parmagi yan yana koydugunda 135 parmaklarini basarsan do majoru verir. Ama gitar oyle mi? 🙂 5 tele 3. Perdeye 3. Parmagin gelecek 4. Tele 2perde 2. Parmagin gelecek 2. Tel 1. Perde 1. Parmak bunu yaparken avcun ici tellere degmeyecek, olme esegim olme 🙂

Bu basitliginin ekstra faydasi, hersey onunde oldugu icin aralik kavramini en kolay ve en basit sekilde pratik ettirir. Dedigim gibi her sey onunde cunku. Gitar gibi su tele su parmak muhabbeti yok.

. Tablatür bugün tembellik yapıyor diye geçiyor, ama (yanılıyorsam düzeltin) tablatür aslında telli enstrümanlar için çok daha önce geliştirilmiş bir sistem (lavta vs...) fakat belli ki klasik notasyonun "zorbalığından" nasibini almış. Çünkü piyano için en mantıklı sistem değil tablatür!

Tablature aslinda tembellik yapmiyor. Evet gunumuzde kolaya kacmak icin kullaniliyor fakat gunumuz notasyon sisteminin gelismesinin sebebi baska.
Edinebildigimiz en eski ilksel nota kagidi, parsomeni veyahut ne derseniz, kaynaklarda enstrumanda icra edilecek notalar gunumuz tablaturlerine benzer sekilde birbirinden farkli yukseklikler belirtilerek yaziliyor.
Evet bir ses var, ama ne zaman? Ozellikle ritm olmak uzere notasyon anlaminda da ortaya cok farkli urunler cikiyor.

Dolayisi ile aslinda nota, tablature'un gelistirilmis versiyonudur.
Yani tablature sistemi en ilkel, en gelismemis imkanlari en kisitli ve aktarimi en zor versiyonu oluyor. Notasyon ise bu gun her turlu ihtiyacimiza ve hatta ifadelerimizi yorumlamamiza imkan saglayacak genis bir yazi dili olarak kullanimda kaliyor.

Tablature e yapilan bir zorbalik yok aslinda,
Fakat su da bir gercek, yeni baslayan bir ogrenciye misal mi telinin oktavinin 12. Perde oldugunu soylersen sana basitce "neden?" Diyecektir. Bunu aciklaman icinde pisagoru anlatman gerekecek, perde araliklarinin matematiksel formulunun, formulun sanayii devrimi ile birlesince enstruman uretimini arttirmasina, halkin enstruman edinebilmesine, felsefi ve ahlaki aydinlanmasina, refahi artan halkin kaynaklari tuketmesine, kaynak ihtiyacinin artmasinin 2. Dunya savasina sebep olmasinaaaa....

Ama simdi cocuk gp5 i aciyor, atiyor master of pupetsi, 2. Tel 17 1. Tel 19 bla bla derken dogru yanlisa bakmadan " ben master of puppets solo caliyorum" diye cakas atiyor.

Hangisi kolay?
Ben bunu bizzat yasadigim.
Ha ben devlet ilkokulunda okurken, muzik dersinden keyif alirdim o yuzden gitari elime aldigim ilk gun de doremifa biliyordum en azindan, saolsun muzik ogretmenimiz flutu bahane edip ritm bilgisinide yerlestirmisti. Ben tablaturden bisey kazanamasamda, kaybettigim bir sey olmadi.
Ama bu herkes icin gecerli bir hikaye degil ki.

Herkes hizli gitar calma derdinde?!?
Notayi kenara birakalim elimizde ki notalari sesle degil elimizi masaya vurarak calalim,
Hiz, bir ritmin belirli bir surec icerisinde, onceden belirlenmis sira ve sure ile icra edilebilmesi ile olusur. Tempo ise bunun ne kadar surede gerceklesecegini belirler.

Misal, bona calismalarinda nota degerlikleri okunarak, vurularak, nota isimleri ( ensturmandan ses alinmadan sadece isimleriyle tek bir ses ile) okunur. Calisilir. Sen kalemi masaya vurdugunu sanirsin ama aslinda beynine isler vucut ogrenir.

Tablature iste burda kaybediyor, cunku sesi bilgisayardan da versen, kulagina borozanla bagirsan da, insan bedeni ve sinir sistemi o ritmi tekrar etmedikce ogrenim ve tekrar icraat gerceklesmiyor.

E ogrenildigi sanilanin uzerine de sesi koyunca cok bisey cikmiyor zaten.

Ha evet hicbir bilgisi olmayan bir insan icin " bu muz bunu ye" duzeyinde anlaymak icin tablature tabi ki faydali.

Fakat soyle bir durum da var, misal petrucci bir tablatureden ne calacagini anlayabilir, ama siradan cinko karbon bir apperantice gitaristin bunu yapma imkanlari cok kisitli.

Cunku petrucci nota biliyor petrucci derdini 15 le 17 ile anlattiginda hatta 15 i 17 yi kas goz yapsa cevresinde bunu anlayacak bir cok tastasli muzisyen var..

Tablature yararli, kesinlikle. Firmalara, ureticilere, muzik isini amator olarak evde tingirdatayim diye yapmak isteyene kesinlikle yararli, bunun aksi soylenemez.

Ama imkanlari kisitli, seninde dedigin gibi lavta zamaninda kaldi 🙂

@barrios valla guzel sohbetti benimde beynimi calistirmama, hatirlamama tembelligi atmama neden oldu, iyi oldu. Ama canim cikti. İstanbul'dasin saniyorum. Geldigimde bi birani icerim artik 🙂
 
Eyvallah, ben de teşekkür ederim. Herkes her konuda anlaşamaz, anlaşması da şart değil. Şunu da söylemek lazım; emprovizenin şarlatanlığa alet edildiği ne yazık ki doğrudur, bu konuda çıtayı bir yere koymak zor.
Hatta bu konuda başı çekmiş alaylılar olduğu gibi (bunları daha çok cover çalan blues gruplarında dominant blues üzerine tek bir minör pentatoniği yedirip bluesu katlederken duyarsınız; o minör 3'lü majör 3'lüye bir türlü yürümez mesela...) okullular da var (bkz "contemporary gak guk..."). Ben programlı doğaçlama ile yetindiğimi ve bu konuda aslında oldukça da tutucu olduğumu söylemekle yetineyim 🤣 Daha önce de bir yere yazmıştım; emprovize, birikim işidir. "Uydurmak" ise başka hiç bir becerisi olmayan aceminin yaptığı şeydir. Okullu veya alaylı kim olursa olsun, bu iş birikimsiz olmaz. Olmadığını da iyi dinleyici zaten anlar.
Ben bunu okuyamiyorum simdi gozlerim kayiyor ama varsa icinde bir soru veya cevap verebilecegim bir sey bi yarim saat bir saate yazarim az dinleneyim 😀
 
Ben bunu okuyamiyorum simdi gozlerim kayiyor ama varsa icinde bir soru veya cevap verebilecegim bir sey bi yarim saat bir saate yazarim az dinleneyim 😀
Yok yok merak etme 🤣
"Piyaniste anlatamam" derken kastım da şuydu (belli bir piyanisti kast etmedim, soyut bir örnekti o): Benim kullandığım mantığı anlayamaz, o tonlar apayrı şeylerdir onun kafasında. Ama ben onun enstrümanının mantığını anlamak durumunda kalıyorum. "Anlamak zorunda kalıyorum" derken de kastım şu: Bütün teori zaten o enstrüman etrafında şekillenmiş. Teori denilen şeyin tuhaf olmasının bir sebebi de bu, özellikle de alaylı gitarist için.
Bir gitarist Do majörü sistematik olarak çalabiliyorsa her tonu çalabilir, ama o sistematiği öğrenmek için ter dökmek zorundadır. O yüzden bir gitarist do majörü zibilyon kere öğrenir.
Bir piyanist veya saksafoncu her tonu ayrı ayrı öğrenmek zorundadır, ama onları birer kere öğrenir.
Bu kadar farklı enstrümanların dilinden birbirine tercüme olmaz, olmuyor. En azından benim fikrim bu yönde.
Bu kıyaslamaları da klasik müzik kafasından ziyade popüler müzik ve özellikle de emprovize tabanlı (rock-blues-caz) şeyler üzerinden yapıyorum.
 
Son düzenleme:
Bu arada kimse okur mu bilmiyorum, fakat olurda bir insan evladi donup dolasip okursa diye;

Fikir ve beyanatlarim tarihi gercekligi olan, dunya genelinde akademilerce kabul edilmis, aktif olarak ogretimi yapilan kural ve kaidelere dayanmaktadir.
Fakat spontane gelisen bir kompozisyon oldugu icin(sanmiyorum ama) yer yer bir ihtimal yanlis, veyahut yanlis yorumlanabilecek ifadeler icerebilir.
Bu ve benzeri durumlarda okuyan, yanlisi tespit eden adaba uygun sekilde uyarisini yapan herkesin basimin ustunde yeri vardir, kalpler kirilmasin, yanlislar duzeltilmek icin vardir.

Ekstra olarak kendi emegim ve farkli farkli kaynaklarla harmanlayarak ortaya cikardigim, hali hazirda edindigim her bilgi ve tecrube ile gelismekte olan ve gelismeye devam edecek olan yorumlarim, sahsimdan baska kimseyi baglamaz, kanun kitap degildir.
Olur okur da degerlendirirseniz, onemle belirtmeliyim ki, siz yine kendi suzgecinizden lutfen ince ince geciriniz.
 
Bütün teori zaten o enstrüman etrafında şekillenmiş.

Yukarda yazdim ama ya gozden kacti ki haklisin manas destani gibi olmus oku oku bitmiyor 😀

Aslinda teori piyanonun etrafinda sekillenmiyor ki muzik zaten piyanodan cok cok once var.
Piyano ve daha oncesinde cembalo yada cembali denilen ensturmanin dizayni hem basit, hem de yapilmak istenen muzigi koca bir orkestraya yayabilecek kadar genis araliga sahip.

Evet gitar dizaynindan dolayi transpozeye cok kolay uyum saglayabiliyor. Gitarin da kendine ait avantajlari dezavantajlari var.

Simdi enstruman yarisina giriyormus gibi olmamak icin gitar piyano isini burda noktaliyorum 😀

Ama piyano egitim, ogretim, ve beste yapimi temel alinmak suretiyle icra konusu da dahil olmak uzere cok buyuk imkanlar taniyor.
Bu imkan gercekten muazzam. Dusunsene 60-80 kisilik orkestra 10 parmagin ucunda 🙂

Teori, aslinda temelinde matematik ve fizik kanunlarina dayanmakla beraber, insanin duyumu ile sekillenen bir kurallar butunu.
Yani teorinin etrafinda sekil aldigi konu bambaska.
Piyano ise dizayni ve imkanlari sayesinde gerek 1 enstruman gerek 1 orkestra seslendirebilecek kadar buyuk bir kapasiteye sahipken, 3 yasinda cocuga "beyazin yaninda siyah, bu yarim ses" seklinde anlatilabilecek kadar da basit bir enstruman.

Bu yuzden muzik egitiminden baslayarak icrasina kadar acik ara onde gidiyor.

Ama sonucta biz gitari hatalariyla sevdik 😀

veya saksafoncu her tonu ayrı ayrı öğrenmek zorundadır
Klarnetciler ne yapsin? Garibim klarnetler " benim solum senin mine, senin do'n benim fa ma denk geliyor " diye diye kendilerini ifade edemeyecekleri bir konuda tanimadiklari insanlara anlatmaya calisiyorlar... Birde kamislari sisiyor arada gariplerim, konserin ortasinda kamis kovaliyolar saga sola salca oluyorlar...
 
Ama ben onun enstrümanının mantığını anlamak durumunda kalıyorum. "Anlamak zorunda kalıyorum" derken de

Aslinda anlamak zorunda kalmaman lazim, su an ulkemizde var olan akademik standartlarla mezun olan her bir birey aldigi muzik tarzi egitimi dogrultusunda her eseri her tona transpoze edip calabiliyor durumda olmalidir.

Hah aklima ne geldi, bi gun bir piyaniste ihtiyaclari var beni cagirdilar, dedim ben piyanist degilim. Ya sen konservatuvar mezunusun calarsin... E dedim ton ne?
Mi hicaz 😀
Caliyorum caliyorum ama feyyaz yigit gibi mi oluyor ama do gibi olmuyor...
Turk muzigine girisim de oyle siddetli oldu. Neyse iste asgari nota bilgisi ile 5 li yukari cikinca hersey tastamam yerine oturdu, bide tebrik ettiler bati muzigi okuyup turk muzigini ihmal etmedigim icin saolsunlar 🙂

Bi yorumlasmistik ya hicaz konusu altinda, o gunlerde iste 😀 @barrios
 
Klarnetciler ne yapsin? Garibim klarnetler " benim solum senin mine, senin do'n benim fa ma denk geliyor " diye diye kendilerini ifade edemeyecekleri bir konuda tanimadiklari insanlara anlatmaya calisiyorlar... Birde kamislari sisiyor arada gariplerim, konserin ortasinda kamis kovaliyolar saga sola salca oluyorlar...
Evet ama onlar da hayatı boyunca akormuş, çevrimmiş nedir uğraşmıyor🙂
Mesele enstrüman yarıştırmak değil , benim bakış açım tarihi veya kültürel bir perspektif de değil, pedagojik olarak verili durum (olgu yani). Müzik teorisinin eğitimi de, kavratılışı da piyano tabanlı. Kendin de söylüyorsun, bütün orkestra parmaklarının ucunda. Baskın paradigma bu.
Gitar klasik müzikte kendini çok daha sonra kabul ettirmiş bir enstrüman olarak da hiç bir zaman çok seslilik kapasitesi açısından (sanırım) ciddiye alınmamış. Alınsa, zibilyon tane yaklaşım ve kaynak da olmalıydı. Oysa yok.
Lance Bosnan - Harmony for Guitar, John Duarte - Melody and Harmony for Guitarists var benim bildiğim. Başka bir numara yok. neden? Çünkü kafa şu: Armoni öğreneceksen zibilyon tane armoni kitabı var işte, onlardan öğren.

Gitara bu anlamda sahip çıkmış olanlar caz gitaristleridir, çünkü adamların ihtiyacı var.
Örnek: George van Epps'in "Harmonic Mechanisms for Guitar"ın bir eşdeğeri yoktur bu anlamda. Mick Goodrick'in de keza çığır açıcı işleri var. Adamlar caz gitaristi.
Yani ben "teoriyi nasıl uygularım" diye sormak yerine soruyu "ben bu enstrümanla emprovizeyi nasıl öğrenirim" diye konumlandırınca iş değişiyor.
İşin acı tarafı, klasik müzik dediğin şey vaktiyle çatır çatır emprovizeyle şekillenmiş. Ama bugün bundan kopulmuş. Çünkü (yine benim iddiam ve kimseyi kast ederek söylemiyorum, genel yaklaşım bu) enstrümanla kurulan ilişki aşırı dolaylı, karmaşık, hatta biraz da elitist ne yazık ki...
 
Haklarinda hayirlisi, gonulleri nasil isterse oyle olsun...

Ha tabi desen ki senin transpoze yapan akranlarin ne yapti diye, verecek cevabim ne yazik ki yok. Herkes kendi yaginda kavrulmaya calisiyor, ben de dahil.. hepimiz asagi yukari ayni durumdayiz.
"Amin" diyelim. Elbette üzücü.
Ama sanki bir taraftan da şu "performans" odaklı bölümlere daha fazla ihtiyaç olduğunu da hatırlatıyor. Bir tane var galiba bizde, emin değilim. Gerçi ben halen okul okunarak cazcı olunabileceği konusunda da ikna olmadım, hele de caz vokalleri konusunda... Neyse 🤣
 
"Amin" diyelim. Elbette üzücü.
Ama sanki bir taraftan da şu "performans" odaklı bölümlere daha fazla ihtiyaç olduğunu da hatırlatıyor. Bir tane var galiba bizde, emin değilim. Gerçi ben halen okul okunarak cazcı olunabileceği konusunda da ikna olmadım, hele de caz vokalleri konusunda... Neyse 🤣
Okumak cehaleti alir...
Öğretim bir imkandir, degerlendirebilene ne mutlu.

Ama mesela Mozart'in mezun oldugu konservatuvari ogrenirsen bende senden ogrenmek isterim 🙂
 

Geri
Üst