Kurban albümünden sonra bir daha asla aynı müzikal zenginliği, duyguyu yakalayamadıklarını düşünüyorum. Enstrümanistlik yada başka bir durumdan bahsetmiyorum, bir albüme ruh, nefes katmakla ilgili bir duygu bu. Fakat bu albümle sonrakiler arasında özellikle de vokalin kullanımındaki yamulma beni en çok tilt eden unsurdur. Her albümde aynı yalın, eşsiz üslubu bekledim ama olmadı. Sarı çizmeli mehmet ağa, namus belası falan derken komple koptum soğudum gruptan.
Üstüne bir de yine Deniz Yılmaz'ın canlı performanslarda sergilediği abuk, yersiz aforizmalar (dio ve mosh işareti sorunsalı) ve acı acı güldüren nutuklar (illuminati demeyeydi iyiydi, yazık oldu) eklenince durum benim için son halini almış oldu. Bir daha kurban ne iş yapsa hep bir tarafı eğreti kalacakmış gibi bir his bıraktı tüm bunlar. Açıkçası yanıldığımı da düşünmüyorum, tamamen şahsi görüşümdür.
Yine de ilk albüm için hakkını teslim etmemek olmaz. Yerli yapımlar içinde mavi sakal/kan kokusu, pentagram/anatolia, the climb/the climb ile birlikte 90'lara dair en güzel anılardandır halen, ne olursa olsun böyle de kalacak. "Bu ülkede ne zaman bu iş doğru dürüst yapılmış bikbik" diye öteceklerin ağzına ilk çarpılası albümdür belki de.
Saygıyla anıyorum diyeyim.