Motor sürmenin en önemli detayı motorun rahat olmasıdır. Bahsettiğim modeller uzun sürüşte bel konforu hatta artçılar için daha rahat bir yolculuk demektir. Racing serisinde bel ağrısı hızlı başlar ve asla geçmez. Her sürüşte yorar. Şehir manevralarında arabaların arasında direksiyon turu gereği cbr ile rahat hareketler yapmak çok zor ve konforsuz olur. Bir diğer konu ise yüksek devirli motorların şehiriçi sürüşler için fazla performanslı kalması. Örneğin CBR125 almaktansa CB125R almak bile daha iyidir. Hani dünyada son motor bunlar kalsa yine almazdım. Tekrarlıyorum motor sürmenin püf noktası motorun rahat olmasıdır. Bakım maliyetlerini de asla göz ardı etmemek gerekir. Yukarıda yazdığım bir konuyu da açayım; Zibidi motoru derken şunu söylemek istedim, sürüş eğitimi almadan hız yapmaya çalışanların tercih ettiği motorlar kaza yapmalarıyla ünlü. Ve temin ederim eğer doğru ekipman kullanmazsanız 40-50 ile bile giderken hayatınızı kaybedebilirsiniz. Örneğin ikinci el alacağınız bir cbr muhtemelen kazalı en iyi ihtimalle en az bir defa düşmüş olacaktır. İlk motorunuzda motorla ilgili kusurları anlayamazsınız.
Kardeşim geçen yaz sadece 70km hızla giderken Honda Crossrunner motoru ön tekerleğini yolun ıslak olması sebebiyle kaydırdı ve düştü. Düşmenin doğal etkisi dışında bir sorun olmadı ancak kaskında ve sürüş pantalonunda ciddi hasarlar oldu. Ekipmanı tam ve en iyilerinden sayılırdı. Direksiyon yamuldu vs... Düzeltildi elbette ama eskisi gibi de olmadı. Crossrunner çok iyi motor diyemem ancak 4 silindirli yol motoru kıvamında sert bir motor, 200kg civarında ve dengelidir. Ancak o bile beklenmedik şekilde motoru kaydırdı ve aldığı yol eğitimlerine en az 100 saat verip bolca para harcadı.
Yavaş ve sakin bir motorla başlayın. Öğrenip olayı kavradığınızda cbr falan hiç aklınıza bile gelmeyecek.