davıd lynch ın kayıp otobanı üzerine adlı bi kitap var bende..-yazarının ismini hatırlamıyorum-bi de şiddetin mitolojisi sinema derlemesi olan-veysel atayman-kitapta da davıd lynch ten bahsediliyor..haberiniz olsun..büyük ihtimal ilk yazdığım kitabı bulamazsınız ama ikinci kitabı bulabilirsiniz-bordo siyah yayınları-
Mullholland Çıkmazı
- Konuyu açan FeNa
- Başlangıç tarihi
kitaplarının hepsini en kötü ihtimalle amazonda buluruz:::😛p
http://www.lynchnet.com/books.html
çıkan kitaplar şunlardır bi göz atarsınız burda çıkacak olan da bunların bir derlemesi yada birinin direkt çevirisidir sanıyorum ki....yazan eleman daha iyi bilgilendirebilir sanırım....
http://www.lynchnet.com/books.html
çıkan kitaplar şunlardır bi göz atarsınız burda çıkacak olan da bunların bir derlemesi yada birinin direkt çevirisidir sanıyorum ki....yazan eleman daha iyi bilgilendirebilir sanırım....
M
mekas
Yayınevi : Om Yayınevi
Dizisi : Sinema Dizisi
Yazarı : Slavoj ZIZEK
Fiyatı : 6,000,000 TL.
Çevirmen : Savaş KILIÇ
Kapak / Resimleyen : Işıl DÖNERAY
Basım Yeri / Tarihi : İstanbul / 2001 - Mart
Dizisi : Sinema Dizisi
Yazarı : Slavoj ZIZEK
Fiyatı : 6,000,000 TL.
Çevirmen : Savaş KILIÇ
Kapak / Resimleyen : Işıl DÖNERAY
Basım Yeri / Tarihi : İstanbul / 2001 - Mart
M
mekas
bu zizek denen dallamayı sinemacı sayan zihniyetsizler vardır, sinemayı gösterge bilim denen boka alet etmek isteyen adamlar var ortada sinema ve göstergebilimin birbirinin içine sokuşturulmasına illet oluyorum ben: heleki o salak mı salak akedemik terimler ve de mesela türkiyede öz türkçe yazma tripleri var bu zavallıların. bakınız simten gündeş denen bi zavallı var, yani lynch üzerine kitap yazmak zizek e kalmamalıydı, adam gidip lenin üzerine de yazıyor, yada bambaşka şeyler daha. bu arada om yayınları yaşamıyor artık ama hala kıyıda kçşede kitapları mevcut... saygılar efendim.
M
mekas
bu arada haberi olmayan kalmışmıdır bilmem ama korsanda uzun zamandır SHORTS OF DAVID LYNCH var
2.bu arada: elinde olan var mı:
Industrial Symphony No. 1: The Dream of the Broken Hearted
Rammstein: Lichtspielhaus (video "Rammstein")
2.bu arada: elinde olan var mı:
Industrial Symphony No. 1: The Dream of the Broken Hearted
Rammstein: Lichtspielhaus (video "Rammstein")
Teşekkürler açıklama için deiCe demiş ki:
Neden gecenin bir yarısı ispanyolca konuştu ve o salona gitmek istedi?
O salonda olanların anlamı ne?
Neden pandoranın kutusunu orda buldular?
O büyücünün bu olanlarla ne alakası var?
Filmin sonunu da anlamadım ayrıca.
Bu arada Lost Highway'i festivalde mi izledin?
davıd lynch ın en iyi anladığınız ya da anladığınızı düşündünüz filmi hangisi???mesela fil adam..mavi kadife..vahşi duygular..kayıp otoban!!!..ikiz tepeler..bu arada mavi kadife filminin sonu nasıl bitiyor..o kulak kimim?o kulağı kim kesmiş..benim cdnin son yarım saati bozuktu izleyemedim..sonunu merak ediyom bilen varsa yazsaya ne oldu sonuncu..
grinder 🙂
Sorularını yanıtlamayı çok isterim ama elimde izleme sırasına koyduğum o kadar çok film var ki inan geri dönüp Lynch filmlerinin üzerinden bir kez daha geçemedim. Yıllardır çektiğim maddi sıkıntılardan dolayı izleyemediğim filmlerin oluşturduğu açığı sabah akşam internetten indirerek kapatmaya çalışıyorum. Açıkçası filmleri üst üste izlediğimden ve çok kayda değer bulmadıkça 2. kez izlemek yerine hiç izlemediğim bir filmi izlemeyi tercih ettiğim için sorularına çok fazla yanıt veremiyorum.
Şimdilik söyleyebileceklerim şunlar:
David Lynch aşırı derecede imgesel çalışan bir yönetmen olduğundan dolayı bir çok kişi "laf olsun diye yapıyor" dese de ben anlamsız gibi gelen her sahnenin bir yerlere oturacağını düşünüyorum.
O salonda olanlar konusunda şunu söyleyebilirim. Zaten o bölüm filmin rüya içerisinde kalan kısmından olduğu için çok fazla mantık arama bence. Neden oraya gittiklerinin bir açıklaması var mı bilmiyorum ama ordak isözler "her şeyin bir kayıttan ibaret olduğunu" anlatıyor. Yani bu izlediklerimizin rüya olduğunu, beyindeki kayıtları izlediğimizi anlamamızı istiyor Lynch. Sihirbaz'ın söylediklerine dikkat edebilirsin.
Sahnede şarkı söyleyen bayan (Rebekah Del Rio) Llorando isminde bir parça söylüyor. Bu parçanın orjinali Roy Orbinson'a ait ve "Crying" adında. Yani llorando ağlamak anlamına geliyor.
Şarkının sözlerini bulur okursan belki bir anlam çıkartabilirsin. Zaten şarkıyı dinlerken de kızların ikisi birden ağlıyor.
Filmin sonunda sarışın kız gerçeklere dönüyor istemeden ve hayal ile gerçek arasında gidip geliyor. Bu yüzden bir çökmüş halde bir tüm güzelliğiyle görüyoruz bayanı (Naomi Watts).
Pandoranın kutusunu nerde bulduklarını inan hatırlamıyorum 🙂 Filmi bir kaç gün içerisinde tekrar izleyip yeni bir şeyler bulursam buraya yazacağım. Görüşmek üzere şimdilik.
Sorularını yanıtlamayı çok isterim ama elimde izleme sırasına koyduğum o kadar çok film var ki inan geri dönüp Lynch filmlerinin üzerinden bir kez daha geçemedim. Yıllardır çektiğim maddi sıkıntılardan dolayı izleyemediğim filmlerin oluşturduğu açığı sabah akşam internetten indirerek kapatmaya çalışıyorum. Açıkçası filmleri üst üste izlediğimden ve çok kayda değer bulmadıkça 2. kez izlemek yerine hiç izlemediğim bir filmi izlemeyi tercih ettiğim için sorularına çok fazla yanıt veremiyorum.
Şimdilik söyleyebileceklerim şunlar:
David Lynch aşırı derecede imgesel çalışan bir yönetmen olduğundan dolayı bir çok kişi "laf olsun diye yapıyor" dese de ben anlamsız gibi gelen her sahnenin bir yerlere oturacağını düşünüyorum.
O salonda olanlar konusunda şunu söyleyebilirim. Zaten o bölüm filmin rüya içerisinde kalan kısmından olduğu için çok fazla mantık arama bence. Neden oraya gittiklerinin bir açıklaması var mı bilmiyorum ama ordak isözler "her şeyin bir kayıttan ibaret olduğunu" anlatıyor. Yani bu izlediklerimizin rüya olduğunu, beyindeki kayıtları izlediğimizi anlamamızı istiyor Lynch. Sihirbaz'ın söylediklerine dikkat edebilirsin.
Sahnede şarkı söyleyen bayan (Rebekah Del Rio) Llorando isminde bir parça söylüyor. Bu parçanın orjinali Roy Orbinson'a ait ve "Crying" adında. Yani llorando ağlamak anlamına geliyor.
Şarkının sözlerini bulur okursan belki bir anlam çıkartabilirsin. Zaten şarkıyı dinlerken de kızların ikisi birden ağlıyor.
Filmin sonunda sarışın kız gerçeklere dönüyor istemeden ve hayal ile gerçek arasında gidip geliyor. Bu yüzden bir çökmüş halde bir tüm güzelliğiyle görüyoruz bayanı (Naomi Watts).
Pandoranın kutusunu nerde bulduklarını inan hatırlamıyorum 🙂 Filmi bir kaç gün içerisinde tekrar izleyip yeni bir şeyler bulursam buraya yazacağım. Görüşmek üzere şimdilik.
ice..mavi kadifenin sonunu hatırlıyon mu..zahmet olmazsa yazsana..benim cd bozuk çıktı..izleyemedim..yazmasanda olur önemli..ben yaz yinede hatırlıyorsan..o kulak fln..
filmi bugün tekrar izledim....
ya cidden aşmış demekten kendimi alamadım....rüyasında, yatağında ki bi hatunun öldüğünü görüyor ve kendisi de aynı biçimde yatağında kendini öldürüyor bi çeşit dejavu oluyor yada her neyse filmde bunun yansıması yada açıklanması rüyasında winkies restoranına giden ve iki defa rüyasında korkunç herifi yada yaratığı artık neyse gören elemanla açıklıyo....oarıs ilginçti....ayrıca diane'nin rüyasında da sadece kimliği(adı) gibi kendisini de değiştirmiş olabileceğini gibi bir düşünce oluştu kafamda yeni...dur bakalım bişey çıkarabilcekmiyim...sonuçta rüya bu...
benim çakmadığım şeylerden bi tanesi :
pandoranın kutusu temsilen açılmadan önce Betty neden kayboluyor acaba???
bu arada mavi kutuyu da tiyatroda şarkıdan sonra betty kendi çantasında buluyor.... yukarda biri sormuştu.....
mükemmel bir alter reality yani bu film...david lynch insan değil..... 😛
ya cidden aşmış demekten kendimi alamadım....rüyasında, yatağında ki bi hatunun öldüğünü görüyor ve kendisi de aynı biçimde yatağında kendini öldürüyor bi çeşit dejavu oluyor yada her neyse filmde bunun yansıması yada açıklanması rüyasında winkies restoranına giden ve iki defa rüyasında korkunç herifi yada yaratığı artık neyse gören elemanla açıklıyo....oarıs ilginçti....ayrıca diane'nin rüyasında da sadece kimliği(adı) gibi kendisini de değiştirmiş olabileceğini gibi bir düşünce oluştu kafamda yeni...dur bakalım bişey çıkarabilcekmiyim...sonuçta rüya bu...
benim çakmadığım şeylerden bi tanesi :
pandoranın kutusu temsilen açılmadan önce Betty neden kayboluyor acaba???
bu arada mavi kutuyu da tiyatroda şarkıdan sonra betty kendi çantasında buluyor.... yukarda biri sormuştu.....
mükemmel bir alter reality yani bu film...david lynch insan değil..... 😛
B
bullethole
tam bi Lynch işiydi.bi dergide filmin açıklamasını buldum.kendi düşündüğüm şeylerle uyuşan çok yer verdı. bi de Lynch'in film hakkında yorumu vardı ki..
şu an yanımda yok,bi ara buraya yazıcam.ama anafikir şu ki;aslında olanlar düş mü gerçek mi, ne kadarı gerçek bize bırakıyor..
şu an yanımda yok,bi ara buraya yazıcam.ama anafikir şu ki;aslında olanlar düş mü gerçek mi, ne kadarı gerçek bize bırakıyor..
grinder demiş ki:
Benim anladığım kadarıyla mavi kutu gerçeği temsil ediyor.
Club Silencio'da adamın ilüzyonlardan bahsettiği sırada Betty/Diane aslında rüyada olduğunu farkediyor ve ağlamaya başlıyor çünkü uyandığında her şeyin kötü olacağını biliyor. Bu gerçeği anladıktan sonra çantasından mavi kutu çıkıyor. Rüyasında anahtar daha değişik bir hal almış fakat gerçekteki mavi anahtardan çok da bir farkı yok. İki kız eve dönüyor. Rita/Camilla kutuyu açmak için anahtarı sakladığı yerden çıkarıyor ve kutuyu açıp gerçeği öğreneceği sırada Betty/Diane yok oluyor. Burada Betty/Diane'in aslında onun yanında olmadığı gerçeğini öğreniyor ölümünün yanında. Kutu açıldığında kovboy iki kere gözüküyor (iyiye işaret değil) ve rüya bitiyor. Burada kutu gene gerçeği temsil etmiş oluyor, yani rüya bitiyor ve Betty tekrar gerçeğe dönüyor.
Winkies Bar'ın arkasındaki adam bir şekilde dünyadaki pisliği temsil ediyor bence. Elinde mavi kutu var, yani dünyanın gerçeği bu gibi bir mesaj vermek istiyor ama burasını biraz fazla sıkmış olabilirim kafamdan. Onun korkunç görünümünden de faydalanarak, Winkies Bar'da Camilla'yı öldürmesi için tuttuğu kiralık katille konuşurken kulak misafiri olan adamı rüyasında öldürtüyor. Betty'nin rüyasında o adam rüyasında gördüğü yere yani Hollywood'a geliyor fakat sonunda ölüyor. Bu Diane'e çok benziyor. Diane aslında büyük bir oyuncu olmak istiyor ama bunu asla başaramıyor ve filmin sonunda kendisi de ölüyor. Arada çok büyük bir benzerlik var.
Adam Kesher Camilla'yı kaptığı için ve yaptığı pool guy esprisini duyduğu için adama kötü bir gün geçirtiyor ve karısı bunu pool guyla aldatıyor. Ayrıca kendini rüyasında çok gelecek vaad eden, başarılı bir oyuncu olarak görüyor ve filmlerde rol alamamasını espresso içen o adama bağlıyo, baskıdan dolayı oynatılmamış gibi yani. Ayrıca rüyasındaki Camilla, gerçekte Camilla ile dudaktan öpüşen bir kız ki onu da kıskanıyor ve yeteneksiz bir oyuncu olarak görüyor onu.
Komşusu da sanırım Diane'in eski sevgilisi. Filmde neredeyse her şey arasında bir bağlantı var. Çok beğendim ben.
Ben Mulholand Drive'i yaklasik iki ay once iki kez izledim, ve ikisinde de cok etkilendim.
Bende olusan izlenimler sunlardi;
david Lynch'in de filmi yorumlarken soyledigi gibi, zamanda gidip donusler oldukca fazla, ve her zamanda gidis donuste olaylar bir bakima benzer ama oyuncular farkli. Bir zaman diliminde, holywood'da parlak olan karakter, diger zaman diliminde karasevdali bir asik lezbiyen, ve sevdigi kadini bir erkegin yaninda gormek, hatta evlilik ilanlarini izlemek zorunda kalan bir kadin, ustelik nispeten basarisiz bir oyuncu.
Kimin basarili olacagini secen kisi ise, zamandan. mekandan, oyuncudan bagimsiz olarak kovboy. 'figuranlari sen secebilirsin, ama basrol oyuncusu benim secimim' diyen ve her zaman diliminde basrol oyuncusunu secen, yoneten kisi. Silencio kisminda, sahnedeki eleman, 'no hay banda'yi tekrarlayip duruyor. Ne yogun bir ask, ne de bir yonetmenin oyuncuya olan begenisi, 'aslinda bir orkestranin olmadigi' gercegini degistirmiyor. Sarkici, sarkisini soylerken yigiliyor sahneye ve sarki devam ediyor. Orkestranin sesini duyuyoruz ama gercekten olup olmadigini bilmiyoruz, dahasi butun bu illuzyonu tepelerde birileri yaratiyor.
dolayisiyla, alin filmi, holywood'dan yesilcam'a, siyasetten universitelere, kendi kucuk ailenizden, derin devlete nereye uygularsaniz uygulayin...Benim yorumum bu olmustu...
Bende olusan izlenimler sunlardi;
david Lynch'in de filmi yorumlarken soyledigi gibi, zamanda gidip donusler oldukca fazla, ve her zamanda gidis donuste olaylar bir bakima benzer ama oyuncular farkli. Bir zaman diliminde, holywood'da parlak olan karakter, diger zaman diliminde karasevdali bir asik lezbiyen, ve sevdigi kadini bir erkegin yaninda gormek, hatta evlilik ilanlarini izlemek zorunda kalan bir kadin, ustelik nispeten basarisiz bir oyuncu.
Kimin basarili olacagini secen kisi ise, zamandan. mekandan, oyuncudan bagimsiz olarak kovboy. 'figuranlari sen secebilirsin, ama basrol oyuncusu benim secimim' diyen ve her zaman diliminde basrol oyuncusunu secen, yoneten kisi. Silencio kisminda, sahnedeki eleman, 'no hay banda'yi tekrarlayip duruyor. Ne yogun bir ask, ne de bir yonetmenin oyuncuya olan begenisi, 'aslinda bir orkestranin olmadigi' gercegini degistirmiyor. Sarkici, sarkisini soylerken yigiliyor sahneye ve sarki devam ediyor. Orkestranin sesini duyuyoruz ama gercekten olup olmadigini bilmiyoruz, dahasi butun bu illuzyonu tepelerde birileri yaratiyor.
dolayisiyla, alin filmi, holywood'dan yesilcam'a, siyasetten universitelere, kendi kucuk ailenizden, derin devlete nereye uygularsaniz uygulayin...Benim yorumum bu olmustu...
G
Guest
ya ben naomi watts'a aşığım 😆pj_harvey demiş ki:
david lynch'in bu filmin çözümlemesi için bi kitap çıkmıştı sanırım - ben 8'e kadar saydım sonra bıraktım 10-15 olmuştur izlediğim - breh 😆
Benzer Konular
