daha film izlenmeden üzerine bu kadar çok yorum yapılan ve herkesin bir fikir sahibi olduğu, neredeyse eleştirilerden bile filmde Atatürk'ün hangi yönlerinin incelendiği, hangi konuların ele alındığı kısacası film hakkında birçok şeyi filmi izlemeden aklımızda canlandırdığımız tek filmdir herhalde...
ben daha filmi izlemeden yapılan eleştirilerin yersiz ve mesnetsiz olduğunu tahmin ediyordum, biraz da filme sanki bu eleştirilerin doğru olup olmadığını tahlil etmek, her sahnede önceden bahsi geçen eleştirileri aklıma getirip "dur bakıym bu eleştiri şu sahne için uygun mu" sorgulamasını yapmak için gitmiş gibi oldum biraz ister istemez çünkü o kadar çok eleştiri yapıldı ki filmde bu eleştirilerin haklı mı haksız mı olduğunu ortaya çıkarmaya çalıştı bilinçaltı...
bir kere şu kesinlikle söylenmelidir, bu film kesinlikle bu kadar eleştiriyi hakedecek bir film değildir,çok mu beğendim, hayır çok çok beğenmedim, özellikle filmin 2. yarısı daha bir özenle hazırlanabilirdi bence, 2. yarıdaki kurgu fazla sarmadı beni, filmde önceden bilmediğim şeyleri öğrendiğim, çok şaşırdığım sahneler oldu, bununla birlikte bazı yerlerin üslubunu direk damdan düşermiş gibi söylenmiş olduğunu sezdim, benim için en can alıcı nokta; Atatürk'ün en yakın silah arkadaşlarının dahi İzmir suikastının içinde olabileceği iddasıyla Ali Fuat, Kazım Karabekir ve diğer yakın silah arkadaşlarının bu iddiayla yargılanması beni çok şaşırttı, bu gerçeği ilk kez bu filmde öğrendim mesela, gerçi sonra mahkemede beraat edip, Atatürk hepsini affetmiş fakat böyle bir olayın ihtimali bile çok büyük burukluk yarattı bende...
Daha sonra Vahdettin ile Atatürk'ün arasında Samsun'a gitmeden önce Yıldız Sarayındaki konuşma, bu sahneye bazı tarihçiler de karşı çıktı, Vahdettin'in "Paşa, bu ülkeye çok hizmet ettin fakat asıl şimdi hizmet etme zamanı, Anadolu'ya gidip bu ülkeyi sen kurtarabilirsin" söylemi kafaları karıştırmadı değil çünkü kitaplarda yazan, üniversitede dahi benim tarih dersinden öğrendiğim; Atatürk'ün son Osmanlı padişahı Vahdettin tarafından Karadeniz'e orada rum çetecilerine karşı savunmaya geçen halkın isyanını bastırmak amacıyla gönderildiğiydi. Fakat Atatürk; kendisine verilen bu görevin aksini yapıp milli mücadeleyi Samsun'dan başlatmıştır, sonra İngilizlerin isteğiyle Atatürk'ün gerçi çağırılması istenmiş, Atatürk de askerlik görevinden istifa edip sivil bir şekilde milli mücadeleye devam etmiştir, çok sonra da zaten Vahdettin vatan haini ilan edilmiştir.
Üslubun biraz sertleştiğini ve daha yumuşak bir şekilde anlatılmasını uygun gördüğüm yer ise Ata'nın etrafında kendisine karşı çıkanları, muhalif olanları gözünü kırpmadan idam ettirmesi hadisesiydi, bu nokta bana çok damdan düşer bir söylem olarak geldi, biraz daha harmanlanabilirdi bu söylem...
Onun dışında bu filmde Atatürk'ün yanlış anlaşılmasını sağlayacak, Atatürk'ü zedeleyecek,karalayacak,bir sonraki nesillere yanlış tanıtılmasını sağlayacak hiçbirşey yok, bir film eleştirilirken bu kadar abartılmaz...
Atatürk'ün çocukluğunu oynayan oyuncu çocuğun eşcinsel vari hareketlerle yürüdüğü,hareket ettiği bile söylendi, bu kadar sapık bir eleştiri olur mu yahu, yuhhh be kardeşim...
şimdi ben burdan bu kadar acımasız bir şekilde eleştiren, Atatürk'ün insan olduğunu unutan beyinlere birşey sormak istiyorum...
Ata'nın karanlıkta uyumayı sevmemesi, cephelerde Fransız bir bayanla yaklaşık 2 sene boyunca mektuplaşması, gece hayatını çok sevmesi,hastalığının çok ağırlaştığı dönemlerde yağverine "bir iyileşiym de buralardan gidicem" demesi, günde 15 fincan kahve ve bir büyük rakı içmesi, çok sigara içmesi, Ankara'daki karargahta pencereden dışarıya baktığında gördüğü toz bulutunu düşmanın yolda yaptığı bulut sanıp ta bir öküz sürüsünün yaptığı toz-duman bulutu olarak algılayamaması bu büyük önderden ne kaybettirir, hangi değerini ne kadar düşürür???
El insaf yaa, Atatürk insan değil midir???