evet, insan hayatında hisleri ön planda olan bir yaratık ve devamlı sorgulama meylinde olduğu için kafasına taktığı şeyi kafasından bir türlü atmasını beceremiyor...
dünyadaki mutluluk üzerine söz söyleyen milyonlarca şair ve yazar var ve çoğusu da dünyadaki mutluluğun geçici olduğunu savunuyor...
peki, dünyada geçici olmayan ve bu nedenle de en büyük değere sahip olan duygu nedir? aşk mı, aşkın kutsallığı hiç geçmez mi, yoksa kalıcılık aramak insanın bir yanılgısı mı, peki insan geçip gideceğini bildiği halde neden kalıcılık arar, bu geçiciliği neden yediremez kendine...
(aslında bütün cevapları ben biliyorum, sadece sizi denemek için soruyorum) 🙂
nedennn ?
hayatta her günü mutluluk içinde geçen insan yoktur tabii, hatta mutsuz günleri herkesin daha fazladır, ve bu mutsuz olan günlerde insan hep o mutluluğu arar ve sonunda ne görür? ne görür sonunda...
o mutlu an hemen gelip geçmiş..
peki ben bunu göre göre neden yaşamaya devam ediyorum, herkesin kendi acıları var bunu çok iyi biliyorum, buraya tek kelime yazamayacak kadar hassas bir halde gözyaşları döken insanlar var onlar şimdi yastıklarına sarılıp ağlıyorlar, ne için ağlıyorlar...
bir çok şey için, biliyorum, dün gece ben de ağladım...
şunun değerini bilir misiniz veya şunu hiç görüp hissettiniz mi...
gün boyu ağlayan ve gözleri şişen biri, artık ağlamaktan yorulur, bazıları sinir krizine doğru gider bazıları ise tatlı bir huzura doğru...
işte bu tatlı huzura gidenler bir müddet sonra gülerlerse onlara iyice bakın, işte o an insanlığın en yüksek değer görüntüsüyle karşı karşıyasınız...
ben bunu gördüm ve bunu bir mucize olarak addettim, gerçekten de bu mucize, ben mucizeyi gördüm...
o anda mutlu olduğu için de gülmedi aslında, hayat onu güldürdü, gizli bir güç onu güldürdü, neden mi...
neden mi ben cevabını biliyorum, söylüyorum, o insan en tepeye çıktı ve etrafa baktı, etrafta karanlık köşelerde yığılan insan toplulukları gördü, o insanların birbirlerine sokulduklarını ve birbirleriyle her türden alışverişler yaptıklarını gördü, insanların birbirlerine muhtaç olduklarını gördü, insanların, hafif karakterli, ve yüzeysellikten bir türlü kurtulamamış olduklarını gördü, evet, bağırdı bağırdı ve onu duymadılar, onunla ilgilenmediler işte bunu gördü, hepsinin önceden açılmış bir yolda dümdüz yürüdüklerini gördü, işte baktı ve bunları gördü o...
sonra oradan aşağı indi ve yüzünde dünyanın en güzel gülümsemesi oluştu, gülmeye mecbur değildi, aslında çok hazin bir olay yaşamıştı ama...
bu ne mucize... bu nereden geldi ve nereye gidiyor... bu ne mucize böyle...
evet... benimki sadece bir aynaydı, ben ayna tuttum, işte insan hep daldaki meyveyi koparmak için ayağının altına koyacağı bir taş arıyor, bir türlü bilemiyor ki dala doğru uzansa zaten elmayı koparacak...
evet meyvenin elma olduğunu da biliyordu aslında ama görmeden inanmak istemedi...