Ona bakarsak dünyanın en iyi gitaristlerinden biri Jimi Hendrix nota bilmez, müzik eğitimi de yok. Ona rağmen bir şekilde öğrenmiş işi, tabii çoğunlukla yetenek. Yetenekli insanin enstrümanda kendini geliştirmesi başkasına göre çok çok daha kolay olabilir.
Ya da sıfırdan biri gitara başlarsa yeterli zaman ayırıp, öğrenip, çok fazla egsersiz yaparak hatta müziği matematiksel olarak da cok ileri seviyede öğrenip iyi bir virtüöz veya "shredder" olabilir. Kişinin virtüöz olması teknik olanaklarını çok artırmış olabilir ama duygu ve birşeyler yaratma yeteneği olmadıktan sonra shred yakmaktan modlardan yürümekten daha fazla olmaz.
Hendrix vizyonerdi/öncüydü. Bu tip insanların olağanüstü tekniği olması gerekmiyor aslında, ama elbette Hendrix de kendi devri için düşünülmeyen şeyleri yapan bir adam.
Bunun farklı örnekleri vardır; ör: Miles Davis. Kesinlikle gelmiş geçmiş en müthiş caz trompeçilerinden filan DEĞİL teknik anlamda. Bunu ben söylemiyorum; birden fazla yerde yapılmış bir tespit. Şimdi bu forumda soralım, kaç kişi Clifford Brown'ın adını duymuş? Akıllara ziyan bir virtüözdür (çok genç yaşta trafik kazasında ölüyor...). Ama Miles Davis olağanüstü yaratıcı ve vizyoner bir adam. Birisi şöyle yazmıştı hatta: "Caz tarihine bakan biri, aynı isimde briden fazla Miles Davis olduğunu düşünebilir." Bunun nedeni, bir çok tarzı icat eden/yaratan adamlardan olması. Pek çok caz müzisyeni tek bir tarzın içinde kariyer yaparken, adam birden fazla tarzın basbayağı yaratıcısı olmuş. Hendrix öncesinde rock gitaristi diye bir şey yok, zaten aslında Hendrix de öncelikle blues gitaristi. Onunla birlikte rock gitaristi diye bir kimlik/sound/tarz/imaj (hepsi birden...) oluşuyor. Bunlar çalışma işi değil tam olarak, İngilizce'de "calling" denilen bir hadise vardır; onu keşfetmekle ilgili aslında. Herkese de kısmet olmaz.
Ama klasik müzik yorumculuğu böyle bir şey değil. Amatörce kendi evinde çalmaktan bahsediyorsak, o başka bir şey. Klasik gitar çalmayı öğrenmekle klasik müzik yorumcusu olmayı aynı şey zannetmek çok tipik bir hatadır; cehalet diyelim. Yorumculuk; eğitim, disiplin ve KARİYER meselesidir. Repertuar, yarışmalar, konserler, kayıtlar. Hepsi olmak zorunda. Hatta mümkünse belli besteciler/dönemler üzerine uzmanlaşma. Bütün bunlar, eğitimin üzerine konan şeyler. Yani eğitim şart, ama sadece onunla yorumcu filan olunmuyor. Kendini üstün yetenekli harika çocuklarla kıyaslayıp "çalışırsam ben de yaparım" filan demek zaten hayatı internet penceresinden görmenin klasik sonuçlarından biri. Bu videoda gördüğümüz şey, sadece yetenek filan değil. Üstün yetenek, ama sadece o da değil. Parçayı önüne alıp çalmayı öğrenirsin, İyi-kötü çalarsın veya çaldığını düşünebilirsin filan... Bunlar değil mesele.
Size basit bir örnek vereyim: Erkan Oğur, Küba'ya gittiği zaman (klasik gitar çalışmaya...) , klasik gitarda kendi tonum OLMADIĞINI FARK ETTİM diyor. Erkan Oğur diyor bunu. Ve klasik gitar yorumcusu olmaktan vazgeçiyor. Biliyor çünkü; o kişisel "ton" yoksa, yorumculuk kariyeri olmuyor klasik müzikte.
Bir örnek daha vereyim. Forum ismim olarak kullandığım Barrios, aslında kendi kuşağının en büyük klasik gitar virtüözlerinden biri. Belki de en önemli özelliği, çağdaşlarının hepsinden "cesur" olması ve taş plağa kayıt yapması. Diğerleri neden mi yapamıyor? Cesaret edemiyorlar kayıtta çalmaya!