Nanoteknoloji

hacimden kazanmak elektronik anlamda geçerli olmadığı sürece bana pek makul gözükmüyor. yani böyle bir şey var mı? bildiğim kadarıyla elektronik aletler ufaldıkça, özellikle çiplerden bahsediyorum, elektriksel yükü karşılamaları/kullanmaları zorlaşıyor. yani bunun bir sınırı var mı? yoksa nanoteknoloji bununla da ilgileniyor mu?

ufalan aletleri düşünüyorum, şu an minicik olmuş cep telefonları bana pek kullanışlı gelmiyor. tuşlarına basabileceğim büyüklükte bir cep telefonu kullanıyorum mesela.

bahsetmek istediğim şu, nanoteknoloji sayesinde elektronik devrelerin de küçülmesi mümkün mü oluyor? yoksa bununla başka bir bilim dalı mı ilgileniyor? eğer nanoteknolojinin meselesi buysa, gerçekten faydası tartışılamayacak kadar büyük bir mesele olur.

ben çok yüzeysel bakıyor olabilirim kusuruma bakmayın, aydınlatırsanız sevinirim.
saygılar ve teşekkürler.
 
-Hacimden kazanmak, elektronik anlamda geçerlidir.Küçültülen çipler, ortalama 1000 kat daha fazla iletkenlik kazanırlar,(her madde için aynı şey söylenemeyebilir).Bu yüzden, elektrik direnç sisteminde her zaman bir sorun yaşanmaz.

-Cep telefonları sadece bir örnekti.Bahsettiğim cep telefonunun ergonomik dizaynı değil, nano boyutlara doğru gelişmekte olan özellikleridir.

-Nanoteknoloji, cismin küçülmesini ve işlevinin yani kapasitesinin artmasını mümkün kılıyor.(Buna elketronik devreler de dahil...)
 
evet merak ettiğim de buydu. yani bir aleti küçültmenin elektronik olmadığı sürece çok sınırlı getirisi olacağını vurgulamak istemiştim cep telefonu örneğiyle.

en basitinden bilgisayarımızın içindeki işlemcilerin hızlandıkça daha da ufalması bununla alakalı bir şey olsa gerek?

bu aletler hızlandıkça ufalıyor ve kullandıkları elektrik azalıyor.
 
ancak "küçültülen çipler ortalama 1000 kat.." meselesi desteksiz geldi bana. ne kadar küçülttün, ne kadar arttı gibi bi karşılaştırma yapmak gerekir. vurgulamak istediğin, mikroçip ufaldıkça daha az akım ile daha fazla iş yapacak olması olması gerek. öyle dediğini varsayıyorum.
 
Hayır, öyle birşey demedim ama yazdığın akım/iş orantısı mantıklı bir prensip.

Yukarıda belirttiğim bir söz var:"Her madde için aynı şey söylenemeyebilir."

Örnek vererek açıklamak gerekirse:
Saf karbondan yapılan bir atom modeli, eğer bakırdan veya aynı derecede iletkenliğe sahip başka bir maddeden yapılsaydı aynı iletkenliği vermezdi.
 
hayır, sadece "ortalama bin kat" gibi bir kavramın neye göre olduğunu merak ettiğim için diyorum. yani ne kadar küçültürsen küçült 1000 kat gibi bir şey sözkonusu olmayacağı için öylesine söylenmiş bir laf gibi geldi onu belirtmek istedim progressive arkadaşım.
paylaştığın bilgiler için teşekkür ederim.
 
Bilgi paylaşmak içindir. 🙂

Dediğim gibi "ortalama 1000 kat" kavramı, maddenin özelliğine ve farklılığına göre söylediğim bir kavram.
Nanoteknolojide, bir cismin nano boyuta indirgenmiş durumu, ilk halindeki madde özelliğinden farklılık göstermesine neden olabilir.Yani bu, maddenin birnevi dönüşüme uğramasıdır.O yüzden, maddenin iletkenlik kazancı dediğim gibi 1000 kez yada daha farklı değerlerde etkili de olabilir, ana değerin "-" duruma gelmesine de neden olabilir.
 
hmm anladım. sen ortalama bir cismin "nano" sınırlarına girmesinin ortalama ölçüsünü söylüyorsun.

ben cisim küçüldükçe artacak/azalacak bir değerden bahsettiğini düşündüm. bu yüzden ne kadar ufalırsa o kadar değişir bunun ölçüsünü vermeden bilinemez çıkarımından yola çıktım. direk nano sınırına inmek ise mesele doğrudur.
 
Küçük cep telefonların tuşlarına basmak gerçekten zor ancak beyin, elektronlar, daha genel bir ifadeyle evren daha iyi kavrandıkça, beyinden yayılan elektromanyetik dalgalarla tuş basma işlevini sağlayabiliyor olacağız.

Ayrıca şu hacimden kazanç sağlama aklıma bir soru getiriyor: Acaba evrenin giderek genişliyor olması bizim hacimi daha tasarruflu kullanmamızla bir bağlantısı olabilir mi? Çok uçuk bir soru olacak ama.

Ayrıca keşke nanoteknolojiden beklentiler keşke Atalayın dediği gibi güzel ve saf olsa. Ama beyine çipler yerleştirmek bir insanın bilincinin elde edilmesine kadar gider. Ne gibi sonuçlar doğuracağını tahmin etmek bile istemiyorum. Tabii ki böyle bir amaca karşı savunma teknikleri de gelştireleceğini düşünüp endişelenmemek lazım galiba.
 
Moleküler nanoteknolojinin bir nimeti de (gerçi nimet demeli miyim bilmiyorum) askerler için yapılan zırhlar.

BBC World'de izlemiştim, askerin üzerinde strech bir giysi ve kas vardı. Strech giysinin üzerine belli bir hızın üzerinde cisim temas ettiği zaman giysi katılaşıyordu. Dolayısıyla aerobik yapan kokona taytı gibi bir malzeme, mermi çarpınca sıkışıp, kevlar görevi görüyordu.
 
Amerika, yerel hükümetler de dahil olmak üzere nanoteknolojiye en fazla ödenek ayıran ülke, (1.6 milyar dolar).Avrupa ise, bu yıl sadece 1.3 milyar dolar ayırdı.Amerika'nın hedeflerinin ne olduğu bilmiyorum ama bu teknolojiyi geliştirme aşamasında Amerika'nın karşısına birileri çıkmazsa(yüksek ihtimal Rusya çıkabilir, ne de olsa tarihte hep çıkmıştır), Amerika durdurulamaz bir makineye dönüşebilir.Şu an bile Dünya'ya rest çekebiliyorsa, bu teknolojik gelişimden sonra "büyük projeler"ini gerçekleştirebilir.

Ayrıca, özel kurumlar da nanoteknolojiye yüksek ödenekler ayırdılar bu yıl.Bu kurumların arasında General Electric ve Intel'de var.

Günümüzde gelişmekte olan teknoloji, her geçen gün nanoteknolojinin öneminin artmasını sağlıyor.Örnek olarak:
Birkaç yıl içerisinde piyasaya çıkması beklenen 100 Terabyte'lık diskler(1 terabyte=1024 gigabyte), Intel'in 2003 yılından beri piyasada olan 90 nanometrelik mikroişlemcileri, AMD'nin yaptığı ve piyasa sürüp satmaya başladığı 90 nanometrelik çipler, Japonya'da, Japon Fizik ve Kimya Araştırmaları Enstitüsü(RIKEN) tarafından geliştirilen 350Mhz hzında iken 230 gigaflops(230 milyar işlem) işlem yapabilen "MDGrape 3" isimli çipler...
Tüm bunlar, daha düşük maliyet ve enerji tüketimi, daha yüksek performans demektir.
 
Lise yıllarımda elektrik-elektronik bölümünde okurken board set (deney seti) denilen set üzerinde portatif elektronik devreler kurarken ve tasarlarken içinde milyonlarca transistör,direnç,kondansatör.. gibi elektronik devre elemanları bulunduran ve entegre dediğimiz çipleri kullanırdık. İnanması çok zor geliyordu küçücük bir devre elemanın içinde milyonlarca devre elemanı :?

Ve bence teknolojinin sonu yok bir de eminim ki bugünün teknoloji üreten ve pazarlayan şirketleri belki 20 - 30 yıl sonraki teknolojiyi şimdiden hesaplayıp ürünlerini tasarlamışlardır ama herşey sırayla...
 
nanoteknoloji diyince sadece cisimlerin nanometre boyutunda küçülmüş halini düşünmeyin. Olayı biraz daha düşünün ve en temeline girin... Nanometre boyutunda molekül yapısını değiştirmek olayın en büyük amacı zaten. Şu an kimyanın başaramadığı çoğu şey nanoteknoloji sayesinde mümkün olacak. En basit ornek olarak carbon nanotüpler var. Carbon atomları bir tüp şeklinde bağlanarak inanılmaz güçlü bi yapı oluşturuyor. Esas güzel olan bu yapının kullanılacağı yerler. inşaat sektöründen elektroniğe ve en önemlisi tıpa kadar her yerde kullanılabilir
 
Ben Amerikanın eskisi kadar güçlü olduğunu düşünmüyorum. Sönmeye yüz tutmuş bir balon bence Amerika ve şu an Amerikanın karşısına dikilecek olan Rusya değil, bazı Ön Asya ülkeleri olacaktır, başta Çin. Bir araştırma yapmadım Çin'in ne kadar ödenek ayırdığına dair ancak her konuda olduğu gibi bu konuda da yeterli arge yapılıyordur Çinde.
Bu arada çok merak ettim Türkiye bu yarışta nerede acaba? Bir bilgisi olan var mı?
 
Konunun dışında olacak ama benim de düşüncem Amerika'nın parçalanacağıdır.Amerika'nın düşüşünün Osmanlı gibi olacağını düşünüyorum.Yani, yavaş yavaş, birkaç yüzyılda.Buna rağmen Amerika'nın göz önünde bulundurulması gerekir, çünkü halen süper güç.Halen, birçok bilim dalına, birçok teknolojiye en fazla yatırım yapan ülkedir.Ayrıca, Rusya'nın karşısına çıkacağını düşünüyorum.
Çin, zaten Amerika için şu an Rusya'dan daha büyük bir tehdit.Bu tehdit, bazı nedenlerden dolayı 2005'te daha da artacak, (ticari anlaşmalar, gizli projeler, gümrüklerde kolaylık, düşürülecek olan bazı ürünlerin kota değerleri, vb. gibi...).

fizikmuzik demiş ki:
Bu arada çok merak ettim Türkiye bu yarışta nerede acaba? Bir bilgisi olan var mı?

Bazen sesler yankılanıyor:
"ABİ ADAMLAR YAPMIŞ YA!", türünden sesler...
Bu sesleri kesmek istiyorum, ama nasıl kesebileceğimi bilmiyorum...
 
bizim ülkemizde de yetersiz olsa bile bir çok araştırma geliştirme yapıldığından eminim.
"adamlar yapmış ya" diyen bir halk olabilir, bu da çok garip bir şey değil. çünkü bugüne kadar biz pek yapmadık, hep adamlar yaptı. biz de yaparsak, "adamlar yapmış ya" diyen halk da doğru yolu bulacaktır. bu halkın suçu değil sadece.
 
Evet, birçok araştırma yapılıyor.Hatta bunlardan sonuncusu onur ödülü aldı ve bu araştırma psikoloji alanında oldu.(Manik- depresif hastalığında ki çalışmalar).
Türkiye'de, bilimin yavaş ilerleyişin iki nedeni vardır bence:
Birincisi, hükümet(maliye)-üniversite ilişkisi, (politik oyunlar da bu ilişkiye dahil).
İkincisi, arz-talep meselesi.Üniversitelerin bilim dallarında öğrenim gören insanların sayısı, her geçen gün haklı nedenlerden dolayı azalıyor.Bu yüzden, arza erişebilmek için talep edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
 
Şahsen Türkiyede bilimin gelişip gelişmediğinde kararsızım detaylı araşttırma yapmak lazım.
En azından bayanların eğitim konusunda desteklenmesi önemli bir adım Türkiyenin kalkınması adına. Ama insan gücü yetersiz kalıyor para lazım. Bildiğim kadarıyla hükümet yeteri kadar destek olmuyor. Hatta geçtiğimiz dönemde Ural Akbulut devletin üniversite döner sermayelerine bile el koyduğundan bahsediyordu. Tabii herşeyi devletten beklemek aptallık olur. Tonla çözülmesi gereken sorun varken türbanı bir sorun yapıp sonrada bu konuya bir çözüm bulmaya çalışan bir hükümetten ne beklenir?

Neyse yaf konudan çok saptık. Nanoteknolojiden bahsederken bir anda Türkiyeyi kurtarma konusuna balıklama daldık. Ne demiş atalarımız az laf, çok icraat...

Yaf nanoteknoloji hakkında konuşmak istiyorum ama derin bilgi birikimim yok bu konuda. Ancak ilgimi çeken bir alan. Artık birkaç sene sonra bu başlık hala bulunuyor olursa daha detaylı bilgi vermek isterim. 🙂
 
nanoteknoloji ile ilgili bu kadar insan görmek okumak çok keyifli🙂
bu arada progressive kardeş sen nerede okudun,necisindir?🙂 malzemeci misin yoksa elektronikçi vs. mi?

Türkiye de nanoteknoloji hakkında çalışan insanlar olsa da çalışmaların büyük kısmı ferdi ve hatta bazıları amaçsız,hatta ve hatta yapsak olur mu,hadi bi deneyelim ne çıkacak tarzı olabiliyor...ancak kendi okulumda (And.Ünv.) bu konu ile ilgili ciddi bazı hareketler var..bu konuda uzman (karbon nanotüpler konusunda özellikle) bir prof. birkaç ay önce kadromuza katıldı.ayrıca malzeme bilimi ve mühendisiliği bölümünde de hareketlenmeler var...bizim dışımızda ODTÜ de ve sanıyorum bir de sabancı ünv. malzemede de ciddi hareketler mevcut.bu bilim çok ciddi bir konu!Tüm Bilimleri doğrudan ilgilendiren bir konu ve hala genç...yeni..Türkiye umarım bu konuda geç kalmaz ve teknoloji üretme konusunda kısa sürede altyapısını hazırlayıp bilim camiasında yerini alır.ayrıca bu bilimin tanıtımı da daha iyi yapılır...
 

Geri
Üst