Nefis Sınır Tanır mı?

Yönetici Uyarısı: Mesaj içeriği anlaşılmayı güçleştirecek ölçüde yazım ve anlatım hatalarına sahip olduğundan yönetim tarafından silinmiştir. Kasıtlı olarak Türkçe'yi yanlış kullanmaya devam etmeniz durumunda siteden atılacaksınız. Lütfen Forum Kurallarını okuyunuz.
 
nefis istekte sınır tanımaz. nefis her zaman vücudun maksimum keyfi alacağı bazen sonu pek de keyifli olmayan şeyleri de ister... fakat aklın kullanım kapasitesine göre nefsi kontrol edebilme ve nefsin sınır tanıyabilme gücü değişir.
 
Baskıcı islam toplumu duyularla toplumsal yaşamı birbirinden ayırmak için insan güdülerine nefis adı vererek ondan uzak durulması gerektiğini söylemiştir. Nefsinden uzak durması gereken sıradan insandır. Burada her ne kadar olgu sanki kötü duygulara bir göndermede bulunuyor gibi görünse de aslında asıl amacı
'hiç bir olumsuzluğa tepki gösterip öfkeyle düşünmeyin bunun yerine tanrıya sığının' demek suretiyle insanlığın köleliğine dini dayanak aramaktır. Çünkü bir insan durduk yere elindeki bir şey alınmış ya da doğal bir ihtiyacını karşılayamayacak hale getirilmemişse herhangi bir acı çekmeyeceğinden olumsuz bir tepki de göstermez. Ancak çoğunluğu fakir ve bedbaht insanlardan oluşmuş bir yerde bazıları aşırı zenginlik ve ihtişam içinde üstelik de kendilerini Allah ın iyi kader bahşettiği seçilmiş kulları gibi göstermeye çalışıyorsa diğerlerine 'nefsinizi kontrol edin ve onların gibi olmak istemeyin' denmesi doğaldır. Tüm inançlar bu şekilde yozlaştırılır. Halk inançlı olduğundan salak yerine koyularak sözde din alimleri ve rahipler tarafından her türlü karşıt fikir ve davranış günah çerçevesine sokulur. Nefis kavramı da insanın iç duygularına verilmiş genel bir isim olduğundan dolayı insanların duygularını kontrol altında tutması gerektiğini söyleyerek onları bastırma işlevine sahiptir. Böylece kıçınızdaki donu bile alsalar kaderinize boyun eğip şeyh inize öfkelenmemeniz gerektiğini nefsinizi kontrol etmeniz gerektiğini söyleyerek hiç bir şey yapmadan oturabilirsiniz. Hatta bu edilgenliğin tanrı katında ödüllendirileceğine bile inanabilirsiniz. İstenen de budur.
Aton
 
Nefis sınır tanımaz,sınırlandırılır.Sadece dini bir kavram değil insani,toplumsal,psikolojik bir kavramdır.Psikolojide id,ego,süperego kavramlarıyla tanımlanır.İd nefistir biz buna insanın güdüleri diyebiliriz ki sınırsızdır; Süperego onu sınırlayan egodur ego ise bu ikisi arasındaki arabulucudur.İd i baskın olan insanlar bencil,saldırgan,her istediğini yapan,karşı tarafı düşünmeyen insanlardır.Süperegosu baskın olanlar ise pısırık,edilgen,başkalarının sözüyle hareket eden insanlardır.Ego eğer dengeyi kurarsa hem kendini hem başkalarını düşünen insan davranışı olur.İnsanın hakkı olmayan kazanç sağlaması,yalan söylemesi,aldatması,çalması hep id in istekleriyle olur.Vicdan olarak da tanımlanan süperego bunları engeller.Örneğin önünüzde giden birinin parası düştü.İd o parayı sen al der,süperego ise o para senin değil der.İnsanına göre davranış değişir çünkü kararı veren egodur.İd e yatırım yapan bünyelerde ego id in sözünü dinler,Süperego ya yatırım yapan bünyelerde ego Süperego ya göre karar verir,vicdanı rahatsız olur ,o parayı sahibine verir.Sonuç olarak nefis salt dini bir kavram değil toplumsal bir kavramdır.Dinlerin bir görevi de toplumsal yaşantıyı düzenlemektir zaten.Ayrıca ben bir dinin vicdanı emretmesinde kötülenecek taraf görmüyorum.çal,çırp,aldat gerekirse yalan söyle yeter ki nefsinin istekleri yerine gelsin denilse daha mı iyi olacaktı.
 
nefisi psikolojik kavramlarla açıklayanı da ilk kez görüyorum. 🙂 1. si toplumsal sorunlarda id,ego,süperego kavramları düşünülemez. Yani bir yerdeki parayı alma güdüsü yoktur insanda. Bu kavramları her olguda kullanamazsınız. İd,ego,süperego kavramları doğal güdülere özgü bir modeldir. Onu ordan alıp onunla birleştirip diğer taraftan da sonucu Din e bağlayıp canınız nasıl isterse öyle kullanamazsınız bilimi.
Ayrıca Din in toplumsal yaşamı düzenlemesi sorununa gelince: Ahlak kendi yarattığı suçun azmettiricisidir. Yani Dini ya da ahlaki baskı mekanizmalarının yarattığı yoksunluklar, bu yoksunlukların acısını çeken kötü yaşamış bireylerde suç eğilimi yaratır. Eğer insanlar özgürce çiftleşebiliyor olsaydı tecavüz, karınlarını doyurabilselerdi de hırsızlık olmazdı.

Bu düşünceyi ütopik gören sözde inanç sahipleri, insanları iyi ve kötü insan diye sanki doğuştan gelen nitelikleriymiş gibi ayrı tutarak kendi bencil vicdanlarını rahatlatma yoluna gitmektedirler. Bu ise gerçeklerden ve bunun yarattığı sorumluluktan kaçıp olguyu göksel güçlere havale edip kendini aklayarak işin içinden sıyrılma çabasıdır. Din in nefis söylemleri hiç bir zaman hırsızlık ve bunun gibi maddi olgularla ilgilenmez bu basbaya bir yalandır. Onun ilgi alanı daha çok insanların öfke içgüdü ve eylemlerini dizginlemekte kullanılır. Çünkü zaten bu tür maddi suçlarla mücadele eden yasalar mevcuttur.
Aton
 
ben herseyin evrenin bile bi esneklik sınırı oldugunu dusnen biri olarak nefsin de bir sınır wardır diye dusunuorum şişmekte olan bi balona benzetebilirim aslında yeterli miktarda hava bastıktan sora sisirmeye dewam edebilirsin fakat sonu onun icin iyi olmaz ya da duyulan haz kaybolur ornegin cok sevdiginiz bi parfumu surekli koklayabilirsiniz sonunda kokuyu alamamaya baslarsınız... aynı sey yemek yemek vs gibi seyler icin de aynı biyerden sonra kendine zarar vermeye baslarsın tabiki esneklik sınırı kisiden kisiye degisir... yararlı olan seyler bile ornegin spor sporda gelismenin buyuk bolumu vucut dinlenirken gerceklesir...
ayrıca nefis olayına soyle bakıorum evrim surecine inanan biri olarak tek hucrelilerden olustugumuz ve bir ortak yasamın ornegi oldugumuzu dusunuorum tıpkı tum canlılar gibi.. fakat nefis iste burda farklılık gosteriyor... nefise bu ortak yasamdaki bir grubun dierlerine ihaneti die de nitelendirebiliriz bunu yapan merkezi sinir sistemimiz diebilirim alkol bagımlılıgı vs... fazla yemek yiyip obez olmak... hepsi sinir sisteminin tatmin olmasıyla ilgili... sinir sistemi sonuc olarak kendine de zarar vermior mu? verior tabi olmazmı bunun da farkına oluyorsunuz cunki sinir sisteminiz bile bir ortak yasam urunu oldugu icin kendi arasında celişkiler yasıyor... insanın nefsinden dolayı sıkıntı yasmaması icin de ; nefsini ve ona karsı cıkan yanını dengelmesi yani baska bir deyişle herseyi zamanında yapması ve prensipli olması sart...
sıkıcı bisi yazmamısımdır umarım 🙂
 
Aslında nefsi sınırsız olan veya sınırları çok geniş olan sadece insandır diyebiliriz.Diğer hayvanlara baktığımızda yaşamsal faaliyetlerini sürdürecek kadar dürtülerini gerçekleştirirler.Mesela bir yırtıcı hayvan tokken başka hayvanlara zarar vermez ama insanlar bazen dehşete düşürüyorlar.Filin dişi için gidip koca fili öldürüyorlar,kürk için acımadan hayvanları katlediyorlar.bir grubun diğerlerine ihaneti tanımlaması çok doğru.Mesela politikacılara bakıyorsun zaten varlıklılar ama yine bir sürü yolsuzluk,hortumculuk.İnsanlar ne kadar kazanırlarsa kazansınlar "yeter" sınırına ulaşamıyorlar.Bir vadi dolusu altınımız olsa ikincisine hayır demeyiz.İnsan belli bir sınırı geçince haz duymamaya başlıyor,zarar görmeye başlıyor ama başlangıç noktasına dönemiyor.Mesela obez bir insan az yese şişmanlamazdı ama çok yemeye alıştıktan sonra az yemeye karar vermesi ve bunu başarması çok zor.Yani baştan hata yapmamak önemli.
 
ben ınsanın ısteyınce herseyın ustesınden gelıceğıne ınananlardanım.ımkansız zor dıye hıcbısey yok bence.ve nefısın de önune gecılır gercekten ıstenılırse ama sınır tanımaz dedığinız gıbı sınırlandırılabılır ancak :!:
 
nefis, basit bir fikirle insanın herhangi bir şeyi istemesidir. bir insanın nefsine hakim olması, yani istediği şeyleri ertelemesi onu ulvi bir makama çıkarır. farklı bir seviyeye ulaşır. yücelerden yüce bir konuma erişir.

nefsine hakim olamayıp aşırıya kaçanlar ise hayvandan da aşağı bir seviyeye iner. zaten insanı diğer canlılardan farklı kılan şey de budur.

nefsine tam manasıyla hakim olanlar mükerrem insanlardır. insanlığın en üst seviyesi nefsi yenmekle olur diye düşünüyorum.

düşünsenize, canımız bir sürü şey yapmak istiyor. mesela sıradan bir yemek yemektense baklava börek etli yemekler vesaire canımız istiyor. fakat varlığını yaradana adamış ve bu fani dünyayı boşveren, hiçe sayan insanlar su ve ekmek bile yese onlara yetiyor. hatta aç bile kalıyorlar.

zaten aç kalan bünyeler, ruhsal olarak olgunluğa daha çabuk erişir. mana dünyaları genişler. semiz bir bünye ise körelir. (bu konuyu açıklayan çok güzel bir vecizesi vardır, hz. muhammed'in (sav) eşi aişe (ra) tarafından sarfedilmiş.)

nefsinin isteklerini sınırlayan ve ameline dur diyebilme yeteneğine ulaşmış bir ruh, bir insan sıradan değil, üstün mertebeye ulaşmış en değerli insandır..

bu konu hakkındaki görüşlerimi mevlana celaleddin rumi'nin bir vecizesi ile noktalamak istiyorum:

"İşte önümde benim ayran tasım. Ne malım mülküm var ne azığım. Ben gene de senin azığın olsun diye çalışırım......."
 
nefis, basit bir fikirle insanın herhangi bir şeyi istemesidir. bir insanın nefsine hakim olması, yani istediği şeyleri ertelemesi onu ulvi bir makama çıkarır. farklı bir seviyeye ulaşır. yücelerden yüce bir konuma erişir.

dogada herseyin hassas dengeler uzerine kuruldugunu yada varolageldigini kabul ediorum ve bu nedenle sana katılmıorum nefsinimize bir sınır koyarken bile dengeli olmalıyız bir yere kadar kendi nefsimize de uymalıyız...
cunku eger bir insan senin dedigin gibi dusunurde surekli senin dedigin gibi bir yuce konuma erişmeye calısırsa ve nefsine hakim oldugunu dusunuosa yanılıodur....bilmem anlatabildimmi....

bu arada bence yine asıl bizi yuceltecek olan dengeyi kurmaktır...bu ''kesinlikle hayır'' ya da ''sonuna kadar evet'' demekten cok daha zordur fakat uygulanabildiginde en guzeli olur...
 
bir kitapdan okuduğum kadarıyla şöyle diyor.
ve güzel anlaşılır bir şekilde açıklamış.
özet olarak açıklim size.



birden fazla anlamı var nefsin.
bazen can manasında kullanılır bazen kendi manasında.
insan istekerinin merkezidir...arzular bu kaynakdan fışkırır...lezzetler nefisle ilgili...nefis,ruh ile beden arasındadır...insanın dünya ile ilişkisinde önemli rol oynar...nefis olmasaydı insan dünyanın hiç bir şeyine arzu duymazdı...melek gibi olurdu.
imtihanda olmazdı o zaman.
nefis sebebiyle yemek,içmek,evlenmek işter kişi...ama bir özelliği vardır nefsin , sınır tanımaz , haram helal bilmez.
hep ister , yasak tanımaz...
 
nefs hakkında yazılacak çok şey ama kısaca şöyle diyeceğim Allah nefse demişki sen kimsin nefs demişki ben benim sen sensin 100 yıl cehennemde yakmış sonra tekrar sormuş sen kimsin ben kimim tekrar ben benim sen sensin 200 yıl daha cehennemde yakmış sormuş sen kimsin ben kimin sonra nefis demişki sen benim rabbimsin ben senin kulunum. nefs bilindiği üzere şekilli şemalli bir şey değildir. ve insanın nefsine hakim olması nefsini terbiye etmesi çok zor birşeydir çünkü insanın bir kendi aklı vardır birde nefsi vardır şeytan insanın nefsine vesvese vererek insanları kötü yollara ve günah işlemeye zorlar, işte nefis terbiyesi burda devreye giriyor kolay birşey değildir. insanın nefsini kontrol altında tuttuğu en iyi zaman aç olduğu zamandır .kısaca nefis şeytanla direk bağlantılıdır çünkü şeytan sürekli oraya çalışır oradan caydırmaya çalışır.kişi nefis ile savaşmalıdır, arkadaş sormuş nefis ruhmudur nefis bambaşka birşeydir dediğim gibi insanın bir kendi aklı iradesi vardır birde nefsi nefis ruh falan değildir yani.

Nefs in mertebeleri vardır

1) Emmare nefs (kötülük emreden nefs demektir.)
2) Levvame nefs(kendini kınayan, ayıplayan nefs demektir.)
3) Mülhime nefs( Mülhime Nefs, ilham alan nefs demektir. İlham ise Allah tarafından kalbe gelen mana, sezgi, doğuş demektir. )
4) Mutmain nefs(içi rahat, şüpheleri kalmamış, hakikatı anlayarak tatmine ulaşmış nefs demektir. )
5) Raziyye nefs(razı olan, memnun olan nefs demektir)
6) Marziyye nefs( razı olan, memnun olan nefs demektir. Rıza mertebesindeki benlik, bütün işlerinde Allah'ın yasalarını içtenlikle ve samimiyetle uygularsa, Cenâbı Allah'ın lütuf ve ihsanı ile Marziyye Makamına yükselir.)
7) Kamile nefs(kemale ermiş, kusursuz, tam arınmış nefs demektir)

açıklamalarını yazmadım çok yer kaplamasın diye internetten bulabilirsiniz ve günümüzde çoğu insanın kaçıncı mertebede olduğunu rahatlıkla anlayabilirsniz. 😀
 
Ya o Yazdığın nefis ile Allah arasındaki dialog Mevlana'nın olması gerek.
Aslı şöyle diye biliyorum:
Allah nefse sormuş "Ben kimim?" Nefis:
"Sen sensin ben de benim" diye yanıtlamış. Allah nefsi ateşe atmış:
"Sen kimsin." demiş.
Nefis: "Ben benim, sen de sensin" demiş.
ve Allah nefsi aç bırakmış... Sormuş Ben kimim?
Nefis: "Sen benim Rabbimsin, ben de senin kulunum"

Bu hikaye nefse isteklerini verdikçe daha da kibirlileştiğini anlatmak veya orucun önemini anlatmak amaçlıdır.
"Küçük küçük günahları işleyen tavaş yavaş büyüğe yaklaşır, küçük günahlar da şeytanın en sevdiği silahlarıdır" düşüncesini de vermektedir.
 
crnky demiş ki:
Ya o Yazdığın nefis ile Allah arasındaki dialog Mevlana'nın olması gerek.
Aslı şöyle diye biliyorum:
Allah nefse sormuş "Ben kimim?" Nefis:
"Sen sensin ben de benim" diye yanıtlamış. Allah nefsi ateşe atmış:
"Sen kimsin." demiş.
Nefis: "Ben benim, sen de sensin" demiş.
ve Allah nefsi aç bırakmış... Sormuş Ben kimim?
Nefis: "Sen benim Rabbimsin, ben de senin kulunum"

Bu hikaye nefse isteklerini verdikçe daha da kibirlileştiğini anlatmak veya orucun önemini anlatmak amaçlıdır.
"Küçük küçük günahları işleyen tavaş yavaş büyüğe yaklaşır, küçük günahlar da şeytanın en sevdiği silahlarıdır" düşüncesini de vermektedir.

Babamın anlattığı bir olay mevcut. Bütün aile için kötü bir dönemde, işi dolayısıyla o başka bir ülkedeydi bir süreliğine. Uykusuzluktan yakınınca işyerinde bir kadeh viski tavsiye etmişler kendisine. O da devirip uyumuş. Küçük günahlar şeytanın en sevdiği silahlardır çünkü nasıl ilerleyeceğini asla düşünmez insan; gel zaman git zaman bile diyemeden, babamın en son fark ettiği şey, bir gece oturup, zaman içinde fark etmeden bir kadehi ikileyip üçleyip, sonunda bütün şişeyi kafaya diktiği olmuş. Akabinde de zaten bizden yardım istedi ve bıraktı içmeyi. O gün bu gündür de zaten çok özel zamanlar haricinde ağzına damlasını koymaz.
 

Geri
Üst