Merhaba arkadaşlar. Sedef Audio SE-3 Modeli Kulaklık Amfisi ile ilgili incelememi tamamladım sayılır. sonraki süreçte de kullandıkça dikkatimi çeken noktaları eklemeye çalışacağım.
Deneme için kullandığım set up ve sinyal zinciri:
Lenovo z500-PC > RME Babyface-Ses Kartı > Belkin 3.5mm to RCA Kablo > SE-3 > Beyerdynamic DT770 Pro (80 Ohm) - Kulaklık şeklindedir. Öncelikle test ortamından görüntüler paylaşmak istiyorum.
SE-3 Amfilikatör hakkında kısaca teknik bilgiler:
Çalışma voltajı: 18V
Çıkış gücü : 800mW
Lamba Tipi - Modeli: 3A5 - RCA(USA)
Input konnektör: Right-Left RCA Toslink
Output konnektör: 6.3mm trs jack
Genel İzlenim:
Amfi olması gerektiği gibi gayet loud çalıyor, oldukça güçlü. Ses kartının çıkışı 0 db, media player ve amfi ses potansı %50 pozisyonlarında iken tatmin edici bir seviye yakalanabiliyor, bundan biraz daha fazlası kulak sağlığı için zararlı olabilir. En güzel yanı da bu seviyeye çıkarken sesin bozulmadan, distorsion'a girmeden, netliğini kaybetmeden kalabilmesiydi bence. Diğer bir konu da kayıtlardaki dipsesleri anında belli etmesi, çoğu albüm kaydında bu tip sesler keşfettim, acaba amfiden mi diye kulaklığı tekrar ses kartına takıp yüksek sesle dinleyince kayıtlarda olduğunu anladım. Studyo kayıt işleriyle uğraşan biri olarak bu benim için ciddi bir avantaj 🙂
Alt frekanslar / Bass
Daha önceden de presonus hp4 kullanmıştım, bu sebeple ilk canlanacak bölgenin sürüş gücünden dolayı bu bölge olacağını tahmin etmiştim 🙂
Gerçekten de alt frekanslarda çok ciddi bir hacimlenme ilk başta çarpıcı şekilde dikkat çekiyor. buradaki hacimden kastım sadece seviye olarak değil sıkılaşma anlamında da bir etkiyi içeriyor.
Distorsion'a girmeden, dağınık olmayan bir şekilde güçlü basslar alabilmek için ayrı güç kaynağı ile beslenen bir amfi kullanmak, artık vazgeçilmez oluyor sanırım 🙂
lamba etkisi bu bölgede pek etki göstermiyor ki bu iyi bir şey benim zevkime göre , saturation'u çok belirgin bir amfi olsaydı daha pörtlek ve dağınık bass frekanslara sebep olabilirdi.
Orta Frekanslar / Mid-range
Lambanın asıl karakterini koyduğu alan burası bence. Ciddi bir gövdelenme etkisi var. Kayıtlarda asıl ezgiyi oluşturan solo çalgıları daha net ve belirgin duymaya başlıyorsunuz. Çeşitli müzik tarzlarında uzun dinlemeler yaptım, sertlik ya da bulanıklık veren bir etkiye rastlamadım. Bir alt modeli olan SEII'yi inceleyen bir arkadaş mid bölgede abartı yaptığını yazmıştı, benim fikrimce de hi-mid yani presence dediğimiz bölgede bir miktar renklendirme mevcut. Ama konu hi-fi bir kulaklık amfisi almaksa, cihaz biraz da kendi karakterini katabilir diye düşünüyorum. Tabi bu öyle abartılı bir etki değil, çok dikkatli dinlediğinizde mid bölgeyi vurgulayan, biraz daha vintage tınlamasını sağlayan bir etki bu, lamba harmoniklerini başarılı şekilde sounda yansıtıyor.
Üst Frekanslar / Tiz Bölge
Tiz frekanslar SEII modelin aksine daha sakin. Rahatsız edici ve sert bir parlaklık yok, ki genel olarak en sevmediğim tını da metalik ve yapay parlayan tizlere sahip bir karakterdir. Vokallerdeki sibilantları da (ıslıksı ses) abartmıyor.
Tizler bass ve mid bölge altında ezilip kaybolmadan, netliğini kaybetmeden olması gereken lezzette ve düzeyde geliyor. Bunda tabiki de dt770'in katkısı var. Çok net ve tadında tizleri var. Bugüne kadar hiçbir kulaklığı bu kadar beğenmemiştim, tiz konusu gelince de hakkını teslim etmeden geçemem 🙂
Eleştiri / Geliştirilmesi gereken noktalar
Mikrofonik etki belirgin. Yani amfinin dış kasanına dokunuşlarınız metal tınlaması olarak doğrudan kulaklığa geliyor. Öyle ki lamba ısınırken metalin genleşme tınısı bile duyuluyor, ilk ısınma esnasında buna eşlik eden lamba gürültüsü de hafiften hissediliyor; ama hem lambanın hem de kasa sıcaklığının ideal çalışma seviyesine ulaşıp sabitlenmesi ile bu istenmeyen tınılar tamamen ortadan kalkıyor. Ahmet beyle görüştüğümüzde bu hassasiyetin, vintage tasarımlı hifi-lambalı amfilerde genel bir özellik olduğunu belirtti, ki ısındıktan sonra gayet sessiz çalışıyor.
Kasa yapısından bahsetmişken komple aliminyum şık bir dizayna sahip ve sayede aşırı ısınmanın önüne geçerken, devre içerisindeki komponentlerin kasaya temas halinde olmasıyla da sanırım bu devrelerin ısılarını dış kasaya aktararak zarar görmesini engellemek amaçlanmış.
Diğer bir gelişime açık nokta ise giriş bağlantı konnektör sistemi. çift rca hi-fi dünyasındaki DAC'larda sıklıkla kullanılıyor ama biz stüdyo müzisyenlerine normal çift mono Sağ-Sol TS yada stereo TRS giriş konnektörü de lazım 🙂
Ben 3.5mm > Çift RCA Belkin kablo ile bağlantı yaptım, bu kabloyu kullanarak ses kartınızın kulaklık çıkışını amfi girişlerine bağlayabiliyorsunuz.
Bu formda bir kablo:
Görünüş olarak SE-III'ün siyah renk tasarımlı ve büyük volume potanslı olanını sevdim. gri tasarımlardan daha profesyonel görünüyor, sanırım potans düğmesi konusunda gri modeller ciddi bir düzeltme istiyor 🙂
Kıyaslamak gerekirse SE2 modeli daha solid karakterde, yani sesleri renklendirmeden, kendinden bir karakter katmadan olduğu gibi hacimlendirip yükseltiyor, renk istemeyenler daha çok se2'ye yönelebilir. Ancak SE3'ün bariz bir sıcak (warm) karakteri var, ben mix amaçlı değil de hifi tadında müzik dinlemek, sıcak-analog lezzette bir sound yakalamak isteyenlere SE3'ü tavsiye ediyorum. Bu şekilde karakterli bir soundu olmasına rağmen seslerin birbirine karışması, alt frekanslarda distorsion vs. meydana gelmiyor.
Cihazla ilgili fiyatlandırma konuları ve merak ettiğiniz diğer detaylı teknik bilgiler için Ahmet beyin kendisine doğrudan ulaşabilirsiniz, iletişim için:
Sedef Elektronik Seselendirme - Home
Deneme için kullandığım set up ve sinyal zinciri:
Lenovo z500-PC > RME Babyface-Ses Kartı > Belkin 3.5mm to RCA Kablo > SE-3 > Beyerdynamic DT770 Pro (80 Ohm) - Kulaklık şeklindedir. Öncelikle test ortamından görüntüler paylaşmak istiyorum.
SE-3 Amfilikatör hakkında kısaca teknik bilgiler:
Çalışma voltajı: 18V
Çıkış gücü : 800mW
Lamba Tipi - Modeli: 3A5 - RCA(USA)
Input konnektör: Right-Left RCA Toslink
Output konnektör: 6.3mm trs jack
Genel İzlenim:
Amfi olması gerektiği gibi gayet loud çalıyor, oldukça güçlü. Ses kartının çıkışı 0 db, media player ve amfi ses potansı %50 pozisyonlarında iken tatmin edici bir seviye yakalanabiliyor, bundan biraz daha fazlası kulak sağlığı için zararlı olabilir. En güzel yanı da bu seviyeye çıkarken sesin bozulmadan, distorsion'a girmeden, netliğini kaybetmeden kalabilmesiydi bence. Diğer bir konu da kayıtlardaki dipsesleri anında belli etmesi, çoğu albüm kaydında bu tip sesler keşfettim, acaba amfiden mi diye kulaklığı tekrar ses kartına takıp yüksek sesle dinleyince kayıtlarda olduğunu anladım. Studyo kayıt işleriyle uğraşan biri olarak bu benim için ciddi bir avantaj 🙂
Alt frekanslar / Bass
Daha önceden de presonus hp4 kullanmıştım, bu sebeple ilk canlanacak bölgenin sürüş gücünden dolayı bu bölge olacağını tahmin etmiştim 🙂
Gerçekten de alt frekanslarda çok ciddi bir hacimlenme ilk başta çarpıcı şekilde dikkat çekiyor. buradaki hacimden kastım sadece seviye olarak değil sıkılaşma anlamında da bir etkiyi içeriyor.
Distorsion'a girmeden, dağınık olmayan bir şekilde güçlü basslar alabilmek için ayrı güç kaynağı ile beslenen bir amfi kullanmak, artık vazgeçilmez oluyor sanırım 🙂
lamba etkisi bu bölgede pek etki göstermiyor ki bu iyi bir şey benim zevkime göre , saturation'u çok belirgin bir amfi olsaydı daha pörtlek ve dağınık bass frekanslara sebep olabilirdi.
Orta Frekanslar / Mid-range
Lambanın asıl karakterini koyduğu alan burası bence. Ciddi bir gövdelenme etkisi var. Kayıtlarda asıl ezgiyi oluşturan solo çalgıları daha net ve belirgin duymaya başlıyorsunuz. Çeşitli müzik tarzlarında uzun dinlemeler yaptım, sertlik ya da bulanıklık veren bir etkiye rastlamadım. Bir alt modeli olan SEII'yi inceleyen bir arkadaş mid bölgede abartı yaptığını yazmıştı, benim fikrimce de hi-mid yani presence dediğimiz bölgede bir miktar renklendirme mevcut. Ama konu hi-fi bir kulaklık amfisi almaksa, cihaz biraz da kendi karakterini katabilir diye düşünüyorum. Tabi bu öyle abartılı bir etki değil, çok dikkatli dinlediğinizde mid bölgeyi vurgulayan, biraz daha vintage tınlamasını sağlayan bir etki bu, lamba harmoniklerini başarılı şekilde sounda yansıtıyor.
Üst Frekanslar / Tiz Bölge
Tiz frekanslar SEII modelin aksine daha sakin. Rahatsız edici ve sert bir parlaklık yok, ki genel olarak en sevmediğim tını da metalik ve yapay parlayan tizlere sahip bir karakterdir. Vokallerdeki sibilantları da (ıslıksı ses) abartmıyor.
Tizler bass ve mid bölge altında ezilip kaybolmadan, netliğini kaybetmeden olması gereken lezzette ve düzeyde geliyor. Bunda tabiki de dt770'in katkısı var. Çok net ve tadında tizleri var. Bugüne kadar hiçbir kulaklığı bu kadar beğenmemiştim, tiz konusu gelince de hakkını teslim etmeden geçemem 🙂
Eleştiri / Geliştirilmesi gereken noktalar
Mikrofonik etki belirgin. Yani amfinin dış kasanına dokunuşlarınız metal tınlaması olarak doğrudan kulaklığa geliyor. Öyle ki lamba ısınırken metalin genleşme tınısı bile duyuluyor, ilk ısınma esnasında buna eşlik eden lamba gürültüsü de hafiften hissediliyor; ama hem lambanın hem de kasa sıcaklığının ideal çalışma seviyesine ulaşıp sabitlenmesi ile bu istenmeyen tınılar tamamen ortadan kalkıyor. Ahmet beyle görüştüğümüzde bu hassasiyetin, vintage tasarımlı hifi-lambalı amfilerde genel bir özellik olduğunu belirtti, ki ısındıktan sonra gayet sessiz çalışıyor.
Kasa yapısından bahsetmişken komple aliminyum şık bir dizayna sahip ve sayede aşırı ısınmanın önüne geçerken, devre içerisindeki komponentlerin kasaya temas halinde olmasıyla da sanırım bu devrelerin ısılarını dış kasaya aktararak zarar görmesini engellemek amaçlanmış.
Diğer bir gelişime açık nokta ise giriş bağlantı konnektör sistemi. çift rca hi-fi dünyasındaki DAC'larda sıklıkla kullanılıyor ama biz stüdyo müzisyenlerine normal çift mono Sağ-Sol TS yada stereo TRS giriş konnektörü de lazım 🙂
Ben 3.5mm > Çift RCA Belkin kablo ile bağlantı yaptım, bu kabloyu kullanarak ses kartınızın kulaklık çıkışını amfi girişlerine bağlayabiliyorsunuz.
Bu formda bir kablo:
Görünüş olarak SE-III'ün siyah renk tasarımlı ve büyük volume potanslı olanını sevdim. gri tasarımlardan daha profesyonel görünüyor, sanırım potans düğmesi konusunda gri modeller ciddi bir düzeltme istiyor 🙂
Kıyaslamak gerekirse SE2 modeli daha solid karakterde, yani sesleri renklendirmeden, kendinden bir karakter katmadan olduğu gibi hacimlendirip yükseltiyor, renk istemeyenler daha çok se2'ye yönelebilir. Ancak SE3'ün bariz bir sıcak (warm) karakteri var, ben mix amaçlı değil de hifi tadında müzik dinlemek, sıcak-analog lezzette bir sound yakalamak isteyenlere SE3'ü tavsiye ediyorum. Bu şekilde karakterli bir soundu olmasına rağmen seslerin birbirine karışması, alt frekanslarda distorsion vs. meydana gelmiyor.
Cihazla ilgili fiyatlandırma konuları ve merak ettiğiniz diğer detaylı teknik bilgiler için Ahmet beyin kendisine doğrudan ulaşabilirsiniz, iletişim için:
Sedef Elektronik Seselendirme - Home