Venom ve Spidey'in müthiş karşılaşmasının yer aldığı filme sinemalarda gösterimdeyken gitmeyi çok istemiş, fakat içimdeki sesin pişman olacağımı fısıldaması üzerine tercihimi farklı yönlerden kullanmıştım. Aynı dönem filme giden ama Spider konusunda benim kadar kafayı bozmamış arkadaşlarımdan da "Eh işte, öylesine macera yaşadık" yorumlarını alınca büyük beklentilerimi gelecek bahara erteledim. Bugün filmi izledim ve içimdeki sesin az bile dediğini anladım. Film, çizgiromandan son derece uzak; bunun dışında bir o kadar da kalitesiz. Marvel Comics'in bu kadar saçma uyarlamaları kabul etmesi için çok iyi telif hakkı ödenmesi lazım, onu düşündüm film esnasında. Böyle rezillik nadiren gördüm ben ömrü hayatımda.
Her şeyden önce Sandman'in mutasyona uğraması esnasında verilen bilgiler "Biz bu filmi 5-10 yaş kitlesinin de izlemesi için yapıyoruz madem, abartmaya gerek yok" mantığıyla verilmiş, gülmekten alamadım kendimi. Hele hele neo-genetik biliminin bu kadar önemli (!) bir çalışmasında, deney alanındaki değişiklik üzerine görevlinin "Kuştur kuş, başlayınca uçar gider" demesi... 😆 Yok lan böyle bir şey. Amerikan bilim adamlarının bilime verdiği değer ve ciddiyet buysa eğer, beyin göçü olgusunun ne kadar içi dolu bir beyin olduğunun sorgulanması şart hale gelir. Laubalilikte sınır tanımayan filmde Spider'ın Sandman'dan intikamını kumdan kale yaparak almasını bekledim açıkçası ama lağım sahnesi buna elverişli ortamı sağlayamadı. Zaten sonradan öğrendik ki aslında Sandman da iyi bir insanmış, gönüllerimizi fethetmeyi hak etmiş, Mr. Sandman diyerek dillere dolanacak bir şahısmış; bilemedik biz, bilemedik...
Venom'a gelelim... Çizgiroman alemine adını altın harflerle yazan bu karakter, birçok sahnede Uma Thurman'dan bile zayıf neredeyse. Böyle bir bünye karşısında sık sık "Ben bu Venom'u nasıl yeneceğim" diye kara kara düşünen Spider, en azından filmde bu repliği kullanmıyor. Az çok tutarlılık sağlamışlar. Fakat filmin geneline bakıyorum ve o beklenen Venom-Spider ilk müsabakasının 2-2,5 saatlik filmde sadece yarım saat yer aldığını, onda da Sandman, Harry ve MJ sayesinde konu mankeni kıvamına geldiğini görüyorum. Buradan yapımcılara sesleniyorum; Venom-Spider'ın ikinci müsabakasında Jenna Jameson'a şans tanıyın. Evet doğrudur, yaşlandı, formdan düştü fakat yine de izlemek istiyoruz kendisini.
Hollywood'un en saçma macera filmlerinde bile aşk katma çabasını anlıyorum, normaldir. Fakat Harry-MJ-Peter arasındaki aşk üçgeni, ilkokul yıllarımda ATV'nin büyük kanal olmasını sağlayan Manuela dizisinde bile yoktu. Ulan ne hale getirdiniz Kirsten Dunst ablamızı, ayıptır. Aynı şekilde Harry'nin babasının izinden gitme merakı da üç film sonunda kusulası noktaya geldi. Bilader intikamını alıyorsan al, alamıyorsan çek git dedik, yapımcılar duydu sesimizi, nihayetinde öldürdüler ama bakalım. Her şey olur bu alemde.
Yiğidi öldürüp hakkını vermek lazım yine de. Symbiot'un Peter'ın rüyalarına girişi, ona ilk hükmedişi ve Peter'ın kendisini bulvar üzerinde asılı bulması sahnesi çok iyi işlenmiş. Bir karmaşıklık, bir "ne oluyor lan orada"cılık sezmedim değil. Aynı şekilde bonservissiz Eddie Brook'a transfer de oldukça iyi işlenmiş. Beğendim bu sahneleri ama işte Venom gibi bir karakterin filmin büyük kısmına yayılmamış olması devede pire olarak bırakıyor bu sahneleri.
Venom dedim, belki bu sefer dedim ama ı ıh.. Bundan sonra Spider Man'in siname sahnesindeki yeri benim için bitmiştir. Tatilden istifade ederek şöyle kurcalayayım siyah beyaz sayfaları ben..