The Thin Red Line / İnce Kırmızı Hat (1998)

elime yeni geçti bu film. ne zamandır türkçe altyazılı dvd'sini merakla bekliyordum. bu filmi bu kadar merak etmemin sebebi son yıllarda yapılmış savaş filmlerinden farklı oluşuydu.

film 1998 amerika ve kanada yapımı. yaklaşık 170 dakika sürüyor. yönetmen terrence malick. biraz yöntmenliğe ara vermiş ve uzun yıllar sonra bu filmi yönetmiş. kendisi 75 yılı yapımı "days of heaven"ın yönetmenidir. ince kırmızı hat'ın oyuncuları ise bir ünlü geçidi. sean penn, george clooney, adrien brody, jared leto, tim blake nelson, ben chaplin, nick nolte, john cusack, john c. reilly ve james caviezel olarak sayabilirim. kadro çok mükemmel ve hepsi iyi iş çıkarmış.

filmin uzunluğuna bakılıp tamamen bir savaş filmi izlemiyorsunuz. filmin açılımları çok geniş. aksiyon sinemasından tutun da en ağır dram öğelerine kadar herşeyi işliyor. hart's war ya da black hawk down gibi militarist değil aksine en ağır savaş karşıtı filmlerden diyebilirim. kullanılan her cümlenin ardında felsefi bir anlam yatmakta. dram öğeleri filmin içerisine zekice yerleştirilmiş. doğum-ölüm düşüncesi filmin her tarafına sinmiş durumda ve neden savaşıyoruz? sorusuna yanıt aranmakta... bunu da basit bir şekilde değil inceleyerek derinlemesine dalarak irdeliyorlar.

savaş sahneleri çok gerçekçi bir biçimde yaratılmış. "er ryan'ı kurtarmak" filmindeki gibi kapana kısılmalar, "black hawk down'daki gibi sıkışma ve çarpışmalar çokça ele alınmış. piyadelerin psikolojisi üzerinde savaşın çok büyük etkisi var ve bu anlamda "full metal jacket" ile rahatlıkla kıyaslanabilir bir film. insana tokat gibi vuran sahneleri çok fazla... yine yazmakta sakınca görmüyorum. bu film şimdiye kadar izlediğim en başarılı savaş karşıtı filmlerden... kutlamak lazım. helal be!!!

189739~The-Thin-Red-Line-Posters.jpg
 
silent_guitar demiş ki:
Hayatımda izlediğim en güzel muharebe savaşı filmdir, ayrıca en uzun filmdir de. 🙂 İki kere ara verilmişti. 😛

Saygılar...

bir daha izleyeceğim. benimde aynen izlediğim en güzel savaş filmi. ilk başlarda er ryan arasında karar veremedim ama sonra anladım ki daha başarılıymış. şimdi de coppola'nın "apocalypse now" filmiyle karşılaştırıyorum. 😉
 
ekşi sözlükte bu film için çok komik yapılmış. yok efendim "arkada savaş olurken çiçek böcek edebiyatı yapmak" gibi... (o sahnenin anlamı vardır. yönetmen orada doğum-ölüm döngüsünü işlemek istemiştir ve bu sahneyi ortaya koymuştur.)
o sahneyi izlemeyenler için... arkada top tüfek sesleriyle bağrışmalar olur;yönetmen bununla ölümü hissettirir fakat kamera bir orayı göstermez çünkü o sırada bir canlı doğuyordur. bunun kadar etkileyici bir sahne olamazdı.
yine "garp cephesine birşey yok" filmiyle karşılaştırılmış ve daha iyi denilmiş. mantıksal ve filmin işleyişini düşündüğünüzde iki filmin arasında pek bir fark yoktur.
birde en çok eğlendiğim ise "dünyanın en iğrenç filmi" denilmesidir. yani bu yorumu yapan arkadaş "timsah dundee los angeles'tayı izlememiş galiba. bunun gibi yorumları yapanlar neden yazar oraya bilmiyorum. yorum da değil hani...
 
enchant demiş ki:
ekşi sözlükte bu film için çok komik yapılmış. yok efendim "arkada savaş olurken çiçek böcek edebiyatı yapmak" gibi... (o sahnenin anlamı vardır. yönetmen orada doğum-ölüm döngüsünü işlemek istemiştir ve bu sahneyi ortaya koymuştur.)
o sahneyi izlemeyenler için... arkada top tüfek sesleriyle bağrışmalar olur;yönetmen bununla ölümü hissettirir fakat kamera bir orayı göstermez çünkü o sırada bir canlı doğuyordur. bunun kadar etkileyici bir sahne olamazdı.
yine "garp cephesine birşey yok" filmiyle karşılaştırılmış ve daha iyi denilmiş. mantıksal ve filmin işleyişini düşündüğünüzde iki filmin arasında pek bir fark yoktur.
birde en çok eğlendiğim ise "dünyanın en iğrenç filmi" denilmesidir. yani bu yorumu yapan arkadaş "timsah dundee los angeles'tayı izlememiş galiba. bunun gibi yorumları yapanlar neden yazar oraya bilmiyorum. yorum da değil hani...
Tabii insanların zevkleri farklıdır elbette ama bu yorumları yapanlar da hakikaten haddini aşmış biraz. 🙂 Böyle naçizane bir eseri bu şekilde karalamak, yok saymak ya da üstüne dalga geçer yorumlar yapmak pek doğru değil. Sinema otoritelerinin yazıp çizdiklerinden sonra aslında bunların kale bile alınmaması lazım ama insan yine de eleştirmeden edemiyor bu tarz yorumları. 😉

Sevgiler...
 

Geri
Üst