Yolculara tanınan haklardan da bir haberiz bence şu haberin bile okunma sayısı herşeyi anlatır cinsten:
İETT otobüslerinde sigortalı yolculuk dönemi
Mesala kim sigortalı olduğu biliyor, iett araçlarında ?
Ya da şuradaki yolcularımızdan beklentimiz kısmını bir okusak, hangi birini yapıyoruz ki..
Yolcu Hakları Bildirgesi
Ya yanınızdaki yük ağırlığı ve ebatlarına kim uyuyor ? Bunu denetleyen var mı ? Denetleme işini kim yapmalı ? Denetleme işini, sadece otobüsü sürmek ve bu konuya odaklanması gereken iett şöforu mu yapacak ?
Ayrıca belirtmem gerekir ki metrobus tamamen bu kuralların dışında malesef. Ama, alternatif hatlardan dolayı metrobuste eski sıkışıklık yok.
Yaşlılara yer verme konusunda ise hem katılıyorum hem katılamıyorum. Çünkü bu konuda genç olanların da haklı sebepleri var. Şöyle ki artık yaşlılar için indirimli kart çıktı (istanbul için yeni çıktı) bu da işi gücü olmasa bile sırf canım sıkıldı, gezmeye çıkıyorum diye otobüsleri metro-metrobusleri dolduran bir kalabalık ortaya çıkardı. Onlar, yoğun saatlerde (saat 7-10, 16-19) dışarıya çıkmamaya özen gösteriyorlar mı bilmiyorum ama 1-2 saat, 3-4 hatta 5 aktarma giderek işine gücüne/okula elinde/sırtında bilmem kaç kilo çanta/iş evrağı ile gezmeye giden teyzeye-amcaya yer vermek harbi zor oluyor. Sizin durumunuz o teyzeden daha berbat bir halde oluyor çünkü. Siz ilk duraktan binmeye kasmak için(çünkü 1-1,5 saatlik bir yolculukta işe giderken ya da dönerken elinizdeki onca ıvır zıvır ile ayakta olmak istemiyorsunuz hali ile) geriden 1-2 aktarma yaparak binerken onlar ortanca durakta evlerinin önünde 1-2 dklik mesafeden evden çıkıp direkt otobüse binmeyi ve orada oturmayı istiyorlar bir çoğuda 5-6 durak sonra iniyor o süre zarfında bile oturmak istiyorlar bu da Türkiye'deki toplu taşıma konforu açısından oldukça bencilce ve lüks bir istek oluyor en azından ben böyle düşünüyorum. Kendi anneme de bu sıkışık saatlerde dışarı çıkmamasını aynen bu sebeplerden bahsederek anlatıyorum. İstanbul'da önceden bu yoktu Ankara'da sanıyorum ya ücretsiz ya da çok düşük bir miktarda bilet parası ödüyorlar İstanbul'a göre uzun zamandır. Bu yüzden de sürekli gelip giden yaşlı bir populasyon oluştuğu için otobüs ve diğer taşıtlarda yer kalmıyor özellikle Ankara'daki genç ve öğrenci tayfası bu durumdan oldukça rahatsızdı, şimdi İstanbul'da da yaşlılara indirim furyası başladı. Çok yakında benim gibi düşünen bir çok kişi olacaktır.
Bu iki kişilik yerleri işgal etme durumu Türkiye'ye yurtdışından gelen yabancılarda da mevcut. Eğitimle mi alakası var yoksa Türkiye'ye gelen onun havasına mı giriyor bilmiyorum. Adam, e11 ile kadıköy'e dönüyor sabiha gökçen'den bir koltuğa tamamen bavullarını koymuş diğer koltuğu da kendisi oturmuştu. Otobüs tıklım tıkış iken bu yapıyordu. Üstelik sarışın mavi gözlü tipik Anglo-Sakson birisiydi bildiğin İngiliz aksanı ile İngilizce konuşuyordu.
Herşeyin başı eğitim geyiğine dönmek istemiyorum ama ilkokul hatta ana sınıfından itibaren genel ahlak kuralları-toplum içinde davranış prensiplerini kapsayacak dersler konulmalı. Bunları çocukluktan öğretmezseniz sittin sene olmuyor. Yere tükürmemek, sakız atmamak, çok sesli ve gürültü şekilde telefonla ya da arkadaş vs ile sohbet etmemek, oturduğun yerde sana ayrılan bölüm kadarıyla oturmak, ÇÖP ATMAMAK vs..
Yabancı konusuna gelirsek, şu yüksek sesle konuşma işi güneyli turistlerde(italyan, ispanyol, arap vs) belirgin bir şekilde yüksek. İstanbul'da yaşayan adamın şehrin insanı yormasından bu kadar kastıramıyor-enerjisi kalmıyor. Yüksek sesle konuşma olayında, var yine yok demiyorum ama İstanbullu içinde %30-40 ise bu güneyli turistlerde/Suriyeli'lerde oran %50-60'a çıkıyor.
Özetle bu olayların hemen düzeleceği sanmıyorum, 3-4 kuşak sonra değişir bu da, erişkin olma yaşını 20 dersek kaba bir hesapla 60-70 yıllık bir jenerasyondan bahsediyoruz. Bunun 3-4 yaşında anaokulunda/en genç ilkokulda topluma saygı, toplumla yaşama, genel ahlak ve görgü kuralları adında verilecek derslerle olması gerekir. Tabi ki eğitim için fırsat eşitliği ve toplum genellinde belli bir eğitim standardının yakalanmasıyla olacak bir iş. Bunun da Türkiye'de eksikliği olduğu düşünürsek 60-70 yıllık olay 80-90 yıla çıkıyor. Geleceğe yönelik seçim vaatleri filan duyuyoruz şu aralar toplum sabretmesini öğrenirse belki biz de bir gün şirinleri görebiliriz. De mi ? 🙂
İETT otobüslerinde sigortalı yolculuk dönemi
Mesala kim sigortalı olduğu biliyor, iett araçlarında ?
Ya da şuradaki yolcularımızdan beklentimiz kısmını bir okusak, hangi birini yapıyoruz ki..
Yolcu Hakları Bildirgesi
Ya yanınızdaki yük ağırlığı ve ebatlarına kim uyuyor ? Bunu denetleyen var mı ? Denetleme işini kim yapmalı ? Denetleme işini, sadece otobüsü sürmek ve bu konuya odaklanması gereken iett şöforu mu yapacak ?
- Görevlilere ve diğer yolculara sorumlu ve saygılı şekilde davranılması, yüksek sesle konuşulmaması, müzik çalarların diğer yolcuları rahatsız edici şekilde yüksek sesle dinlenmemesi gerekir.
- Toplu ulaşım araçlarına 30 kg'den fazla veya 120 x 50 x 60 cm'den büyük yükle binilmemelidi
- Durak ve araçlara çöp atılmamalıdır.
Ayrıca belirtmem gerekir ki metrobus tamamen bu kuralların dışında malesef. Ama, alternatif hatlardan dolayı metrobuste eski sıkışıklık yok.
Yaşlılara yer verme konusunda ise hem katılıyorum hem katılamıyorum. Çünkü bu konuda genç olanların da haklı sebepleri var. Şöyle ki artık yaşlılar için indirimli kart çıktı (istanbul için yeni çıktı) bu da işi gücü olmasa bile sırf canım sıkıldı, gezmeye çıkıyorum diye otobüsleri metro-metrobusleri dolduran bir kalabalık ortaya çıkardı. Onlar, yoğun saatlerde (saat 7-10, 16-19) dışarıya çıkmamaya özen gösteriyorlar mı bilmiyorum ama 1-2 saat, 3-4 hatta 5 aktarma giderek işine gücüne/okula elinde/sırtında bilmem kaç kilo çanta/iş evrağı ile gezmeye giden teyzeye-amcaya yer vermek harbi zor oluyor. Sizin durumunuz o teyzeden daha berbat bir halde oluyor çünkü. Siz ilk duraktan binmeye kasmak için(çünkü 1-1,5 saatlik bir yolculukta işe giderken ya da dönerken elinizdeki onca ıvır zıvır ile ayakta olmak istemiyorsunuz hali ile) geriden 1-2 aktarma yaparak binerken onlar ortanca durakta evlerinin önünde 1-2 dklik mesafeden evden çıkıp direkt otobüse binmeyi ve orada oturmayı istiyorlar bir çoğuda 5-6 durak sonra iniyor o süre zarfında bile oturmak istiyorlar bu da Türkiye'deki toplu taşıma konforu açısından oldukça bencilce ve lüks bir istek oluyor en azından ben böyle düşünüyorum. Kendi anneme de bu sıkışık saatlerde dışarı çıkmamasını aynen bu sebeplerden bahsederek anlatıyorum. İstanbul'da önceden bu yoktu Ankara'da sanıyorum ya ücretsiz ya da çok düşük bir miktarda bilet parası ödüyorlar İstanbul'a göre uzun zamandır. Bu yüzden de sürekli gelip giden yaşlı bir populasyon oluştuğu için otobüs ve diğer taşıtlarda yer kalmıyor özellikle Ankara'daki genç ve öğrenci tayfası bu durumdan oldukça rahatsızdı, şimdi İstanbul'da da yaşlılara indirim furyası başladı. Çok yakında benim gibi düşünen bir çok kişi olacaktır.
Bu iki kişilik yerleri işgal etme durumu Türkiye'ye yurtdışından gelen yabancılarda da mevcut. Eğitimle mi alakası var yoksa Türkiye'ye gelen onun havasına mı giriyor bilmiyorum. Adam, e11 ile kadıköy'e dönüyor sabiha gökçen'den bir koltuğa tamamen bavullarını koymuş diğer koltuğu da kendisi oturmuştu. Otobüs tıklım tıkış iken bu yapıyordu. Üstelik sarışın mavi gözlü tipik Anglo-Sakson birisiydi bildiğin İngiliz aksanı ile İngilizce konuşuyordu.
Herşeyin başı eğitim geyiğine dönmek istemiyorum ama ilkokul hatta ana sınıfından itibaren genel ahlak kuralları-toplum içinde davranış prensiplerini kapsayacak dersler konulmalı. Bunları çocukluktan öğretmezseniz sittin sene olmuyor. Yere tükürmemek, sakız atmamak, çok sesli ve gürültü şekilde telefonla ya da arkadaş vs ile sohbet etmemek, oturduğun yerde sana ayrılan bölüm kadarıyla oturmak, ÇÖP ATMAMAK vs..
Yabancı konusuna gelirsek, şu yüksek sesle konuşma işi güneyli turistlerde(italyan, ispanyol, arap vs) belirgin bir şekilde yüksek. İstanbul'da yaşayan adamın şehrin insanı yormasından bu kadar kastıramıyor-enerjisi kalmıyor. Yüksek sesle konuşma olayında, var yine yok demiyorum ama İstanbullu içinde %30-40 ise bu güneyli turistlerde/Suriyeli'lerde oran %50-60'a çıkıyor.
Özetle bu olayların hemen düzeleceği sanmıyorum, 3-4 kuşak sonra değişir bu da, erişkin olma yaşını 20 dersek kaba bir hesapla 60-70 yıllık bir jenerasyondan bahsediyoruz. Bunun 3-4 yaşında anaokulunda/en genç ilkokulda topluma saygı, toplumla yaşama, genel ahlak ve görgü kuralları adında verilecek derslerle olması gerekir. Tabi ki eğitim için fırsat eşitliği ve toplum genellinde belli bir eğitim standardının yakalanmasıyla olacak bir iş. Bunun da Türkiye'de eksikliği olduğu düşünürsek 60-70 yıllık olay 80-90 yıla çıkıyor. Geleceğe yönelik seçim vaatleri filan duyuyoruz şu aralar toplum sabretmesini öğrenirse belki biz de bir gün şirinleri görebiliriz. De mi ? 🙂
Son düzenleme: