geçenlerde okulumdan çıkmış, derslerimi etüt etmiş, topluma faydalı bir birey olmanın huzuruyla yürüyorum. karşıya bir baktım, bu esefle kınadığım grubun klavyecisi olacak zat. baktım bizim okulun oradaki yurdun önünde mahallemizin kızlarını rahatsız edecek bir havada giyinmiş, süslenmiş falan. cık cık ki ne cık.... bizim mahallede yurt önlerinde beklemeye utanmıyor musun ulen dedim buna. yumruğumu sıkıp şöyle bir gerildim. bu bir pıstı, "abi kız arkadaşımı bekliyorum" falan der gibi oldu, tam duyamadım. o sırada yumruğumu sıkmış ve insan üstü darbe yaratan vuruşumu yapmaya hazırlanmış olduğum için çok irdelemedim dediklerini, ama yine de gerçeklik payı olabileceği için ve çocukcağızı boşuna dövmeyeyim diye düşünerek, demir bir kütle gibi sıkılmış, gaddar bir topuz olmuş yumruğumu açtım ve yer yer babacan, yer yer tehdikar algılanacak ard arda iki şaplak olarak bıraktım yanağına. ellerini de önünde bağdaştırmış, yere bakıyor çocukcağız. içim acıdı valla. (çok merhametliyimdir) sordum; paran var mı, karnın aç mı? cebine üç beş kuruş bişey sıkıştırdım, git bununla bişeyler ye, üstüne başına da kıyafet al dedim. (üç beş kuruş dediysem, o kadar değil, zenginimdir, gönlüm de öyle. saymadım ama 300-500 ytl falan vardır sanırım)
gözleri doldu. yürüdüm gittim. arkadan allah razı olsun mu yoksa allah belanı versin mi dediğini tam anlayamadığım için nasıl bir duygusal keşmekeşin kollarında olmam gerektiğini şaşırdım.
aradan zaman geçti, bunları kolaçan edeyim, adam olmuşlar mı diye bakayım dedim. gittim dinledim kerataları. yine aynı haytalar. ne üstlerine başlarına özen gösterme var, ne bişey. bizim zamanımızda öyle miydi, rahmetli zeki müren mini eteğini giyer, en klas giysileriyle, aksesuarlarıyla halkının, sevenlerinin karşısına çıkardı. ah ne billur sesli sanatçıydı. bunlara bak bir de. pijamayla gelmişler sahneye. yuh!! vokalist delikanlı da hır hır hır hırıldıyor. yazık yazık.
ama bu kadar kızgınlığımı "rep mi?" adlı güzide bir eseri bana ithaf ederek bir anda sildiler. ne içili parçadır öyle? gerçekten, şairin (kurt çıban??) de dediği gibi, "rep mi, o da ne, öyle müzik mi olur, hadi canım oradan". rep mi adlı parçayı, yozlaşmış rep müziğe karşı tavizsiz duruşu açısından takdir ettim ve benim müzikal hislerimi yansıttığı için mutlu oldum.
bir başka ziyaretimde pusiketdols grubunun "vuc yu vant yor görl frend hot layk mi" adlı bir 'kızın ateşinin çıkıp yataklara düşmesinin, hastalanmasının' lirik anlatımını sunan eserini bana ithaf etmelerini isterim. hatta o pusiketdols hanım bizzat gelir söylerse ben çok mutlu olurum. şahane olur.
yani demem o ki, efendi çocuklar olsanız süper olacak.
gözleri doldu. yürüdüm gittim. arkadan allah razı olsun mu yoksa allah belanı versin mi dediğini tam anlayamadığım için nasıl bir duygusal keşmekeşin kollarında olmam gerektiğini şaşırdım.
aradan zaman geçti, bunları kolaçan edeyim, adam olmuşlar mı diye bakayım dedim. gittim dinledim kerataları. yine aynı haytalar. ne üstlerine başlarına özen gösterme var, ne bişey. bizim zamanımızda öyle miydi, rahmetli zeki müren mini eteğini giyer, en klas giysileriyle, aksesuarlarıyla halkının, sevenlerinin karşısına çıkardı. ah ne billur sesli sanatçıydı. bunlara bak bir de. pijamayla gelmişler sahneye. yuh!! vokalist delikanlı da hır hır hır hırıldıyor. yazık yazık.
ama bu kadar kızgınlığımı "rep mi?" adlı güzide bir eseri bana ithaf ederek bir anda sildiler. ne içili parçadır öyle? gerçekten, şairin (kurt çıban??) de dediği gibi, "rep mi, o da ne, öyle müzik mi olur, hadi canım oradan". rep mi adlı parçayı, yozlaşmış rep müziğe karşı tavizsiz duruşu açısından takdir ettim ve benim müzikal hislerimi yansıttığı için mutlu oldum.
bir başka ziyaretimde pusiketdols grubunun "vuc yu vant yor görl frend hot layk mi" adlı bir 'kızın ateşinin çıkıp yataklara düşmesinin, hastalanmasının' lirik anlatımını sunan eserini bana ithaf etmelerini isterim. hatta o pusiketdols hanım bizzat gelir söylerse ben çok mutlu olurum. şahane olur.
yani demem o ki, efendi çocuklar olsanız süper olacak.