Biz de verimli zamanı ona harcamıyoruz yahu. İş güç, sosyalleşmek, müzik dinlemek, kitap okumak, atomu parçalamak gibi uğraşlardan arta kalan zamanda izliyoruz dizilerimizi. TV şart değil, reklamdan arındırılmış şekilde internette mevcut bu diziler.
Tabi fikrine saygı duymakla beraber "zaman kaybı" düşüncesinin göreceli olduğunu düşünüyorum. Bir oturuşta 11 saat izleyen olduğu gibi bunu abartılı bulan benim gibi insanlar da var. Kişisel bir konu nihayetinde. Herkesin ilgi alanları, boş zaman algısı değişik. İkinci dünya savaşı belgeselini önerirsin ama benim ilgi alanıma girmeyebilir. Onun yerine oturup The Elegant Universe izlerim, sicim teorisi hakkında fikir sahibi olurum diye düşünen de vardır. Konuya direkt zaman kaybı olarak bakmak yerine günün stresini yorgunluğunu atmak için ayrılmış bir yarım saat, 40 dk olarak da düşünebiliriz.
Sicim teorisi, ikinci dünya savaşı bir yana, ben sözü edilen 11 saatin "kayıp zaman" olarak tanımlanmasına net bir şekilde katılmıyorum. Kişiden kişiye değişir diyorum. Misal oturup bir solukta 11 saat bana göre kayıp zamandır. Toplama vurduğunda birkaç gün veya haftalık süreye yayılmış 11 saate kayıp demeyi doğru bulmuyorum. "Ömrümüzün şu kadar yılı uyuyarak geçiyor, ne büyük zaman kaybı" demek var. "24 saatlik zaman diliminde uykuya ayrılan 8 saat falza, 6'ya düşürsem vakit kazansam" demek var. Yanlış anlaşılmasın, örnek veriyorum, uykuyla eğlenceyi karşılaştırmıyorum. Israrla "ben haklıyım" da demiyorum. Hemfikir değiliz sadece.
şu son 5-6 yıldır dönen dizi furyası sürecinde bir tane bile popüler dizi izlememiş (lost'u bile izlemedim hemi de 1 saniyesini bile) bir insan olarak diyorum ki bunlar zevk-renk meselesidir abi.
her insanın hayat standardı, yaşam biçimi, hayata bakış açılarının belirlediği konulara öznel bakmamak gerekir.
...
şahsen ben yakınımdaki samimi bulduğum bu insanları uyarırım eğer hayatında başıboşluğa neden oluyorsa bu tv'nin karşısına kitlenme ama öyle bir insan yok etrafımda şu anda.