Son günlerde oldukça çok dikkatimi çeken bir grup Zıkkım. Gerek sözel anlamda, gerekse kaliteli vokali ile ( tabii ki müzikal olarakta ). Her ne kadar onlar alternatif yapıyorlar diye adlandırılsalar da, müziklerine buldukları ilginç bir isim var; Keş Rock! Bana sorarsanız zamanla daha da iyi oturacak olan sound’ları onları Hardrock’a sürüklemeye başlamış bile. Cigara, Zıkkım, Anfinin Delisi ise başarılı bulduğum çalışmaları. Zıkkım’ın Kök’üne doğru bir yolculuğa hazır mısınız?
Merhaba Özgür, TurkRock.com okuyucularına amatör grupları daha yakından tanıtmak için başladığım röportaj serisinin yeni grubu olmaktasınız. Bize grubundan bahseder misin?
Özgür: Gruba 2004 yılının hazin bir kış akşamı benim basçı Mustafa’yı aramamla ilk adım atılmış oldu. Daha sonra onca denemden sonra baterist Mahmıt ( orijinali Mahmıt – mbk ) ve gitarist Barış’ın gruba dahil olmasıyla grup son halini aldı. Cover çalışmalardan oluşan bir demoyu daha ilk aylarda hazırlayarak grubu afişe ettik... Lakin bununla doymadık ve kendi bestelerimizden oluşan Kök adlı demo için yoğun bir stüdyo sürecine girdik. 3 Ekim 2004’te demoyu tamamladık... Tarzımız ilk yola çıktığımız günden bu yana farklı bir hal aldı. Vokal Özgür, gitar Barış, bas Mustafa ve davul Mahmıt Talha.
Amatör bir grup olmanıza rağmen ben vokalin sesini ve tarzını beğendim. Hardrock vokale oldukça yakın bir tonlaması var. Beraber müzik yapmaya başlarken , kafanızda bir tarz oluşturmuş muydunuz?
Özgür: Aslında kafamızda bir tarz yok, hiçte olmadı. Biz içimizden geleni müziğimize yansıtmayı amaçladık, şarkılarımızda genelde her tarzdan izlenimler edinebilir dinleyici bu yüzden tarzınız ne sorusuna ‘siz ne diyorsanız odur’ diyoruz. Soruda Hardrock’a yakın bir tonlama dedin evet bu çok doğru sesimin özelliklerine uygun parçalar yapıyoruz ama bunda bir tarz kısıtlamasına girmiyoruz.
Mustafa: Valla herkesin yapmadığı bir şey yapmak istiyorduk, önceleri arabesk cover’ladık ama Zıkkımca cover’ladık, sonrada sığamadık sınırlarımıza ve besteler geldi, tarzı bizi dinleyenler isimlendirmiş zaten: Keş Rock!
Özgür: Elimizden geldiğince bir saund oluşturma çabasındayız, fakat günümüzde fazlasıyla tartışılan tarz tartışmalarının dışında kalmak istiyoruz.
Keş Rock, bu oldukça samimi geldi bana. Üretimde hızlı bir sürece, grup kurulduktan hemen sonra girdiğiniz anlaşılıyor. Kendi bestelerinizi hazırlarken aranızda ön plana çıkan oluyor mu? Üretim sürecindeki görev dağılımı nasıl?
Özgür: Evet, grup kurulmasıyla birlikte hızlı bir süreç yaşadık. Bir şeyler yaratma hissinin verdiği itici güçle bar çalışmalarının yanı sıra beste çalışmalarına zaman ayarladık. Besteler, söz ve müzikler bana ait fakat ön plana çıkmaktan çok bestelerimiz hepsi birer Zıkkım ürünüdür, diğer grup arkadaşlarımın da olağanüstü katkısı bulunmaktadır.
Mustafa: Genelde Özgür bakıyor o işlere, ama ortak bir çalışma sonucu ortaya çıkıyor besteler.
Grubun özgün sound’a yakın bir duruşu var, şimdiye kadar benzetildiğiniz bir grup oldu mu?
Özgür: Bu konuda böyle bir yargı yok bizleri bireysel olarak ele almaları dışında fakat biz daha çok kendimize has saund yaratma çabası içindeyiz. Bunun içinde Türküde çalıyoruz, Hardcore’da, Punk’ta ama amaç belli, tüm evrensel müzik tarzlarını kaynaştırıp içindeki farklılığı sunabilmek. O zaman Zıkkım tarzı anlaşılacak.
Mustafa: System of a Korn diye bir şey duydum ben dinleyenlerden, çok hoşuma gitti. ( ki alakası yok bence, daha dikkatli dinlemek gerek galiba – mbk )
Zıkkım adı nereden gelmekte, grubun isim hikayesini anlatır mısınız?
Özgür: İşte geldik bomba konuya... Aslında pek tasarlanmadı doğaçlama diyebiliriz... Grup arkadaşım Mustafa ile köpekler üstüne geçen bir diyalogda eğitimleri aşamasında vurgulu kelimelerin önemli olduğunu konuşuyorduk, bunun insanlar içinde geçerli olduğunu düşündük. ( mbk ) Bu doğrultuda isim koyma çalışmalarımız hız kazandı, insanlar için rahat ve akılda kalıcı bir isim bulmamız gerekiyordu, bundan önceki örnekleri göz ardı edemezdik. Örnek Duman – Kurban; bir anda zıkkım kökünden esinlendik. Zıkkımın kökü iki aşamada hayatımıza girdi, hem grubumuzun ismi oldu hem de demomuzun...
Açıkçası ben sizden oldukça umutluyum, Rock piyasasında yer tutacağınızdan ve albüm çıkaracağınızdan yana. Plak şirketleriyle bir bağlantı içine girdiniz mi?
Özgür: Hayır girmedik! Böyle bir girişimde bulunmamamızın iki sebebi var; daha ilk başta yeterince kendimize ‘evet hazırız’ diyemedik, sonra şarkı sözlerimiz ve sound’umuzun sert olması plak şirketleri tarafından ezilme politikasına kurban gitme korkusu var. Kendimizden ödün vermek istemiyoruz.
Şu an albüm yapma şansını yakalamış Türk Rock gruplarından sizce daha sert müzik yapanlar yok mu?
Özgür: Kesinlikle var, onlarında bu kaygıyı taşıdıklarından eminim. Fakat önemli burada önemli olan sertlik değil. Yarattığın müziğe sahip çıkabilmek, onu koruyabilmek. Tanınmak uğruna kendine ait olan şeyleri satmış olacakmışsın kaygısı anlatmak istediğim...
Anlıyorum, tüm Rock gruplarının ortak endişesi bu... Sözleriniz hakkında konuşmak istiyorum, sözleri yazarken neleri dikkate alıyorsun Özgür?
Özgür: Genelde toplumun yüzeysel sorunlarıyla değil de daha içsel meseleleriyle haşır neşir oluyorum. Bunda da en büyük etken toplumun yasakladığı fakat aslında konuşulması gereken meseleler, saptırmalar yada sloganlar bulmaktan daha çok tepki göreceğimizi bilerek gerçeklerin sadece görünürde olanlardan ibaret olmadığını afişe etmek...
Oldukça kısa ama net bir cevap oldu. Internet ortamlarında parçalarınız download edilebilir bir durumda, benimde Internet aracılığıyla edindiğim ekstra parçalar var. Bunlardan iki tanesi Türkü cover’ları. Ben ikisini de beğendim. Türkü cover’lamaya sizi iten etken neydi? Tamamen beğeni üzerine mi yoksa olurda bir gün şirketler ister, şimdiden denemeye başlayalım mı? Bu soru olmadı ama ağzımdan çıktı bir kere idare edin arkadaşlar...
Özgür: Aslında Türkü cover’ı yapmak yoktu aklımızda yada herhangi bir şirket için parça hazırlamak, sadece doğaçlama gelişmiş bir olaydı. Stüdyoya girdik ve çaldık grupça beğendiğimiz parçaları, değiştirmek gibi bir saplantımız var ama özünü koruyarak tabi ki de. En başında beri dediğimiz gibi bizde tarz sınırlaması yok, her tarza aşinayız ve bunları kaynaştırmak bizi de, dinleyicimizi de etkiliyor...
O zaman hemen şunu sorayım, grup olarak en çok hangi tarzı ve müzisyen/grupları takip ediyorsunuz?
Özgür: Hepimizin farklı, en güzeli de bu değil mi? Ben genelde The Doors, Pink Floyd, Soad, Korn ve Motörhead dinlerim. Birde Aşık Veysel. Barış tam bir Dream Theater fanıdır. Mustafa bu konuda içimizde en mülayimidir Türkü sever, yabancı olarakta kulağa hoş gelen her şeyi. Mahmıt en radikal ve tutucumuzdur bu konuda, Iron Maiden ve Queen dinler. Hepimizi etkileyen akımlar olmuştur fakat yine tekrarlıyorum bizde tarz tutsaklığı olmadı aksi halde tek düze olurduk. Müziğimizde bu açıdan diğer grupları kötülemiyorum yada tarz sahibi olmanın iyi bir şey olmadığından bahsetmiyorum, biz bu konuda tarz benimsemiyoruz o an içimizden ne geliyorsa onu yapıyoruz.
Konserlerinizden konuşalım, şimdiye kadar kaç konser verdiniz ve en çok memnun kaldığınız konser hangisi oldu?
Özgür: Bu güne kadar yirmi konser verdik, çoğu Bursa’daydı, fakat en son konserimiz İstanbul’da bulunan Gitanes barda oldu. Bu açıdan bizim için önem arz ediyor... Müziğin kalbi olan bir şehir ve dinleyici ister istemez sizle bütünleşiyor, bu açıdan verimli bir konserdi…
Zıkkım kısa vadede neler yapmayı planlıyor, yeni bir demo söz konusu mu?
Özgür: Yakın zamanda konser çalışmalarımız olacak, özellikle İstanbul ve İzmir’de. Ankara’dan bu konuyla ilgili arkadaş edinemedik. Bir ay sonra klip çekimiz var, sanırım büyük bir aksilik olmazsa Dream TV’de yayınlanan Yuxexes programında yer alacak. Bu açıdan bize verdiği destekten dolayı Güven Erkin Erkal’a ( Güven’in heykelini dikmek gerek valla! Ben böyle bir adam daha tanımadım. – mbk ) teşekkürler. Tabii ki demo çalışmamız olacak, fakat bu sefer daha profesyonel bir kayıt yapmayı düşünüyoruz, sanırım buda Eylül ayında olacak. İlk demomuzdaki besteleri yeni bir düzenleme ve saund’la dinleyicilerimize sunacağız ama bunların öncesinde bir ay tatil yapacağız.
Zıkkım adlı parçanızı anlatır mısın biraz? Değişik bir sözel çalışma, ölelim mi şimdi...
Özgür: Bu konuda çoğu insandan bu tepki alıyoruz. Fakat o parçada kimseye bir mesaj kaygımız yok, sadece neyse o. Gerçekçilik içinde herkes bir gün ölecek ya, acı çekerek yada çekmeyerek. Biline ki; biz intihar etmeyeceğiz, düşündüğümüz hepimiz genciz ve bazı isteklerimiz var. Bizi bu toplumdan dışlayan etkenler, bunu sizi kovalayarak değil de daha çok bakışlar ve tavırlarla yapılıyorlar. Biz bu şarkıda bu yargıya karşı geliştirdiğimiz bir tavrı anlatıyoruz, aslında çok normal insanlarız fakat farklı pencerelerden bakıyoruz ve çevremizden de aynı dürtüleri bekliyoruz, karşılığını alamayınca sanal bir dünya içinde ilerliyoruz daha kararlı kılıyoruz kendimizi ve bununda hayatımızda bizi anlatan enstrümanlarımızla yanıtını veriyoruz. Bakışımız ve duruşumuz, farklılığı olan her şeyi birlikte değerlendirmek ve değerlendirilmesini sağlamaktır...
Amatör Rock grupları arasında tabiri caizse 'kardeş grup' tanımlamasına uyan gruplar var mı sizin için?
Özgür: Bizim için herkes kardeş gruptur tanıdığımız tanımadığımız. Burada şöyle bir ayrım söz konusu olan, bestesi olmayan hiçbir gruba saygı duymuyoruz... Günü kurtaran gruplar bizde ön yargı duymamıza sebep olmakta, içimizde daha çok doluyuz bu konuda ama yeri değil şimdi. Kardeş grup olarak Deli diyebilirim...
Röportaj için teşekkür ederim, son soru olarak bir mesaj vermenizi istemeyeceğim, müzik yapmanın dışında bir araya gelince neler yapıyorsunuz?
Özgür: Genelde bilardo ve king tutkumuz vardır, çoğu zaman içeriz. Hepsi bu…
O zaman bir soru daha ekleyeyim, kişisel olarak sen grup dışında nelerle uğraşırsın?
Özgür: Genelde beste yaparım bu yüzden grup arkadaşlarım benden nefret ederler, abarttığımı düşünürler. Kitap okumak ve defalarca Lord of The Ring izlemek cabası, müzik toplumu dışındaki arkadaşlarımla genelde sohbetlere katılırım, spor yapmayı sevmem ve çok seyahat ederim
Tarih: 07.07.2005
Merhaba Özgür, TurkRock.com okuyucularına amatör grupları daha yakından tanıtmak için başladığım röportaj serisinin yeni grubu olmaktasınız. Bize grubundan bahseder misin?
Özgür: Gruba 2004 yılının hazin bir kış akşamı benim basçı Mustafa’yı aramamla ilk adım atılmış oldu. Daha sonra onca denemden sonra baterist Mahmıt ( orijinali Mahmıt – mbk ) ve gitarist Barış’ın gruba dahil olmasıyla grup son halini aldı. Cover çalışmalardan oluşan bir demoyu daha ilk aylarda hazırlayarak grubu afişe ettik... Lakin bununla doymadık ve kendi bestelerimizden oluşan Kök adlı demo için yoğun bir stüdyo sürecine girdik. 3 Ekim 2004’te demoyu tamamladık... Tarzımız ilk yola çıktığımız günden bu yana farklı bir hal aldı. Vokal Özgür, gitar Barış, bas Mustafa ve davul Mahmıt Talha.
Amatör bir grup olmanıza rağmen ben vokalin sesini ve tarzını beğendim. Hardrock vokale oldukça yakın bir tonlaması var. Beraber müzik yapmaya başlarken , kafanızda bir tarz oluşturmuş muydunuz?
Özgür: Aslında kafamızda bir tarz yok, hiçte olmadı. Biz içimizden geleni müziğimize yansıtmayı amaçladık, şarkılarımızda genelde her tarzdan izlenimler edinebilir dinleyici bu yüzden tarzınız ne sorusuna ‘siz ne diyorsanız odur’ diyoruz. Soruda Hardrock’a yakın bir tonlama dedin evet bu çok doğru sesimin özelliklerine uygun parçalar yapıyoruz ama bunda bir tarz kısıtlamasına girmiyoruz.
Mustafa: Valla herkesin yapmadığı bir şey yapmak istiyorduk, önceleri arabesk cover’ladık ama Zıkkımca cover’ladık, sonrada sığamadık sınırlarımıza ve besteler geldi, tarzı bizi dinleyenler isimlendirmiş zaten: Keş Rock!
Özgür: Elimizden geldiğince bir saund oluşturma çabasındayız, fakat günümüzde fazlasıyla tartışılan tarz tartışmalarının dışında kalmak istiyoruz.
Keş Rock, bu oldukça samimi geldi bana. Üretimde hızlı bir sürece, grup kurulduktan hemen sonra girdiğiniz anlaşılıyor. Kendi bestelerinizi hazırlarken aranızda ön plana çıkan oluyor mu? Üretim sürecindeki görev dağılımı nasıl?
Özgür: Evet, grup kurulmasıyla birlikte hızlı bir süreç yaşadık. Bir şeyler yaratma hissinin verdiği itici güçle bar çalışmalarının yanı sıra beste çalışmalarına zaman ayarladık. Besteler, söz ve müzikler bana ait fakat ön plana çıkmaktan çok bestelerimiz hepsi birer Zıkkım ürünüdür, diğer grup arkadaşlarımın da olağanüstü katkısı bulunmaktadır.
Mustafa: Genelde Özgür bakıyor o işlere, ama ortak bir çalışma sonucu ortaya çıkıyor besteler.
Grubun özgün sound’a yakın bir duruşu var, şimdiye kadar benzetildiğiniz bir grup oldu mu?
Özgür: Bu konuda böyle bir yargı yok bizleri bireysel olarak ele almaları dışında fakat biz daha çok kendimize has saund yaratma çabası içindeyiz. Bunun içinde Türküde çalıyoruz, Hardcore’da, Punk’ta ama amaç belli, tüm evrensel müzik tarzlarını kaynaştırıp içindeki farklılığı sunabilmek. O zaman Zıkkım tarzı anlaşılacak.
Mustafa: System of a Korn diye bir şey duydum ben dinleyenlerden, çok hoşuma gitti. ( ki alakası yok bence, daha dikkatli dinlemek gerek galiba – mbk )
Zıkkım adı nereden gelmekte, grubun isim hikayesini anlatır mısınız?
Özgür: İşte geldik bomba konuya... Aslında pek tasarlanmadı doğaçlama diyebiliriz... Grup arkadaşım Mustafa ile köpekler üstüne geçen bir diyalogda eğitimleri aşamasında vurgulu kelimelerin önemli olduğunu konuşuyorduk, bunun insanlar içinde geçerli olduğunu düşündük. ( mbk ) Bu doğrultuda isim koyma çalışmalarımız hız kazandı, insanlar için rahat ve akılda kalıcı bir isim bulmamız gerekiyordu, bundan önceki örnekleri göz ardı edemezdik. Örnek Duman – Kurban; bir anda zıkkım kökünden esinlendik. Zıkkımın kökü iki aşamada hayatımıza girdi, hem grubumuzun ismi oldu hem de demomuzun...
Açıkçası ben sizden oldukça umutluyum, Rock piyasasında yer tutacağınızdan ve albüm çıkaracağınızdan yana. Plak şirketleriyle bir bağlantı içine girdiniz mi?
Özgür: Hayır girmedik! Böyle bir girişimde bulunmamamızın iki sebebi var; daha ilk başta yeterince kendimize ‘evet hazırız’ diyemedik, sonra şarkı sözlerimiz ve sound’umuzun sert olması plak şirketleri tarafından ezilme politikasına kurban gitme korkusu var. Kendimizden ödün vermek istemiyoruz.
Şu an albüm yapma şansını yakalamış Türk Rock gruplarından sizce daha sert müzik yapanlar yok mu?
Özgür: Kesinlikle var, onlarında bu kaygıyı taşıdıklarından eminim. Fakat önemli burada önemli olan sertlik değil. Yarattığın müziğe sahip çıkabilmek, onu koruyabilmek. Tanınmak uğruna kendine ait olan şeyleri satmış olacakmışsın kaygısı anlatmak istediğim...
Anlıyorum, tüm Rock gruplarının ortak endişesi bu... Sözleriniz hakkında konuşmak istiyorum, sözleri yazarken neleri dikkate alıyorsun Özgür?
Özgür: Genelde toplumun yüzeysel sorunlarıyla değil de daha içsel meseleleriyle haşır neşir oluyorum. Bunda da en büyük etken toplumun yasakladığı fakat aslında konuşulması gereken meseleler, saptırmalar yada sloganlar bulmaktan daha çok tepki göreceğimizi bilerek gerçeklerin sadece görünürde olanlardan ibaret olmadığını afişe etmek...
Oldukça kısa ama net bir cevap oldu. Internet ortamlarında parçalarınız download edilebilir bir durumda, benimde Internet aracılığıyla edindiğim ekstra parçalar var. Bunlardan iki tanesi Türkü cover’ları. Ben ikisini de beğendim. Türkü cover’lamaya sizi iten etken neydi? Tamamen beğeni üzerine mi yoksa olurda bir gün şirketler ister, şimdiden denemeye başlayalım mı? Bu soru olmadı ama ağzımdan çıktı bir kere idare edin arkadaşlar...
Özgür: Aslında Türkü cover’ı yapmak yoktu aklımızda yada herhangi bir şirket için parça hazırlamak, sadece doğaçlama gelişmiş bir olaydı. Stüdyoya girdik ve çaldık grupça beğendiğimiz parçaları, değiştirmek gibi bir saplantımız var ama özünü koruyarak tabi ki de. En başında beri dediğimiz gibi bizde tarz sınırlaması yok, her tarza aşinayız ve bunları kaynaştırmak bizi de, dinleyicimizi de etkiliyor...
O zaman hemen şunu sorayım, grup olarak en çok hangi tarzı ve müzisyen/grupları takip ediyorsunuz?
Özgür: Hepimizin farklı, en güzeli de bu değil mi? Ben genelde The Doors, Pink Floyd, Soad, Korn ve Motörhead dinlerim. Birde Aşık Veysel. Barış tam bir Dream Theater fanıdır. Mustafa bu konuda içimizde en mülayimidir Türkü sever, yabancı olarakta kulağa hoş gelen her şeyi. Mahmıt en radikal ve tutucumuzdur bu konuda, Iron Maiden ve Queen dinler. Hepimizi etkileyen akımlar olmuştur fakat yine tekrarlıyorum bizde tarz tutsaklığı olmadı aksi halde tek düze olurduk. Müziğimizde bu açıdan diğer grupları kötülemiyorum yada tarz sahibi olmanın iyi bir şey olmadığından bahsetmiyorum, biz bu konuda tarz benimsemiyoruz o an içimizden ne geliyorsa onu yapıyoruz.
Konserlerinizden konuşalım, şimdiye kadar kaç konser verdiniz ve en çok memnun kaldığınız konser hangisi oldu?
Özgür: Bu güne kadar yirmi konser verdik, çoğu Bursa’daydı, fakat en son konserimiz İstanbul’da bulunan Gitanes barda oldu. Bu açıdan bizim için önem arz ediyor... Müziğin kalbi olan bir şehir ve dinleyici ister istemez sizle bütünleşiyor, bu açıdan verimli bir konserdi…
Zıkkım kısa vadede neler yapmayı planlıyor, yeni bir demo söz konusu mu?
Özgür: Yakın zamanda konser çalışmalarımız olacak, özellikle İstanbul ve İzmir’de. Ankara’dan bu konuyla ilgili arkadaş edinemedik. Bir ay sonra klip çekimiz var, sanırım büyük bir aksilik olmazsa Dream TV’de yayınlanan Yuxexes programında yer alacak. Bu açıdan bize verdiği destekten dolayı Güven Erkin Erkal’a ( Güven’in heykelini dikmek gerek valla! Ben böyle bir adam daha tanımadım. – mbk ) teşekkürler. Tabii ki demo çalışmamız olacak, fakat bu sefer daha profesyonel bir kayıt yapmayı düşünüyoruz, sanırım buda Eylül ayında olacak. İlk demomuzdaki besteleri yeni bir düzenleme ve saund’la dinleyicilerimize sunacağız ama bunların öncesinde bir ay tatil yapacağız.
Zıkkım adlı parçanızı anlatır mısın biraz? Değişik bir sözel çalışma, ölelim mi şimdi...
Özgür: Bu konuda çoğu insandan bu tepki alıyoruz. Fakat o parçada kimseye bir mesaj kaygımız yok, sadece neyse o. Gerçekçilik içinde herkes bir gün ölecek ya, acı çekerek yada çekmeyerek. Biline ki; biz intihar etmeyeceğiz, düşündüğümüz hepimiz genciz ve bazı isteklerimiz var. Bizi bu toplumdan dışlayan etkenler, bunu sizi kovalayarak değil de daha çok bakışlar ve tavırlarla yapılıyorlar. Biz bu şarkıda bu yargıya karşı geliştirdiğimiz bir tavrı anlatıyoruz, aslında çok normal insanlarız fakat farklı pencerelerden bakıyoruz ve çevremizden de aynı dürtüleri bekliyoruz, karşılığını alamayınca sanal bir dünya içinde ilerliyoruz daha kararlı kılıyoruz kendimizi ve bununda hayatımızda bizi anlatan enstrümanlarımızla yanıtını veriyoruz. Bakışımız ve duruşumuz, farklılığı olan her şeyi birlikte değerlendirmek ve değerlendirilmesini sağlamaktır...
Amatör Rock grupları arasında tabiri caizse 'kardeş grup' tanımlamasına uyan gruplar var mı sizin için?
Özgür: Bizim için herkes kardeş gruptur tanıdığımız tanımadığımız. Burada şöyle bir ayrım söz konusu olan, bestesi olmayan hiçbir gruba saygı duymuyoruz... Günü kurtaran gruplar bizde ön yargı duymamıza sebep olmakta, içimizde daha çok doluyuz bu konuda ama yeri değil şimdi. Kardeş grup olarak Deli diyebilirim...
Röportaj için teşekkür ederim, son soru olarak bir mesaj vermenizi istemeyeceğim, müzik yapmanın dışında bir araya gelince neler yapıyorsunuz?
Özgür: Genelde bilardo ve king tutkumuz vardır, çoğu zaman içeriz. Hepsi bu…
O zaman bir soru daha ekleyeyim, kişisel olarak sen grup dışında nelerle uğraşırsın?
Özgür: Genelde beste yaparım bu yüzden grup arkadaşlarım benden nefret ederler, abarttığımı düşünürler. Kitap okumak ve defalarca Lord of The Ring izlemek cabası, müzik toplumu dışındaki arkadaşlarımla genelde sohbetlere katılırım, spor yapmayı sevmem ve çok seyahat ederim
Tarih: 07.07.2005