Şimdi, bu düzeydeki bir adamın bazı şeyleri bu denli çarpıtarak veya manipüle ederek kullanması gerçekten üzücü. Belki niyeti bu değildir, ama "the sound is NOT in the hands" (Ton, gitaristin elinde değildir) iddiasını desteklemek için kullandığı örneklere ağzımla değil başka bir tarafımla güldüm.
Gitarla çalınan müziğin metalden ibaret olmadığını ve aslında metalin de ille de beşli power chord ile kazıyan metal kafalardan ibaret olması gerektiğini anlamıyorsa, yapacak bir şey yok. Neymiş efendim, orası metal stüdyosuymuş. Ama sen iddianı gayet genel dile getirmişsin?
Abartılı gain düzeylerinde kompreslenen tonlarda elbette bir takım nüanslar kayboluyor (ve senelerce shred dinleyip çalmış birisi olarak benim de artık "metal" gitar sounduna mesafeli olma nedenim bu). Bunun üzerine sen bir de hiç bir özelliği olmayan, birbirinin kopyası gibi çalan adamlara jenerik riffler çaldırırsan, olacağı budur. Aynı riffleri Skolnick, Petrucci, Loomis'den dinleyelim ard arda bir de? Diğer her şey sabit kalsın? Efendim, clarity (netlik) ve articulation (icra-çalım diyelim) ellerden gelirmiş, ama overall frequency response (genel frekans yanıtı) alet edevattan gelirmiş. Birader, bu kavramları bu kadar keyif bir şekilde ayırırsan, sen herşeyde haklı çıkarsın zaten. "Ton" dediğimiz şey çok karmaşık bir hadise olduğu için (güzelliği burada zaten...) bunu tek bir şeye indirgemek zor. Oysa frekans yanıtı, gayet indirgemeci bir terim. Diyelim ki ben Ton = frekans yanıtı eşitliğine karşıyım zaten? Ben ton dediğimiz şeyi artikülasyondan ve netlikten ayırmıyorum? O zaman ne yapacaksın? "Benim tuşemi daha ön plana çıkar, sound bu kadar jenerik olmasın" dersem, ne yapacaksın? Belli ki bana ders vereceksin. Aman ne güzel.
Adam konuyu istediği yerden tutup laf ebeliği yapmış. Bu adama saygımı kaybettim ben. Kusura bakmasın.
Bilim felsefesi 101: Bilimsel olgular, kendi başına ahlaki/estetik değerler (doğru-yanlış/güzel-çirkin) üretmez. Bunları biz insanlar olarak algılarımızla üretiriz.
İyi-güzel ton gibi öznel tanımlamalar, pozitif bilimin konusu değildir. Ota-.oka "bilim" kavramı ile yaklaşmadan evvel bunu anlamak lazım bir kere.
"Güzel ton" dediğimiz şeyi frekans yanıtı veya başka şeylere indirgemek, olgu-değer ilişkisi konusunda zır cahil olduğunuzu ispatlar. Ha tabii zaten bu tayfanın çoğu böyle muhtemelen.
Gerçekte olan ve bu insanların ne yazık ki hiç bir zaman anlayamayacağı şey şudur: Teknisyen kafasında adamların da aslında kendi "doğruları" içerisine gömülü zevkleri (estetik değerleri) vardır ve bunu farkında olmadan müşterilerine dayatırlar. Bunu da mesleki doğrular, bilimsellik vs gibi şeylerle maskelerler. Bu bütün mesleklerde böyledir ve modern meslek etiği disiplinleri de bu örtülü değer yargılarının deşifre edilmesi üzerine kuruludur.
Bir ses mühendisinin de bu anlamda öğrenmesi gereken belki de en önemli şey, bu konuların hiç bir zaman tümüyle objektif verilere indirgenemeyeceği ve işin içinde hep bir "zanaat" boyutunun bulunacağıdır. İyi bir profesyonel bu yüzden kendi doğrularını müşterisine dayatmaya kalkmak yerine, onun da beklentilerini öğrenmeye çalışır.