Soyle ifade edeyim, opera sarkicilari gercekten elitist ve nerd olmak zorunda. Ama bu lafta ve gorunuste kalmamali. Bir opera yorumcusunun hic bilmiyorsa bile en az 4 dilin telaffuz kurallarini bilmeli, onune eser geldiginde anlamini bilmese bile o eserin, muzik tarihcisi gibi donemini, yazildigi konulari, muzikteki yerini kisacasi yorumlayabilecegi her seyi kuralina uygun seklinde yorumladiktan sonra bunun pismesini bekleyip bolca pratikle dinlenebilecek hale getirmesi ve bunun icin ciddi bir emek harcamasi lazim.
Kontrtenorlari cok severim bu arada gercekten iyisi muhtesem oluyor.
Hocam bahsettiginiz bariton -tenor - soprano favori eser konusu bestecisen besteciye cok degisir.
Misal Mozart tenorlarin tiz tutmasini hic istemez. Tenor tiz tutabiliyor diye tiz tutmak zorunda degil gibi bir lafi var mesela.
Mozart muzik manyagidir.
Bunun yani sira soprano, bas ve bariton hayranidir.
Misal sihirli flut - gece kralicesinin aryasi klasik Mozartin soprano anlayisini yansitir diyebiliriz. Bunun yani sira Don Giovanni operasinda ki ozellikle son "yemek" sahnesinde bas ve baritonun dueti her zaman dinleyenin tuylerini diken diken eder.
Mozartin Tenor aryalari bence cok buyuludur. Cok guzeldir ama icra eden insanda tatmin duygusu biraktigini hic gormedim. Belki benim husnu kuruntumdur ama kisisel gorus diyerek gecelim.
Bunun yani sira Mozartin koral eserlerinin baslari ve baritonlari seslendirmenin ve dinlemenin tadi bambaskadir.
Buna kisaca Mozart tenorlari cok sevmiyor deriz mesela.
Klasik donemden, romantik doneme dogru gectigimizde ise muzik halka inmeye basliyor. Ve romantik donem verismo ( gercekcilik) akiminin etkisini de arkasına alarak bu gun kulagimizda yer edinen
"Yahu bu operacilar cok bagiriyor hakliyken haksiz duruma dusuyorlar" anlayisinin temeli atiliyor
Cok uzatmak istemiyorum, anlatmaktan cekindigimden degil tabi de arkadasin konuyu yeterince patlattik
Cok fazla hikaye ve spekulasyon oluyor haliyle.
Elbette ki bir bestecinin gonul yarasina ithaf ettigi, alttan alta yarine uzaktan selam yolladigi eserler vardir.
Hatta doneminde bazi sanatcilarin " ayol buraya bir yuksek do yaz da gozumuz gonlumuz şenlensin benimde şanım şöhretim yurusun" dedigi eserler vardir. Ve Hatta aslinda hic yazilmamasina ragmen kadans yapiyorum ayagina eserin sonunu besteciden daha guzel bitiren sanatcilar yuzunden degismis eserler bile var.
Eger dinlersen sana kolay dinlenebilecek hikayesiyle beraber birkac guzel ornek atabilirim. Farkli ses ornekleriyle beraber.
Opera sanatinin hem odulu hemde cezasidir; bu dalda verilen bir eseri hakkiyla dinleyebilmek icin hem o aryaya hemde o aryanin bulundugu opera eserine hakim olmaniz lazim. Bu Turkce operalarda pek tabi daha kolay oluyor.
Ama diger dillerde ki opera eserlerinde sadece dinleyici olarak bile bir zaman ayirmak lazim.
Hizli tuketmek mumkun degil. Dolayisiyla muzikten keyif almak gercekten zor oluyor.
Fakat alistiginizda "ulan su eseri hazir gelmisken birde su sanatcidan dinleyeyim canli canli hehehe" gibi degisik bir ruh haline girerek kendinizi ayni eseri 4 kez izlerken bulabiliyorsunuz.
Hocam ben uzatmayayim dedikce konu daha da uzuyor fakat, kissadan hisse degisik bir baglilik bu.
Konunun aslinda canli olmasi ve ayni temsili bire bir tekrar izleyemeyeceginiz duygusu hem o 'an' da yasadiginizi hissettiriyor hemde son aniniza bir nefes daha yaklastiginizi hatirlatiyor.
Ankara'ya gelirde ilgilenirsen uzun uzun konusuruz hatta sezon icine denk gelirse bir opera temsili de ismarlamak isterim.