Polyphia

Ben kimseyi hedef almadım. Sosyal mecralarda Polyphia gibi gruplara müzisyenlere laf eden insanlarla tartıştığımızda ilk argümanları ''Duygu yok ruh yok ya'' dışında bir argümanları bulunmaması.
E yooook.. zaten beceriksizler filan demedik ki… ruh yok, beni de açmadı… hayal edemeyeceğim cambazlık yapıyorlar eyvallah… yani başka argümana gerek yok, en kuvvetli argümanım ruhsuz olmaları 😜
 
E yooook.. zaten beceriksizler filan demedik ki… ruh yok, beni de açmadı… hayal edemeyeceğim cambazlık yapıyorlar eyvallah… yani başka argümana gerek yok, en kuvvetli argümanım ruhsuz olmaları 😜
Zevkler ve renkler farklıdır diyelim o zaman.Ben shred seven biriyim.Malmsteen polyphia gibi müzisyenleri çok severim. @BC_Rich_Warlock abimizin de dediği gibi 80'lerdeki Glam Metal gitaristlerini özellikle çok takip ederim. İster çalım olsun ister moda olsun adamlar yapmış :D Ama polyphia bazen aşırıya kaçıyor doğruya doğru.
 
Steve Vai ile olan şarkılara kadar bende de bir önyagı vardı. Fakat zamanla sevmeye başladım.
Bir stil sahibi grup. Hem müzikal hem görsel olarak. Zaten gitar müziği epeydir bir yerde tıkanmış kalmıştı. Yeni bir soluk olması her zaman iyi bir şeydir. Daha da olgunlaştıklarında bence güzel şarkılarla gelecekler.
 
Steve Vai ile olan şarkılara kadar bende de bir önyagı vardı. Fakat zamanla sevmeye başladım.
Bir stil sahibi grup. Hem müzikal hem görsel olarak. Zaten gitar müziği epeydir bir yerde tıkanmış kalmıştı. Yeni bir soluk olması her zaman iyi bir şeydir. Daha da olgunlaştıklarında bence güzel şarkılarla gelecekler.
Kesinlikle. Mesela bana yakında çıkmış metal tarzı şarkıların hepsi aynı geliyor. Yeni bişey yok. Bir çok tarzda belki böyle olabilir
 
Eyvallah da ruh öyle bir şey değil demek istiyorum… yani ben hissetmiyoram al bak klip seyret ile olmaz 😆
Klip seyret demedim ben. İstersen spotify linkini paylaşayım. Klibe takılıp kaldınız.
Ben şarkıyı dinlememiştim. Şimdi dinledim.
Arkada "Fabrika Kızı" akorları dönmeye başlayınca (İspanyol Frigya modu - Türkçe popun vazgeçilmezi) epey bir hayal kırıklığı oldu.
Başka bir kısmın eklenmesini, sürpriz nitelikte, tona ait olmayan bir akorun girmesini, ne bileyim işte başka bir şeyin de olmasını bekledim. Bir baktım, ciddi ciddi neredeyse bütün şarkı boyunca bas hattının aynı yönde (aşağı doğru yürüdüğü) o dört akor.
Başka bir başlığa yazdığım üzere, farklı tarzlar dinlemenin öneminden kastım buydu. İnsan farklı şeyleri dinlediğini zannederken hep aynı şeyi dinliyor olabilir. İspanyol Frigya modu hepimizin kulağında yer etmiştir. Türk müziği, Akdeniz Orta Doğu müziği vs'de yeri çok büyüktür.
Elbette hepimizin idolleri ile zaman geçirmeye ihtiyacı var, o ayrı mesele. Çünkü bu olmadan gerisi gelmiyor.

Yapılan iş teknik olarak etkileyici gelebilir, ama o açıdan bakınca da bana Jason Becker Altitudes'daki arpej sekansları halen çok daha etkileyici geliyor.
Eğer bu tarz işleri seviyorsanız ama görsellik aramıyorsanız, 80'lerin virtüözlerini mutlaka dinlemelisiniz.
Benzer şeyler farklı kuşaklarda hep yaşandı aslında, o nedenle de idollerinizin hayran olduğu kişileri dinlemenizi önerdim. John Petrucci hayranları daha fazla Steve Morse dinlemeli dedim hep. Malmsteen hayranları da Al di Meola dinlememişti yeterince. Bugün percussive fingerstyle filan çalan arkadaşlar da yeterince Preston Reed, Laurence Juber filan dinlemiyor ne yazık ki... Öyle olunca da işin gelenek boyutu fark edilemiyor, tek bir kişi veya gruba gereğinden fazla önem atfediliyor.

Not: Polyphia D minörde çalmış sanırım. Ama plaj gitarcıları için A minör vazgeçilmezdir:)

 
Son düzenleme:
Ben şarkıyı dinlememiştim. Şimdi dinledim.
Arkada "Fabrika Kızı" akorları dönmeye başlayınca (İspanyol Frigya modu - Türkçe popun vazgeçilmezi) epey bir hayal kırıklığı oldu.
Başka bir kısmın eklenmesini, sürpriz nitelikte, tona ait olmayan bir akorun girmesini, ne bileyim işte başka bir şeyin de olmasını bekledim. Bir baktım, ciddi ciddi neredeyse bütün şarkı boyunca bas hattının aynı yönde (aşağı doğru yürüdüğü) o dört akor.
Farklı tarzlar dinlemenin öneminden kastım buydu. İnsan farklı şeyleri dinlediğini zannederken hep aynı şeyi dinliyor olabilir. İspanyol Frigya modu hepimizin kulağında yer etmiştir. Türk müziği, Akdeniz Orta Doğu müziği vs'de yeri çok büyüktür.
Elbette hepimizin idolleri ile zaman geçirmeye ihtiyacı var, o ayrı mesele. Çünkü bu olmadan gerisi gelmiyor.

Yapılan iş teknik olarak etkileyici gelebilir, ama o açıdan bakınca da bana Jason Becker Altitudes'daki arpej sekansları halen çok daha etkileyici geliyor.
Eğer bu tarz işleri seviyorsanız ama görsellik aramıyorsanız, 80'lerin virtüözlerini mutlaka dinlemelisiniz.
Benzer şeyler farklı kuşaklarda hep yaşandı aslında, o nedenle de idollerinizin hayran olduğu kişileri dinlemenizi önerdim. John Petrucci hayranları daha fazla Steve Morse dinlemeli dedim hep. Malmsteen hayranları da Al di Meola dinlememişti yeterince. Bugün percussive fingerstyle filan çalan arkadaşlar da yeterince Preston Reed, Laurence Juber filan dinlemiyor ne yazık ki... Öyle olunca da işin gelenek boyutu fark edilemiyor, tek bir kişi veya gruba gereğinden fazla önem atfediliyor.

Not: Polyphia D minörde çalmış sanırım. Ama plaj gitarcıları için A minör vazgeçilmezdir:)


Evet bir tekdüzelik olabilir. Aslında çoğu şarkısında tekdüzelikten çıktığı için de seviliyo bu grup size şöyle bir örnek verebilirim. Beklentilerinizi karşılayabilir
 
Ben şarkıyı dinlememiştim. Şimdi dinledim.
Arkada "Fabrika Kızı" akorları dönmeye başlayınca (İspanyol Frigya modu - Türkçe popun vazgeçilmezi) epey bir hayal kırıklığı oldu.
Başka bir kısmın eklenmesini, sürpriz nitelikte, tona ait olmayan bir akorun girmesini, ne bileyim işte başka bir şeyin de olmasını bekledim. Bir baktım, ciddi ciddi neredeyse bütün şarkı boyunca bas hattının aynı yönde (aşağı doğru yürüdüğü) o dört akor.
Farklı tarzlar dinlemenin öneminden kastım buydu. İnsan farklı şeyleri dinlediğini zannederken hep aynı şeyi dinliyor olabilir. İspanyol Frigya modu hepimizin kulağında yer etmiştir. Türk müziği, Akdeniz Orta Doğu müziği vs'de yeri çok büyüktür.
Elbette hepimizin idolleri ile zaman geçirmeye ihtiyacı var, o ayrı mesele. Çünkü bu olmadan gerisi gelmiyor.

Yapılan iş teknik olarak etkileyici gelebilir, ama o açıdan bakınca da bana Jason Becker Altitudes'daki arpej sekansları halen çok daha etkileyici geliyor.
Eğer bu tarz işleri seviyorsanız ama görsellik aramıyorsanız, 80'lerin virtüözlerini mutlaka dinlemelisiniz.
Benzer şeyler farklı kuşaklarda hep yaşandı aslında, o nedenle de idollerinizin hayran olduğu kişileri dinlemenizi önerdim. John Petrucci hayranları daha fazla Steve Morse dinlemeli dedim hep. Malmsteen hayranları da Al di Meola dinlememişti yeterince. Bugün percussive fingerstyle filan çalan arkadaşlar da yeterince Preston Reed, Laurence Juber filan dinlemiyor ne yazık ki... Öyle olunca da işin gelenek boyutu fark edilemiyor, tek bir kişi veya gruba gereğinden fazla önem atfediliyor.

Not: Polyphia D minörde çalmış sanırım. Ama plaj gitarcıları için A minör vazgeçilmezdir:)


Şu koskoca tartışmada herkesin hemfikir olduğu konu 80'lerdeki gitaristlerin mükemmel olduğu :D
 
Evet bir tekdüzelik olabilir. Aslında çoğu şarkısında tekdüzelikten çıktığı için de seviliyo bu grup size şöyle bir örnek verebilirim. Beklentilerinizi karşılayabilir

Bunu da dinledim. Hayır, beklentimi karşılamıyor, çünkü benim beklentim adamın yeteneğini sergilemesi değil. Zaten adamın yeteneği konusunda şüphem yok.
Benim eleştirim tam olarak Polyphia ile ilgili bile değil aslında:)
Bu insanların kimleri dinleyerek buralara geldiğini ve etkilendiği kişileri daha fazla açıklaması gerekiyor bence. Bu sayede insanlar da bu etkilenimleri öğrenecek ve ufuklarını genişletecektir.
 
Bunu da dinledim. Hayır, beklentimi karşılamıyor, çünkü benim beklentim adamın yeteneğini sergilemesi değil. Zaten adamın yeteneği konusunda şüphem yok.
Benim eleştirim tam olarak Polyphia ile ilgili bile değil aslında:)
Bu insanların kimleri dinleyerek buralara geldiğini ve etkilendiği kişileri daha fazla açıklaması gerekiyor bence. Bu sayede insanlar da bu etkilenimleri öğrenecek ve ufuklarını genişletecektir.

Tim queen grubuna bayılır hatta kendine göre gelmiş geçmiş en iyi solo olarak bohemian rhapsody nin solosunu gösterir. Bu arada paylaştığınız video çok güzelmiş. Playing God u andırıyo. En yakın zamanda al di meola yı araştıracağım çok kez duydum adını.
Bende şöyle birşey bırakayım. Çok sevdiğim iki şahsiyet yan yana
 
Eskiler iyidir, eskileri anlamadan yeni nesil cambazları ilahlaştırmanın anlamı yok. Savaş sanatını anlamadan topla tüfekle, kılıçla yapılmış eski savaşları anlamadan bugün yüksek teknoloji uçaklarla IHA'larla bomba yağdırmanın faydası yok, ortalığı yıkarsın ama büyük savaşı kazanır mısın....?
Hani insan değişen ruh hallerinde, kafa yapısında eski yeni farketmez bir ruhu, mesajı olan müzikleri arıyor.... hangi ruh halimde Polyphia dinlemek isterim bilemedim. Yeni ne var bir bakayım, ya da vaay oldukça teknik bravo demek için açar dinler/seyrederim ama 3 kere dönüp aramam bunları gibi geliyor.
 
Tosin,Vai,Nuno,Wylde,Malmsteen in beraber çaldıkları bir videonun altında " blues çalamayan bir siyahi ve çaldığını sanan 4 beyaz " minvalinde bir yorum vardı..
Kimin neyi ne kadar çaldığı ya da çalmadığı aslında çok ta önmeli değil ama takipçisinin icracıdan beklentisini ortaya koyar..
Polyphia,Abasi yeni bir yönü işaret ediyor ki Amerikan starlar bu adamlarla beraber çalışmaya başladılar bile.Piksel piksel,bit bit miş gibi kulağıma geliyor ,hani panik halde değilse de aceleci bir şey duyuyorum.
 
Tosin,Vai,Nuno,Wylde,Malmsteen in beraber çaldıkları bir videonun altında " blues çalamayan bir siyahi ve çaldığını sanan 4 beyaz " minvalinde bir yorum vardı..
Kimin neyi ne kadar çaldığı ya da çalmadığı aslında çok ta önmeli değil ama takipçisinin icracıdan beklentisini ortaya koyar..
Polyphia,Abasi yeni bir yönü işaret ediyor ki Amerikan starlar bu adamlarla beraber çalışmaya başladılar bile.Piksel piksel,bit bit miş gibi kulağıma geliyor ,hani panik halde değilse de aceleci bir şey duyuyorum.
Evet, çok mekanik, "stiff" bir ritmik anlayışları var. O "blues çalamama" hali de biraz bu tip bir eleştiri aslında; hem kalabalık cümleler çalıyor, hem de durup dinlenmeden çalıyorlar.
Cazcıların "swing", funk tayfasının "in the pocket" dediği bir muhabbet var malum. Metronom vuruşunun tam üzerine değil, birazcık gerisine (behind the beat) vurabilme becerisi. Çok zor bir şey ve en kötüsü de, rock-metalciler uzun süredir bu duyguyu kullanamıyor.
Polyphia gibi aşırı metronomik gelen müziklerin hepsinde de bu sıkıntı var. Bazıları "beyaz adam ritmi" filan diye dalga geçiyor bu duyguyla. Yapabilen yapıyor, ayrı mesele. Mr Big grubunu Paul Gilbert ve Richie Kotzen eşliğinde dinleyip kıyaslayınca bu fark hemen anlaşılır mesela, Kotzen hayatımda duyduğum en "siyah" beyaz adam. Herhalde soul dinleyip vokal yaptığı için de öyle... Gilbert metronomu yutmuş gibi çalıyor, Mr Big de alışmış buna. Kotzen ile çalmaya başladıkları zaman grup saçını başını yoluyormuş:) Alışmışlar gitarı da aynı mekaniklikte duymaya...
Oysa Kotzen ne çalarsa çalsın öyle "relax" çalıyor ki, bütün shred kafasına rağmen adamın cümleler işte öyle "aceleci" gelmiyor.
Gelgelelim, kimileri de o mekanikliği seviyor işte. Bu müziğe kendine has bir hava veriyor nihayetinde.
Vaktiyle ben de Portnoy'u eleştirip linç yemiştim 🤣 Aynı sıkıntıyı Dream Theater'da da duyuyorum çünkü.
 
Geri
Üst