Barış Akarsu

Gercekten cok üzüldüm. Hemde cok!
Sadece müzigi, güclü sesi degil o herseyi ile güzel bir insandi.
Inandigim basarili olacagini sandigim (ve oldugunada inandigim) insanlardan birisini kayib etdik.
Ne söyleyecegimi bilmiyorum acikcasi.
Ailesine Yaraticidan sabir diliyorum. Hep güzel insanlar cabuk terkederlermis bu dünyayi :( :oops:
 
her şarkısını ezbere bildiğim nadir Türk rockçılardandı,,her ne kadar o saçma sapan dizide oynadığı için ona gıcık olmaya başlamış olsam da bu haberi duyduğumda anlatamıyacağım kadar çok üzüldüm :( :( :( ,,yazık oldu,,huzur içinde uyu Barış :( ,,
 
CENNET' E BODRUM' DAN BİR YOLCU UÐURLADIK...

CENNET' E BODRUM' DAN BİR YOLCU UÐURLADIK...

Bence, geçtiğimiz hafta Bodrum tarihi, hüzün dolu en acı kaybına şahit oldu...
Sanat dünyamız; “Barış Akarsu” adlı önemli bir gencini, Bodrum' dan cennete yolcu etti... Oyunculuk yeteneği ve Cem Karaca' ya benzeyen sesiyle, tüm dikkatleri üzerinde toplamıştı Barış Akarsu... Yolun başındaydı henüz... Gençti ve enerji doluydu. Kısa zamanda sevenleri onu yaptıklarıyla “Star”lık denen yolun başında güzel bir çizgiye oturtmuşlardı... Bu çizgiden başlayan, ışık dolu uzun, upuzun bir başarı yolu vardı önünde...
Bodrum'a önce bir hayır derneği adına konser vermek üzere; sonra da, aylar boyu yayınlanan “Yalancı Yarim” adlı dizisinin final bölümünü çekmek üzere gelmişti...
Geçtiğimiz cumartesi doğum günüydü... Ve bu mutlu gününü arkadaşlarıyla birlikte, Bodrum Kervansaray Oteli’nde kutlayacaktı... Bu sevgi dolu gününe katılmak için, İstanbul' dan iki de önemli konuğu vardı Barış' ın... Zeynep Koçak ve Nalan Kahraman adlı konuklarını havaalanında karşıladı ve onlarla birlikte doğum gününü kutlamak üzere Kervansaray Oteli' ne doğru yola çıktı...

ÖLÜM KAPIYI ÇALIYOR...
Ne kadar acıdır ki bazen, planladığı gibi ağlarını örmüyordu kader... Üç gencin içinde bulunduğu araç; Torba Kavşağı’ndan dönerken, aniden karşısına çıkan meşrubat dolu bir kamyonun altına giriverdi...
“ÖLÜM” denen canavar, ne yazık ki bu üç gencin kapılarını çalmıştı... Korkunç bir çarpışma sonucu; “KAMYON” ismine bürünen ismiyle azrail kılığına girmiş ve gençlerin arabasını altına alarak 30 metre kadar sürüklemişti... Sonuçta; Nalan Kahraman olay yerinde, Zeynep Koçak ise kaldırıldığı hastanede yaşamlarını kaybetmişlerdi...
Çok acele Özel Bodrum Hastanesi' ne kaldırılan Barış Akarsu ise hemen yoğun bakıma alınmıştı. Solunum cihazına bağlanarak yaşamını sürdüren Akarsu' nun kafatası ve vücudunun çeşitli yerlerinde kırık ve çatlaklar vardı... Yaşaması da mucizelere bağlıydı...

DUALAR ŞİMDİ BAŞLIYOR...
İşte bu duyumdan sonra korkunç bir dua ve sevgi koşuşturması başladı yüce yaradan ile insanlar arasında.
Barış' ın sevenleri ne kadar çoktu ki; basında çıkan başlıklar, bugüne kadar rastlanmamış duygu ve sevgi selini anlatıyordu yazılan yazılarda. Televizyonlarda söylenen dua dolu sözcükler, kitapları dolduracak kadar çoktu. Medyada yer alan yazı ve resimler de, ardarda eklense kilometrelerce yolu arşınlayacak mesafeleri buluyordu...

İŞTE SEVGİ BUYDU....
Ve bu sevgi dolu yazı başlığını aynen aktarıyorum sizlere... Sevgili Barış' a; mutluluk dolu bir cennet yolculuğu dileyerek, okuyun lütfen...
“Hastanenin telefonu onbin kez çaldı...”
“Barış'ın sevenleri ve hayranları perişan...”
“Hız tutkusu, hayatlarına mal oldu...”
“Allahım onu bizlere bağışla...”
“Barış derin komada ve yaşaması mucize...”

AİLESİNİN İSTEÐİ...
Tüm sevgi boğuşmalarına ve yaşama dönüş mücadelesine rağmen, uğraşlara olumlu bir cevap veremiyordu Barış. Ve Bodrum' daki doktorlar, onun İstanbul' a gitmesini de göze alamıyorlardı.

VE DE REHA MUHTAR...
En son Reha Muhtar' ı gördüm, ekranların birinde... Doktorlarla görüşmüş olacaktı ki; kimsenin söylemeye cesaret edemediği gerçekleri fısıldadı son kez, üzüntülü bir sesle:
“- Boşuna umutla beklemeyin” dedi...
Ve dediği de aynen gerçekleşti...

Barış Akarsu, bu cennet yolculuğuna çıkmak zorundaydı... Milyonlarca ellerin gökyüzüne kalktığı sevgi dolu duaları kabul etmedi “Yüce Yaradan”...
Ve son bir emirle ulu sevgisini, gerçekçi bir sonuçla emir buyurdu sevenlerine: “- Ben Barış' ı, sizlerden daha çok seviyorum” dedi...

Ne mutlu sevgili Barış kardeşime... Bu dönüşü olmayan yolculuğun, pek çok yolcusundan daha şanslıydı... Sevenlerinin dualarıyla çıktı, bu uzun yolculuğa...

Ve eminim, cennetinde çok rahat uyuyacaktı Barış Akarsu...

Üstelik de bir sanatçıydı Barış... Ve sanatçılar, hiç bir zaman ölmezlerdi...

Barış' da ölmeyecekti elbette...

Yaşadı...Yaşıyor...Ve yaşayacak...

Mekanı ise zaten “CENNET”...

Ülkü ERAKALIN
15/07/2007
http://www.kenttv.net/kose.php?kid=192
 
15.07.2007 Cumhuriyet/Selmi ANDAK


BARIŞ AKARSU'SUZ YAZ MEVSİMİ...


"Bir trafik kazasında acıklı ir olay sonucunda kaybettiğimiz çok değerli müzisyen, yorumcu Barış Akarsu'nun yokluğunda sanat alanında bir yaz mevsimi geçirmek zorundayız!
Ortada sanat açısından bir gerçek var. Bu gerçeğin üzerinde durmak gerekiyor...
Barış Akarsu sanat anlayışında ve çalışmalarında çoğunlukla Barış Manço'nun ve Cem Karaca'nın yaratıcılık anlayışı ve çalışma gücünü benimsemiş idi.
 
REHA MUHTAR / VATAN GAZETESİ

Barış'tan sonra geride kalan cibiliyetsizler!.... (07.07.2007)


Herkes olmayan aşklarını ilan eder, hergün yeni bir sevgiliyle magazin programlarında görünüp piar çalışması yaptığını zannederken, 20’li yaşlarındaki çocuk esas görünmeye en fazla ihtiyacı olduğu dönemde, magazin programlarında görünmemek için elinden gelen her şeyi yaptı...

Barış’ı Akademi Türkiye programında tanıdığımda, reality şov türü yarışmalarda “aşk” adı altında bir sürü yalap şalap ilişki yaşanıyordu...

Bütün ülkenin gözetlediği evlerde kalan gençler ya da büyükler, birbirleriyle “yakınlaşıyor, aşık oluyor, ayrılıyor, sevdalanıyor!!! veya zırvalıyordu...”

“Aşk” ın kahramanlarına kameralar daha fazla çevrilip, projektörler onlar üzerinde yoğunlaştığından, doğal bir seleksiyonla “aşki” durumları yaşayanlar ön plana çıktılar...

Yarışmaların aşksız kahramanları televizyonda sıradanlaşırken, “sanal aşkların kahramanları” starlaştı...


***


Aslında gece gündüz bir evde yaşayan insanların zaman zaman duygusal yakınlaşmaları doğaldı...

Doğal olmayan kamera ve projektörlerin duygusal yakınlaşmalara çevrilmesinin prim getirdiğinin anlaşılmasıyla “ağlamaklı aşkların sayısındaki” patlamaydı...

Ön palana geçmeye çalışan yarışmacılar, durup durup “aşık oluyor”, kameralar onlara fokuslandıkça, bir ağlayıp bir gülüyor, bir ayrılıp bir barışıyor, Yeşilçam melodramlarının günümüz versiyonunu başarıyla oynuyorlardı...

Yapımcılar da kolayını bulmuşlardı...

Her yarışmadan “bir aşk” mutlaka çıkıyordu...

Yarışmacılar seçilirken bile, kimle kimin arasında yakınlaşma olacağı üzerine tahminler yapılıyordu...

Yaşamın en doğal ve en temiz duygularından olan aşk, ticarileştirilmiş, sanallaştırılmış ve bayağılaştırılmıştı...

Üzerinden para, rant ve şöhret sağlanıyordu...


***


Yarışmacılara gerek yok, o yarışmacıların ağababaları, rol modelleri zaten öyle değil miydi?..

Magazin rol modeller her hafta yeni bir aşka yelken açmıyorlar mıydı?..

Her ayrılığın arkasından yeni nispetler yaparak büyük intikamlar almıyorlar mıydı?..

“Yalan Rüzgarı” bir dizi olmaktan çıkıp bütün magazin programlarının senaryosu haline gelmemiş miydi?..

Artık magazin dünyasının ünlüleri Brezilya dizilerini, paparazzi kameraların önünde oynamıyorlar mıydı?..

Bu rol modellerin, bu yapımcıların belirlediği piyasaya yeni girmeye hazırlanan yarışmacı gençlerin de “aynı sanallıkta aşklar” yaşamalarından daha doğal ne olabilirdi ki?..


***

Barış’ı, Semra Hanım türü furyaların bütün hızıyla sürdüğü günlerde bir yarışma programında tanıdım...

Gençti, yakışıklıydı, havalıydı...

O yarışmada göz kırpacağı bir genç kızla “aşk yaşaması” işten bile değildi...

Sonuçta kamera evin içini sürekli gözlüyor her ilginç olayı milyonlara sunuyordu...

Barış için ilgi çekmek uğruna en kolay yollardan biriydi bu ve her gün birçok yarışmacı genç bu yolu deniyordu...

Kimsenin karşı çıkacağı yoktu, çünkü bütün bir televizyon sektörü bunlardan besleniyordu...

Barış bir gün bile, bu ilişkilerin kıyısından köşesinden geçmedi...

Ne evin içinde kaldığı haftalar boyunca bir kızla flört etti, ne kameralara birisiyle yakınlaşan görüntüleriyle geldi, ne de müziği dışında bir unsur televizyon hayatının içine girdi...

Sadece finale kaldığı son gün annesi gelmişti, kendisine çok benzeyen Barış’ı anlatmıştı bana birkaç sözcükle...

Hepsi hepsi o, bir de Amasra’dan ellerinde posterlerle Barış’ı desteklemeye gelen kalabalıklar...


***

Ölüm kalım mücadelesi verirken öğrendim ki, hayatında yıllardır çok sevdiği bir kız var ve ona duyduğu sevgiden böyle davranırmış...

Oysa ben neler görmüştüm bu yarışmalarda...

Yarışmaya girerken dışarda bıraktığı sevgilisini “düşündüğünü söyleyerek prim yapanlar” , “dışardaki sevgiliyi içerdeki yakışıklı erkek ya da güzel kızdan dolayı unutup yeni aşka yelken açan genç kız ve erkekler” üstlerine çevrilen kameralardan hep prim topladılar...

Barış, dışarıda bir sevgilisinin olduğunu bile söylemedi...

O temiz aşkı bile kameraların önüne yem diye atmadı...

Bugün hala Barış’ın üstünden rating yapabiliyorlarsa, Barış öyle bir çocuk olduğu için yapabiliyorlar...

Barış temiz kalbini hiçbir zaman kirletmediği için, şöhret uğruna kirli aşklar yaşamaya kalkmadığı için, bu kadar insan tarafından ağlayarak uğurlanıyor...

Elbette genç olması, ölümü hiç haketmemesi, genç bir ölüm olması ilgiyi artırıyor...

Ama esasen, ıslak gözlerindeki dürüstlük, kalbindeki temizliktir Barış için milyonları ağlatan...

Magazin dünyanının ipe sapa gelmez mafya özentisi rol modellerini değil, Ruhi Su’yu ve Cem Karaca’yı örnek almasıdır, Barış’ı farklı kılan...

Ne yazık Ruhi Su ve Cem Karaca gibi rol modeller, Barış’ın ölümüyle artık model olmaktan bile çıktılar...

Yerlerinde rol model niyetine, ruhları beş para etmez cibilliyetsizler var!!!



http://www4.gazetevatan.com/haberdetay.a...=4&wid=136
 
kral daki program gerçektende çok iyiydi. azsonraların değilde sadece barış ın olduğu, olması gereken gibi bir program izledik
 
birmanya demiş ki:
madxcan_die demiş ki:
arkadaşlar kendinize gelin ve saptırmayın olayları eleştirilerimi i okuyun ben herkesin üzerinde durdugu konuları sizlerle tartıştım hiç kendimden bahsedip reklamımı yapmadım ve yapmakda istemedim arkadaşlar benim yorumlarıma cewap olarak benle alakalı sorular sorarsanız bende istemeden cewaplarım artı reklam yapsaydım buraya şarkı linki atardım başka yerde reklam yaptım mı yaptım ayrıca şunu belirtmek istiyorum nedense ben burda yorum yapınca benim üzerimde tartışma yapılıyor sizlere ve herkese göre yorum yapma zorunlulugum mu var? bu benim burda tek kişi olarak farklı yorumlarda bulunmam sebeb oluyor arkadaş efenim demişki: Anlamadığım nokta, bu adamın imaj yapmasının, gezip tozmasının, afedersin hatunlarla takılmasının, yemesinini içmesinin garip birşeymiş gibi karşılanması. Gencecik delikanlı, yaşı benimle bir nerdeyse. O yaşta herkes yer içer gezer tozar. Rahmetli de bunu yapmış helal olsun naptıysa. Ben yaptıklarına yaşadıklarına birşey demiyorumki bak negüzel diyorsun ve diyorsunuz. benim anlamadıgım nokta saatlerce tvlerde abartılı olarak haber olması bu dünyaya birçok sanatçı yardımsever vatansever gelmiştir hangisine bu kdr ilgi duyulmuştur daha dün kemal sunalı andık hangi yerde yayını yapıldı ve böle bir sanatçı dünyaya geldi üzerinde duruldu söylermisiniz sizler şimdi tüm gençlik medyatik ve sempatik görünümlü olan ama samimi olan yada olmak zorunda olan kişilere daha çok deger veriyorsunuz(kinimi büyüttün diger yüzümü gördün karanlık satırlarımda bogulacaksın şimdi...

zeka yaşından ciddi ciddi şüphelenmeye başladım!şuna bak= (kinimi büyüttün diğer yüzümü...) bir reklam değil midir?buna cevap ver sakın kaçma!ikincisi çoğunluğun barışın ölümünde dikkat çektiği nokta bunun bir trafik kazası olmasıdır ve trafık kazaları kanayan yaramızdır.kerim tekinın geçirdiği kazadada olayın üzerinde bu kadar cok duruldugunu iyi hatırlıyorum,anladınmı şimdi nıye 'abartıldığını'?her gün onlarca kaza oluyor ve bu artık sıradan bır haber oysa ünlü biri olunca insanların daha çok dikkatını çeker ve bir kaç kişi dahil eğer ki dikkat ediyorsa araba kullanırken bu haberler dikkatini çekerek bu bir kardır.
sana göre barış akarsu samımı olan yada olmak zorunda kalan bir kişiyse benım içinde belki kemal sunal öyledir.bir daha kendine göre kimse hakkında konuşma yoksa içinde bulunduğun bu aptal durumdan kurtulamazsın kusura bakma ama konuşmaların bunu gösteriyor.
saygılar
ne kaçıcam be herşey ortada parantez içersinde yazılan yazı bugüne kdr yazıdıgım bu konu içersinde birşeyleri sizlere anlatmaya çalışmış sen yanlış anlamışsen ben ne yapayım artı sizlerle aynı fikir düşünce kanı içersinde olmak zorundada degilim ewet hergün onlarca kaza oluyor hele bir ünlü bu kazayı geçirmişse tabiki daha da önemli bir haber oluyor ben toplumumuzdaki abartılan yanlışlıkları sizlere ifade etmeye çalışıyorum ve ayrıca neden hep aglayanlar üzülenlerin çogu bayanlar oluyor çünkü dizi filmlerindeki aşklı meşkli romantik figürleri herkesin hoşuna gidiyordu degil mi neden bu hep türkiyede olur anlamıyorum işde paparizilerden kaçıyormuş sıradışıymiş her popüler şarkıcıdan farklıymış bence diger insanların hakkını yiyorsunuz böle söyleyerek müzisyen illa dizi filmlerde olmak zorundamı popüler olmalımısın tamam popçular vs.kişilerin dizi filmlerde oynamasını kabullenmesemde bir rokçının böyle şamatalı işler içersinde bulunmasına hayret ederim(hayel bile edemedigim tüm gerçekler tatlı şamatalar içinde kaybolup yerini hüzünlü hale bırakır ne kdr çok kazanırsan o kdr çok arzularsın ve bir o kdr seni çıldırtır belki insanların isteklerini arzularını kırmak istemediginden dolayı aynı yola dewam edersin!........
 
seni Allah'a havale ediyorum arkadaşım, iyice uçmuşsun sen.. kurduğun cümlelerin başıyla sonu birbirinden farklı, daldan dala atlar gibi konudan konuya geçmişsin.. herşeyden önce olayı "aşık kızlar" gibi basite indirgeyebilecek kadar sığ bir zihniyete sahipsin.. hastane önünü ve cenazeyi görmemiş ya da görmek istememişsin.. ayrıca da sen kimsin ki bize "toplumdaki yanlışları ifade etmeye" çalışıyorsun.. kimse aptal değil, herkes bir fikir sahibi, kimseyi küçümseyemezsin.. bence biraz durup düşünmesi gereken sensin.. kendi hakkında..
zaten asıl salaklık seni ciddiye alıp, sana cevap verenlerde..
ben de dahil.. ama bitti, bundan sonra sana prim yok bu sayfada! "yok"sun..
seni kendi iç hesaplaşmalarınla başbaşa bırakıyorum.. kolay gelsin.. ama sakın dönüp de burada ağlama..

(kimi kazandıkça fazlasını arzular, kimi de hiçbir zaman kazanamadığı ve asla kazanamayacağı için ağlayıp durur)
 
madxcan_die demiş ki:
arkadaşlar kendinize gelin ve saptırmayın olayları eleştirilerimi i okuyun ben herkesin üzerinde durdugu konuları sizlerle tartıştım hiç kendimden bahsedip reklamımı yapmadım ve yapmakda istemedim arkadaşlar benim yorumlarıma cewap olarak benle alakalı sorular sorarsanız bende istemeden cewaplarım artı reklam yapsaydım buraya şarkı linki atardım başka yerde reklam yaptım mı yaptım ayrıca şunu belirtmek istiyorum nedense ben burda yorum yapınca benim üzerimde tartışma yapılıyor sizlere ve herkese göre yorum yapma zorunlulugum mu var? bu benim burda tek kişi olarak farklı yorumlarda bulunmam sebeb oluyor arkadaş efenim demişki: Anlamadığım nokta, bu adamın imaj yapmasının, gezip tozmasının, afedersin hatunlarla takılmasının, yemesinini içmesinin garip birşeymiş gibi karşılanması. Gencecik delikanlı, yaşı benimle bir nerdeyse. O yaşta herkes yer içer gezer tozar. Rahmetli de bunu yapmış helal olsun naptıysa. Ben yaptıklarına yaşadıklarına birşey demiyorumki bak negüzel diyorsun ve diyorsunuz. benim anlamadıgım nokta saatlerce tvlerde abartılı olarak haber olması bu dünyaya birçok sanatçı yardımsever vatansever gelmiştir hangisine bu kdr ilgi duyulmuştur daha dün kemal sunalı andık hangi yerde yayını yapıldı ve böle bir sanatçı dünyaya geldi üzerinde duruldu söylermisiniz sizler şimdi tüm gençlik medyatik ve sempatik görünümlü olan ama samimi olan yada olmak zorunda olan kişilere daha çok deger veriyorsunuz(kinimi büyüttün diger yüzümü gördün karanlık satırlarımda bogulacaksın şimdi...



İnsanoğlu garip bir yaratıktır, Metaryalizme inan herkes şunu iyi bilirki;
dünyadaki herşey değişim halindedir. Bunu reddedip kendi sabitlenmişlikleri içirisinde haps olmuş olanlar bilimi bile dize getirirler.
"umutsuz vakalar olarak adlandırılırlar" çünkü bilinirki siz ne yaparsanız yapın onu değiştiremezsiniz. Çünkü bu insanların kimyalarında olması gereken en küçük ,yani hemen hemen herkes de az çok bulunan
basit bir formulasyon ( sevgi,paylaşım,ahde vefa ve dayanışma gibi )bir
eksiklikle varolmuşlardır. Dolayısıyla kendinizi yormayın arkadaşlar bazı şeyleri anlatmakla değiştiremezsiniz zaten bazı şeyler tıp'ben imkansızdır.
 
ISLAK ISLAK'IN YOUTUBE BAŞARISI


http://www.youtube.com/watch?v=X5DQNr4VcIY

Views: 1,516,969 |Comments: 12387 |Favorited: 1573 times


Honors for This Video:
#22 - Top Rated (All Time)
#13 - Top Rated (All Time) - Music
#39 - Most Discussed (All Time) - Music

Yönetici Uyarısı: Mesajınız düzeltilmiştir. Tamamı bold, italik, büyük karakterde ya da renkli yazmak Forum Kurallarına aykırıdır.Lütfen Forum Kurallarını okuyunuz.
 
Geri
Üst