Arabeske "geçiş" dönemi?!?!? Anma Arkadaş'ı dinlemeden önce??!?
Zamanı farklı boyutlardan yaşıyoruz sanırım; Anma Arkadaş Baba'nın ilk plaklarından biri, sene 1967 (elimdeki diskografilere göre 4. plağı!) Üstelik arabesk'in "a"sının bile telafuz edilmediği bir dönemde yayınlanmış... (bildiğim kadarıyla '70'lerin başında müziği Baba'yla büyük benzerlik gösteren Orhan Gencebay için dahi bu tanım kullanılmıyordu)
"Geçiş dönemi"ne gelince: her ne kadar Erkin Baba'nın müziği kategoriler ötesi ("rock" dahil) ise de,
Şaşkın'la başlayan ve oryantal esintilere -enstrümantasyonun tamamen doğu stili olmasına kadar- fazlasıyla yer veren bir süreçte "arabesk" olarak nitelendirilebilecek işler yaptığını kabul ederim. Üstelik bu dönemden 10 şarkı içeren "Dünden Esintiler 1 - Şaşkın" kasedini ilk dinlediğimde bu yüzden hayal kırıklığına uğramıştım! (Yalnızlar Rıhtımı ve Sır hariç...) Fakat, unutulmaması gereken nokta, tam da bu süreci başlatan "Şaşkın" plağının kapağında yazan yazı: "
Müzik doğanın ta kendisidir, onu sınırlamak kesinlikle yanlıştır!"... Hemen arkasından "
Krallar/Dost Acı Söyler" gibi bir plak gelmesi, bir-iki oryantal ağırlıklı plağın ardından, tam bir senteze ulaşan
Elektronik Türküler albümü de bunun bariz bir göstergesi! (Elektronik Türküler albümü bilenler tarafından en iyi psychedelic/folk rock albümleri arasında gösterilir... Ne yazık ki dünya çapında yeterince tanınmıyor!) Ya sonrasında gelen, büyük ölçüde heavy rock / psychedelic tarzdaki 6-7 parçanın yanında bir çiftetelli düzenlemesi (Mağarada Düğün) ile Cümbür Cemaat'in gayet "heavy" bir versiyonunda -müthiş bir gitar soloya eşlik eden- oryantal yaylı sazlar grubu içeren o müthiş "
Erkin Koray Tutkusu" albümü? Ya bu albümden sonra 5 yıllık bir suskunluk döneminin ardından gelen, bu sefer bambaşka mecralara yelken açarak Hindistan (biraz da Ankara zeybeği
) esintileri taşıyan "
Benden Sana"? Bunu takip eden "
İlla ki"de ise Hint esintileri bir yana bırakılarak, bu sefer Anadolu topraklarından devşirilen tınılarla bambaşka bir senteze ulaşılmış; üstelik (vokaller haricinde) üç kişilik bir çekirdek kadroyla. Burada da "arabesk" göremiyorum; tabi Sarhoş Gibiyim'in girişindeki bağlama/gitar peşrevini arabesk sayarsak o ayrı!
Yani, "Sevince", "Komşu Kızı", "Eyvah", "Hayat Bir Teseli" gibi çok ender bir iki örnek dışında (bunları bile Baba'nın kendi özgün müzik anlayışı içinde değerlendirmek gerekir) "arabesk" olarak nitelendirilebilecek pek bir şey göze çarpmıyor; ha, İlla ki'den sonra "piyasa" diyebileceğimiz bir sound'la, pek methedilemeyecek işler çıkarılmış (Ceylan, Gaddar, Tamam Artık, hatta Hay Yam Yam gibi albümlerde dahi yine de zevkle dinlediğim parçalar vardır), ta ki 1996'daki muhteşem "comeback" albümü Gün Ola Harman Ola'ya kadar... Ancak bunlar dahi "arabesk" yaftası yapıştırılabilecek işler değil, daha ziyade Baba'nın önceki işlerine kıyasla 2. kalite kalan işler...
Bu arada Baba'nın çoğunlukla İstanbul Plak'tan yayınladığı ilk 10-15 45'liğinde aslında arabeskin habercisi sayılabilecek bazı tınılar mevcut; örneği verilen
Anma Arkadaş, Mine Koşan'ın da yorumladığı
Yağmur,
Senden Ayrı,
Silinmeyen Hatıralar, hatta bestesini Orhan Gencebay'ın yaptığı iki şarkı
Goca Dünya ile
Hor Görme Garibi gibi... (bu sonuncusunu fırsat bulursanız Baba'dan bir dinleyin, kulaklarınıza inanamayacaksınız!) Fakat bu parçaların (ve İstanbul Plak'tan yayınlanan diğerlerinin) Türk halk ve sanat müziği tınılarının üstüne batı tarzı düzenlemeler yapılarak, o dönemde dünyada popüler tarzlar olan psychedelic, heavy ve progressive rock tarzlarıyla kaynaştırılarak yapılan sunumları, "arabesk" ifadesini her bakımdan geçersiz bırakıyor!