Gitar Boyama(custom Paint / Re - Paint) Standartlaşma

Merhaba değerli forumdaşlar,
İlk custom re-paint gitarım satılana kadar boya işine başka yatırım yapmama prensip kararını almıştım.
Bilen bilir (bu lafa bayılıyorum.;)) bu tür işlerde para -ihtiyaca göre- su gibi eriyor...
İbanez S470 Kore Custom Re-paint gitarım bugün satıldığı için kaliteli bir sprey tabancası(pistole) ve compresyon tankı almak gibi bir fikrim var. (Vasat bir tane var,kullanmıyorum)

Şu anda yapmakta olduğum boyama işi çok eski bir tarz/geleneğin uygulamasıdır.
Rahmetli babam 1950'lerde selülozik boyaları orta masaları üzerine dökerek uygulardı. O yıllarda pirinç ayaklı bu orta masalarının 1000 TL'den satıldığını bilirim, sanat eseri klasmanında sayılırlardı çünkü... Yurt dışından almaya gelenler bile vardı...:)
1990'da bu teknikle 30 kadar resim yapmıştım... Tekniğin en büyük sorunu(zaafı) : Boya kalın atıldığı içinde ortalama 15 gün içinde buharlaşarak 1/3 seviyeye iniyor... 6 ay sonra ise cam gibi sertleşiyordu... Eğer, üzerinde fazlaca oynanırsa, kısa zamanda ; aksi takdirde de yıllar içinde çatlamalar oluşmaya başlıyordu.
İşte, çoğu firmanın ürettiği gitarların üzerindeki ve özellikle basıncın uygulandığı yerlerdeki cila kırıklarının en büyük nedenlerinden biri de budur : Boya/cilanın kalın, kurumadan veya acemice atılması... Ancak, selülozik boyalar kururken cam gibi sertleştiğinden ve sanırım hava şartlarından daha fazla etkilendiklerinden solma ve kılcal çatlamalara dönüşüyorlar, bu da yapısal ve normal bir şey gibi görünüyor.

Tekniğin özü : Her 2 boya/cila katmanı titzlikle ve ince bir çalışmayla zımparalanarak ve fırça kullanılarak yapıldığı için olabilecek en ince nitro tabakası elde edilebiliyor. Bunu da gövdenin arkasında yer yer ahşaba kadar inen relic lerle gösteriyorum.
Bazen, hatalı en ufak hareket yeniden rötuş gerektirebiliyor... Hatta en son cila aşamasında bile...
Böyle saçma bir çalışmayı benden başka yapmak isteyecek birinin olabileceğini pek sanmıyorum.
Uzun, zahmetli ve emek-yoğun bir iş olduğu için CUSTOM boyama rakamlarını da buna göre belirlemiştim.
Custom boyama, talepler doğrultusunda devam edecektir.

Buna ek olarak, standart bir nitro-selüloz boyama prosedürü ve rakamları belirledim.
Buna göre :
- gitar gövdesi düz renk boyama (zemin akrilik boya ile ; marka ve renk kodu aynen uygulanmak kaydıyla) : 500 TL,
- gitar gövdesi 2/3 tone sunburst boyama (zemin akrilik boya ile ; marka ve renk kodu aynen uygulanmak kaydıyla) :600 TL,
- yalnızca matching headstock boyaması : 100 TL (Gövdeyle birlikte gelen işler için),
- sap boyaması : 250 TL,
- Set-neck / neck-thru gitarların boyanması : 750 TL.

Görüldüğü gibi rakamlar : Custom boyama Gitar Boyama (custom Re-paint) Süre-fiyatlandırma Ve Şartlar rakamlarının yarısı civarındadır.
Air-brush ile boyama konusunu şu an düşünmüyorum, belki ileride onu da gündemime alabilirim.

İlgi ve paylaşımınızdan dolayı şimdiden teşekkür ederim.:)
 
Son düzenleme:
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #3
uğur abi airbrush dediğin maketçilerin kullandığı sistem galiba.. gitarda işe yarıyor mu?
Yaramaz mı!..
O kuru kafaları, kemikleri ; motosikletlerin, arabaların, gitarların üzerindeki ince işleri hep onlarla yapıyorlar... :)
Fırcayla istikrarlı ton geçişleri zordur ve iz bırakır, air brush da pürüzsüz bir sonuç sağlanabiliyor...
(Aslında benim asıl sevdiğim o... Keşke biri fırça izli manzara resmi gibi kalın impastolu bir şey istese de yapsam...)
Biraz ustalık gerekir ama ömrü boyayla geçmiş biri için çocuk oyuncağı... Bir kaç günde alışır insan...
Ancak, talepler zevke göre ve sonuçlar da beğeniye açık olunca insan -tecrübeyle sabit-biraz çekiniyor.
Vaktiyle Orhan Taylan'la çalışırken, bir zamanların güzellik kraliçesi geldi ve portresini yaptırmak istedi.
Yıl 2002, 80X60'lık tuvale ödenecek rakam yaklaşık 6000 TL.
Usta her zamanki gibi döktürdü, resim süper... Ama...
Aması şu : Kadının yüzündeki çizgileri ve göz altı torbalarını da resmetmiş usta...
Ben, "Ustam kadın güzelliğine çok düşkün hayatta bunu kabul etmez, kızar!" dedim.
Orhan usta da, "Ben gördüğümü çizerim!" dedi ve kestirip attı.
Bizim kuşak farklıdır, ustayla ve bilenle tartışmaz, araştırır ne eder bulur belgeyi getirir ve ortaya kor...
Neyse!..
Şimdi durum şu : Usta resmi bilir, ben ise insanları!..
Sonuçta, 2 iş çıktı ve göz altı torbaları ve karakter çizgileri rötuşlandı.
Bundan dolayı öznel sipariş çizimlere pek girmek istemem, sıkıntı olur!... :)
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #5
Bu arada çok enteresan bir durumu da paylaşayım bu vesileyle...
Geçenlerde çok sevdiğim dostlarımdan biri bir müzik aletleri konsinye dükkanlarından birinde benim custom re-paint gitarlarım hakkında geçen konuşmalara -istemeden de olsa- kulak misafiri olmuş...
Bana da aktardığında değişik(!) geldi ve sizlerle paylaşayım dedim.:)
Güzel gitarlarımın olduğunu ancak onları nedense boyadığımdan bahsetmişler, iyi de boyadığımı ama satışının çok zor olduğunu söylemişler...
Ben de iyi bir iş yaptığımı filan sanıyordum, hayret ettim...:eek::ROFLMAO:
Şimdiiiii... Ne desem ki!..:sick:
Sevgili dostlarım, ben ressamım her şeyi boyarım... Elimden gelse dağları, ovaları, gökleri ve bulutları bile...
Sizin hayallerinizi, düşlerinizi ve en gizli duygularınızı bile... Ehhh!.. En azından çalışırım.:D

Bu işlere başlarken ki amacım, ileride bir müzik konulu yağlıboya sergi açmak ve ve bir yanda da boyadığım bu gitarları sergilemekti (Her kime aitse altında ismi yazılı olarak)
Benim anlayamadığım ama sonunda da öğrenmek zorunda kaldığım birkaç gerçek var, izninizle onları da paylaşayım :
- Türkiye'de her konuda bir standartlaşma var : Herkes aynı şeyi giymek ve aynı tarzda konuşmak ve aynı şekilde yaşamak istiyor.(Böyle olmayanları şüphesiz konu dışı bırakıyorum, yanlış anlaşılmasın) Ben prototip yaşamlara direndiğim ve karşı çıktığım için bu tarz şeyleri yapıyorum.;)
CNC tezgahlarından çıkmış ve kenarları doğru-dürüst silinmemiş(pahlanmamış) ve hep aynı tarz boyanmış gitarlar size de sıkıcı gelmiyor mu?
- Benim bildiğim-haydi pedalları, amplileri konu dışı tutalım- gitarlar zevkle çalmak için alınır... Türkiye'de ise çalmak için değil satmak için alınıyor sanırsam...
Bir sanatçı elinden çıkma sanatsal tasarımlı gitardan bahsediyorum burada... Dekoratiftir, sanat eseri değildir süphesiz : Bir çalışmanın sanat eseri veya dekoratif olma özelliği, başlangıçtaki duygusal tasarım amacından gelir ve devam eder.
- Diğer bir nokta da şu : Ben fabrika değilim, atölyem var ama çalışanlarım yok, istemiyorum da... Her şey benim elimden çıksın diye özeniyorum.:rolleyes:
Yaşım belli... Ömrüm boyunca da bu tarz özel çalışmalardan en fazla 50 adet yapabileceğimi düşünüyorum.
Yaptığım her şeyin biricik (unique) olması tek amacım. Bununla beraber değerlendirme ve beğenmeme hakkınız sizin tasarrufunuzdadır ve buna da derin saygı duyuyorum kardeşlerim.
Sevgi ve sağlıcakla kalınız. :)
 
Bu arada çok enteresan bir durumu da paylaşayım bu vesileyle...
Geçenlerde çok sevdiğim dostlarımdan biri bir müzik aletleri konsinye dükkanlarından birinde benim custom re-paint gitarlarım hakkında geçen konuşmalara -istemeden de olsa- kulak misafiri olmuş...
Bana da aktardığında değişik(!) geldi ve sizlerle paylaşayım dedim.:)
Güzel gitarlarımın olduğunu ancak onları nedense boyadığımdan bahsetmişler, iyi de boyadığımı ama satışının çok zor olduğunu söylemişler...
Ben de iyi bir iş yaptığımı filan sanıyordum, hayret ettim...:eek::ROFLMAO:
Şimdiiiii... Ne desem ki!..:sick:
Sevgili dostlarım, ben ressamım her şeyi boyarım... Elimden gelse dağları, ovaları, gökleri ve bulutları bile...
Sizin hayallerinizi, düşlerinizi ve en gizli duygularınızı bile... Ehhh!.. En azından çalışırım.:D

Bu işlere başlarken ki amacım, ileride bir müzik konulu yağlıboya sergi açmak ve ve bir yanda da boyadığım bu gitarları sergilemekti (Her kime aitse altında ismi yazılı olarak)
Benim anlayamadığım ama sonunda da öğrenmek zorunda kaldığım birkaç gerçek var, izninizle onları da paylaşayım :
- Türkiye'de her konuda bir standartlaşma var : Herkes aynı şeyi giymek ve aynı tarzda konuşmak ve aynı şekilde yaşamak istiyor.(Böyle olmayanları şüphesiz konu dışı bırakıyorum, yanlış anlaşılmasın) Ben prototip yaşamlara direndiğim ve karşı çıktığım için bu tarz şeyleri yapıyorum.;)
CNC tezgahlarından çıkmış ve kenarları doğru-dürüst silinmemiş(pahlanmamış) ve hep aynı tarz boyanmış gitarlar size de sıkıcı gelmiyor mu?
- Benim bildiğim-haydi pedalları, amplileri konu dışı tutalım- gitarlar zevkle çalmak için alınır... Türkiye'de ise çalmak için değil satmak için alınıyor sanırsam...
Bir sanatçı elinden çıkma sanatsal tasarımlı gitardan bahsediyorum burada... Dekoratiftir, sanat eseri değildir süphesiz : Bir çalışmanın sanat eseri veya dekoratif olma özelliği, başlangıçtaki duygusal tasarım amacından gelir ve devam eder.
- Diğer bir nokta da şu : Ben fabrika değilim, atölyem var ama çalışanlarım yok, istemiyorum da... Her şey benim elimden çıksın diye özeniyorum.:rolleyes:
Yaşım belli... Ömrüm boyunca da bu tarz özel çalışmalardan en fazla 50 adet yapabileceğimi düşünüyorum.
Yaptığım her şeyin biricik (unique) olması tek amacım. Bununla beraber değerlendirme ve beğenmeme hakkınız sizin tasarrufunuzdadır ve buna da derin saygı duyuyorum kardeşlerim.
Sevgi ve sağlıcakla kalınız. :)

İnsanların standartlaşmasını ve sanki aynı fabrikadan çıkmışlığa alışmasını ben de anlamıyorum. Biraz aykırı olursanız, biraz standardın ötesini düşünüp ona göre bir şeyler yaparsanız garipseniyorsunuz. Ama asıl garip olan da bu. Sadece senin ressam yönünle de alakalı değil abi, genel olarak bir fabrikasyon isteme mevzusu var hayatın her köşesinde. Ben mesela, saçlarım olsun sakalım olsun giyim tarzım olsun sürekli insanların "fabrikasyon mantığı"na uymadığım için bakışlara maruz kalıyorum. Hatta şöyle diyeyim, bir gün otobüste giderken bir amca "evladım saçını 3 numara yapsan, sakalını kessen on numara adamsın". Amcaya dönüp "pardon amca ama neden herkesin aynı fabrikadan çıkmış gibi olmasını istiyorsun?" dediğimde tüm otobüs bir düşündü, "acaba bu çocuk ne diyor, haklı mı?" diye. Hani geçmişte de bu vardı, hala da devam ediyor. Geçmişte herkes aynı tip giyinir, aynı sakal türüne sahiptir, aynı bıyığa sahiptir, veya aynı saça sahiptir. Böyle düşününce 3-4 farklı tarz vardır. Günümüzde ise bunların dışına çıkınca yargılanıyoruz. Farklı olanı maalesef yadırgıyoruz. Ben sizin boyamalarınızı seviyorum, benim için sadece bir boyadan ibaret değil, bir emek var. Elimdeki el yapımı gitarı da çok seviyorum mesela. O yüzden alıcı olanlara çok sorun çıkaran bir tipim bas gitarım konusunda. Çünkü emek verilerek, hayatının belli bir saatini, gününü vererek yapılmış bir şeyler ile bağ kurduğunuzda ondan vazgeçmesi de zor oluyor. Eminim ki siz de sattığınız özel boyama teknikli gitarlarınızla ayrıldığınızda zorlanıyorsunuzdur. Çünkü istemsizce, içten geçen bir bağlılık var ortada. Siz emeğinizi böyle özel nitelerken, insanların fabrikasyon aşkı beni benden alıyor...
 
doğru..

ben mesela oğluma boyattım bir gitarımı (4 yaşında) çok da tatlı oldu.. en azından benim için özel oldu..

image.jpg
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #8
İnsanların standartlaşmasını ve sanki aynı fabrikadan çıkmışlığa alışmasını ben de anlamıyorum. Biraz aykırı olursanız, biraz standardın ötesini düşünüp ona göre bir şeyler yaparsanız garipseniyorsunuz. Ama asıl garip olan da bu. Sadece senin ressam yönünle de alakalı değil abi, genel olarak bir fabrikasyon isteme mevzusu var hayatın her köşesinde. Ben mesela, saçlarım olsun sakalım olsun giyim tarzım olsun sürekli insanların "fabrikasyon mantığı"na uymadığım için bakışlara maruz kalıyorum. Hatta şöyle diyeyim, bir gün otobüste giderken bir amca "evladım saçını 3 numara yapsan, sakalını kessen on numara adamsın". Amcaya dönüp "pardon amca ama neden herkesin aynı fabrikadan çıkmış gibi olmasını istiyorsun?" dediğimde tüm otobüs bir düşündü, "acaba bu çocuk ne diyor, haklı mı?" diye. Hani geçmişte de bu vardı, hala da devam ediyor. Geçmişte herkes aynı tip giyinir, aynı sakal türüne sahiptir, aynı bıyığa sahiptir, veya aynı saça sahiptir. Böyle düşününce 3-4 farklı tarz vardır. Günümüzde ise bunların dışına çıkınca yargılanıyoruz. Farklı olanı maalesef yadırgıyoruz. Ben sizin boyamalarınızı seviyorum, benim için sadece bir boyadan ibaret değil, bir emek var. Elimdeki el yapımı gitarı da çok seviyorum mesela. O yüzden alıcı olanlara çok sorun çıkaran bir tipim bas gitarım konusunda. Çünkü emek verilerek, hayatının belli bir saatini, gününü vererek yapılmış bir şeyler ile bağ kurduğunuzda ondan vazgeçmesi de zor oluyor. Eminim ki siz de sattığınız özel boyama teknikli gitarlarınızla ayrıldığınızda zorlanıyorsunuzdur. Çünkü istemsizce, içten geçen bir bağlılık var ortada. Siz emeğinizi böyle özel nitelerken, insanların fabrikasyon aşkı beni benden alıyor...
internet gitti. Tel.den yazinca gozlerim bocukleniyor.
Guzel soylemissin, ustune ne eklenebilr ki Can kardesim?
O senin bas gitar da super bir sey...
Ya sen ve senin gibi adamlar da olmasa cok cekilmez olurdu dunya...
Bu arada, k5 bass i yaptim. Sema calisti, yardimlarina cok tesekkur ederim.:)
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #9
El
doğru..

ben mesela oğluma boyattım bir gitarımı (4 yaşında) çok da tatlı oldu.. en azından benim için özel oldu..

89359 eklentisini görüntüle
Elbette çok özel...
Onu satma derim... Çocuğu olduğu zaman hediye edersin oğluna... O zaman değerini anlayacaktır, ve sende bu günlerin tabii ki...:)
Oğlunun sesini kayda almanı tavsiye ederim kardeşim. Benim kızım aradığı zaman cep. telefonumda "Babacım telefonu açar mısın, hadi aç şu telefonu" diyen sesi duyuluyor. (4 yaş sesi, müthiş güzel);)
Standart düşünce standart sonuçlara yol açar, fabrikaların ve standart üretimlerin vaz geçilmez anlayışıdır ; aykırı düşünce ise sorgulayan zihnin üretim felsefesinin sonucudur... Konservatifler ellerindeki rahat kazanılmış mevkileri korumaya çalışırken, dünyayı aykırı düşünenler değiştirir ve geliştirirler...
Bir zamanlar büyük bir düşünür : "Eğer içinizdeki değişim dışınızdakinden daha yavaş kalıyorsa ihtiyarlarsınız!.." demiş...
Yaşlanmak, yaşamanın sonucunda yaş almak ; ihtiyarlamak yaşamdan kopmaya başlamak anlamına geliyor bu açıdan bakınca...
Zihinlerimizi aykırı, anlayışımızı keskin, hayallerimizi diri ama ilişkilerimizi hoşgörülü ve yapıcı tutalım demek istiyorum bu vesileyle...
Ailenle mutlu huzurlu günler dilerim kardeşim.:)
Her çocuğun seninki gibi şanslı olmasını diliyorum tüm kalbimle.:rolleyes:
 
Geri
Üst