Yazacaklarım biraz ortadan olacak, sıkıcı, gereksiz gelebilir.. Alakası olmaması bir yana sonucu mümkün olmayan bir konuya evrilmeye başlıyor başlık, üstelik tartışmaya başlanan şey tamamen kişinin kendisinin bilerek karar verdiği ya da işte aile/çevre tarafından kodlaması sonucu bilinçsiz, istemsiz tercihidir, mantığına ikna olmadıkça zorlama ile değişecek şeyler değil.. Bazılarımız nasıl mutlu, rahat hissediyorsa devam edecek ki etsin zaten.. Ne zamanki bir şeyler gıdıklayacak, sorgulamaya başlayacak, kendisi talep edecek. Çünkü inanç "OKU" gibi kelimelerle başlasa, "bir harf öğretenin kölesi olurum" gibi cümlelerle cilalansa da kayıtsız, şartsız teslimiyet gerektirir. Şüphe, sorgu zaten zedeleyici kabul edilir. Bu bir eleştiri değil, aksi söylenemeyecek bir tespit. Biraz menkıbevi tarih, belgesel tarih ayrımını idrak etmek lazım, hele ki aynı dönem için belgeler yani dönemi açıklayabilecek "gerçek" kanıtlar varsa.. İşte bazıları bunu merak edip, olabildiğince objektif olarak idrak etmeyi isteyecek..
Diğer bazılarımız da biliyoruz ki dönemin şartları içinde insanları yönetmenin en ideal yollarından birini uygulamışlar ki bu da Sümer geleneklerinden hatta çok daha öncesinden evrile evrile ortaya çıkmış, bunun üstüne devletler kurulmuş. Ama işte bu da benim fikrim. Birinin beni bunun dışında bir fikre ikna etmek için fazlaca uğraşmasına veya fikrimi küçük görmesine tahammül etmem, karşımdakine saygı olarak ta aynı şeyi ona yapmam, maksadı aşan cümleler kurmam.. Neden birisi ile böyle şaçma bir sebeple ayrışayım ki, o da bizden, ekmeğimi aldığım bakkal, aynı mahalleden komşum, aynı parkı, cafeyi paylaşmaktan mutlu olduğum insan. Üstelik akıllı ve samimi dindar insanları çok severim, hani fitresini, zekatını fazlasıyla veren, kufi kafada olmadan secdeye sadece Allah için kafasını koyan, haramdan, günahtan korkan, hak yemeyen. Bunları hayatına uygulamasına inancı vesile oluyorsa ona da tabiki saygı duyarım, birilerinde işe yarıyor diye mutlu olurum. Benzeri şeyleri zaten ben de uygulamaya çalışıyorum, sadece bir şeye biat etme ihtiyacı duymadan, bir şeyden korktuğum için değil, toplum olma bilincine sahip, eğitimli sayılan biri olarak çevreme örnek teşkil etmeye çalışmak yeterli bir sebep benim için. Bir şeylerin yanlış olduğunu görüp düzeltmek istiyorsan kendinden başlamalısın..
Hepimiz birbirimize saygı duymak zorunda olduğumuzu bilmeliyiz. İnananların diliyle "Sev yaradılanı Yaradan'dan ötürü", hani sevmek zorunda değilsin tabi de en azından saygı duy. Seküler dille de belki sadece "İnsanlık" yeterlidir.. Benim de bir ayrımım var tabi, direkt Einstein'ınki (kısası) ”.......İnsanlar sadece ikiye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar.”
Bana sorsanız Seküler bir insanım yani öyle umuyorum ve Jüpiter'le Satürn arasında uçan bir demlik var.. Demlik, hayatımın manası.. İlla bir şeye inanmak ihtiyacı duysaydım da Spinoza'nın Tanrısı güzel bir seçenek olurdu, Qan Tengri ile karma yapar, bir kaç doz alırdım.. Bize ait olmayan Ortadoğu veya Batı adetlerinin Türkiye'ye adapte edilmeye çalışılmasından da cidden nefret ediyorum.. Özellikle Araplaşmanın (dinden bahsetmiyorum) Selçuklu'dan beri bize hep zararı olmuş, heleki din kisvesine bürünmüş bidat adetlerinin.. Saygılar..