Bas gitarın müzikteki yeri

Valla ben pes ediyorum. Şu konudaki durum tamamen modern çağ hastalığı olarak hayatın her alanında karşılaştığım "odaklanamama" sorununa işaret ediyor. Müzikle uğraşan insanların bu bir çeşit hastalığa daha az yakalandığını gözlemliyordum ama burada öyle değil gibi. Bilemiyorum gerçekten yazılanları tane tane okudum, pek bir anlam veremedim.

Metodolojik bir hata var zaten. Bir kere konunun kapsamı çizilmiyor. Söylenilmeyen bir argüman söylenilmiş gibi cevaplar yazılıyor. Herkes kendi kafasındaki yazıp dağılıyor. Tane tane okuyan yok gibi.

Yukarda yapılan açıklamalarda benim konu hakkında söylediğim tezleri doğrular örnekler ve açıklamalar da yapılıyor. Bu bile fark edilmiyor. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Sadece tamamen yanlış anlaşılma olduğundan şunu tekrar söylüyorum. Bas sesler için söylenen şeyler bir "sınırlama" değil, buna büyülü hava derseniz o büyülü havayı yaratan meseleyle ilgili olduğunu görebilirsiniz. Her enstrümanın belli karakteri zaten var. Her sesle her şey yine çalınır, bunlara şüphe yok ama burada tartışılan bu "karakter" seslerin yeri ve önemiydi.

Konuyu açan arkadaş zaten bunu bir şekilde anlatmaya çalıştı, belki arada forumdaki tepkilerden de çekindiği için hatalı tasvirler yapmış olabilir ama bunun haricinde bas gereksiz ya da sizin anladığınız anlamda "sınırlı" fikri buradan anlaşılmamalı.

Tekrar ediyorum zaten bas seslerini överken ortaya koyduğunuz argümanlar, zaten benim de anlatmaya çalıştığım. Oktav, üst üste sesler ve seslerin sönümlenmesi meselesiyle örtüşüyor. Bas sesinin karakteristik özelliği ve tabii ki frekanslar içinde belli alanı kaplaması tüm mevzuyu gayet net açıklıyor. Bu gitar için, piyano için de geçerli. Bu aletler daha çok kullanılan frekans aralıklarına sahip oldukları için zaten belli başlı türlerin karakterlerini kendileri şekillendirmiş. Tabii burada tavuk-yumurta olayı olabilir. Müzik türü enstrüman seçimi ya da belli enstrümanların yaygınlaşmasının sebebi ayrı bir mevzu.

Neyse pes ettim dedim yine 6 paragraf yazmışım, tutamadım kendimi, benden bu kadar 🙂 İyi forumlar olsun herkese 🙂
 
"Duygu" nedir o zaman tam olarak. Kiloherz aralığı mıdır? Başka enstrümanla yazılmış şarkıyı çalıp çalmamak mıdır? Bir enstrümanın potansiyelini onu pek de iyi çalamayan insanlar mı belirler? Tartışalım diye başlık açıp tartışmaya gerek yok demek ne demektir?

Acayip bir tepeyi terk etmeme örneği bu. Uhud'daki okçular bundan ders çıkarmalı.
Hocam aynı konuyu defalarca açıkladım zaten rica ediyorum önceki yazıları okuyun, tartışmaya gerek yok demede ki sebep ise konu gerçekten saçma bir şekilde büyüdü. Keza son kez söylüyorum ki bas gitarın kendine has ve karakteristik bir sesi var, ve bu karakteristik tonun dışındaki tonları iletmek, diğer enstrümanlara kıyasla zordur. Olay başından beri buydu, tekrar söylüyorum ki bas gitarın yapısı gereği olan bir durum. Ha aynı şekilde bas gitarın karakteristik yapısını baz alırsak. Bir klasik gitarın, elektro gitarın da bas gitar tonunu vermesi beklenmez. Sizce de bu gerçekten bu kadar derinlemesine tartışılacak bir konu mu? Forumdaki kişiler daha konuyu dahi okumadan damlıyorlar, davul örneği veren kişi bile var. Rica ediyorum son bir kez daha okuyun yazılanları. Sanırsam ki müzik dünyasında bas gitar hakkında bilgisizlik ve troller tarafından yapılan yersiz ithamlardan dolayı bu kadar fazla tepki geldi. Güya demek istediğim konu oldukça basit, nasıl ki beyaz ekmek, çavdar ekmeği ve kepek ekmeğini benzer şekilde kullanabiliyorsak fakat konu mısır ekmeğine geldiğinde daha karakteristik bir tadı varsa aynı durum bas gitar içinde geçerli. Ha tabii ki de mısır ekmeğine nutella sürüp yiyen vardır fakat diğer ekmeklerde bu tat benzer iken, mısır ekmeğinde daha “mısırlı” bir tat vardır.
 
Hocam aynı konuyu defalarca açıkladım zaten rica ediyorum önceki yazıları okuyun, tartışmaya gerek yok demede ki sebep ise konu gerçekten saçma bir şekilde büyüdü. Keza son kez söylüyorum ki bas gitarın kendine has ve karakteristik bir sesi var, ve bu karakteristik tonun dışındaki tonları iletmek, diğer enstrümanlara kıyasla zordur. Olay başından beri buydu, tekrar söylüyorum ki bas gitarın yapısı gereği olan bir durum. Ha aynı şekilde bas gitarın karakteristik yapısını baz alırsak. Bir klasik gitarın, elektro gitarın da bas gitar tonunu vermesi beklenmez. Sizce de bu gerçekten bu kadar derinlemesine tartışılacak bir konu mu? Forumdaki kişiler daha konuyu dahi okumadan damlıyorlar, davul örneği veren kişi bile var. Rica ediyorum son bir kez daha okuyun yazılanları. Sanırsam ki müzik dünyasında bas gitar hakkında bilgisizlik ve troller tarafından yapılan yersiz ithamlardan dolayı bu kadar fazla tepki geldi. Güya demek istediğim konu oldukça basit, nasıl ki beyaz ekmek, çavdar ekmeği ve kepek ekmeğini benzer şekilde kullanabiliyorsak fakat konu mısır ekmeğine geldiğinde daha karakteristik bir tadı varsa aynı durum bas gitar içinde geçerli. Ha tabii ki de mısır ekmeğine nutella sürüp yiyen vardır fakat diğer ekmeklerde bu tat benzer iken, mısır ekmeğinde daha “mısırlı” bir tat vardır.

Gerçekten tane tane oturup en baştan okudum, bu mesajı da okudum ve başlığın amacının havanda su dövmek olduğunu sonunda anladım. Tamamdır.
 
Valla ben pes ediyorum. Şu konudaki durum tamamen modern çağ hastalığı olarak hayatın her alanında karşılaştığım "odaklanamama" sorununa işaret ediyor. Müzikle uğraşan insanların bu bir çeşit hastalığa daha az yakalandığını gözlemliyordum ama burada öyle değil gibi. Bilemiyorum gerçekten yazılanları tane tane okudum, pek bir anlam veremedim.

Metodolojik bir hata var zaten. Bir kere konunun kapsamı çizilmiyor. Söylenilmeyen bir argüman söylenilmiş gibi cevaplar yazılıyor. Herkes kendi kafasındaki yazıp dağılıyor. Tane tane okuyan yok gibi.

Yukarda yapılan açıklamalarda benim konu hakkında söylediğim tezleri doğrular örnekler ve açıklamalar da yapılıyor. Bu bile fark edilmiyor. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Sadece tamamen yanlış anlaşılma olduğundan şunu tekrar söylüyorum. Bas sesler için söylenen şeyler bir "sınırlama" değil, buna büyülü hava derseniz o büyülü havayı yaratan meseleyle ilgili olduğunu görebilirsiniz. Her enstrümanın belli karakteri zaten var. Her sesle her şey yine çalınır, bunlara şüphe yok ama burada tartışılan bu "karakter" seslerin yeri ve önemiydi.

Konuyu açan arkadaş zaten bunu bir şekilde anlatmaya çalıştı, belki arada forumdaki tepkilerden de çekindiği için hatalı tasvirler yapmış olabilir ama bunun haricinde bas gereksiz ya da sizin anladığınız anlamda "sınırlı" fikri buradan anlaşılmamalı.

Tekrar ediyorum zaten bas seslerini överken ortaya koyduğunuz argümanlar, zaten benim de anlatmaya çalıştığım. Oktav, üst üste sesler ve seslerin sönümlenmesi meselesiyle örtüşüyor. Bas sesinin karakteristik özelliği ve tabii ki frekanslar içinde belli alanı kaplaması tüm mevzuyu gayet net açıklıyor. Bu gitar için, piyano için de geçerli. Bu aletler daha çok kullanılan frekans aralıklarına sahip oldukları için zaten belli başlı türlerin karakterlerini kendileri şekillendirmiş. Tabii burada tavuk-yumurta olayı olabilir. Müzik türü enstrüman seçimi ya da belli enstrümanların yaygınlaşmasının sebebi ayrı bir mevzu.

Neyse pes ettim dedim yine 6 paragraf yazmışım, tutamadım kendimi, benden bu kadar 🙂 İyi forumlar olsun herkese 🙂
Aslında okusalar anlayacaklar, sorgulamamak lazım ki bas gitara karşı olan trollerin fazlalığından dolayı. Elbet ki benim kullandığım kelimler yanlış olabilir güya ben kendime müzisyen dahi diyemem, sadece flamenko gitar çalan 19 yaşında bir sporcuyum. Elbette gelecekte bu yoldan ilerlemeyi düşünüyorum fakat emin olun ki genel müzik teorisi olarak belki de en az bilgiye sahip kişiyim bu başlıkta. Güya gitarı elime almadan önce sporcu olacağımdan emindim. Belki de dinleyici perspektifi ile yaklaşılırsa duruma daha rahat anlaşılabilir. Yoksa üretmenin sınırı yoktur, Her şey üretilebilir.
 
Gerçekten tane tane oturup en baştan okudum, bu mesajı da okudum ve başlığın amacının havanda su dövmek olduğunu sonunda anladım. Tamamdır.
Işte bu yüzden davul, tereyağı, ayçiçek yağı örneklerini verdim bende.
Konuda haklılık veya haksızlık var-yok demiyorum. Konunun kendisi temelde gereksiz bir tartışma bence. Boş demiyorum ama gereksiz. Konu üzerine doktora tezi de yazılabilir icabında. Ama gerek var mı?
 
Işte bu yüzden davul, tereyağı, ayçiçek yağı örneklerini verdim bende.
Konuda haklılık veya haksızlık var-yok demiyorum. Konunun kendisi temelde gereksiz bir tartışma bence. Boş demiyorum ama gereksiz. Konu üzerine doktora tezi de yazılabilir icabında. Ama gerek var mı?

Gerçekten tane tane oturup en baştan okudum, bu mesajı da okudum ve başlığın amacının havanda su dövmek olduğunu sonunda anladım. Tamamdır.
Evet, havanda su dövmek için zaten maç bas gitar yapıldığında bitmiş, skor ise tabelada. Durum bas gitarın yapısı gereği. Konu ise bir tarafın bas gitar solo bir biçimde tüm duyguları iletir, diğer tarafın ise iletilemez demesiyle açıldı. Ki forumdan sonra anladım ki ikimizde farklı durumlar için tartışıyormuşuz.
 
Işte bu yüzden davul, tereyağı, ayçiçek yağı örneklerini verdim bende.
Konuda haklılık veya haksızlık var-yok demiyorum. Konunun kendisi temelde gereksiz bir tartışma bence. Boş demiyorum ama gereksiz. Konu üzerine doktora tezi de yazılabilir icabında. Ama gerek var mı?
Konu bir tarafın bas gitar solo bir biçimde tüm duyguları iletir, diğer tarafın ise iletilemez demesiyle açıldı. Ki forumdan sonra anladım ki ikimizde farklı durumlar için tartışıyormuşuz. Çünkü dediğim gibi, durum tamamen bas gitarın yapısı ile alakalı, bu durumu değiştirmek için doğrudan bas gitarı değiştirmek gerekir.
 
Yani açıkçası ben şuana kadar bas kullanılmayan müzik çok az duydum. Kendi başına da gayet yetebilecek bir enstürmandır. Normalde bas denilince 4 telli gelir ve aslı da odur. Tek başına bas çalındığında armonik ve ritim yapısı aslında daha iyi anlaşılır. Sığ kısmına katılmuyorum çalan kişinin duygu yoğunluğuna ve nota hakimiyetine göre de sığ demek yanlış geliyor. Mesela sweet cahil o'mine nın solosu basla atılıyor introsu ve gayet de doygun ve duyguyu da verebiliyor. Tabi dersin ki şarkılards duyulmuyor o da açıkçası dinleyenle alakalı çünkü mixi en zor alet olabilir bas hem alçak frekans vermesi olsun sesi biraz açınca rahatsız etmesi olsun zor bi alet. Fakat bana kalırsa kendi başına da gayet yeterli bir enstürmandır örnek olarak Flea'yi verebilirim RHCPsın basçısıdır ve grubunda funk yapısı gereği en önemli üyesidir bence
 
Ben konuyu anladım 😀 evet evet anladığıma eminim, mesele bas gitarın sınırlı olması değil arkadaşlar, bass gitar çalan insanların genelde eşlikçi olarak çalmasından kaynaklı kendi başına kaldığında tat verememesi ile alakalı bu durum. Yoksa bas gitarda elekto gitar ile uygulayabildiğin tekniklerin bir çoğunu uygulayabiliyorsun. Duygu aktarımında bir eksiği yok. Diyeceksin ki flamenko da yapabilir misin? yapamazsın(aslında yaparsın da), her enstrüman kendi hakim olduğu tarzda parlar. Bass'ın baskın olduğu müzik de jazz, funk ve blues'dur. Bunun dışındaki müziklerde eşlikçi olur ama parlamaya başlayınca kişisel zevklere ters geldiği noktalara dokunur. Bu belki enstrümanı sığ hissettirir. Aslında enstrümanın sığ olmasından değil, bizim bakış açımıza ters kaldığındandır. Basın duygu aktarımını bir de şöyle inceleyelim. Buna bir de frekans aralığı açısından bakalım, gitar ile çaldığınız bir akorun alt armonik seslerini duyamazsınız, çünkü aslında alt armonik sesleri bedeninizde titreşim olarak hissetmeniz gerekir. Öyleyse gitar da sığ kaldı diyelim, çünkü dans etmek isteyen insanlar gitardaki müzikten ziyade ritimdeki vuruşları hissetmeyi tercih ederler. Demek ki burada iş enstrümandan çıkıyor, mesela bir gitar ile ses sisteminin tizlerini sürersiniz, bas gitar ile düşük frekans seslerini sürersiniz, bu da daha fazla titreşim ve vücut tarafından müziğin kulaktan ziyade dokuda hissedilmesini sağlar. Bunun hissettirdiklerine sığ diyebilir miyiz? Aksi halde konserlere gitmek, hayvan gibi sub basslar, mid-tiz arrayler tamamen anlamsız olurdu. Dolayısıyla bas eyidir hojdır, herkeşin de hakkını vererek çalabileceği bir alet değildir 😀
 
Ben konuyu anladım 😀 evet evet anladığıma eminim, mesele bas gitarın sınırlı olması değil arkadaşlar, bass gitar çalan insanların genelde eşlikçi olarak çalmasından kaynaklı kendi başına kaldığında tat verememesi ile alakalı bu durum. Yoksa bas gitarda elekto gitar ile uygulayabildiğin tekniklerin bir çoğunu uygulayabiliyorsun. Duygu aktarımında bir eksiği yok. Diyeceksin ki flamenko da yapabilir misin? yapamazsın(aslında yaparsın da), her enstrüman kendi hakim olduğu tarzda parlar. Bass'ın baskın olduğu müzik de jazz, funk ve blues'dur. Bunun dışındaki müziklerde eşlikçi olur ama parlamaya başlayınca kişisel zevklere ters geldiği noktalara dokunur. Bu belki enstrümanı sığ hissettirir. Aslında enstrümanın sığ olmasından değil, bizim bakış açımıza ters kaldığındandır. Basın duygu aktarımını bir de şöyle inceleyelim. Buna bir de frekans aralığı açısından bakalım, gitar ile çaldığınız bir akorun alt armonik seslerini duyamazsınız, çünkü aslında alt armonik sesleri bedeninizde titreşim olarak hissetmeniz gerekir. Öyleyse gitar da sığ kaldı diyelim, çünkü dans etmek isteyen insanlar gitardaki müzikten ziyade ritimdeki vuruşları hissetmeyi tercih ederler. Demek ki burada iş enstrümandan çıkıyor, mesela bir gitar ile ses sisteminin tizlerini sürersiniz, bas gitar ile düşük frekans seslerini sürersiniz, bu da daha fazla titreşim ve vücut tarafından müziğin kulaktan ziyade dokuda hissedilmesini sağlar. Bunun hissettirdiklerine sığ diyebilir miyiz? Aksi halde konserlere gitmek, hayvan gibi sub basslar, mid-tiz arrayler tamamen anlamsız olurdu. Dolayısıyla bas eyidir hojdır, herkeşin de hakkını vererek çalabileceği bir alet değildir 😀

İşte işin kötüsü konuyu siz de anlayamamışsınız. Çünkü ortada anlayacak bir konu yok. Seinfeld gibi başlık.
 
Ben konuyu anladım 😀 evet evet anladığıma eminim, mesele bas gitarın sınırlı olması değil arkadaşlar, bass gitar çalan insanların genelde eşlikçi olarak çalmasından kaynaklı kendi başına kaldığında tat verememesi ile alakalı bu durum. Yoksa bas gitarda elekto gitar ile uygulayabildiğin tekniklerin bir çoğunu uygulayabiliyorsun. Duygu aktarımında bir eksiği yok. Diyeceksin ki flamenko da yapabilir misin? yapamazsın(aslında yaparsın da), her enstrüman kendi hakim olduğu tarzda parlar. Bass'ın baskın olduğu müzik de jazz, funk ve blues'dur. Bunun dışındaki müziklerde eşlikçi olur ama parlamaya başlayınca kişisel zevklere ters geldiği noktalara dokunur. Bu belki enstrümanı sığ hissettirir. Aslında enstrümanın sığ olmasından değil, bizim bakış açımıza ters kaldığındandır. Basın duygu aktarımını bir de şöyle inceleyelim. Buna bir de frekans aralığı açısından bakalım, gitar ile çaldığınız bir akorun alt armonik seslerini duyamazsınız, çünkü aslında alt armonik sesleri bedeninizde titreşim olarak hissetmeniz gerekir. Öyleyse gitar da sığ kaldı diyelim, çünkü dans etmek isteyen insanlar gitardaki müzikten ziyade ritimdeki vuruşları hissetmeyi tercih ederler. Demek ki burada iş enstrümandan çıkıyor, mesela bir gitar ile ses sisteminin tizlerini sürersiniz, bas gitar ile düşük frekans seslerini sürersiniz, bu da daha fazla titreşim ve vücut tarafından müziğin kulaktan ziyade dokuda hissedilmesini sağlar. Bunun hissettirdiklerine sığ diyebilir miyiz? Aksi halde konserlere gitmek, hayvan gibi sub basslar, mid-tiz arrayler tamamen anlamsız olurdu. Dolayısıyla bas eyidir hojdır, herkeşin de hakkını vererek çalabileceği bir alet değildir 😀
Her
Ben konuyu anladım 😀 evet evet anladığıma eminim, mesele bas gitarın sınırlı olması değil arkadaşlar, bass gitar çalan insanların genelde eşlikçi olarak çalmasından kaynaklı kendi başına kaldığında tat verememesi ile alakalı bu durum. Yoksa bas gitarda elekto gitar ile uygulayabildiğin tekniklerin bir çoğunu uygulayabiliyorsun. Duygu aktarımında bir eksiği yok. Diyeceksin ki flamenko da yapabilir misin? yapamazsın(aslında yaparsın da), her enstrüman kendi hakim olduğu tarzda parlar. Bass'ın baskın olduğu müzik de jazz, funk ve blues'dur. Bunun dışındaki müziklerde eşlikçi olur ama parlamaya başlayınca kişisel zevklere ters geldiği noktalara dokunur. Bu belki enstrümanı sığ hissettirir. Aslında enstrümanın sığ olmasından değil, bizim bakış açımıza ters kaldığındandır. Basın duygu aktarımını bir de şöyle inceleyelim. Buna bir de frekans aralığı açısından bakalım, gitar ile çaldığınız bir akorun alt armonik seslerini duyamazsınız, çünkü aslında alt armonik sesleri bedeninizde titreşim olarak hissetmeniz gerekir. Öyleyse gitar da sığ kaldı diyelim, çünkü dans etmek isteyen insanlar gitardaki müzikten ziyade ritimdeki vuruşları hissetmeyi tercih ederler. Demek ki burada iş enstrümandan çıkıyor, mesela bir gitar ile ses sisteminin tizlerini sürersiniz, bas gitar ile düşük frekans seslerini sürersiniz, bu da daha fazla titreşim ve vücut tarafından müziğin kulaktan ziyade dokuda hissedilmesini sağlar. Bunun hissettirdiklerine sığ diyebilir miyiz? Aksi halde konserlere gitmek, hayvan gibi sub basslar, mid-tiz arrayler tamamen anlamsız olurdu. Dolayısıyla bas eyidir hojdır, herkeşin de hakkını vererek çalabileceği bir alet değildir 😀
Duygu aktarımı ve sığdan kastım basın çok karakteristik bir sesi olması, aslında sığ yanlış bir kelime olabilir çok farklı noktalara çekilebileceğinden dolayı. Fakat şunu demek isterim ki burada ki sığ kelimesi, alet kötüdür manasında değil. Alet tam aksine yapması gereken işlevi çok iyi bir şekilde yapan ve dediğiniz gibi vücudumuzda hissettiren bir alet, takdir edilir. Misal şöyle diyeyim ki bir flamenko gitarda klasik eser, türküler, blues, jazz hatta zorlanırsa elektro soloları bile atılabilir. Dinleyici olan biri flamnekoda çalınan (aranje etmeden çalınan) bir klasik eseri, türküyü örnekler dediğim gibi artar, dinleyebilir. Şimdi bas gitarda gidipte klasik eser çalınsın ya da türkü çalınsın demiyorum. Dediğim gibi blues, jazz, rock, funkda işini çok düzgün yapan bir alet. Fakat değindiğim esas şey oktavı ve karakteristik sesi bakımından bu türlerin dışında çalındığında (solo olarak) orijinale göre absürt durması. Diğer dediğiniz her şeye katılıyorum, bas gitar diğer aletleri derinleştiren fedakar bir enstrümandır.
 
Basit bir örnekle şöyle açıklayayım, aslında değindiğim nokta oldukça basit. Fakat gelen mesajlar sonrası konu o kadar karıştı ki, davul örneği bile veren kişiler oldu. Çokça bilinen mihriban türküsünü ele alalım, gitarda ya da diğer telli çalgılarla mihriban çalınabilir, evet o bağlamada ki his yakalanamaz fakat naçizane bir performans sergilenebilir. Fakat bas gitarı solo bir biçimde ele aldığımızda bunu yapması oldukça zordur, evet mihriban çalınır fakat o mihriban havası naçizane bir biçimde bile yakalanması bir hayli zordur, güya profesyonel bir basçı bile olsa belli başlı aparatlar takmadan bunu yakalayamaz. Evet diğer enstürmanlarda da birebir olarak yakalanmaz fakat genel anlamda bakılınca güzel bir performans sergilenebilir. İşte bas gitarda bunu yapmak zordur ki sadece mihriban değil, örnekler çoğaltılabilir. Bu da tamamen bas gitarın yapısı gereği oluşan bir durum zaten. Aslında bir önceki sayfada bir forumcu güzel bir açıklama yapmıştı bu konu hakkında, dilerseniz okuyabilirsiniz. Bu konu neden bu kadar karıştı pek anlamadım, ki güya konuyu açma sebebim arkadaşımın beni anlayamaması ve benim onu anlamamam. Aslında ortada tartışalacak bir şeyde yok çünkü durum bas gitarın yapısı gereği ortada.
Anlaşıldı. "Enstürman" kelimesini gördükten sonra uzunca açıklamaktan vazgeçtim. Ancak şunu söyleyeyim, dünya küçük bir çevreden ibaret değil. Sizin gördüğünüz. Bırakın Mihriban çalmayı basla, Zeki Müren çalan dahi var. Her şeyle her şeyi yapabilirsiniz kullanmayı bildikten sonra. Bu tartışmalar kimseye müzikal anlamda bir şey katmaz. Çocukça.
 
Anlaşıldı. "Enstürman" kelimesini gördükten sonra uzunca açıklamaktan vazgeçtim. Ancak şunu söyleyeyim, dünya küçük bir çevreden ibaret değil. Sizin gördüğünüz. Bırakın Mihriban çalmayı basla, Zeki Müren çalan dahi var. Her şeyle her şeyi yapabilirsiniz kullanmayı bildikten sonra. Bu tartışmalar kimseye müzikal anlamda bir şey katmaz. Çocukça.
Birini yazım hatasından dolayı yargılamak daha çocukça olsa gerek, ki iPhone klavyesine yeni alışıyorum. Ayrıca kimsenin hayatında ciddi bir önem taşımayan bu konuda bilinçli ve saygılı bir şekilde konuşmak yerine küçümsemek daha çocukça bir durum değil midir? Size karşı saygı çerçevesini bozacak hiç bir ithamda bulunmama rağmen güya müzisyen olmadığımı, sporcu olduğumu söylememe rağmen. Tabii sanal ortamda sizin gibilere yüklenen bu yersiz özgüven nedense yüzyüze yaptığım bir konuşmada patlamış balon gibi sönüyor. Efendi efendi yorumunuzu yapıp durumu açıklarsanız dinlerim, bu şekilde pekte bilgim olmadığı bir konu hakkında (ki bu kadar iddialı konuşuyorsanız muhtemelen belli bir seviyenin üstündesinizdir) beni küçümsemek yerine yeşillendirebilirsiniz. Eğer ki uzmanı olduğunuz bir konu hakkında hala mantıklı bir açıklama yapmak yerine bu alaycı tavrınızla konuşmaya devam edecekseniz rica ederim ki haddinizi bilin, güya bu forumda ki herkesin uzmanlık alanı müzik olmayabilir.
 
Ben sizinle yaklaşık 4-5 video boyunca sadece bas kullanan, başka enstrümanlar kullanmayan sanatçılar paylaştım. Ben kendim de kendi müziğimi yalnızca bas kullanarak yapıyorum. İmza kısmından inceleyebilirsiniz. Uzunca yazdığım mesajların hiçbirine "Evet, tek başına elektrik bas kullanarak da müzik yapılabiliyormuş" veya "Yapılamıyormuş" gibi yorumda bulunmadan salt kendi söylemek istediğinizi yazıp gittiniz. Diğer arkadaşların belirttiği gibi tartışılacak "spesifik" bir konu olmadığından uzunca açıklamaktan vazgeçtim ben de.

İlla açıklama istiyorsanız dub dinleyin, psydub dinleyin, ambient dinleyin, dubchill dinleyin. Bunların hepsinde çoğu tiz enstrüman midi iken veya direkt tiz enstrüman yokken bas vardır. Yapılıyor işte, sizin "Basın oktav aralığı nedeni ile duygu aktarımı sınırlı" argümanınız zayıf. Buyrun ana enstrümanın bas olduğu bir müzik daha...

 
Ben sizinle yaklaşık 4-5 video boyunca sadece bas kullanan, başka enstrümanlar kullanmayan sanatçılar paylaştım. Ben kendim de kendi müziğimi yalnızca bas kullanarak yapıyorum. İmza kısmından inceleyebilirsiniz. Uzunca yazdığım mesajların hiçbirine "Evet, tek başına elektrik bas kullanarak da müzik yapılabiliyormuş" veya "Yapılamıyormuş" gibi yorumda bulunmadan salt kendi söylemek istediğinizi yazıp gittiniz. Diğer arkadaşların belirttiği gibi tartışılacak "spesifik" bir konu olmadığından uzunca açıklamaktan vazgeçtim ben de.

İlla açıklama istiyorsanız dub dinleyin, psydub dinleyin, ambient dinleyin, dubchill dinleyin. Bunların hepsinde çoğu tiz enstrüman midi iken veya direkt tiz enstrüman yokken bas vardır. Yapılıyor işte, sizin "Basın oktav aralığı nedeni ile duygu aktarımı sınırlı" argümanınız zayıf. Buyrun ana enstrümanın bas olduğu bir müzik daha...


Bu videodan sonra sorumun cevabına ulaştım, attığınız videoların hepsini dinledim fakat zaten genel bağlamda bakınca o müzikler bas gitarın karakteristik yapısına tam olarak uyan müziklerdi. Evet argümanım zayıf olabilir zaten dediğim gibi, armonik açıdan muhtemelen en bilgisiz kişiyim. Sonuca gelirsek, evet düşüncem yanlışmış, bunu burada noktaladığınız için ve mantıklı bir açıklama yaptığınız içinde teşekkür ederim. Ayrıca kendi müziğini basla yapan birinin bu argümanı söndürmesi de içimi ayrı rahatlattı, kesin ve deneyimlenmiş olduğu için.
 
Konuya son bir kez bakıp takipten çıkarken şunu söyleyeceğim. Sanırım en büyük sorun konuyu başlatan arkadaşın başlığı "bas gitarın müzikteki yeri" diye açması ancak asıl söylemek istediği şeyin "bas gitarın lead çalmasını sevmiyorum" olması. Çoğu kişinin de bu başlığı görüp bunun bir "kime göre, neye göre?" başlığı olmadığını varsayarak dert anlatmaya çalışması.

Bu gerçekten bir "kime göre, neye göre?" başlığı arkadaşlar.
 
Konuya son bir kez bakıp takipten çıkarken şunu söyleyeceğim. Sanırım en büyük sorun konuyu başlatan arkadaşın başlığı "bas gitarın müzikteki yeri" diye açması ancak asıl söylemek istediği şeyin "bas gitarın lead çalmasını sevmiyorum" olması. Çoğu kişinin de bu başlığı görüp bunun bir "kime göre, neye göre?" başlığı olmadığını varsayarak dert anlatmaya çalışması.

Bu gerçekten bir "kime göre, neye göre?" başlığı arkadaşlar.
O konuya katılıyorum fakat burada daha yeniyim ve başlık yazma yerinde konu ara gibi bir şey yazdığından dolayı bunun başlık olacağını bilmeden böyle yazdım, başlığı sonra atacağım diye düşünmüştüm.
 

Geri
Üst